EĞİTİM - 24 Kasım 2021 Çarşamba 09:59

Ağrı’nın “Çalıkuşu” Özlem öğretmeni fedakarlıkla görevini yapıyor

A
A
A
Ağrı’nın “Çalıkuşu” Özlem öğretmeni fedakarlıkla görevini yapıyor

Ağrı’da, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanındaki Feride karakteri gibi Anadolu’nun ücra köşelerinde eğitim hizmeti veren fedakar öğretmen Özlem Doğan, tüm zorluklara rağmen çocukların eğitimden yoksun kalmaması için özveriyle görev yapıyor.

Ağrı’da, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanındaki Feride karakteri gibi Anadolu’nun ücra köşelerinde eğitim hizmeti veren fedakar öğretmen Özlem Doğan, tüm zorluklara rağmen çocukların eğitimden yoksun kalmaması için özveriyle görev yapıyor.


Ağrı’nın Eleşkirt ilçesine 13 kilometre uzaklıktaki Değirmenoluğu köyünde görev yapan Aydın’ın Kuşadası ilçesinde dünya gelen okul öncesi öğretmeni Özlem Doğan, babasının doğduğu memleket olan Eleşkirt ilçesine tercih ederek buradaki öğrencilerin yüreklerine dokunmak istedi. Atandığı köy okuluna gelerek Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanının kahramanı Feride gibi Anadolu’nun ücra köşelerinde eğitim hizmeti veren öğretmen Özlem, hem çocukların eğitimden yoksun kalmaması için hem de karşılaştıkları sorunların çözümü için özveriyle görev yapıyor. Eleşkirt ilçesinin en ücra köyündeki çocuklar, fedakar öğretmen Özlem ile eğitimden yoksun kalmadan geleceğe umutla hazırlanabiliyor. Minik öğrencilerini başarılı bireyler olarak yetiştirmek için büyük çaba sarf eden öğretmen Özlem, ilk olarak veli-okul işbirliğini geliştirmek ve öğrencilerin okula ilgisini artırmak, ev içerisindeki davranışlarını gözlemlemek ve okul ile arasındaki bağı güçlendirmek amacıyla, öğrencilerin ailelerini evlerinde ziyaret etmeye başladı. Öğrencileri ile tek tek ilgilenen ve çeşitli etkinlikler yaparak onların yüreklerine dokunan Özlem öğretmen, kendisinin hazırlamış olduğu öğrencilere bilimi sevdiren “Minik Bilimciler Projesi” kapsamında her ay farklı etkinlikleri hayata geçiriyor. Sonbahar, uzay, mancınık, kristal yapımı, doğal plastik üretme, artırılmış gerçeklik quiver, akciğerler, köprü yapımı ve sünger bot etkinliklerini öğrencilerle buluşturan Özlem öğretmen, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce, il genelinde "Eğitimde İyi Örnekler Projesi" kapsamında öğretmenlere yönelik düzenlenen proje yarışmasında "Minik Bilimciler" projesi ile birinci oldu.


Proje hakkında bilgi veren öğretmen Özlem Doğan, “Daha önce batı bölgesinde yaşamış ve çeşitli özel okul öncesi kurumlarında çalışmış bir öğretmen olarak öğrencilerin yaşayarak öğrenme metodunda duyu organları ile öğrendikleri bilgileri zorlanmadan kalıcı hale getirdiklerine inanıyorum. Bu nedenle de hazırlamış olduğum proje düşünceyi temel alan bir projedir. Projemiz, öğrencilerin küçük yaşta bilimi sevmelerini sağlamak ve bilime karşı olumlu bir bakış açısı kazandırmak, tamamen yaparak yaşayarak öğrenimlerini temel alan, üretkenliklerini, sorgulama becerilerini ve teknolojinin doğasını anlamalarını sağlayan bir projedir. ‘Minik Bilimciler Projesi’ ile okul öncesi öğrencilerinin planlanan program çerçevesinde her ay belirlenen tema ile ilgili bilimsel etkinliklerle buluşması sağlanmaktadır. Projenin en çarpıcı yanı ise ekonomiklik ilkesine dayanması, maliyetinin yok denecek kadar az olması, geri dönüşüme dayalı bir proje olmasıdır. Proje, Bilimi okul öncesi öğrencilerine eğlenerek öğretme ve farkındalıklarını arttırma temeline dayalıdır. Öğrencilerin bakış açısını genişletmek, onları bilimle tanıştırmak, bilimin, teknolojinin doğasını anlamalarını sağlamak, üretkenliklerini arttırmak ve bilimin ışığında problemlerini kendi çözebilen, üreten, sorgulayan, inceleyen, düşünen bireyler haline gelmelerini sağlamayı hedeflemekteyiz. Projemizde; Beyin fırtınası, benzetim, soru-cevap, eğitsel oyun yöntemlerinden yararlanılmıştır. Kasım ayı konusu olan Uzay ve gezegenler çalışmasını yaparken “Uzay nedir? Gezegen nedir? Roket nedir?” diye sorularak beyin fırtınası tekniğinden yararlanılmıştır. Öğrenciler, artırılmış gerçeklik uygulaması “Solar” ile gezegenlerin 3D halini gözlemlemiştir. Benzer şekilde Quiver uygulaması ile öğrenciler yaptıkları boyamaların 3D halini gözlemleme fırsatı yakalamıştır. Bu şekilde benzetim yönteminden yararlanılmıştır. Mancınık düzeneğinin yapımı tamamlandıktan sonra öğrenciler için “Uzağa fırlatma” yarışması düzenlenmiş. Fırlatmadan önce tahminlerde bulunmaları istenmiş, bu şekilde eğitsel oyun yönteminden yararlanılmıştır” dedi.


