GENEL - 17 Temmuz 2019 Çarşamba 16:16

Başkan Ali Deniz’den İstanbul açıklaması

A
A
A
Başkan Ali Deniz’den İstanbul açıklaması

Memur-Sen Adıyaman İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz,İstanbul sözleşmesi ile alakalı olarak yapmış olduğu açıklamada, sözleşmeden derhal vazgeçilmesi gerekildiğini söyledi.

Memur-Sen Adıyaman İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz,İstanbul sözleşmesi ile alakalı olarak yapmış olduğu açıklamada, sözleşmeden derhal vazgeçilmesi gerekildiğini söyledi.


İstanbul Sözleşmesi ile ulaşılmak istenen sonucun yıkıcı olduğunu vurgulayarak açıklamalarda bulunan Başkan Ali Deniz, “Toplumu ifsat eden, aileyi hedef alan İstanbul Sözleşmesi ile ulaşılmak istenen sonuç son derece yıkıcıdır. Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi milletçe bu büyük ve kapsamlı saldırıyı önlemek için harekete geçilmelidir. Cinsiyetsizleştirmeden eş cinselliğe kadar her türlü sapkınlığı kadına karşı şiddeti önleme parantezine alarak meşrulaştırmak bu topluma yapılacak en büyük kötülüktür. O nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bu konuda göreve çağırıyoruz. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmelidir. Sözleşmeyi dayanak kılarak çıkarılan ve bahsettiğimiz sakıncalı sonuçları doğuran düzenlemeler de iptal edilmelidir. Kadına karşı şiddeti ve kadınların yaşadığı her türlü sorunu çözmek için istişareye dayalı çalışmalar yapılmalı, sosyal tarafların görüş ve önerileri alınmalıdır. İstanbul Sözleşmesi, devletlerin tüm hukuk yapısında toplumsal cinsiyet eşitliğini merkeze alan bir restorasyon yapmayı zorunlu tutmaktadır. Sözleşmenin orijinal metninde aile ibaresi geçmediği halde sözleşme Türkçeye çevrilirken adı, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi olarak çevrilmiştir. Sözleşmenin çevirisinde gözetilen aile hassasiyeti maalesef sözleşme imzalanırken gözetilmemiştir” dedi.


Sözleşmede yer alan kavramların insanın varoluşuna saldırı olduğunu belirten Başkan Ali Deniz, “Açıklıkla söyleyebiliriz ki Batı’da üretilen kadın söyleminin temelinde kadınların evrensel endüstriyel düzene entegre edilmesine yönelik stratejiler vardır. Sözleşmeyi kadına karşı şiddetin önlenmesinin tek yolu olarak göstererek kutsallaştırmaya çalışan zihniyetin gözden kaçırdığı nokta şu ki, bu sözleşme halen birçok ülkede oldukça sıcak bir şekilde tartışılmaya devam etmektedir. Tartışmaların odağında duran toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim, cinsel eğilim, toplumsal cinsiyet kimliği gibi kavramlar dün olduğu gibi bugün de aynı tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Çünkü bu kavramlar sadece biyolojik cinsiyete değil adeta insanın varoluşuna saldıran bir zemini inşa etmektedir. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde alternatifsiz ve vazgeçilemez bir anlaşma değildir. Küresel bir sorun olan şiddete karşı geleneği, örfü, dini olağan şüpheli ilan etmek bizi hiçbir yere vardırmayacaktır” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Halit Doğan: “Samsun ‘Cumhur İttifakı’ diyor” Cumhur İttifakı AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Halit Doğan, “Samsunumuz, 17 ilçemiz kararını verdi. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı diyor” dedi. AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Halit Doğan, Tekkeköy’de vatandaşlarla buluştu. Samsun’a bir ahenk içerisinde 17 ilçenin tamamıyla el ele vererek hizmet edeceklerini belirten Doğan, “Samsunumuz kararını verdi. Cumhur İttifakı diyor” şeklinde konuştu. Tekkeköy programında konuşan Halit Doğan, “Yerel seçimlere günler kalmışken, 31 Mart sonrası hayata geçireceğimiz projelerimizi anlatıyor, hemşehrilerimizin fikirlerini dinliyoruz. Biz 17 ilçemizin tamamında bir ahenk içerisinde hemşehrilerimize hizmet etmek için yola çıktık. İnsan odaklı projelerimizle vatandaşlarımızın her anında hep yanlarında olan bir yaklaşımla hareket ettik. Bundan sonra da aynı yaklaşımla şehrimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Daha hızlı, daha güçlü, daha ileri Samsun sözü veriyoruz. Bunu sadece sözde kalacak bir ifade olarak söylemiyorum. Ulaşımda, kent sağlığında, turizmde, sosyal belediyecilikte örnek olacak hizmetler üretecek; şehrimiz için, hemşehrilerimiz için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Bizler 