KÜLTÜR SANAT - 10 Temmuz 2020 Cuma 10:58

“Saffat” filminin çekimlerine Amasya’da başlandı

A
A
A
“Saffat” filminin çekimlerine Amasya’da başlandı

Amasya’nın Taşova ilçesi Uluköy köyü film setine döndü.

Amasya’nın Taşova ilçesi Uluköy köyü film setine döndü. Aralarında Birgül Ulusoy, Umur Çetiner, Özgül Koşar gibi ünlü oyuncuların yer aldığı “Saffat” adlı sinema filminin çekimlerine başlandı.


Senaristliğini Itır Sema Ertaş’ın üstlendiği, yönetmen koltuğunda Erdoğan Zeylan’ın oturduğu paranormal-korku-gerilim filmi Saffat’ın çekimleri için Taşova’nın Uluköy köyü seçildi.


Film çekimi için ilk gün Amasya’da çekim yapan ekip 3. gününde Taşova’ya gelerek Uluköy’de köy evinde çekim yaptılar. Saffat filminin çekim aşaması biter bitmez kurgu ve montaj işlemi tamamlandıktan sonra kasım ayında vizyona çıkacak.


Oyuncu Birgül Ulusoy, “Öncelikle bizde hoş geldik. Buradayız hafta başından beri, bir sinema filmimiz var ‘Saffat 1’ uzun bir serinin ilk filmi olacak bu. Biraz paranormal bir korku sineması olacak. Gerilim olacak. Klasik şablonların dışında bir sinema filmi çekiliyor. Ben de bu sinema filminde Satı Ana’yı oynuyorum. Çok hızlı bir şekilde çekilecek bir haftalık bir iş programı var. Uluköy’e ilk defa geldik mekan olarak. Amasya’nın çeşitli yerlerinde çekimler yapıldı. Tarihi ve doğal dokusu muhteşem bir yer Amasya. Ben hayran kaldım. İstanbul’daki birçok arkadaşımı hemen heyecanla aradım telefonla anlattım. Türkiye’nin her yerinde çok güzel şeyler var, doğal mekanlar var. Ama bunların birçoğunu bilmiyoruz galiba. Belirli şeylerin içinde dönüp duruyoruz. Doğal platolar olarak gerek sinema olsun, gerek televizyon dizileri olsun. Ama çok güzel ben çok hayran kaldım. 1 Haziran’da her şey normalleşmeye başlandığında karar alındığında birçok set, dizi seti işe çıktı diyeyim. Ama pandemi döneminde de çalışan birkaç iş vardı. Ben TRT’nin bir işinde çalışıyordum. İncir Ağacı diye biz okullar kapandıktan sonra bir hafta on gün daha çalıştık. Sonra TRT dizilerini durdurma kararı alınca iş durdu yani. Yazın çok sinema filmi çekilirdi. Şu anda çünkü önünü göremiyor yapımcılar. Sinemalardaki durumları bilmedikleri için. Nasıl çıkacak vizyona, ne olacak. Bir sürü çekilmiş köşede bekleyen kaliteli Türk filmleri var. Yine de yapımcımız Mehmet Bey bir cesaretle bu filmi sete çıkardı. İnşallah kendi branşında işte bu paranormal-korku dediğimiz, gerilim dediğimiz o branşta bir kitle var zaten bu işleri takip eden onunla buluşur da ikisi, üçü, dördü, beşi diye tasarlanan serinin geri kalan filmleri de çekilir” dedi.



