GENEL - 02 Temmuz 2019 Salı 11:48

Nalbantlık tarihe karışıyor

A
A
A
Nalbantlık tarihe karışıyor

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte geçmiş dönemlerin en önemli mesleklerinden biri olan Nalbantlık, kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında İlk sıralarda yer alıyor.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte geçmiş dönemlerin en önemli mesleklerinden biri olan Nalbantlık, kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında İlk sıralarda yer alıyor.


Son zamanlarda Ağrı ve bölge illerinde az da olsa mesleği sürdürmeye çalışan ve günümüz itibari ile şehir merkezinde yük taşımacılığı için at arabalarında kullanılan atları nallayan birkaç usta kalmamış durumda.


Gelişen teknolojiyle birlikte kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan Nalbantlık Mesleğini sürdüren ustalar, eski günlerini özlemle anıyor. Bir dönemin en popüler mesleklerinden biri olan Nalbantlığa olan talebin düşmesiyle birlikte, Nalbant ustalarının sayısı da parmakla sayılacak kadar azaldı.


Eski yıllarda bütün şehirlerin belli yerlerinde olduğu gibi Ağrı’da da Nalbant malzemesi satan dükkânlar ve Nalbantlar bulunurken, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte yük hayvanlarına duyulan ihtiyacın azalmasıyla Nalbantlık Mesleği de yok olmaya başladı.


Ağrı Merkezde uzun yıllardır hem at arabacılığı yapan hem de Nalbant olan Seyit Yusuf (54), Nalbantlık mesleğini Ağrı’da kendisi ile birlikte yapan birkaç kişinin kaldığını ve bu işi de tek başlarına Nalbant olarak değil de bunun yanında at arabacılığı yaparak sürdürdüklerini söyledi. Seyit Yusuf, yaz aylarının gelmesi ile birlikte Ağrı ve ilçelerindeki vatandaşların yaylalara çıkması ve yük hayvanlarına ihtiyaç duyması ile işlerinin azda olsa açılmasına karşın, mesleğin artık bitme noktasında olduğunu kaydetti.


Son yıllarda Nalbantlıkta kullanılan gerekli araçları satan ve yapan yerlerin pek kalmadığını, çoğu zaman atlara çaktığı nalları kendisinin ürettiğini ifade eden Yusuf, demir yerine atların asfaltta kaymasını önlediği için araba lastiklerinden de nal yaptıkları dile getirdi.


Yakın zamana kadarda Ağrı’da Nalbant sayısının fazla olduğunu söyleyen Yusuf:“Çok genç yaştan beridir bu işi yapıyorum. 30 yılı aşkın bir süredir yapıyorum. Ağrı’da yakın zaman da kadar da hem Nalbant hem de Nalbant malzemesi satan epey yer vardı. Ama şu anda birkaç kişi tek kaldık. Oda hem at arabacılığı yapıyoruz hem de Nalbantlık. Bizden başkada bu işi yapan kalmadı artık. İşlerimiz eskisi gibi değil. İş kalmadı. Eskiden boş vaktimiz olmazdı. Şu anda bizim arabalarda kullandığımız ve köylü vatandaşlarımızın köy işlerinde kullandığı atlara tek nal çakıyoruz” dedi.


“Şu anda bu işe, rağbet kalmadı”


Nalbantlığa artık rağbetin olmadığını söyleyen Yusuf: “Taşıtların çoğalmasıyla bu iş de engellendi. Önceden at arabası vardı, motorlu taşıtlar yoktu. Motorlu taşıtlar çoğaldıkça at arabaları kalmadı, bu iş de rağbet görmedi, son nesil bitti. Şu anda bu işte çalışan çok az kişi kaldı. Rağbet de yok. Adama Onun için bu mesleği merak eden de yoktur artık diye düşünüyorum. Bizde artık yapacak iş bulamadığımızdan dolayı malum ilimizin koşulları belli, bu işi sürdürmek zorunda kalıyoruz.” ifadelerini kullandı.


“Araba lastiklerinde Nal Yapıyoruz”


At nallarının iki ayda bir değişmesi gerektiğine vurgu yapan Seyit Yusuf: “Nalları kendimiz yapıyoruz çoğu zaman. Yaptığımız nalları da artık eskisi gibi demirden yapmıyoruz. Demirden yapılanları nalburlardan alıyoruz. Asfaltta atların kaymasını engellediği için biz de araba lastiklerinden nal yapıyoruz. Bir nalın yaklaşık iki ay ömrü var. İki aya yakın bir sürede atın tırnakları uzar ve o atın nallanması lazım. Yoksa giderken ayağı ya yere takılır, ya topuğuna çalar. Yani en fazla iki ay içinde bir atın nallanması lazım. Nal düşse de düşmese de bu işlem yapılmalı. Her bir ata ortalama 40-50 lira arasında nal çakıyoruz. Bu paranın yarısı malzeme parası yarısını da el emeğimiz olarak alıyoruz.” şeklinde konuştu.


