SAĞLIK - 05 Ağustos 2020 Çarşamba 08:37

Kalp ritmi bozulduysa felç riski beş kat artıyor

A
A
A
Kalp ritmi bozulduysa felç riski beş kat artıyor

Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof.

Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Deniz, Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişinin atriyal fibrilasyon hastası olduğunu söyleyerek, “Atriyal fibrilasyon ciddi derecede kalbi zayıflatabilir ve kalp yetmezliğine neden olabiliyor” dedi.


Atrial fibrilasyonun kalbin üstteki iki kulakçığının olması gerektiği gibi düzenli atmaması, adeta titreşir gibi hareket etmesine anlamına geldiğini bu durumun nedeninin kulakçıkların düzenli atmasını sağlayan kalbin elektriksel aktivitesinin bozulması olduğunu söyledi.


Prof. Dr. Ali Deniz, Atrial fibrilasyon nedeniyle düzenli atamayan kalbin, vücudun yeterli oksijen ve besin alamamasına yol açtığını zamanla yaşanan bu ritim bozukluğunun, kronik yorgunluğa, kalp yetersizliğine de zemin hazırladığını belirtti. Deniz, ayrıca kanı yeterince dışarı pompalayamaması kanın durağan hale gelerek pıhtılaşmasına ve bu pıhtıların beyne gitmesiyle, felç gibi çok önemli başka sonuçlara neden olduğunu ifade etti.



Kan pıhtısına yol açıyor


Atriyal fibrilasyon yaşlılarda görülen inme (felç) rahatsızlığının en büyük nedeni olarak gösteriliyor. Çünkü hastalık kalpte kanın durgunlaşmasına dolayısıyla koyulaşmasına yol açabiliyor. Bu kandan ayrılan pıhtı, kollar, bacaklar gibi organlara ilerlediğinde nadiren ciddi soruna yol açsa da beyne ulaştığında kişi felç geçiriyor. Araştırmalara göre atriyal fibrilasyonu olan hastalarda felç geçirme ihtimali beş kat artıyor. Prof. Dr. Ali Deniz ayrıca bu hastalığa bağlı felç geçirenlerin sakat kalma ve ölüm riskinin de daha yüksek olduğunu belirterek, “Atriyal fibrilasyon kalbin pompalama yeteneğini azaltabilir. Uzun süre devam eden atriyal fibrilasyon ciddi derecede kalbi zayıflatabilir ve kalp yetmezliğine neden olabiliyor” dedi.



Türkiye’deki hasta sayısı yaklaşık 1 milyon


Atriyal fibrilasyon hakkında bilgi veren Prof. Dr Deniz, “Yetişkinlerde görülme sıklığı her yüz kişiden 1 ile 2 olan atriyal fibrilasyon hastalarının önemli bir kısmı 65-85 yaş arasında. Bu rakamlar ülkemizde yaklaşık 1 milyon kişinin atriyal fibrilasyon hastası olduğu gösteriyor. Yüksek tansiyon, kalp yetersizliği ve kalp damar tıkanıklığı atriyal fibrilasyona yol açan temel sebepler. Ayrıca romatizmal kalp hastalığı da önemli bir neden olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.



Nabzınızı kontrol edin


Atriyal fibrilasyonda belirtilerin çarpıntı, yürüme mesafesinin kısalması, nefes darlığı olarak başladığını ifade eden Deniz, “İştahsızlık, halsizlik, baş dönmesi, göz kararması ile devam ediyor. Birçok hastanın tanısı felç nedeniyle hastaneye geldiklerinde konuyor. Özellikle 65 yaşın üzerindekilere zaman zaman nabızlarını kontrol etmelerini, düzensizlik durumunda da mutlaka bir uzmana başvurmaları gerekiyor. Sık görülmesi ve ciddi sonuçlara yol açması nedeniyle atriyal fibrilasyonun etkin bir şekilde tedavi edilmesi amaçlanıyor. Tedavide temel hedeflerden biri normal kalp ritminin korunması. Bu sayede atriyal fibrilasyonun yol açtığı sorunlar önlenirken hastaların yaşam kalitesinde de belirgin derecede iyileşme sağlanmış oluyor. Bu amaçla ritim düzenleyici (antiaritmik) ilaçlar ve ablasyon (yakma/dondurma tedavisi) uygulanıyor” dedi.



