POLİTİKA - 13 Eylül 2021 Pazartesi 13:55

Bakan Gül: “Adaletin asıl tecelligahı koca koca binalar değil sizin temiz vicdanınızdır”

A
A
A
Bakan Gül: “Adaletin asıl tecelligahı koca koca binalar değil sizin temiz vicdanınızdır”

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, seslendiği hakim ve savcı adaylarına, “Adaletin asıl tecelligahı koca koca binalar değil sizin temiz vicdanınızdır” dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, seslendiği hakim ve savcı adaylarına, “Adaletin asıl tecelligahı koca koca binalar değil sizin temiz vicdanınızdır” dedi.


Bakan Gül, Türkiye Adalet Akademisi 25. Dönem (2. grup) hakim ve savcı adaylarının hazırlık eğitimlerinin açılış programına katıldı. Hakim ve savcı adaylarına seslenen Gül, en iyi reformun en iyi uygulama olduğunu vurguladı. Hakim ve savcıların sorumluluğunun büyük olduğunu ve adalet talebini karşılayan ulvi bir göreve sahip olduklarını hatırlatan Gül, “Yarın mesaiye başladığınızda sizin kararınız ne kadar adil olursa olsun, davasına baktığınız taraflarla sosyal ilişkileriniz ya da avukatlarla farklı yerlerde görünmeniz, sizin verdiğiniz adil karara gölge düşürecektir. O yüzden her ortamda, gerek adliyede gerek adliye dışında sosyal ilişkilerde de, sosyal temaslarda da bu anlamda adil görünmenin, adil olmanın da elzem olduğunu asla aklımızdan çıkarmayalım. Sorumluluğumuz büyüktür ve esas itibari ile de adalet talebini karşılayan çok ulvi bir mesleğe ulvi bir göreve sahipsiniz ve asıl makam milletin nezdinde olan yüce makamdır. Bir hakkı masum bir kişiye teslim etmeniz haksızdan alıp haklıya teslim etmeniz o ‘Allah razı olsun’ duası dünyada her şeyin üzerindedir” diye konuştu.



“En iyi reform en iyi uygulamadır”


Gül, önlerine gelecek her dosyanın bir insan hikayesine temas ettiğinin unutulmaması gerektiğine değinerek, “Türkiye’de yargı kültürü anlamında çok önemli bir birikim var. Bu birikimi en iyi uygulama ile sizlerin hayata geçireceğine inanıyorum. Çünkü en iyi kanun en iyi uygulamadır, en iyi reform en iyi uygulamadır. Bunları da yapacak olan sizsiniz. Tüm bu meslek hayatınız boyunca karşınıza daima bir insan çıkacak, bir insanın hayatı çıkacak bir insanın dramı, mağduriyeti, hakka ulaşma yolundaki çabası, gayreti, azmi eğer o hakka teslim ederseniz adliyeden çıkarken ‘hak yerini buldu dedirtirseniz’ insanın devlete, geleceğe, kendine olan saygısı artar. Bunu yapmak sizin elinizde. Önünüze gelecek her dosyanın bir insan hikayesini temas ettin asla ama asla unutmayın” ifadelerini kullandı.


Adaletin asıl tecelligahının koca koca binaların değil hakim ve savcıların temiz vicdanı olduğunu söyleyen Gül, sözlerine şöyle devam etti:


