EKONOMİ - 09 Ekim 2019 Çarşamba 15:09

ASO Başkanı Özdebir: “İş makinesi ihtiyaçlarında yerli üreticileri tercih edelim”

A
A
A
ASO Başkanı Özdebir: “İş makinesi ihtiyaçlarında yerli üreticileri tercih edelim”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Ankara’da dünyanın en kaliteli malını üreten ve dünyanın her tarafına satan bir makine sektörü var.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Ankara’da dünyanın en kaliteli malını üreten ve dünyanın her tarafına satan bir makine sektörü var. Lütfen iş makinesi ihtiyaçlarınızda öncelikle yerli üreticileri inceleyin” dedi.


4. Uluslararası Karayolları, Köprüler ve Tüneller İhtisas Fuarı, Congresium Fuar Merkezi’nde açıldı. Fuarın açılış töreninde konuşan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, yalnızca oluşturduğu istihdam ile değil aynı zamanda kendisine girdi sağlayan imalat sanayiinin pek çok koluna etki eden, bunun yanı sıra gayrimenkul, emlak gibi hizmet pazarlarına da dokunan inşaat sektörünün uzun yıllar Türkiye ekonomisinin büyümesini sırtlamış bir sektör olduğunu belirtti. Sektörün büyüme oranlarını değerlendiren Özdebir, “Küresel kriz sonrası dönemde Türkiye ekonomisi yüzde 6,4 büyürken, inşaat sektörü aynı dönemde yüzde 9,6 büyüyerek Türkiye ekonomisine önemli bir katkı sağlamıştır. Türkiye’de inşaat sektörü aynı zamanda Türk sanayisi açısından da önemlidir. Bugün imalat sanayii, satışlarının yüzde 4’ünü inşaat sektörüne yapmaktadır. İnşaat sektörü, 70 milyar TL’ye ulaşan bir girdiyi imalat firmalarından satın almaktadır. Her yıl inşaat sektörü 70 milyar TL’lik alım yaparak imalat sanayisini desteklemiştir. Yalnızca konut değil aynı zamanda altyapı ve üst yapı kurumları ile ön plana çıkan sektör Türkiye’nin uzun dönemli büyümesine katkı sağlamaktadır. Karayolları Genel Müdürlüğümüzün kontrolündeki 27 bin kilometreyi aşan bölünmüş yol ile Türkiye ekonomisi yıllık 17.6 milyar TL tasarruf sağlamaktadır. 2023 yılına kadar 4 bin 500 kilometreye çıkarılması hedeflenen otoyol ağının ekonomimize sağlayacağı katkıyı sizlerin takdirine bırakmak istiyorum” diye konuştu.


Türk inşaat sektörünün vitrininin, yüzünün ise yurt dışı müteahhitlik sektörü olduğunu söyleyen Özdebir, “1972’den 2019 Eylül ayı sonuna kadar yurt dışı müteahhitlik firmalarımız 124 ülkede 387 bin 7 milyar dolar değerinde 9 bin 832 proje üstlenmiş durumdadır. Dünyadaki ilk 100 inşaat şirketi arasında 7 Türk inşaat firmamızın yer aldığını söylemek hepimizin göğsünü kabartmaktadır. Türk müteahhitlerinin yurt dışı projelerinin ortalama toplam bedelleri 2000’li yılların başında yaklaşık 20 milyon dolar iken, 2015 yılında gelinen ortalama proje bedeli 87,4 milyon dolara ulaşmıştır. Türkiye inşaat sektörü firmaları arasında uluslararası arenada faaliyet gösteren büyük ölçekli birçok şirketimiz yer almaktadır. Uluslararası inşaat sektörü dergisi ENR’ın 2019 yılı içerisinde açıklanan ‘Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi’ listesine 44 firmayla giren Türkiye, dünya sıralamasında Çin’den sonra ikinci ülke olarak yer almıştır. Bu arada gururla belirtmek istiyorum ki bu 44 firmanın 21’i Ankara Sanayi Odası üyesidir” şeklinde konuştu.


Bugüne kadar üstlenilen projelerin yarıya yakını Rusya ve BDT ülkelerinde iken, Ortadoğu’nun yüzde 25’den fazla pay almakta olduğunu aktaran Özdebir, “Pazar kapmakta zorlandığımız Asya Pasifik bölgesinde üstlenilen taahhütlerin payı ise yüzde 3.1’dir. Bugüne kadar yurt dışı müteahhitlik sektörümüz için Rusya’nın ayrı bir önemi bulunmaktadır. Sadece Rusya’da Türk firmalarının üstlendiği taahhütler, toplam yurt dışı müteahhitlik faaliyetlerimizin beşte birine yakındır. 2018 başı itibarıyla inşaat sektörünün küresel ekonomideki payı yüzde 15 düzeyindedir. 2025 yılına gelindiğinde inşaat sektörünün toplam ekonomideki payının gelişmiş ülkelerde yüzde 10, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 17 seviyesine erişeceği tahmin ediliyor. Küresel seviyede önümüzdeki 10 yılda yıllık yüzde 3.9 büyümesi öngörülen inşaat sektörü Türk müteahhitlerinin her ülkede yer alabileceğini bize söylemektedir” ifadelerini kullandı.