Uygun hastalara uygulanıyor


Tedavi yönteminin hastanın durumuna göre belirlendiğini kaydeden Deniz, “Antiritmik ilaç kullanmasına karşın hastalığı devam eden hastalar için ablasyon (sorunlu bölgenin yakılarak ya da dondurularak yok edilmesi) da bir tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Ablasyon işlemi genellikle altta yatan yapısal kalp hastalığı bulunmayan, genç ve kalbin sol kulakçığı büyümemiş olan hastalara uygulanıyor. Ancak hasta verileri, yaşlı, kalp yetersizliği gibi kalp hastalığı olan ve sol kulakçıkta ılımlı büyüme olan hastalarda da ablasyonun başarıyla uygulanabiliyor. İlaç kullanmaya gerek kalmadan atriyal fibrilasyon ataklarını ortadan kaldırma amacıyla yapılan bu işlemin önceleri kalp cerrahisine giden hastalarda ameliyat sırasında yapıldığını belirten Prof. Dr. Ali Deniz, “Teknolojideki gelişmelere paralel olarak atriyal fibrilasyon ablasyonu, girişimsel yöntemlerle de yapılabilir hale geldi. Bu yöntemler sayesinde ablasyon sırasında hastanın genel anestezi almasına gerek kalmıyor. Sadece kasıktaki girişim bölgesi uyuşturularak işlem yapılıyor” ifadelerini kullandı.



İşlem başarısının uygulayan ekibin deneyimine ve doğru hasta seçimine bağlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ali Deniz, şöyle devam etti:


“Klinik çalışmalar, atriyal fibrilasyonun sıklıkla akciğer toplardamarlarının kalbin sol kulakçığına açılan bölgedeki kas lifleri tarafından tetiklendiği gösteriyor. Bu bulgu atriyal fibrilasyonun tetiklenmesini önlemek için akciğer toplardamarındaki kas liflerinin sol kulakçıktan elektriksel olarak uzaklaştırılması fikrini doğurmuştur. Bunun için değişik yöntemler kullanılıyor. Ablasyon yapılan hastalarda yüzde 70-80 oranında iyileşme sağlanıyor.”



Yakarak ya da dondurarak tedavi


Atriyal fibrilasyon tedavisinde uygulanan “ablasyon” (yakma/dondurma) işlemi ise tıptaki gelişmeler sayesinde artık genel anesteziye gerek kalmadan yapılabiliyor. Bu sayede hastaların yaşam kalitelerinin arttığını ve hızla iyileştiklerini anlatan Prof. Dr. Deniz, “Girişimsel yöntemlerle AF ablasyonu sırasında hastanın genel anestezi almasına gerek kalmaksızın, sadece kasıktaki girişim bölgesi uyuşturularak işlem yapılıyor” dedi.


Ablasyon yöntemlerinden biri üç boyutlu anatomik görüntüleme ve navigasyon sistemi eşliğinde akciğer toplardamarlarının çevresini radyofrekans ile yakmak olduğunu böylece hastalığı tetikleyen kas lifleri kulakçıktan yakılarak uzaklaştırıldığını ifade eden Deniz, “Uygulanan diğer yöntem ise “cryoablation” olarak adlandırılan dondurma yöntemi. Bu yöntemde özel olarak yapılmış balonlu bir katater akciğer toplardamarlarının kalbin sol kulakçığına açılan bölgesine yerleştirilir. Daha sonra balon, azot gazı ile şişirilerek balonun temas ettiği yerler hızlı bir şekilde soğutulur. Bu bölgede sıcaklık -40C’nin altına düşer. Yani bu bölge ‘dondurularak’ yakılır. Böylece hedefe ulaşılmış olur. Bu işlem yaklaşık olarak 1-1,5 saat sürüyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Freni tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.