“Özellikle hukuk kalitesine verilen değer sebebiyle bu imkanlar verilmiştir ve esas itibari ile teknik olarak her türlü imkanımız var. Yarın göreve başladığınızda da bu imkanların en güzelini göreceksiniz, daha da güzelini yapmaya çalışıyoruz. Ama unutmayın adaletin asıl tecelligahı koca koca binalar değil sizin temiz vicdanınızdır. Aklınızda, kalbinizde dolayısıyla aklınızı vicdanınızı kimseye ama kimseye kiraya vermeyin. Meslek hayatınız boyunca insanların size güvendiği ‘cübbesini kimsenin önünde iliklemez, bu yargı mensubu, bu hakim bey, bu hakime hanım, bu savcı hanım, bu savcı bey kimsenin önünde eğilmez, anayasadan hukuktan, vicdandan adaletten şaşmaz’ diye bu inancı ömrünüz boyunca görüştüğümüzde bir madalya gibi taşıyın arkadaşlar. Sakın ola ‘adliyede şu var, ama şunu şunlarla, adliye çıkışına sabaha kadar otururlar, şurada şunu yaparlar, bir şey yapacaksan ona ulaş, o avukat sonra adliyede ulaşırız’ diye ya da ‘şu sosyal çevresi var şunlarla şöyle yapın, böyle yapın’ velev ki asla Türk yargısı onlara tenezzül etmez. Ama bu görüntü, bu düşünce bile Türk yargısına asla ama asla yakışmamaktadır. O yüzden değerli arkadaşlar aklınızı vicdanınızı hiç kimseye kiraya vermeyin. Binalar, adliye binalarından öte bir kalem bir temiz bir kalp, vicdan adalete sizleri ulaştırır. Milletimiz ulaştırır. Sizlerde bu temiz kalpli olduğuna vicdan olduğuna da sonsuz güvenimiz var. Berrak bir dille temiz Türkçeyle iyi bir muhakeme ile ve doğru bir esaslı bir gerekçe ile yazılan kararlar millet ve toplum nezdinde vicdanında yer edinecektir. Ve yargıya duyulan güven de yargı kararlarından memnuniyetle gerekçeden beslenir. Öyle bir karar verin ve o kararı öyle bir şekilde gerekçelendirin ki adliyeden çıkan bu kararı duyan kim olursa olsun ‘vallahi ben de olsam aynı kararı verirdim, bu gerekçeler doğru’ dedirtin.”


Cumhuriyetin 100. yılına özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye sloganıyla yüründüğünü belirten Gül, gücün ve coşkunun da çoğulcu demokrasiden ve insan haklarına dayanan hukuk devleti anlayışından alındığını vurguladı. Gül, genç hakim ve savcı adaylarının da gözlerinde bu inancın ve hedefin olduğunu gördüğünü ifade etti. Ülkede yaşayan bütün insanların hangi inanca veya mezhebe sahip olursa olsun eşit şekilde adalete muhatap olduğunu unutmamak gerektiğine değinen Gül, hakim ve savcı adaylarının gözlerinin bağlı ve terazilerinin şaşmaz olması gerektiğinin altını çizdi.



“Adaleti yaşatırsak insanı yaşatırız, insanı yaşatırsak devleti yaşatırız”