Yol, tünel ve köprü deyince akla önce inşaat sektörünün geldiğini ancak inşaat sektörünü başarıya götüren en önemli faktörlerin başında iş makinelerinin olduğunu ifade eden Özdebir, şunları söyledi:


“Bu noktada Ankara’ya önemli bir başlık açmak gerektiğine inanıyorum. İmalatının yüzde 13’lük kısmı makine sektöründen gelen Ankara, il bazında değerlendirildiğinde öne çıkan kentlerimizden bir tanesidir. Ankara’da iş makinesi sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı, Türkiye genelindeki firma sayısının yüzde 41.7 gibi önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Makine ve ekipman ihracatında ikinci sırada yer alan Ankara imalat sanayisinin teknolojik düzeyinde iş makineleri sektörü kritik öneme haiz görünmektedir. Yalnızca oluşturduğu katma değerle değil aynı zamanda ileri ve geri bağlantıları ile iş makineleri sektörü Ankara açısından vazgeçilmez durumdadır. Ankara’da dünyanın en kaliteli malını üreten ve dünyanın her tarafına satan bir makine sektörü var. Lütfen iş makinesi ihtiyaçlarınızda öncelikle yerli üreticileri inceleyin. Göreceksiniz ki hem kalitesiyle hem rekabetçi fiyatıyla size büyük bir katkı sağlayacaktır.”


