GENEL - 06 Eylül 2019 Cuma 11:28

Doğal yaşamak için çiftlik kurdu

A
A
A
Doğal yaşamak için çiftlik kurdu

Ağrı’da yaşayan kanser hastası emekli Fuat Aslan (55), merkeze bağlı Tezeren köyünde aldığı 10 dönümlük arazi üzerinde tamamen doğal yaşamak ve organik ürünler üretmek amacıyla kendi imkanları ile kaz, tavuk, ördek, hindi ve güvercin gibi kanatlı hayvanların olduğu yaklaşık 260 bin TL değerinde bir çiftlik kurduİki yıl boyunca yakalandığı hastalık nedeniyle kemoterapi alan Fuat Aslan, hastalığı yenmek için doğal yaşama isteğinin yanı sıra, çocukluğundan beri başta güvercin olmak üzere kanatlı hayvanlara karşı sevgisi olduğunu ve ilerde böyle bir çiftlik kurmanın hayali olduğunu dile getirdi.

Ağrı’da yaşayan kanser hastası emekli Fuat Aslan (55), merkeze bağlı Tezeren köyünde aldığı 10 dönümlük arazi üzerinde tamamen doğal yaşamak ve organik ürünler üretmek amacıyla kendi imkanları ile kaz, tavuk, ördek, hindi ve güvercin gibi kanatlı hayvanların olduğu yaklaşık 260 bin TL değerinde bir çiftlik kurdu


İki yıl boyunca yakalandığı hastalık nedeniyle kemoterapi alan Fuat Aslan, hastalığı yenmek için doğal yaşama isteğinin yanı sıra, çocukluğundan beri başta güvercin olmak üzere kanatlı hayvanlara karşı sevgisi olduğunu ve ilerde böyle bir çiftlik kurmanın hayali olduğunu dile getirdi.


Aslan, kurduğu çiftlikle bir yandan çocukluk hayalini de gerçekleştirdiğini belirterek, aynı zamanda ülkede üretim yapmanın çok önemli olduğunu, emekli olduktan sonra köşesine çekilip, basit bir tüketici olmak istemediğini anlattı.


Ayrıca kurduğu çiftlikte yaşadığı hayatın, hastalığına iyi geldiğini de dile getiren Aslan, özellikle Ağrı ve bölge insanını üretime davet etti. Ağrı’da toprakların ve iklimin aslında çok elverişli olduğunu kaydeden Aslan, çiftliğinde kanatlı hayvanların yanı sıra, yetişemez denilen kayısı, kiraz, elma, üzüm, ceviz, dut vb. ağaçlar da diktiğini ve bu meyveleri de üreteceğini de belirtti.



"Hem doğal beslenmek istedim hem de çocukluğumdan beri hayalimdi"


Çiftliğinde şu anda en az 10 tane değişik ırk tavuk ve kanatlı hayvan beslediğini dile getiren Aslan, aynı zamanda fazla bilinmeyen ve normal yumurtadan daha fazla protein içeren mavi yumurta da üreteceğini ifade ederek, “Benim kurduğum bu çiftlik çocukluğumdan beri hayalimdi. Kanatlı hayvanlara merakım vardı. Güvercinleri çok seviyorum. Biraz da rahatsızlandığım için doğal yaşamak istedim. İki yıl kadar kemoterapi gördüm. Böylece bu çiftliği kurmaya karar verdim. Ayrıca emeklilikten sonra eve tıkılmak istemedim. Emeklilikten sonra bu ülkede bir alışkanlık haline gelmiş. Emeklilikten sonra insanlar, ’Yaşlandım artık, kahve köşesine takılayım’ düşüncesi ile hareket ediyorlar. Ben de öyle yapmak istemedim. Bu benim mantığıma ters. Böylece çiftlik kurmaya karar verdim" ifadelerini kullandı.