31 Mart’a giden bu süreçte kendimizi hemşehrilerimize emanet ediyoruz. Birlikte el ele vererek, her alanda ileri giden, çağa ayak uyduran bir Samsun sözü veriyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul 15 aylık oğlunu döverek öldürdüğü iddiasıyla yargılanan babaya müebbet hapis cezası Arnavutköy’de 2003 yılında 15 aylık oğlu Armağan’ı döverek ölümüne neden olduktan sonra gizlice gömdüğü iddia edilen ve 3 çocuğunun ihbarı üzerine olaydan 20 yıl sonra hakkında dava açılan baba yargılandığı davada müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Arnavutköy’de 2003’ün kış aylarında 15 aylık öz oğlu Armağan’ı tekme ve yumruk atmak, duvara fırlatmak ve eşarpla boğazını sıkmak suretiyle darp edip ölümüne neden olduktan sonra gizlice gömdüğü iddia edilen ve 2016’da 3 çocuğunun ihbarı üzerine olaydan 20 yıl sonra hakkında dava açılan sanık baba Hüseyin K.’nın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Hüseyin K. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Sanığın 1 çocuğu ise ’müşteki’ sıfatıyla salonda yer alırken, tarafların avukatları hazır bulundu. ‘’Çocuklarım bu olayı bir araya gelerek uydurmuşlardır’’ Duruşmada bir algı oluşturulmaya çalışıldığını belirterek savunma yapan sanık Hüseyin K. “Hiç bir delil yok. Sadece yorum yapılıyor. Çocuklarımın anneleri, çocuğumuz öldüğünde ilk benimle paylaştı. Kurumda kalan çocuklarım bu olayı bir araya gelerek uydurmuşlardır. Eşimi seviyorum ve 5 tane pırlanta gibi evladım var. Avukatım beni savunuyor mu? Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyor oysaki. Öcü gibi bekliyorum. Kızım ‘biz rutubetli evde yaşıyorduk’ demiş. Biz giriş katta bile oturmadık. 2. katta oturuyorduk. Müştekiler harici diğer aile üyelerinin tanık olarak dinlenmesini istiyorum ve tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı. ‘’Ölen çocuğun saatler önce sanık tarafından şiddete uğradığını kanıtlamış bulunmaktayız’’ Duruşmada beyanda bulunan müşteki avukatı “Kayıt dışı çocuk olup ölenler de var. Çocukları nüfusa kaydetmediğinden dolayı çocukların ölüm kaydı yoktur. Çocukların annesi kaç çocuk doğurduğunu bilmiyor. Annenin bugüne kadar 13 çocuğu olduğu ve 9’unun yaşadığına dair ifadesi var. Müvekkillerim şiddetten kaçıp yurda yerleşmişlerdir. Ölen çocuğun saatler önce sanık tarafından şiddete uğradığını kanıtlamış bulunmaktayız. Sanığın kasten öldürmekten cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi. Duruşmada son sözü sorulan sanık, beraatını talep ettiğini ifade etti. Müebbet hapis cezasına çarptırıldı Kararını açıklayan mahkeme, sanık Hüseyin K.’yı ‘kendini beden bakımından savunamayacak durumda bulunan çocuğunu kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı. Sanık hakkında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına hükmeden heyet, sanığın tahliye talebini de reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi. Olayın geçmişi Edinilen bilgiye göre 14 Temmuz 2016 tarihinde Arnavutköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giden 3 kardeş V.K. (25), Ö.K. (23) ve M.K. (21) bir ihbarda bulunmuş, babaları Hüseyin K.’nın (57) 2003 yılında o dönem 15 aylık olan kardeşleri Armağan’ı döverek öldürdüğünü ve bir arkadaşıyla Arnavutköy Mezarlığı’na gömdüğünü iddia etmişlerdi. Olaya ilişkin Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada ise 9 Haziran 2022’de şüpheli baba Hüseyin K.’nın gösterdiği alanda ‘fethi kabir’ denilen ‘mezarın açılması’ işlemi yapılmış, işlem sonrası bulunan bebek cesedinde yapılan DNA incelemesiyle şüpheli babanın DNA’sının uyumlu olduğu ortaya çıkmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına fezleke ile gönderilen soruşturma çerçevesinde ise 27 Ekim 2023’te iddianame hazırlanmış, hazırlanan iddianamede şüpheli baba Hüseyin K.’nın 2003’ün kış aylarında öz oğlu olan 2001 doğumlu Armağan’ı kablo ile başına vurmak, tekme atmak, yumruk atmak, eşarpla boğazını sıkmak ve duvara fırlatmak suretiyle darp ettiği kaydedilmişti. İddianamede ayrıca, şüpheli Hüseyin K.’nın ‘olası kastla nitelikli kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Konuya ilişkin yargılama İstanbul 36.Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ederken 13 Şubat 2024’te mahkeme, Hüseyin K.’nın suçun değişme ihtimalini de göz önüne alarak tutuklanmasına karar vermişti.
