GENEL - 28 Ekim 2020 Çarşamba 12:19

60 yıllık turşucu ’turşu nasıl kurulur’ tartışmalarına’ son noktayı koydu:

A
A
A
60 yıllık turşucu ’turşu nasıl kurulur’ tartışmalarına’ son noktayı koydu:

Babasının bir asırlık turşuculuk mesleğini Afyonkarahisar’da 60 yıldır sürdüren Tevfik Tutan, Türk sinemalarına da konu olan “Limonla mı yoksa sirkeyle mi turşu kurulur?” sorusuna “Turşunun ana maddesi sirkedir” yanıtını vererek son notayı koydu.

Babasının bir asırlık turşuculuk mesleğini Afyonkarahisar’da 60 yıldır sürdüren Tevfik Tutan, Türk sinemalarına da konu olan “Limonla mı yoksa sirkeyle mi turşu kurulur?” sorusuna “Turşunun ana maddesi sirkedir” yanıtını vererek son notayı koydu.


Havaların soğumasıyla birlikte turşuya olan rağbet bir hayli artarken, uzun yıllar turşuculuk yapan Tevfik Tutan, turşunun limonla mı yoksa sirkeyle mi kurulmasından nasıl muhafaza edilmesi gerektiğine kadar birçok püf noktaları aktardı. Dededen toruna turşuculuk mesleğini sürdüren Tevfik Tutan, hiçbir zaman sıra dışı turşular yapmadıklarını hep klasik turşulardan yana olduklarını kaydetti. Tutan, “100 yılın üzerinde dededen toruna turşucuyuz. Şuanda revaçta olan turşu, acı biber gurubu, salatalık, lahana, pancar bunlar en önemli çeşitler. Diğerlerinde ise fasulyesine kadar turşu yapıyoruz. Biz sıra dışı turşularla pek uğraşmıyoruz. Klasik turşular yapıyoruz” dedi.



“Korona virüs de satışlar patlamadı”


Korona virüs (Covit-19) dolayısıyla çok fazla ilgili beklediklerini ancak bekledikleri satışları göremediklerini kaydeden Tutan, “Korona virüste biz biraz daha satışların artmasını bekledik ama ne yazık ki vatandaş çok fazla satış patlaması yapmadı. Satışlar normal seyrinde gidiyor” diye konuştu.


Turşunun Koronavirüse karşı iyi geldiği yönünde söylentileri de değerlendiren Turşucu Tevfik Tutan, “Ben bilimsel olmayan hiç bir şeyi dikkate almam. Genelde bunlar internette çıkan haberler. Bugün çıkar, yarın popüler olur, üç gün sonra unutulur. Ama şu bir gerçek; turşular sirkeyle yapıldığı için bağışıklık sistemine faydalı olabileceği kanaatindeyim. Herkes öyle söylüyor” dedi.



“Esas turşunun ana maddesi sirke”


Türk sinemalarına da konu olan ve Adile Naşit-Münir Özkul klasiği; limonla mı yoksa sirkeyle mi turşu daha iyi olur? sorusuna da cevap veren Tutan, turşunun ana maddesinin sirke olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:


“Limonla dediği limon tuzu, yani halk arasındaki ismi limontuzu. Onunla da yapılabilir, sirkeyle de yapılabilir. Ancak esas turşunun ana maddesi sirke. Limon tuzuyla da yapılabilir mi? Yapılabilir. İkisiyle birlikte yapılabilirse daha da güzel olur. Bur turşunun ömrü bizlerde modern imkanlarla muhafaza ettiğimiz için, fabrika ortamında muhafaza ettiğimiz için bu 8-10 ayı bulabilir. Ama ev ortamında ne yazık ki kaloriferli ortamdan dolayı 3 ayda turşu özelliğini yitirir.”



“Buzdolabında tutulmayan turşu turşu değildir”


Buzdolabında muhafaza edilmeyen hiçbir turşunun turşu özelliği taşımadığını kaydeden Tutan, “Afyonlunun en çok tercih ettiği turşu çeşidi; salatalık, biber, lahana ve pancar. Turşunun korunmasıyla ilgili vatandaş yaptığı turşuyu buzdolabında muhafaza etmediği sürece o turşu sadece turşu olarak durur. İnsanlara hiçbir faydası olmaz. Çünkü bakteri üretiyor, üzeri parlanıyor, küfleniyor ve maalesef de vatandaşımız o vaziyette yiyor. Turşu buzdolabında korunması lazım” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”