"Şu anda 350 tane tavuk ürettik"


Hayalindeki çiftliği kurmaya karar verdikten sonra köye gidip, 10 dönümlük bir arazi satın aldığını belirten Aslan, çiftlik kurma sürecini şu şekilde anlattı:


"Arazi çok kötü durumdaydı. Önce araziyi elverişli hale getirdik. Su yoktu su çıkardık. Sonra da çiftliği kurmaya başladım. Bu ülkede herkesin elini taşın altına koyup üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu düşünce ile de önce kendimizden başlamalıyız dedim. Çiftliğimizin bu aşamaya gelmesi yaklaşık üç buçuk ayımızı aldı. Sonra bir kuluçka makinesi aldık. Piyasada çok hantal tavuklar var. Bu yüzden kuluçka makinesi aldık. Biz de şimdi çiftliğimizde hantal tavuklar yerine örneğin iki yıl yumurta verip, sonra kesime giden Ataks tavuk yerine, Astrolop denilen her gün yumurta veren tavuklar aldık. Bu tür tavuklar üreteceğiz. Üretimlerimiz de tamamen organik olacak. Şu anda 350 tane tavuk ürettik. Bunun yanında mavi yumurta da üretmeye karar verdik. Bunun için mavi yumurtacı tavuklar aldık. Onları üretiyoruz. Yeterli seviye ve yumurta yapacak duruma gelince mavi yumurta da üreteceğiz. Bu mavi yumurtalar diğer yumurtalara oranla protein değeri yüksektir. Bunların yanında Brahma denilen etlik tavuklar üretiyoruz. Bu değişik tür tavukları hep dışarıdan getirdik. Hepsini üreteceğiz. Bunun yanında çiftliğimizin bir kısmını da kaz ve hindi üretmek için ayarladık. Kaz kümesimizi kurduk. Şimdi 35-40 tane Linda türü kaz var. Nasip olursa Ocak, Şubat gibi onların yumurtalarını makineye atmayı düşünüyoruz."



"Sadece tavuk ve kanatlı hayvan üretmek değil; meyve ağaçları da diktik"


Çiftliğini geliştirmek için yaptığı planlamalarından da bahseden Aslan, önümüzdeki yıl 2 bin tane sadece kaz üretmeyi hedeflediğini aktararak, bu işe başlarken çok zor süreçlerden geçerek başladıklarını söyledi. Aslan, yaptığı konuşmada, "Bize destek olan da oldu engel olan da oldu. Ama biz üretmeye devam edeceğiz. Ama biz insanların yöneticisinden herkese üretim yapan insanlara destek olmasını istiyoruz. Ben şimdiye kadar buraya 260 bin lira yatırım yaptım. Bu yatırıma da devam edeceğim. Sadece tavuk ve kanatlı hayvan üretmek değil; meyve ağaçları da diktik. Bu şehirde kayısı yetişmez diyen insanlara inat bu köyde kayısı da üreteceğim. Burada meyve yetişmez diyenlere inat duttan kayısıya kadar meyve de üreteceğim. Şu an kurulum aşamasındayız. Ama önümüzdeki 15 gün içerisinde en az 10 tane değişik ırk tavuk, kaz ve hindi ile seri üretime geçeceğiz. Şu ana kadar herhangi bir destek almadım. Çoğu yere müracaat ettim ama olmadı. Şimdilik kendi imkanlarımızla devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.