Kasım ayı gibi vizyona çıkacak


Uygulayıcı yapımcı Yılmaz Kaya ise “Güzel bir hikayemiz var. Amasya’ya geldik. Amasya’yı tercih ettik. Korku-gerilim çekiyoruz. Hikayemiz 9 seriden oluşan bir hikaye. Biz şuan birincisini çekmeye başladık. Yeni doğum yapan kadınlara musallat olan bir konu onun hakkında bir konumuz var. Onun çekimleri için Amasya’ya geldik. Uluköy’e geldik. Uluköy’ün muhtarı sağ olsun Abdullah Amca bize çok yardımcı oldu. Bize kapılarını açtılar. Burada birçok imkan sağlıyorlar bize. İyi bir şey yapmaya çalışıyoruz. İnşallah güzel bir şey olacak. Aynı zamanda da Amasya’yı tercih etmemizin sebebi, Amasya’nın çok güzel bir dokusu var. Çok mistik bir dokusu var, tarihi dokusu var. Zor bir süreç biliyorsunuz pandemi süreci var. Bu konuda da bayağı bir hassas davranıyoruz. Sosyal mesafeye de uymaya çalışıyoruz. Büyük ihtimalle çarşamba günü çekimlerimiz bitecek, daha sonra montaj ve kurgu bölümü var. Yani yaptığımız planlamalara göre kasım ayı gibi inşallah vizyona çıkacak. Daha sonra dijital ortamlarda filmimizi izleyeceksiniz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale Kara Savaşları’nda broşürle propaganda savaşı Çanakkale Kara Savaşları’nda çetin mücadeleler yaşanırken, her iki taraf bir yandan da broşürlerle propaganda savaşı verdi. Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, "Savaş sırasında özellikle İngilizlerin Osmanlı askerlerine din vurgusu yaparak asıl Müslümanlığı kendilerinin koruduğunu, kendilerinin Müslümanlığın gelişmesi için çaba sarf ettiklerini belirten broşürler attıkları görülmektedir. Özellikle Osmanlı askerlerine eğer teslim olurlarsa çok iyi bir şekilde yaşayacakları, iyi beslenecekleri konusunda propagandalar yapıldığı görülmektedir. Hatta uçaktan atılan propaganda metinlerinde şişman bir İngiliz askeri ile zayıf Osmanlı askerini çizilmiş şekilde gösteren broşürlerle karşı karşıya kalıyoruz" dedi. 109 yıl önce dünya harp tarihine ‘son centilmenler savaşı’ olarak geçen Çanakkale Kara Savaşları’nda Türk ve İngiliz askerleri silahlı mücadelenin yanında propaganda savaşıyla da karşı karşıya kaldı. Savaş sırasında her iki tarafta da sayısız propaganda broşürleri ve yöntemleri kullanıldı. Gelibolu Yarımadası’ndaki şiddetli Çanakkale Kara Savaşları sırasında Türkçe ve İngilizce metinlerin yer aldığı propaganda broşürleri siperlere hem uçaklardan hem de gönüllü askerler tarafından atıldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Çanakkale Kara Savaşları’nda propaganda savaşının askerlere etkilerini anlattı. Çanakkale’de Kara Savaşları’nın 25 Nisan 1915 tarihinde başladığını belirten Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, "Burada özellikle Anzakların buraya gelmesi ile ilgili olarak daha hemen savaş başlar başlamaz İngiltere Krallığı, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan asker almaya karar verdi. Oraya gönderdiği emirnameler çerçevesinde oradaki gençleri askere çağırdı. Bu askere çağırma sırasında özellikle o gençlerin Avrupa’ya gidecekleri ve Avrupa’yı görecekleri, orada yaşayacaklarına da dem vuruldu. Pek çok insan oralar ıssız olduğu için ve oradaki yaşamdan kurtulmak için savaşa gönüllü olarak yazıldılar ve hatta orada tarımsal alanda çalışacak insan konusunda büyük zafiyet çekildi. Anzaklar Mısır’a geldiler, orada eğitim yapmaya başladılar. Bu eğitim sırasında özellikle Doğu’nun ve Osmanlı Cihan Devleti’nin elinde bulunan Şam, Bağdat, Kudüs, İstanbul gibi şehirlerin Doğu’nun gizemli şehirleri olduğu, oradaki yaşam biçimlerinin çok farklı olduğuna vurgu yapılarak, onları cezbedecek şekilde propaganda yapıldığı görülmektedir. 25 Nisan tarihinde Kara Savaşları’nın başlaması ile birlikte Anzak askerleri özellikle ilk önce Mondros‘a geldiler, oradan da Gelibolu Yarımadası‘na sevk edildi. İşte o zaman savaşın gerçek yüzüyle tanışmış oldular. 25 Nisan tarihinde savaşın birinci günü Anzak askerleri çetin bir direnişle karşı karşıya kaldılar. Ve savaş sırasında özellikle propaganda çok dikkat çekici oldu. Bu propaganda içerisinde özellikle cepheye gönderilen dergiler, mecmualar, gazeteler propagandada bir araç olarak kullanılmıştır. Ayrıca savaş sırasında özellikle İngilizlerin Osmanlı askerlerine din vurgusu yaparak asıl Müslümanlığı kendilerinin koruduğunu, kendilerinin Müslümanlığın gelişmesi için çaba sarf ettiklerini belirten broşürler attıkları görülmektedir. Özellikle Osmanlı askerlerine eğer teslim olurlarsa çok iyi bir şekilde yaşayacakları, iyi beslenecekleri konusunda propagandalar yapıldığı görülmektedir. Hatta uçaktan atılan propaganda metinlerinde şişman bir İngiliz askeri ile zayıf Osmanlı askerini çizilmiş şekilde gösteren broşürlerle karşı karşıya kalıyoruz. Türk askerlerinin mesela 2 Mayıs tarihinde yaptıkları taarruz sırasında ceplerinde fındık, fıstık, kuru üzüm gibi kendilerinin aç kalmadığını, hatta