Fuarın açılışına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Karayolları Genel Müdürü Abdülkadir Uraloğlu ve çok sayıda iş adamı katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Başkan Tetik ilk müjdesini Bahar Konseri’nde verdi Nazilli Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik, Türk Sanat Müziği Korosu’nun Bahar Konseri’nde kente bin kişilik konferans ve tiyatro salonu kazandıracaklarının müjdesini verdi. Nazilli Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu geleneksel Bahar Konseri ile sanatseverlerin kulaklarının pasını sildi. Sanata ve sanatçıya verdiği değeri her fırsatta dile getiren ve sık sık ‘sanat ve kültür şehri kent’ vurgusu yapan Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik, meclis üyeleri ile birlikte konsere eşlik etti. Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen konser yaklaşık 3 saat sürdü. Sunuculuğunu Yücel Bildiren’in yaptığı ve Şef Murat Sezar’ın yönettiği konserde Türk Sanat Müziği’nin birbirinden eşsiz parçaları seslendirildi. Program sonunda koro üyelerine tek tek teşekkür ederek çiçek takdiminde bulunan Başkan Tetik, “Gittiğim her programda Nazillimiz için dersler çıkarmaya çalışıyorum. Bugün de gördüm ki böyle korolarımız oldukça kentimiz gittikçe güzelleşecek, gittikçe iyileşecek. Korolarımıza daha çok destek olmak istiyoruz. Güçlü bir seyirci kitlemiz var ve bu alan Nazillimize yeterli gelmiyor. Halkım bana ‘biz buraya sığmıyoruz, bize bin kişilik bir salon yap’ diyor. Ben söz veriyorum, Nazillimize bin kişilik bir salon kazandıracağım. Bir şey daha çok hoşuma gitti, ekseriyatını kadınlarımız oluşturuyor. Daha önce de söylemiştim; kadınlarımız bir şeye el attığında her şey harika oluyor. Burada önce koromuzun önünde sonra kıymetli seyircilerimizin önünde saygıyla eğiliyorum. Sanat bir memleketin can damarlarından biri. Bugün hepimiz zaman zaman göz yaşımızı sildik, zaman zaman güldük. İşte bunu sağlayan tek şey var; sanat. Seçim dönemi dedim ki, ‘kadınlarımız benimle birlikte o belediyeyi yönetecek’. Bundan sonra da hep böyle olacak. Var olun, sağ olun. Son olarak beni çok uzun yıllardır kendine hayran bırakan sunucumuz sayın Yücel Bildiren’e, Koro Şefimiz Murat Sezar’a ve koro üyelerine çok teşekkür ediyorum” dedi.
İstanbul Kağıt yırtmak Down sendromlu genç kızın terapisi oldu Maltepe’de yaşayan down sendromlu genç kızın terapisi kağıt yırtmak oldu. Kağıt yırtarak stresini atan Zeynep’in el becerileri de bu sayede gelişiyor. Maltepe’de yaşayan down sendromlu 17 yaşındaki Zeynep Ilgın, 3 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi ve babasıyla birlikte yaşayan genç kız, okul değişikliği sürecinde stres altına girdi. Ailesi ilk başta kitapların kenarlarını yırtan Zeynep’in stresinin azaldığını fark etti. Zeynep’e çevredekiler müsvedde kağıtlar getirerek yardımcı oldu. Kağıt yırtma sesinden hoşlanan Zeynep, küçük kağıtlarla oyunlar oymaya başladı. Yaklaşık 4 yıldır kağıtları yırtan down sendromlu Zeynep’in bu sayede el becerilerinin geliştiği öğrenildi. “Canı sıkıldığında, stresini atmak istediğinde oturup kağıt yırtıyor” Down sendromlu Zeynep Ilgın’ın annesi Seda Ilgın Gürbey, “Zeynep’in bir dönem okul değiştirme süreci oldu. Bu süreçte okul ve arkadaşlarından ayrıldığı için stres altına girerek kağıt yırtmaya başladığını fark ettik. İlk başta kitapları yırtmaya başladı. Biz de durumu fark edince ona kağıtlar almaya başladık. Canı sıkıldığında stresini atmak istediğinde oturup kağıt yırtıyor. Zeynep tırnaklarıyla çok oynardı. Kağıt yırtmaya başlamasıyla o alışkanlığını da bıraktı. Diğer yandan el becerileri gelişti. Parmak kasları geliştiği için önceden yapamadığı birçok aktiviteyi yapabiliyor. Piyano çalabiliyor, kaşık tutabiliyor, bir şeyler yoğurabiliyor” diye konuştu.
Düzce Tarım ilaçları deredeki balıkları telef etti Tarım sezonunun açılması ile yapılan bilinçsiz ilaçlamalar, çevreye rastgele atılan tarım ilaçlarının ambalajları Düzce’de derelerdeki balıkların ölümüne sebep oldu. Tarım sezonunun açılması ile birlikte yapılan bilinçsiz tarım uygulamaları doğaya zarar veriyor. Özellikle ilaçlama döneminin başladığı Düzce’de kullanılan ilaçlama makinelerinin derelerde yıkanması, boş ilaç kutularının çevreye atılması derelerdeki popülasyonu olumsuz etkiliyor. Düzce’nin Ozanlar Mahallesi’nden geçen dere içinde yıkanan ilaçlama makineleri ve boş ilaç kutularının dereye atılması sebebiyle binlerce balık telef oldu. Ozanlar Mahallesi Muhtarı Bülent Keser ise deredeki balık ölümlerinden dolayı şaşırdıklarını ve üzgün olduklarını dile getirerek, “Ölümlerin görüldüğü günden beri hayretler içinde ve üzgünüz. Yüzlerce, binlerce balığın telef olduğunu gördük. Çok uzun süredir böyle bir sıkıntı yaşamamıştık. Dünden beri derenin üzeri ve dibi olduğu gibi balık ölüleriyle doluydu. Uzun bir mesafede balık ölüleri görülüyor. Çok üzgünüz. Mahallemizin gençleri, çocukları bu derenin kenarında balık tutarak zaman geçiriyor. Çünkü bu dere balık olan bir dere. Balık ölümlerini haber alır almaz Düzce Belediyesi, Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri ile irtibata geçtik. Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri sağolsunlar hemen harekete geçtiler. Dere kenarlarındaki ve derenin içindeki balıkları topladılar. Numuneler aldılar. Bu derenin yanında herhangi bir fabrika olmadığı tespit edildi ancak tarımın yeni yeni başladığı ekim, dikim ile fındık ilaçlamasının yeni başladığı tarla ilaçlamaları, ağaç ilaçlamaları başladı. Yetkililerin ilk kanaati de tarım ilaçları sebebiyle ölümlerin gerçekleştiği yönünde. Bu sıkıntı sadece Düzce’nin değil bütün ülkenin sorunu. Ben vatandaşlarımızdan ve çiftçilerimizden duyarlı olmalarını, yapılan ilaçlamaların dere kenarlarından uzak tutulmasını çok rica ediyorum. Çünkü çok ciddi ölümlerle karşı karşıyayız ve çok üzgünüz” dedi. “İlaçlama makinelerinin derede yıkanması ölümleri artırdı” Balıkların tarım ilaçlarını ile nasıl zehirlendiğini de anlatan Bülent Keser; “Bu ilaçlama işini yapan firmalar ve ilaçlamanın yapıldığı büyük motorlar var. Bazı vatandaşlar dereye girerek motorlarını yıkamış olabilirler. Bazı çiftçiler ise ilaçların konulduğu plastik kutuları var. Nasıl olsa işim bitti diyerek o kutuları dereye atıyorlar. Ya da bu ilaçların çuval gibi olanları da var. Bu kutuları, ambalajları en kolay imha yöntemi ise dereye atma. Bunları dereye atan insan olamaz. Çevreci, çiftçi arkadaşlarımızı daha duyarlı olmalarını rica ediyorum. Zaten bu yapan fotoğraflardan nasıl bir çevre faciasına neden olduğunu görecektir” diye konuştu