Üretim yapmaları gerektiği noktasında Ağrılılara seslenen Aslan, "Ben buradan bütün Ağrılı kardeşlerime şunu söylemek istiyorum tamam bizim burada iklim sert. Üretim biraz zor olabilir ancak yapmak istesek ve yaparsak başarılı oluruz. Buna inanıyorum. Onlar da inansınlar ve bir şekilde bir alanda girişimde bulunsunlar. Yeter ki gayretli olalım. Yeter ki çalışalım. Başarılı oluruz. Diğer yerlerden insanlar gelip burada üretim yapabiliyorsa neden bizimkiler yapamasın ki. O yüzden herkesi bir şekilde üretim yapmaya çağırıyorum. Hep birlikte kalkınalım" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Havalar birden ısındı, uzmanından şeker hastalarına ’böbrek yetmezliği’ uyarısı Diyarbakır’da İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Aydın, sıcak havaların artmasıyla birlikte şeker hastalarına sıvı kaybının direkt böbrekleri etkileyeceğini ve böbrek yetmezliğine çok daha hızlı ilerleyebileceği uyarısında bulundu. Sıcak havaların birden artmasıyla birlikte Memorial Hastanesi’nde İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Aydın, uyarılarda bulundu. Şeker hastalığının, vücutta insülin eksikliği ve insüline karşı dirençten oluşan basitçe kandaki şekerin yükseldiği bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Aydın, ’gizli şeker’ denilenin ise gizli olan bir şeyin değil, halk arasında diyabetin başlangıcına veya tıp literatüründe prediyabet denilen diyabet öncesini kapsayan, vücutta henüz bir şeker hastalığı oluşmamış, hastanın şeker hastalığı bulgularının başladığı, gitgide şeker hastalığına doğru ilerlediği durum olduğunu ifade etti. Bundan korunabileceğini veya gizli şeker varsa bunun ilerlemesinin durdurulabileceğini aktaran Dr. Aydın, “Hatta tamamen ortadan kaldırabiliriz. Şeker hastalığı başlangıcı olan hastalar, özellikle diyetlerine, egzersizlerine dikkat ederlerse bu hastalığı önler, durdurur, hatta tamamen yok edebilirler. Evde margarin, iç yağ, kuyruk yağı yerine zeytinyağı kullanırsalar veya günlük en az yarım saat yürüyüş yapsalar, obeziteye yatkın hastalar diyet yapıp kilo verirlerse ve Akdeniz tipi dediğimiz yemekleri, salatayı artırırsalar bunu durdurup önleyebilirler, hatta hastalığı tamamen ortadan kaldırabilirler” dedi. “Yaz aylarında, şu anda hava sıcaklıkları artıyor vücudumuzda kaybettiğimizden çok daha fazla sıvı kaybediyoruz” diyen Dr. Aydın, “Hem şeker hastaları, hem de gizli şeker hastaları normal hastalardan daha fazla su kaybedebilir, böbrekleri normal hastalardan daha hassas olacağından bu sıvıyı yerine koymaları gerekiyor. İçtikleri su miktarlarını artırmaları lazım. Ayrıca protein, yağdan fakir, daha salata ve sebze meyveden zengin bir diyet öneriyoruz. Havalar sıcak olduğu için özelikle 50 yaşın üzerindeki insanlara gündüz güneşin en tepede olduğu saatler 12.00 ile 16.00 arasında dışarıda çok fazla olmamalarını öneriyoruz. Çünkü onların kaybedeceği sıvı direkt böbreklerini etkileyecektir ve böbrek yetmezliğine çok daha hızlı ilerleyeceklerdir” ifadelerine yer verdi.
Zonguldak Rektör Özölçer Koltuğunu çocuklara devretti ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla makamında ağırladığı çocuklara rektörlük koltuğunu devretti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Hacı Mevlüt ve Hacı Sabahat Hamzaoğlu Anaokulu 5 Yaş Minik Kalpler Sınıfı öğrencilerinden Bulut Belen ve Azra Egemen’i makamında ağırladı. Ziyarette çocukların velileri, birim sorumlusu Öğr. Gör. Yasemin Cengiz Demir ve miniklerin öğretmeni Ebru Balçık yer aldı. Ziyarete ellerinde çiçeklerle gelen miniklere sırasıyla makam koltuğunu devreden Rektör Özölçer, onlarla bir süre sohbet etti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocukları makamında ağırlamaktan ve kendilerini dinlemekten büyük keyif aldığını dile getiren Rektör Özölçer, çocukların büyüdüklerinde bu makamlarda oturacak kişiler olduğunu, onları özveriyle ulus ve millet bilinciyle, dayanışma ve yardımseverlik duygularıyla yetiştirmenin büyük önem taşıdığını ifade etti. Rektör Özölçer ayrıca çocuklara kendi kültür ve manevi değerlerinin aktarılması hususunda herkese büyük sorumluluk düştüğünü belirterek çocukların hızlı dönüşen, dijitalleşen dünya karşısında kendi kültür ve manevi değerleriyle bu sürece katılıp çalışmaları, ülkeyi ileri götürme konusunda kararlılık göstermeleri için erken yaşta bu bilincin onlara aktarılması gerektiğine dikkat çekti. Ziyaret toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