15 Temmuz darbe girişiminden sonra kararlı bir mücadele sürecinin başlatıldığını söyleyen Bakan Gül, “Adalete hizmet mevziini terk edip, ideolojik adanmışlığı ikame edenlerin ülkemize nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğini 15 Temmuz’da hepimiz gördük. Yargı sistemimiz başta olmak üzere ülkemiz 15 Temmuz sonrasında devlet içinde bu örgütlü yapıdan kurtulmak için kararlı bir mücadele ve ayrılma sürecini başlatmıştır. Ve bunu da sürdürmektedir. Yine bir inşa sürecini de hep birlikte yaparak milletimize olan ödevimizi yerine getireceğiz. Bunu yapmak için adaleti üstün tutacağız. Adaleti yaşatırsak insanı yaşatırız, insanı yaşatırsak devleti yaşatırız. Hepinize bu uğurda başarılar ve kolaylıklar diliyorum. Hepinize bu ülkenin demokrasisine, adaletine, hukukuna, insan haklarına tarifsiz bir şekilde sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum. Kim ne derse desin kim nereye çekerse çeksin yalnızca adaletin peşinde olacağınıza inancımız tamdır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Güvenlik kamerasını polise neden verdin’ deyip, yöneticiyi 9 yerinden bıçakladı Adana’da hırsızlık yaptığı iddia edilen bir kişi, apartman yöneticisinin güvenlik kamerası görüntülerini polise vermesine sinirlenip yöneticiyi 9 yerinden bıçakladı. Yönetici ölümden dönerken aile cezaevine giren zanlının en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. İddiaya göre, geçen ay bölgede hırsızlık girişiminin olması üzerine polis ekipleri sokakta bulunan Halil Yatsı Kaya apartmanına gelip yönetici Mahmut Gümüş’ten (40) güvenlik kamerası görüntülerini istedi. Görüntüleri inceleyen polis ekipleri hırsızın aynı apartmanda oturan özel güvenlik Selami C. olduğunu tespit etti. Gözaltına alınan Selami C., daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Apartmana gelen Selami C., bunun üzerine yöneticiye ‘Neden güvenlik kamerası görüntülerini polise verdin’ diyerek tepki gösterdi. Geçen 17 Nisan Çarşamba günü akşam 20.30 sıralarında ise apartmandan çöp atmak için dışarı çıkan Mahmut Gümüş ile Selami C. tekrar karşılaşıp tartıştı. 9 yerinden bıçakladı Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine çantasından bıçağı çıkartan Selami C., Gümüş’ü sırtının 9 yerinden bıçakladı. Gümüş, kanlar içerisinde yere yığılırken Selami C. ise kaçarak uzaklaştı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye gelen sağlık ekipleri Mahmut Gümüş’ü Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı. Tutuklandı Polis ekipleri ise kaçan Selami C.’yi yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Selami C., çıkartıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Durumu ağır 5 gün yoğun bakımda tedavi gören Mahmut Gümüş ise dün yataklı servise alındı ancak durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. “En ağır şekilde cezalandırılsın” İhlas Haber Ajansı’na konuşan Mahmut Gümüş’ün annesi Perişan Gümüş (77), “Oğlum kanı içine aktı. Onun da kanı içine aksın. Benim oğlum ölümden döndü. Durumu halen kritik. Polis güvenlik kamerası istedi diye insana bu yapılmaz. Evladımın yeni bebeği dünyaya gelmişti. Az kalsın babasız büyüyeceklerdi. O şahsın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. “9 yerimden bıçakladı" Mahmut Gümüş ise ölümden döndüğünü anlatarak, “Polisler yönetici olduğumdan dolayı kamerayı kayıtlarını istedi. Bunun üzerine Selami C. bana kin güdüp 9 yerimden bıçakladı. Yoğun bakımda yatıp ölümden döndüm” dedi.