Kocaeli 5 kişiyi ölüme götüren 17 kişinin yaralanmasına sebep olan şoförün tahliyesi talep edildi Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir kadın ve 4 öğrencinin hayatını kaybettiği, 17 öğrencinin yaralandığı servis kazasına ilişkin biri tutuklu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Sanık şoför Mehmet Ö’nün avukatı, müvekkilinin bir bacağını kaybettiğini ve bu nedenle sağlık sorunları yaşadığını, tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak ev hapsi veya tahliyesini talep etti. Yavuz Selim Mahallesi Fikri Altıok Caddesi’nde 9 Kasım 2021’de meydana gelen kazada, Emlak Konutları Anadolu Lisesi öğrencilerini taşıyan Mehmet Ö. idaresindeki 41 P 0860 plakalı servis midibüsü önce Birsen Giriş (51) isimli yayaya çarpıp, ardından takla atarak dere yatağına uçmuştu. Kazanın ardından Mehmet Ö., serviste bulunan 20 kişi ve Birsen Giriş yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan Birsen Giriş, öğrencilerden Mert Efe Akıllı (14), Rabia Üst (14), Esma Nur Avcı (13) ve Ege Yılmaz (15) tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti. Şoförün kanında 3 çeşit uyuşturucu madde çıkmıştı Sürücü Mehmet Ö., hastanede yapılan tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece, "taksirle birden fazla kişinin ölüme ve yaralanmasına sebep olma" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiş ve sürücü Mehmet Ö.’nün öğrenci servisi kullanabilmesi için belgelerinin yeterli olmadığı ortaya çıkmıştı. Sanığın kanında ise metamfetamin, amfetamin isimli uyuşturucu maddelere ve narkotik benzeri bir ağrı kesiciye rastlanmıştı. Mahkeme için oluşturulan heyet tarafından, uyarıcı madde etkisi altındaki sürücü Mehmet Ö.’nün emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceği kanaatine varılmıştı. Kazaya karışan midibüsün ikiz plaka olduğu tespit edilmişti. Servis sürücüsü Mehmet Ö. ile araç sahiplerinden İ.A. ve C.A., okul servis firması sahiplerinden C.Ö. ve H.Ö. ile firmanın servis sorumlusu S.D. ve okul müdürü Z.A.Y. hakkında dava açılmıştı. Davanın ardından hazırlanan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporunda ise servis aracında emniyet kemeri olmadığı bilgisine yer verilmişti. Yargılamaya devam edildi Olaya ilişkin açılan davanın duruşması, Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Salonda müştekiler, yakınları ve taraf avukatları ile lisede servis denetimi için oluşturulan kuruldan sorumlu 2 öğretmen hazır bulundu; şoförü tutuklu sanık Mehmet Ö. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. “İlk imzayı da Soner öğretmenimiz attığı için onun bu araca baktığını tahmin ediyorum” 11 servis aracını 3 öğretmenin 3’er araç şeklinde pay ederek denetlediklerini ifade eden tanık öğretmen Şenol B. mahkeme salonunda yaptığı konuşmada, “Aracı kim denetlediyse ilk imzayı o öğretmenimiz atıyordu. Bu aracın denetimini Soner hocamız yaptı. Bir aracı aynı anda 3 öğretmen denetleyemiyorduk. Biz sadece araçlarda gördüğümüz detayları formda işaretleyip okul müdürümüze teslim ediyorduk. Bu yüzden bana sorup göstermiş olduğunuz denetim formundaki imza bana aittir. İlk imzayı da Soner öğretmenimiz attığı için onun bu araca baktığını tahmin ediyorum. Ayrıca benim bildiğim kadarıyla da araçları denetledikten sonra bizim işlem yapma hükümlülüğümüz yoktur" dedi. “Cihan isimli şoförün değiştiğinden haberim yoktu bize bildirilmemişti” Servis şoförlerinin ve araç plakalarını Gebze İlçe Jandarma Komutanlığı personeli astsubaya attığını ifade eden tanık Müdür Yardımcısı İbrahim Ali Ç., "Okul Müdürü benden astsubaya servis araçlarının plakalarını, şoförlerini ve kimlik bilgilerini öğrenmemi ardından da astsubaya göndermemi istedi. Bende servis firmasının okuldaki temsilcisi Seyfettin beyden listeleri aldım. Astsubaya gönderdim. Ancak gönderdikten sonra jandarmanın herhangi bir denetim yaptığını görmedim. Olay günü başka bir şoförün aracı kullandığından da haberimiz yoktu. Cihan isimli şoförün değiştiğinden haberim yoktu bize bildirilmemişti. Ayrıca idarecilikte ikinci yılımdı. İlk yıl pandemiyle geçildiği için okullar