“Bazıları için ata binmek arabaya binmekten daha zevkli”


Ağrı’da hem mesleğin hem de atların eski öneminin kalmamasının yanı sıra nadirde olsa atlara tutku ile bağlı olan, ata binmeyi arabaya binmeye tercih eden insanlarında olduğunu kaydeden seyit Yusuf şöyle devam etti:“ Burada özel olarak at besleyen insanlarımızda var hala. Her sene at yarışları düzenleniyor. Yarışlara atlarını götürenler var. Özel olarak besleyip binen tutkunlar var. Onların atlarına da nal çakıyoruz. Yani birazda bu insanların varlığı da bize katkı sağlıyor. Ata binmek çok güzel. Valla müthiş bir şey yaşamak lazım onu. yaşamayanlar bilmez. Atın üstüne binince insan bir başka oluyor. Çok mutlu oluyor. Tabi buda eskisi gibi değil artı9k. Yeni nesil teknoloji ile birlikte bundan da uzaklaştı. Dediğim gibi Meslekte bu güzel hayvanlarda artık eski önemini her alanda yitirmeye başladı. Bizim Ağrı’da da bu durum olduysa hiçbir yerde kalacağını sanmıyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de Tunca Nehri kuruma noktasına geldi Edirne’de kuraklık nedeniyle dibi gören Tunca Nehri’nde su içerisinde yaşayan canlılar olumsuz etkilenirken, vatandaşlar ise son bir yıla göre 4 kat su seviyesi azalan ve yaşanan kuraklık sebebiyle tedirgin oluyor. Küresel ısınmayla birlikte bu kez kuraklık alarmının verildiği il Edirne oldu. Geçtiğimiz yıllarda ve bu yıl boyunca hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği ve yağışların yetersiz olduğu Edirne’de önemli su kaynaklarından biri olan Tunca Nehri’nin debisi en dip seviyeye kadar düştü. Tunca Nehri’nin Suakacağı istasyonundaki son ölçümde saniyede 4 metreküp olarak kaydedilen nehrin debisi, geçen yıl aynı tarihte 16 metreküp saniye olarak ölçülmüştü. Hem hayvanlara hem tarıma can suyu olan nehrin debisi bir önceki yıla göre tam 4 kat azaldı. Kuraklığın vurduğu Tunca Nehri’nde debinin düşmesiyle birlikte adacıklar oluştu. Araç lastiklerinin ve atıkların yüzeye çıktığı nehrin bazı bölgelerinde vatandaşlar da rahatça yürüyebiliyor. Nehrin ortasındaki adacığa yürüyerek gelen bir vatandaşın oltayla balık tuttuğu görüldü. Edirne’de kuruma noktasına gelen Tunca Nehri kentte turistik gezi yapanları ve vatandaşları ise tedirgin ediyor. “Canlıların çok zor durumda olduğunu görüyorum” Edirneli üniversite öğrencisi Cennet Cemre Aydın, “Tunca Nehri kenarı yazın ve kışın sürekli geldiğimiz bir yer olduğundan dolayı buradaki suyun hemen hemen her seviyesine hakimiz aslında. Şu an baharın ilk dönemi olmasına rağmen suyun bu kadar çekilmesi bize 3 ay sonra yeni sorunlar doğuracaktır. Nehirde kano etkinliklerine de katılan birisi olarak suyun hem kirliliği hem de suyun içerisinde yaşayan canlıların çok zor durumda olduğunu görüyorum. Bu nedenle 3 ay sonraki halimizi düşünemiyorum. Umarım su yükselir ve bu seviyede kalmaz” dedi. “Nehirdeki canlılar kuraklık nedeniyle yüzmekte zorlanıyor” Edirne’de arkadaşıyla Tunca Nehri’ni ziyaret eden ve Edirne’de eğitim gören lise öğrencisi Ayşenur Milet, Tunca Nehri’nin çok kurak olduğuna değinerek, “Bulgaristan’dan doğan Tunca Nehrinin daha baharın başında olmamıza rağmen kuraklıktan çok etkilendiğini görüyoruz. Nehrin içindeki canlılar kuraklık nedeniyle oluşan yosunlardan dolayı yüzmekte zorlanıyor. Kuraklık nedeniyle nehrin dibindeki çöplerde yüzeye çıkmış. Baharın daha başında olmamıza rağmen kuraklığın bu kadar etkisini göstermesi beni oldukça şaşırttı. Şu anda derslerimize konu olan bu kuraklığın ileriki dönemlerde daha da fazla ciddiyetini koruyacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. “Su seviyesinin düşüklüğünden dolayı balıklar son yaşam savaşını veriyor” Nisan ayında yağmur yağışlarını beklediklerini ifade eden Edirneli vatandaşlardan Memduh Sidim, “Türkiye’mizin ve serhat şehrimizin incileri olan Arda, Meriç ve Tunca nehirleri Edirne’de akmaktadır. Mevsim itibari ile kuraklık yaşıyoruz. Bu nehir yatağının içerisinde çok sayıda canlı yaşamaktadır. Su seviyesi çok düştüğünden dolayı balıklar, kunduzlar, su maymunları ve diğer canlılar oksijen alamadıkları için çok zor durumda kalmışlardır. Nisan yağmurlarını bekliyoruz. Şu anda görünen bu su kirlilik ile beraber geçtiğimiz yıl kar ve yağmur yağışlarının az oluşu nedeniyle büyük bir kuraklık oluşturmaktadır. Su seviyesinin düşüklüğünden dolayı balıklar son yaşam savaşını veriyor. Nehirde kuraklıkla beraber çok kirlilik görünüyor. Nisan ayında yağacak olan yağmurlar ile su seviyesinin normale dönmesini ümit ediyoruz” ifadelerine kullandı.