Adana Adana’da üniversite öğrencileri biniciliği eski yarış atlarıyla öğreniyor Adana’da yaşlılık ve sakatlık gibi çeşitli nedenlerle hipodromda yarışma dışında kalan yarış atları, öğrencilerin at binmesine yönelik değerlendiriliyor. Çukurova Üniversitesi’nde bulunan at çiftliğinde öğrenciler eski yarış atları ile biniciliği deneyimleme fırsatı yakalıyor. İngiliz cinsi 4 atın yer aldığı çiftlikte atlar, geçmişte hipodromda yakaladıkları başarı ile de dikkat çekiyor. Hafta içi her gün açık olan at çiftliğinde öğrenciler at binmenin keyfini doyasıya yaşarken, Seyis ve Eğitmen Tahir Mert ise at binmeyi stres atmak için en iyi seçeneklerden biri olarak tanımlıyor. "Atların stres atmak için insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum" 18 yıldır at çiftliğinde çalıştığını belirten Seyis ve Eğitmen Tahir Mert, "4 atımız var. Zaman zaman 5 atımız olduğu oldu. Hipodromda yarışma durumu bitmiş, ufak tefek problemleri olup da yarışmaya devam edemeyecek olan atları binek olarak hibe olarak aldık. Burada da atlar ile Çukurova Üniversitesi öğrencilerine biniciliği sevdirip, at binmeyi öğretiyoruz. dedi. Stres atmak için atların insanlara göre daha iyi bir tercih olduğunu düşündüğünü ifade eden Mert, "Atların stres atmak için insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Stres attırıyor. Çok güzel bir duygu, yaşamak lazım. Hem bakımı olsun, hem de öğrenci arkadaşları bindirme olsun her şeyleri ile ilgileniyoruz" diye konuştu. Atlardan en yaşlısının 2006 doğumlu Sarsılmaz, en gençlerinin ise 2017 doğumlu Storm Falcon olduğunu aktaran Tahir Mert, Sarsılmaz, Storm Falcon, Alaz ve Yağız olmak üzere İngiliz cinsi 4 atın at çitliği bünyesinde öğrencilere yönelik hizmet verdiğinin altını çizdi. Mert ayrıca, geçmişte yarış hayatları bulunan atlardan en başarılısının Yağız olduğunu kaydetti. Yağız isimli atın ilk 8’de 5 birinciliği bulunurken, Alaz isimli atın ise katıldığı 3 yarışta kazandığı bir birincilik ve bir ikincilik ile dikkat çektiğini ancak üçüncü yarışında sakatlanarak yarış dışı kaldığını söyledi. "İlk başlarda tedirgin edebilir ancak sonrasında çok daha iyi yerlere geliyorsunuz" Yaklaşık 3 senedir binicilik ile ilgilendiğini kaydeden Hukuk Fakültesi 4.sınıf öğrencisi Ayşenur Sarı, "Yaklaşık 3 senedir binicilik ile ilgileniyorum. Buraya başlamadan önce atlara çok yoğun bir ilgim vardı. Çok özgür ve asil hayvanlar olduklarını düşünüyordum. Başladıktan sonra hislerim hiç değişmedi, sadece katlandı diyebilirim. İlk başlarda binicilik sporu biraz tedirgin edici olabilir, sonuçta 500 kilo bir canlıdan bahsediyoruz ve heybetinden etkileniyor insan. Ama sonrasında aradaki bağ geliştikçe çok daha iyi yerlere gelebildiğinizi söyleyebilirim" şeklinde konuştu. "Deneme fırsatı olan herkese tavsiye ediyorum, özgürlüğü saçlarınızda hissediyorsunuz" Derslerinden arta kalan zamanlarda at çiftliğine geldiklerini belirten Sarı, "Başladıktan sonra bırakılmadığını çok net ifade etmek isterim. Ben yaklaşık 1 sene boyunca her gün geldim. Derslerimi ekip de geldim. O kadar bağlanıyorsunuz. Sadece binmenize de gerek yok, gelip burada tımar yaptığınızda ya da üzgün bir gün geçirdiğinizde onlarla sohbet ederken bile rahatlıyorsunuz. Üzgün bir gününüzde size eşlik etmeyebilir ya da koşmayı reddedebilir. Ya da tedirginseniz size itaat etmez. Binicilik sporuna yeni başlayan insanlar çok hızlı yol katediyor çünkü özgüvenleri çok fazla ve korkuları yok o an ata karşı. Bu durumda at itaat etmeyi tercih ediyor. Daha ileri seviyede bir insan o an tedirginse yeni başlayan bir insana göre çok daha geride kalabilir. Atlarla aradaki o bağı kurmak gerçekten muazzam bir his. Deneme fırsatı olan herkese tavsiye ediyorum. Gerçekten özgürlüğü saçlarınızda hissediyorsunuz" sözlerine yer verdi. "Binicilik, empati yönünüzü geliştirerek