kapalıydı. Denetimlerle ilgili çok fazla bilgim yoktu. Denetimleri biz 1 ay arayla yapmayı planlamıştık. İlk denetimin ardından kaza oldu. Şu anda okulda müdür yardımcısı değilim ayrıldım” diye konuştu. Sanığın avukatı tahliye talep etti Sadece sanık Mehmet Ö’nün suçlu olmadığını dile getiren Mehmet Ö’nün avukatı Beste Aslan ise müvekkilinin bir bacağını kaybettiğini ve bu nedenle sağlık sorunları yaşadığını, tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak ev hapsi veya tahliyesini talep etti. Gözyaşlarını tutamayan sanık Mehmet Ö’de çocuklar için üzgün olduğunu ve avukatının söylediklerine katıldığını ifade etti. Mahkeme heyeti, gerekli bilgilerin mesaj atılarak iletildiği astsubayın tanık sıfatıyla dinlenmesi için gerekli makamlara yazı yazılmasına, Okul Müdürü Z.A.Y’nin avukatının gösterdiği mesajların mahkeme zaptına eklenmesi, Ali Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin hazırladığı raporda sadece sürücünün kusurlu olduğu, hayatını kaybeden yayanının kendi ölümü neticesinde kusurlu belirtildiği, olaya sebep olan diğer kusurlar için kimlerin sorumlu olduğunun belirtilmediği, sanığın uyuşturucunun etkisinde olduğu fakat sanık avukatının söylediği araçta oluşan problemin kusuru böldüğü kanında uyuşturucu olmasa bile aracı durduramayacağını savunduğu, aracın bakımıyla ilgilenen kişiler ve aracın kullanılmasına müsaade eden denetim yetkisindeki kişilerin yetki mekanizmasını çalıştırmadığı, diğer kusurluların kimler olduğu, hangi nedenlerle kusurlu olduğu rapor haline getirilerek dosyaya sunulmasına, İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün duruşmaya getirilmesiyle ilgili talebin değerlendirmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Niğde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi; Öğrenci Projeleri Desteğinde Türkiye’de 4. sırada Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı 2023 yılı ikinci dönem çerçevesinde 208 Türk üniversitesi arasında 4’üncü sırada yer aldı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından yürütülen 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı çerçevesinde 2021 yılı ikinci dönemde 113. sırada yer alan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, 2023 yılı ikinci dönem sonuçlarına göre bu sıradan tam 109 üniversiteyi geride bırakarak Türkiye’deki 208 yükseköğretim kurumu arasında 4’üncü oldu. Ön lisans ve lisans bölüm ve programlarından aktif öğrenciler ile proje danışmanı akademik personel tarafından programın 2023 yılı ikinci dönem çağrısına toplam 552 adet araştırma projesiyle başvuru yapıldı. 256 öğrenci araştırma projesi 2209-A çerçevesinde destek almaya hak kazanırken, böylece desteklenen proje oranı yüzde 46 oldu. Konuyla ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Hasan Uslu, araştırma projeleriyle 2209-A çerçevesinde destek almaya hak kazanan öğrenciler ve danışman öğretim elemanlarını tebrik etti. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin araştırma odaklı bir üniversite anlayışını esas aldığına vurgu yapan Rektör Uslu; "Bu çerçevede üniversitemizdeki ön lisans, lisans ve lisansüstü tüm eğitim düzeylerinde bilimsel araştırma kültürünü geliştirmeye yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu başarı da, söz konusu çalışmalarımızın meyvesidir” dedi. Program çerçevesinde, kayıtlı öğrencileri ile proje danışmanı öğretim elemanlarının destek alacağı diğer birimler ve proje sayıları ise şu şekilde; Bor Sağlık Bilimleri Fakültesi (14), Eğitim Fakültesi (10), Güzel Sanatlar Fakültesi (6), İletişim Fakültesi (22), İslami İlimler Fakültesi (3), Mimarlık Fakültesi (7), Spor Bilimleri Fakültesi (22), Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi (5), Zübeyde Hanım Sağlık Bilimleri Fakültesi (13), Bor Halil-Zöhre Ataman Meslek Yüksekokulu (2), Bor Meslek Yüksekokulu (14), Niğde Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu (13), Niğde Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu (6), Niğde Zübeyde Hanım Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (5) ve Ulukışla Meslek Yüksekokulu (2).