İstanbul Beyoğlu’nda berbere “tıraş ücreti” saldırısı kamerada: 150 lira için kurşun yağdırdı Beyoğlu’nda berbere gelen bir şahıs 150 lira olan saç tıraşı ücretini fazla bulunca berberle kavga etti. Berber tarafından tartaklanan şahıs silahını alıp geldiği dükkana kurşun yağdırdı. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken, Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polislerinin yakaladığı şahıs tutuklandı. Beyoğlu Hacıahmet Mahallesi’nde geçtiğimiz 5 Nisan Cuma günü yaşanan olayda, Mustafa D. tıraş olmak için semtte bulunan berbere gitti. Şahıs saç ve sakal tıraşı olduktan sonra ücreti ödemek istedi. Bunun üzerine berber Hikmet Zengin, traş ücretinin 150 TL olduğunu söyledi. Ancak müşteri şahıs ücretin çok olduğunu söyleyerek indirim yapılmasını istedi. Berberde ücreti 120 TL’ye indirdi. Bu ücreti de beğenmeyen şahıs 100 TL çıkartıp berbere verdi. Bu sebeple berber ile şahıs arasında kavga çıktı. Kavga esnasında şahsı tartaklayarak dükkandan kovdu. Bir süre sonra olay yerine silahla gelen şahıs berber dükkanına kurşun yağdırdı. Yaşananlar ise kameralara anbean yansıdı. Saldırının ardından şahıs kaçarken olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Beyoğlu Asayiş polisi saldırganı yakaladı Olayın ardından ihbar üzerine çalışma başlatan Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri görgü şahitlerinin ifadesine başvurarak çevredeki güvenlik kamera görüntülerini incelemeye aldı. Yapılan çalışmalar sonucunda şahsın kimliğini kısa sürede tespit eden polis ekipleri İstiklal Mahallesi’nde onu yakalayarak gözaltına aldı. Olayda kullanılan silahın da ele geçirildiği saldırıyla alakalı emniyete götürülen şahıs ifadesinin alınması ve adli işlemlerinin ardından sevk edildiği kilidi adliyede çıkartıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Türkiye, meyve üretiminde dünyada 4’üncü sırada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dünyada dördüncü ülke konumunda yer aldı. Teknoloji platformu GeeksforGeeks’in Mart 2024 raporunda dünyanın en fazla meyve üreten ülkeleri listelendi. Türkiye yıllık 25 milyon ton üretimle dünyanın dördüncü büyük meyve üreticisi konumunda yer aldı. Dünyanın en fazla meyve üreten ülkesi Çin oldu. Çin, yıllık 253,9 milyon ton üretimle zirvede bulunuyor. İkinci sırada yıllık 107,9 milyon ton üretimle Hindistan gelirken, yıllık 39,8 milyon ton üretimle Brezilya üçüncü sıraya yerleşti. Sıralamada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dördüncü ülke konumunda yer aldı. Raporda Türkiye’de Anadolu ve Ege kıyılarına yakın bölgelerde yetiştirilen kiraz, kayısı ve incir üretilen başlıca meyveler olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin çeşitli iklimi ve verimli toprakları, ülkede portakal ve diğer turunçgiller gibi çok çeşitli meyvelerin yetiştirilmesine yardımcı olmakta olup, Akdeniz iklimi olan Mersin ve Antalya’da yaygın olarak yetiştiriliyor. Diğer ülkelere bakıldığında, Meksika 23,7 milyon ton, Endonezya 23,6 milyon ton, Amerika Birleşik Devletleri 22,6 milyon ton, İspanya 19 milyon ton, İtalya 17,2 milyon ton, Filipinler 16,7 milyon ton üretimle ilk 10’a girdi. Rapora göre meyve üretimi büyük oranda yetiştirildiği bölgenin toprak tipi, iklimi ve sıcaklığına bağlı olarak değişiyor. Ayrıca, tarım teknolojisi ülkelerdeki meyve yetiştiriciliğinde önemli bir rol oynuyor. İlk 10’daki ülkeler verimli toprak, hava ve iklimin yanı sıra teknolojiyi de kullanarak narenciye, yemyeşil muz ve tatlı elma gibi çeşitli meyveler ürettiler. Çin’de en çok üretilen meyveler turunçgiller, üzüm, elma ve muzdan oluştu. Ülkenin geniş toprakları ve subtropikal iklimi, meyve çeşitlerinin üretimine öncülük ediyor Yangtze Nehri boyunca uzanan verimli topraklar Çin’de meyve yetiştiriciliğinde önemli rol oynuyor. Hindistan’da en çok yetiştirilen meyveler mango, muz, portakal ve üzüm olarak gerçekleşti. Özellikle Hindistan’da bulunan Alphanso ve Kesar iki tür mango, meyve pazarında küresel popülerliğe öncülük ediyor. Brezilya’da bulunan egzotik meyvelerden bazıları Acai, Kaju Elması, Mor meyve ve Passion meyveleri olurken bazı yaygın meyveler Guava, papaya ve muz olarak öne çıktı.