takım ruhunuzu canlandıran bir spor dalı" 13 yıldır binicilik ile ilgilendiğini belirten Ziraat Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Ali Rıza Denizoğlu ise biniciliğin karşılıklı güvene dayalı bir spor dalı olduğunu söyledi. Denizoğlu, "Binicilik sayesinde binicilik federasyonundan lisans aldım. Aynı zamanda antrenörlük belgesi de aldım. Üniversitemiz sayesinde atlar geldi, sonrasında da Tahir Mert hocamız geldi. Binicilik aslında karşılıklı güvene dayalı bir spor dalı. Atla birlikte o ritmi yakalayarak ata istediklerini iletebilme sanatıdır diyebilirim. Çünkü sonuç olarak canlı ile yapılan bir spor. Ve bu canlı da sizden fazlasıyla güçlü bir hayvan olduğu için uyum içerisinde ve ona hükmedebilme, aynı zamanda iş birliği yaparak hareket edebilme, empati yönünüzü daha da geliştirip bir nevi takım ruhunuzu canlandıran bir spor dalıdır diyebilirim" ifadelerini kullandı.
İzmir Gençleri tarım sektörüne yöneltecek Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Projesi start aldı Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının 35 milyar dolardan 50 milyar dolara çıkması için gençleri tarım sektörüne kazandırmak isteyen Ege Bölgesi’nin bitkisel ürün ihracat lideri Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” projesinin ikinci ayağını başlattı. 2022 yılında ziraat mühendisliği ve gıda mühendisliği mezunu ya da öğrencisi 55 kişinin katıldığı “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” projesinin ilk ayağını gerçekleştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, yoğun talep üzerine gençleri tarım sektörüne kazandıracak projenin ikincisini 20 Nisan - 11 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenleme kararı aldı. Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi’nde; Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ege Üniversitesi, ATMOSFER TTO ve TARGEV güç birliğine gidiyor. Eğitim programına 82 genç katılıyor. Pandemi sonrasında tarım stratejik sektör oldu Pandemi sonrasında dünya genelinde gıda üretiminin stratejik bir iş kolu haline geldiğini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, tarımsal üretimi artıracak ve gıda güvenliğini maksimum seviyeye çıkaracak projelere odaklandıklarını dile getirdi. “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Projesiyle tarım sektörüne gençleri kazandırmayı hedefliyoruz” diyen Uçak, “Ziraat Fakültesi son sınıf öğrencileri ve mezunları, bitkisel üretim alanında kendisini geliştirmek isteyen tüm girişimci ve üreticiler bizim hedef kitlemiz. Bu isimler konularında yetkin isimlerden bir yandan 4 hafta boyunca eğitim alırken, öbür yandan işletmeleri ve bahçeleri ziyaret edecek, ürün hasat edecek” diye konuştu. Tarım ürünleri ihracatında hedef 50 milyar dolar Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının son 1 yıllık dönemde yüzde 4’lük artışla 34,5 milyar dolardan 35,8 milyar dolara çıktığı bilgisini veren Başkan Uçak sözlerini şöyle sürdürdü: “Gıda ürünleri ihracatımız 28 milyar dolar seviyesinde. Dünya’nın gıda ambarı konumundayız. Yaş meyve sebze, meyve sebze mamulleri, kuru meyve, zeytin ve zeytinyağı, su ürünleri ve hayvansal mamuller, hububat bakliyat yağlı tohumlar, fındık, tıbbi aromatik bitkiler sektörlerinde dünyanın güçlü tedarikçilerinden biri konumundayız. Tarım sektörüne gençlerin daha yoğun katılımıyla, teknoloji ve verimlilik ön plana çıkacak. Kalıntısız güvenli gıda üretimiyle tarım ürünleri ihracatımız 50 milyar dolara ulaşacak zemin oluşacak. Ege Bölgemiz yıllık 7,5 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatıyla Türkiye’nin lideri konumunda. Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatını 10 milyar dolara çıkarmak için “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” programlarıyla gençleri tarım sektörüne kazandırırken, “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” isimli projemizle de kalıntısız üretime katkı sağlıyoruz.” İlk ders ETO Başkanı’ndan 20 Nisan - 11 Mayıs 2024 tarihleri arasında dört hafta sonu eğitim alacak olan “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” katılımcılarına ilk dersi “Tarım, Tehditler ve Fırsatlar” başlığıyla, organik sektöründe dünyanın otorite isimlerinden Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy verdi. “Sürdürülebilir Tarım Sistemlerinde Gelişmeler”i ETO Genel Sekreteri Ziraat Yüksek Mühendisi Özge Çiçekli paylaşırken, Toprak Verimliliği ve Bitki Besleme Stratejilerini Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bihter Çolak Esetlili aktardı. Tarımda Kooperatifleşmenin Önemini Sürdürülebilir Tarım Bilimsel Araştırma Kooperatifi’nden Prof. Dr. Meltem Onay kursiyerlere anlatırken, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, Meyve ve Sebzelerde gıda kayıplarını önlemek adına Hasat ve Depolanmasının ipuçlarını verdi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tolga Esetlili, Akıllı Tarım Teknolojileri konusunda “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” katılımcılarını bilgilendirdi. Selçuk Karaata ise; Tarım Sektöründe Yenilikçi Uygulama Örneklerini paylaştı. “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” katılımcıları 3 hafta süreyle tarım sektörünün gündemindeki konuları, uzman isimlerden dinleyecek.
Mersin Çocuklar ilk defa havalı tüfekle atış yaptı, körling oynadı Mersin’de özel ve kırsalda eğitim gören dezavantajlı çocuklar için Avrupa’nın en büyük atış poligonunda düzenlenen etkinlikle 23 Nisan’ı kutladı. Çocuklar, düzenlenen etkinlik sayesinde ilk defa profesyonel sporcuların havalı tüfekleri ile tanışarak atış yaptı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ülke genelinde olduğu gibi Mersin’de de çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Mersin’in Erdemli’de bulunan Avrupa’nın en büyük atış poligonu da ilçede ilk defa özel ile kırsalda yaşayan dezavantajlı çocuklara yönelik düzenlenen ’1. Çocuk Festivali’ne ev sahipliği yaptı. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Erdemli Sosyal Hizmet Merkezi koordinesinde Gençlik ve Spor Müdürlüğünün desteğiyle düzenlenen etkinliğe yüzlerce çocuk katıldı. Çocukların bir çoğu ilk defa körling oynadı, profesyonel sporcuların desteğiyle havalı tüfekle atış yaparak hedefi tutturmaya çalıştı. Birbirinden farklı oyunlar da oynayan çocuklar güzel bir gün geçirdi. 23 Nisan’ı bayram gibi eğlenerek kutladıklarını ifade eden çocuklar ise çeşitli oyunlar oynayarak güzel bir gün geçirdiklerini dile getirdi. Daha çok dezavantajlı ve çeşitli desteklerden yararlanan çocukları bir araya getirdiklerini belirten Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Naci Yılmaz, bayramı bir şenliğe dönüştürmek için böyle bir etkinlik düzenlediklerini kaydetti. Etkinliğin 1. Çocuk Oyunları Şenliği olarak gerçekleştirdiğine de dikkat çeken Yılmaz, ilerleyen yıllarda da devamlı hale gelip süreklilik kazanmasını umduklarını söyledi. Avrupa ve Türkiye’nin en büyük atış poligonunu da kurum olarak zaman zaman kullandıklarını aktaran Yılmaz," Şuanda burada olan çocuklar ilk defa buraya geldiler. Oyunlardan sonra poligonun tamamını geziyorlar. Neyin ne olduğunu daha detaylı görüyorlar" dedi. Etkinlikleri Erdemli Kaymakamı Aydın Tetikoğlu ve diğer protokol üyeleri de izleyerek çocuklarla yakından ilgilendi.