Sene kaybetmemek için Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Okul öncesi Öğretmenliğine tercih ettiğini, hem okuduğunu hem de çalışarak tecrübe kazandığını dile getiren öğretmen Özlem Doğan, “Liseyi birinci olarak bitirdim. Lise de çocuk gelişimi, üniversiteyi açık öğretimden okudum. Açıktan kazanınca hem okudum hem çalıştım. Babamdan, küçükken doğduğu memleketi Ağrı ili Eleşkirt ilçesini dinlerdim. Bende babamın doğduğu memleketindeki çocuklara hizmet etmek istedim. 2018 yılında Eleşkirt Değirmenolugu İlkokuluna atandım. Küçüklüğümden beri okul öncesi öğretmeni olmak istedim. Bu dönemin kritik bir dönem olduğu bu dönemde öğrenilen her şeyin kalıcı olduğu gerçeğini bilmem hayatlarına bir nebze de olsun dokunabilmeyi istemek hedeflerimden biri oldu. Atanmadan önce kendime bir söz vermiştim. Ne olursa olsun çocuklar için elimden geleni yapacağım. Öğrencilerime önce mutlu, özgüveni yüksek sonra toplumda kendini ifade edebilen ne istediğini bilen, üretken bireyler olmalarını sağlamaya çalışmak olacaktır. diye. Köyde olmanın çocukların yaşantılarındaki, üretken düşüncelerinden kısıtlılık bölge çocuklarımız için “Minik Bilimciler Projesini” ortaya çıkarmama sebep oldu. Hem bilimi sevmeleri, teknolojinin doğasını anlamalarını sağlamak, sorgulama üretme becerilerini desteklemek adına her ay belirlediğimiz temalarda bilimsel etkinlikler gerçekleştirdik. Değerler eğitimi kapsamında sorumluluk ve sabır projeleri gerçekleştirdik. Doğa yürüyüşlerine çıktık. Oyun oynarken çok şey öğrendik. Her zaman sloganımız "Yapabilirim, başarabilirim, kendime güveniyorum” oldu. Sınıfımız bir anda bir laboratuvara dönüştü deneyler yaptık, mutfağa dönüştü turşular kurduk, vitamin partileri yaptık, evimiz sığınağımız oldu, afet bölgesi oldu Kızılay görevlileri olarak yardıma koştuk. Yaparak yaşayarak deneyerek keşfederek çok şey öğrendik. Eğitimde benimsediğim denizyıldızı hikayesi öğretmenliğime ışık oldu. İki arkadaş deniz kıyısında yürürken birinin sürekli olarak denize denizyıldızlarını atması, binlerce deniz yıldızını alamayacağını bildiği halde her defasında eğilip denize atması ve bir denizyıldızının hayatını kurtarmak bile binlercesi içinden çok şey fark ettiğini düşünmesi gibi. Elimden gelse tüm çocukların kalbine hayatına dokunmak isterim. Her çocuk keşfedilmeyi bekleyen bir yıldız benim için. Ben öğretmenliğim boyunca bu yıldızları tek tek keşfetmeyi istiyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, meclis toplantısında 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu açıkladı. İmamoğlu, "101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk meclis toplantısının son gününde 2023 Yılı Faaliyet Raporu açıklandı. Fatih Saraçhane’de bulunan binada gerçekleşen toplantı, Meclis Başkanvekili Nuri Aslan’ın başlatmasıyla gerçekleştirildi. “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” 2023 yılına ilişkin faaliyet raporunu açıklayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik. Çevre için 31 milyar 540 milyon TL kaynak kullandık. Sağlık ve sosyal hizmetler için kullandığımız kaynak 25 milyar 475 milyon TL. Spor, kültür, eğitim hizmetlerimiz için gerçekleştirdiğimiz harcamalarımızın toplamı 19 milyar 645 milyon TL. 37 milyar 545 milyon TL raylı sistemlerimize sermaye yatırımı yaptık. Fen işleri eliyle 29 milyar 945 milyon TL sermaye yatırımı gerçekleştirdik. Yol yapım ve bakımı için gerçekleştirdiğimiz harcama 14 milyar 355 milyon TL. Ulaşımı 21 milyar 415 milyon TL ile sübvanse ettik. Toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve böylece insanların sosyal destek sistemine daha az ihtiyaç duymalarını önceleyen bir anlayışla son 5 yılda olduğu gibi, 2023 yılında da çok yoğun sosyal destek hizmetleri sunduk” dedi. “156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık” İmamoğlu konuşmasının devamında, "Örneğin, 2023 yılında 231 bin 354, toplamda ise 1 milyon 59 bin 612 haneye Sosyal Destek İstanbulkart ile periyodik olarak nakdi destek sağladık. Karakış Desteği, Ramazan Ayı Desteği, Yaşlı Sanatçılar Desteği, Kadın Sığınma Evi Desteği, Deprem Desteği gibi düzenli ve tek seferlik nakdi destekleri 2023 yılında 353 bin 864 yurttaşımıza, 5 yıllık dönemimizde toplamda 733 bin 41 yurttaşımıza ulaştırdık. 100 bin üniversite öğrencisine 7 bin 500 TL nakdi destek sağladık. Toplamda ise 279 bin 198 üniversite öğrencisine nakdi destek verdik. 156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık. Toplamda ise 623 bin 553 çocuğumuza ücretsiz süt dağıtımı yaptık. Evlilik Desteği kapsamında, ihtiyaç sahibi 8 bin 682 çifte nakdi destek sunduk” şeklinde konuştu. “11 kent lokantasıyla yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik” Kent Lokantası’nın hizmetlerine dikkat çeken İBB Başkanı İmamoğlu, “Dezavantajlı mahallelerdeki okulların çevresinde 823 bin adet Beslenme Desteği dağıtımı yaptık. Açtığımız 11 Kent Lokantası ile yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik. Açtığımız 14 yurtta 5 bin 619 öğrenciye kamu güvencesiyle barınma imkanı sağladık. Sayıları artık 100’ü geçen Yuvamız İstanbul, ders atölyelerimiz, teknoloji atölyelerimiz ve gençlik ofislerimizle çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim ve gelişimlerine katkı sunduk. 