ASAYİŞ - 17 Nisan 2019 Çarşamba 09:01

Ev tadilatındaki insan iskeleti kadavra çıktı

A
A
A
Ev tadilatındaki insan iskeleti kadavra çıktı

Adana’da bir kişinin satın aldığı evde işçiler tadilat yaparken, ardiye olarak kullanılan yerde çıkan insan kafatası ve kemiklerinin 32 yıl önce ev sahibinin tıp fakültesinde okuyan oğluna mezardan aldığı kadavraya ait olduğu ortaya çıktı.

Adana’da bir kişinin satın aldığı evde işçiler tadilat yaparken, ardiye olarak kullanılan yerde çıkan insan kafatası ve kemiklerinin 32 yıl önce ev sahibinin tıp fakültesinde okuyan oğluna mezardan aldığı kadavraya ait olduğu ortaya çıktı.


Edinilen bilgiye göre, olay, merkez Seyhan ilçesi İstiklal Mahallesi’nde 1 Nisan günü meydana geldi. Ali İ.’nin uzun yıllar oturduğu evi Şehmuz A., olay tarihinden yaklaşık bir ay önce satın aldı. Şehmuz A. ev eski olduğu için tadilat yaptırıp oturmak istedi. O günde işçiler gelerek evde tadilata başladı. Bir işçi evin banyosunun üst tarafında bulunan ardiye kısmında çalışmak isteyince burada bir torba ve kutu içinde bir şeyler olduğunu gördü. Kutu ve torbayı ardiyeden çıkardığında kutunun ve torbanın içinde insan kafatası ile kemikleri olduğunu gördü. İşçi hemen polisi arayarak ihbarda bulundu. Olay yerine Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler kafatası ve kemiklere el koyarak incelemeye aldı.


Polis ev sahibi Ali İ.’nin ifadesine başvurdu. Ali İ. alınan ifadesinde oğlunun 1987 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesine girdiğini, anatomi dersine öğretmeninin insan iskeleti istediğini, kendisinin de oğluna yardımcı olmak için Asri Mezarlığına gidip yönetim ile konuştuktan sonra imza ve tutanak karşılığında kimsesizler mezarından bir süre önce öldürülen ve kimsesi olmayan bir kişinin iskeletini alıp önce sirkeye yatırıp daha sonra da vernikledikten sonra oğluna okulda kullanması için verdiğini, bir süre oğlunun iskeleti okula götürdüğünü daha sonra eve getirdiğini atmak istediğini ancak oğlunun öğretmeninin gerek olması halinde yine kullanacaklarını bu nedenle atmamasını istediğini bu nedenle atmadıklarını ardiyeye kaldırdıklarını sonra da unuttuklarını söylediği öğrenildi.


Şimdi bir sağlık ocağında aile hekimi olarak çalışan Metin İ.’nin ise alınan ifadesinde 1987 yılında tıp fakültesinde okurken anatomi öğretmeninin insan kemiği istediğini kendisinin de gidip bu duruma babasına söylediğini babasının da mezarlıktan gidip izin alarak kimsesiz bir şahsın kemiklerini getirdiğini söylediği öğrenildi. Bunun üzerine ele geçirilen iskeletler morgdan alınarak tekrar toprağa verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.