bu kadar güzel yiyecekler yediklerini gösteren gıdaları da ceplerine sokarak taarruz yaptıkları görülmektedir” dedi. Çanakkale Savaşları’nda özellikle siper savaşları olduğu dönemde başka askerlerin Türk dilini kullandığını ifade eden Atabay, şöyle devam etti: “Özellikle Ermeni askerlerinden yararlanıldığı görülmektedir. Türkçe’yi kullanarak Türklere seslendikleri, hatta ezan okudukları ve ezan okunuyor diyerek ortaya çıkan Türk askerini özellikle şehit ettikleri görülmektedir. Buna karşılık da Türk askerleri çeşitli hücumlar yaparak özellikle bu propagandayı ortadan kaldırmaya çaba sarf ettiler. Ayrıca o dönemde çıkan çeşitli gazeteler ve broşürler vasıtasıyla da bu propagandaya büyük önem verildiği ve resmi tebliğler yayınlayarak savaş meydanındaki gerçek olayla halkın bilgilendirmesi konusundaki metinler arasında büyük farklılıklar görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu metinler içerisinde Sarıkamış yenilgisi sonrasında ve Erzurum’un düşman işgaline geçmesi konusunda yayınlanan bir tebliğde, Enver Paşa Osmanlı askerinin Erzurum’un doğusundan Erzurum’un batısına geçtiğini belirterek, yeni bir savunma kurulduğunu ifade etmektedir. Halbuki bunun Türkçe karşılığı Erzurum düştü demektir. O yüzden halkı yanıltıcı bilgilerin de yer aldığı bu propaganda sırasında görülmektedir.”
İstanbul Panasonic Electric Works Türkiye’den Japonya’ya üst düzey atama Panasonic Electric Works Türkiye’de uzun yıllardır önemli çalışmalar gerçekleştiren Mali İşler Genel Müdürü Erkut Açıl, önümüzdeki dönemde Japonya’da görev yapmak üzere Panasonic Genel Merkezi’ne atandı. Dünyanın önde gelen elektrik/elektronik üreticilerinden Panasonic’te, Türkiye’den üst düzey bir atama gerçekleştirildi. Uzun yıllardır Panasonic Electric Works Türkiye’de Mali İşlerden sorumlu Genel Müdürlük görevini yürüten Erkut Açıl, Panasonic’in Japonya’daki genel merkezine atandı. Yapılan açıklamaya göre Erkut Açıl, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Borusan ve Yıldız Holding’de çalıştı. 13 yıldır Panasonic Electric Works Türkiye’de çalışma hayatına devam eden Açıl, son 6 yıldır mevcut görevini sürdürmekteydi. Dünyanın en değerli markaları arasında yer alan Panasonic Grubu’nun Türkiye’den 70’in üzerinde ülkeye ihracat yapan, sektöründe dünyanın en iyileri arasında gösterilen endüstriyel tesislerinde şirketin gelecek vizyonu doğrultusunda ekibiyle beraber başarılı ve sürdürülebilir finansal sonuçlar için çalışan Erkut Açıl, son yıllarda özellikle dijital dönüşüm ve yenilikçi nakit yönetimi projelerine odaklanmıştı. Nakit akış geliştirmeleri, robotik otomasyon ve dijital dönüşüm alanında ekibiyle beraber Panasonic Global’den çok defa ödüle layık görülen Açıl, yeni dönemde başta Türkiye ve Hindistan olmak üzere birçok ülkenin sürdürülebilir finansal gelişiminden sorumlu Genel Müdürlük görevini yürütecek.
Adana Demirçalı: “Biran evvel ‘kentsel dönüşüm, yerinde dönüşüm’ çalışmalarına başlamak istiyoruz” Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı, göreve gelmesinin ardından belediye olarak başta imar olmak üzere biran evvel kentsel dönüşüm, yerinde dönüşüm çalışmalarına başlamak istediklerini söyledi. Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Genel Başkan Mustafa Karslıoğlu ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı ile imar konusu ve sektör yatırımlarını masaya yatırılarak önemli kararların alındığı istişare toplantısında bir araya geldiler. “Yüreğir’in çok önemli bir cazibe merkezi olacağına inancımız tamdır” DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, “DAİMFED ailemizin genel başkan vekili olan Ali Demirçalı’nın Yüreğir’e Başkan seçilmesinin onur ve gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Yüreğir Belediye Başkanımız Ali Demirçalı ile sürekli istişare içerisinde olup DAİMFED olarak gerekli tüm desteği vereceğiz. Bu doğrultuda yapılan çalışmalar sonucunda kazanan Yüreğir ve Yüreğir halkımız olacaktır. Ayrıca belirtmek isteriz ki başkanımızın bilgi, birikim ve tecrübesiyle Yüreğir’in çok önemli bir cazibe merkezi olacağına inancımız tamdır. Başkanımızı tebrik ediyor çalışmalarında başarılar diliyoruz” dedi. Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Üyesi ve yetkilisi olduğum DAİMFED’in desteğini seçim sürecinde hep arkamda hissettim. Bu anlamda başta DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu ve tüm DAİMFED ailesine destekleri için teşekkür ediyorum. Ayrıca önümüzdeki çalışma sürecinde sektörün tüm temsilcilerinin bir çatı altında toplandığı DAİMFED’in Yüreğir ilçemizde yatırım ve kalkınma olarak katkılarını göreceğimize inanıyorum. Belediye olarak başta imar olmak üzere biran evvel kentsel dönüşüm, yerinde dönüşüm çalışmalarına başlamak istiyoruz. Bu doğrultuda yakın zamanda çalışmalarımız meyvelerini vermeye başlayacaktır” diye konuştu.