GENEL - 06 Aralık 2018 Perşembe 13:12

Altındağlı çocuklar kendi filmlerinin kahramanı oldu

A
A
A
Altındağlı çocuklar kendi filmlerinin kahramanı oldu

Farklı platformlarda yeteneklerini sergileyen Altındağlı çocuklar, kendi çizgi filmlerini yaptı.

Farklı platformlarda yeteneklerini sergileyen Altındağlı çocuklar, kendi çizgi filmlerini yaptı. Bu yıl 24’üncü kez düzenlenen Altındağlı çocukların ise 5 yıldır katılım gösterdiği Film Festivali kapsamında “Çizgi Film Yapımı Atölyesi”ne katılan Altındağlı çocuklar, kendi filmlerinin kahramanı oldular.


Önder Rasim Özdenören ve Güneşevler Osman Yüksel Serdengeçti Gençlik Merkezleri üyesi 10 Altındağlı genç, animasyon yapımcısı Elif Boyacıoğlu’ndan çizgi film yapım aşamalarını ve tekniğini öğrendi. Altındağlı çocuklar hem hayal dünyalarıyla hem de yetenekleriyle dikkat çekti. Animasyon atölyesi kapsamında öncelikle öğrencilerin videoları çekildi ve hologram video şeklinde düzenlendi. Daha sonra öğrencilerin her biri hikaye yazıp, hikayelerinin resimlerini film şeritlerinin üzerine çizdiler. Çizim yaptıkları film şeritlerini ise küçük kutulara yerleştirip duvara yansıtan Altındağlı çocuklar, kendilerinin yazıp çizdiği hikayelerini izleme imkanı buldu. İlk canlandırma filmlerini kendi elleriyle yapan Altındağlı çocukların sevinci görülmeye değerdi.



“Altındağlı çocuklar çok yetenekli”


Animasyon yapımcısı Elif Boyacıoğlu, çizgi filmin çok zahmetli ve sabır gerektiren bir iş olduğunu söyleyerek, kısa gibi görünen filmlerin yapım aşamasının aylar hatta yıllar yıllar sürdüğünü belirtti. Animasyonu birkaç resmin arka arkaya hızlı bir şekilde gösterilmesiyle elde edilen hareketli görüntü olarak tanımlayan Boyacıoğlu, sektörün Türkiye’de giderek geliştiğini kaydetti. Boyacıoğlu, Altındağ Belediyesi Gençlik Merkezi öğrencilerinin çizgi filme gösterdiği ilgiyi çok takdir ettiğini belirterek, Altındağlı çocukların çok yetenekli olduğunu vurguladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kira tespit davalarında dava sayısını ve mağduriyeti azaltacak bir ihtiyati tedbir önerisi Kanun’a göre kira tespit davaları, en erken altıncı kira yılı için açılabilir (TBK 344/3). Bu davayı genellikle kiraya veren taraf kiracıya karşı açar ve davanın konusu, kira bedelinin emsalleri düzeyine yaklaştırılmasıdır. Kiraya verenin tespit davasını kazanacağı neredeyse kesin olmasına rağmen sonuçlanmasının birkaç yıl sürdüğünü belirten Prof. Dr. Umut Yeniocak, emsal kiraya yakın ihtiyati tedbir kararının mağduriyeti azaltacağını açıkladı. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Umut Yeniocak, yüksek enflasyon sebebiyle hızla artan kiraların ev sahibi ile kiracıları çok sık karşı karşıya getirdiğini hatırlattı. Prof. Dr. Umut Yeniocak, kiraya verenin açacağı tespit davasını kazanacağı neredeyse kesin olmasına rağmen sonuç alınabilmesinin maalesef birkaç yıl sürebildiğini belirtti. Kiraya verenin davanın sonunu beklemesi hatta geçmişe dönük kira farklarının tahsili talebiyle kararı icraya koyması için de mahkeme kararının kesinleşmesini beklemesi gerektiğini ifade etti. Yeniocak’a göre kiraya veren, yıllar süren davanın sonunu bekleyip geçmişe dönük kira farkını faiziyle talep ettiğinde, kanun gereği kendisine ödenen faiz de enflasyon karşısında oldukça düşük düzeyde olduğundan, bir mağduriyet de bu aşamada yaşanıyor. “Emsal kiraya yakın ihtiyati tedbir kararı, mağduriyeti azaltır” Bu tabloda müdahale edilmesi gereken çok şey olduğuna değinen Yeniocak, “Elbette, enflasyon kalıcı olarak düşürülmedikçe bu sorunun sadece hukuk yoluyla kalıcı olarak çözümü mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. Ancak kısa vadede kira tespit davalarında davacı kiraya veren tarafın, davalı kiracının dava süresince emsal kiraya yakın bir kira ödemesi yönünde ihtiyati tedbir talep etmesi ve mahkemenin de dosyada sıra dışı bir durum yoksa özellikle içinde bulunduğumuz yüksek enflasyon şartlarında bu tedbir kararını vermesi gerektiğini vurguladı. Böylece dava boyunca yükseltilmiş kira bedelini tahsil eden ev sahibi için davanın uzun sürmesinin ikinci bir mağduriyet sebebi olmaktan çıkacağını kaydetti. Yeniocak, son olarak mahkemelerin bu yönde tedbir kararı vermeleri hâlinde uyuşmazlıkların arabuluculuk aşamasında anlaşmayla çözülme ihtimali de artacağından dava sayısının azalacağını öne sürdü. Ayrıca bu uygulamanın, taraflar arasındaki menfaat dengesine daha uygun bir çözüm olacağına da dikkat çekti.