0-4 yaş arası çocuğu olan 614 bin anneye toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanmalarını sağladık. İBB Kadın, Kadın Dayanışma Evi ve kadın danışma birimleri ile binlerce kadına barınma hizmeti ve sosyal hizmetler sunduk” ifadelerini kullandı. İBB Meclisi’nde Filistin’e destek çağrısı Daha sonra söz hakkı alan Büyük Birlik Partisi Grup Başkan Vekili Dursun Çağlayan, “Biz Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolluk ücretimizi, Büyükşehir Belediye Başkanımız Filistinli çocuklara yapmaya başlayacakları yardım kampanyası hesap numarasını bize ilettikleri takdirde sonuna kadar onların hesaplarına yatmasını talep ediyoruz. Buna katılacak olan meclis üyelerimizi arkadaşlarımızdan, kardeşlerimizden siyasi görüş ayırt etmeden emeği geçen katkısı olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. "Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır" AK Parti Grup Başkan Vekili Zeynel Abidin Okul ise konuşmasında, “Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır. Bizler de kendi değerlendirmelerimizi çok ciddi bir şekilde yapmaktayız. Her biri 250 yatak kapasiteli 10 huzurevi açacağız denmiş, sadece bana gelen bilgi 1 tanesinin açıldığı birinin de sadece temeli atıldı. Biz görevi devrettiğimizde İstanbul’daki verilere baktığımızda 11 milyona yakın ücretsiz yemek dağıtıldığı, bugün ise bu rakamın 9 buçuk milyona düştüğü görülmektedir. Kent lokantalarını destekliyoruz. Güzel faaliyetlerde bulunuyorlar. Sayılarının arttırılmasını bekliyoruz. Ama bu aradan geçen 1 buçuk milyon eksik yemek acaba kent lokantalarında anlatılan 1,6 milyonluk uygun yemeğin reklamı yapılırken bu kadar yemek neden dağıtılmadı?” cümlelerini kulandı.
İstanbul Emine Erdoğan: "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş bitkiler alemidir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" dedi. Emine Erdoğan, İstanbul’da Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen "Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) - Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen, bilim insanları ile buluşmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi. Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti. Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu’nun ve Batı’nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğurulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, "Yüzyıllar boyunca hekimler, ’Biz insanı en güzel biçimde yarattık’ ayeti kerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" diye konuştu. "Sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi’den İbni Sina’ya, Hipokrat’tan Galen’e sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri "Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede" kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti: "13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü’l Baytar’ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim." "DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, milli ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, "Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste kat edilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" ifadelerini kullandı. Tarihi öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp, modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Daire Başkanlığı kurulduğunu aktaran Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı. "GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli" Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi: "Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum." Bu sayede Türkiye’nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan "Anadolu Tıbbı" markası altında daha da geliştirilerek, insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi. Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti. Hazreti Muhammed’in "Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür" Hadis-i Şerifi’ni aktaran Erdoğan, "Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak, hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum" şeklinde konuştu. Emine Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanı Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ Dünya Sağlık Örgütü Bitkisel İlaçlar İçin Uluslararası Düzenleyici İşbirliği Ağı (DSÖ-IRCH) Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi. Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi. Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca Emine Erdoğan’a geleneksel tıbbın simgesi olan "hayat ağacını" hediye olarak takdim etti. Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle, Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan "Anadolu’da Tıbbın Tarihi" sergisini ziyaret etti. Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.