EĞİTİM - 20 Ocak 2021 Çarşamba 13:08

Bakan Selçuk: 15 Şubat’tan itibaren okulların mümkün olduğu kadar yüksek kapasiteyle açılması noktasında bir kararlılığımız var”

A
A
A
Bakan Selçuk: 15 Şubat’tan itibaren okulların mümkün olduğu kadar yüksek kapasiteyle açılması noktasında bir kararlılığımız var”

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var” dedi.


Bakan Selçuk, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Yönetim Kurulu ile bir araya geldi. EMD Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Türker’den derneğin çalışmaları hakkında bilgi alan Selçuk, salgın sürecinin Türkiye’de mesleki eğitimin gerçek kabiliyetinin çok net bir şekilde görülebilmesine imkân sağladığını belirterek, “Meslek liselerinin Ar-Ge merkezleriyle ilişkilendirilmesini sağladık. Yani, altyapısı güçlü olan yerlerde Ar-Ge merkezleri kurduk. Üniversitelerde, teknoloji enstitülerinde Ar-Ge merkezlerine biz alışkınız ama yaşanan gelişmeler, liselerde Ar-Ge merkezi kurulması konusunda aslında ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi” şeklinde konuştu.



“Biz bunun binlercesini, hatta yüz binlercesini yapabilecek kapasitedeyiz”


100 yıldan fazla müthiş bir birikimi olan okullar olduğunun altını çizen Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “Salgın sürecinin ilk günlerinde, dünyanın tedarik sorunlarıyla âdeta kilitlendiği o günlerde, bir meslek lisesi dijital solunum cihazı tasarladı ve üretti, üstelik çok kısa bir sürede. Bunlar derhal hastanelere, ilgili kuruluşlara sevk edildi ve bunlar hala tıkır tıkır çalışıyor. Biz bunun binlercesini, hatta yüz binlercesini yapabilecek kapasitedeyiz. Bu üretimler sadece solunum cihazıyla da sınırlı değil. Mesela meslek liselerimiz, N95 standardında maske üreten makinenin tasarımı ve üretimini de yaptı. Bunu da hayata geçirdik, üretimi zaten yapıyoruz. Bu dönemde meslek liselerimizin Ar-Ge çalışmalarıyla video laringoskop cihazı, ozon hava dezenfekte cihazı, yoğun bakım yatağı, hava filtrasyon cihazı, temassız kızılötesi termometre, video laringoskop cihazı, numune alma ünitesi, UV-C konveyör sistem ile maske üretiminde sterilizasyon cihazı, kumandalı ve zaman ayarlı UV-C ışınlamalı sterilizasyon cihazı, mobil UV-C robot sterilizasyon cihazı, taşınabilir mekanik solunum cihazı gibi çok sayıda ürün tasarlandı ve bu ürünlerin üretimi gerçekleştirildi” diye konuştu.



“1.3 milyon adet siperlik üretildi”


Salgının ilk başladığı süreçte dünyada maske tedarikinde büyük sıkıntıların yaşandığı günlerde meslek liselerinde 130 milyon, halk eğitimi merkezlerinde ise 164 milyon tek kullanımlık maske üretildiğinin altını çizen Bakan Selçuk, “Daha öncesinde elle ve tek makinede dikişler yapılırken, meslek liselerinde üretilen bu makineler sayesinde artık milyonlarcasını çok rahatlıkla üretebiliyoruz. Ama asıl o kritik dönemde ihtiyaç duyan ülkelere gönderilen maskelerin önemli bir kısmını meslek liselerimiz üretti. Tek kullanımlık tulum, önlük, siperlik, dezenfektan, kolonya ve daha pek çok hijyen ürününün üretimi gerçekleştirildi. Bunların milyonlarca litresi yani sadece yüzey dezenfektanı 8,5 milyon litre üretildi. 1.3 milyon adet siperlik üretildi. Bunların hepsi dağıtıldı” ifadelerini kullandı.



“Yapılan çalışmalar, altyapı ve vizyon çalışmaları, bu tür bir kriz durumunda bile riski yönetebilecek bir hale geldi”


Meslek liselerinin Covid-19 sürecinde etkin bir şekilde görev aldığına dikkat çeken Bakan Selçuk, “Bu durum, mesleki eğitimin dönüşüm çalışmalarının bir işaret fişeğidir ve bunun sadece salgınla ilgili olmadığını şuradan anlayabiliyoruz: ‘Salgın gibi istisnai, yeni ve karşılaşılmadık bir durum geldiğinde meslek liseleri buna nasıl tepki verecek’ diye baktığımızda salgından önce başlattığımız dönüşüm süreciyle birlikte yaptığımız hazırlıklar, yasal düzenlemeler, altyapı çalışmaları bunu çok kolaylaştırdı. Sonuçta demek ki yapılan çalışmalar, altyapı ve vizyon çalışmaları, bu tür bir kriz durumunda bile riski yönetebilecek bir hâle geldi” dedi.



“Cumhuriyet tarihinde görülen bir şey değil”


Meslek liselerinin LGS’de yüzde 1’lik dilimden öğrenci aldığını dile getiren Bakan Selçuk, “Bu, Cumhuriyet tarihinde görülen bir şey değil. Otellerin, fabrikaların, organize sanayi bölgelerinin içindeki iş garantili ve iş öncelikli okulların yüzlercesini açmış olmamızın sonucunda meslek liselerine tercihte bir sene içerisinde öğrenci sayısında yüzde 63-64 oranında artış oldu. Kendi tercihiyle gelen çocuk diye bir şeyden söz ediyoruz artık, yani mecburi olarak meslek lisesine gidiyorsun değil de yüzde 64 bir artıştan söz ediyoruz. Buradaki artış toplumda usta öğreticilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, okul yöneticilerinin salgın döneminde âdeta bir milli seferberlik gibi bu sürece destek vermeleri bir psikolojik atmosfer, yani bir ruh oluşturması sonucunda gerçekleşti. Eğitim iş hayatını, ekonomiyi, sektörleri takip ediyor; sektörün nabzını tutuyor, ekonomik göstergelerin analizini yapıyor ve nerede neye ihtiyaç var bunları kontrol edip yatırımlarını buraya yöneltiyor. Böyle bir yapıya doğru yöneliş söz konusu” diye konuştu.



“15 Şubat’tan itibaren okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var”


Kademeli eğitimin 15 Şubat’ta nasıl başlayacağı konusundaki soru üzerine de Bakan Selçuk, şunları söyledi:


“Bu sorunun bir kısmı Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun uygulama takvimiyle alakalı bir konu, bir kısmı da Millî Eğitim Bakanlığının alması gereken tedbirlerle ilgili. Millî Eğitim Bakanlığı açısından baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Biz; toplumu, aileleri, çocukları araştırma temelli izliyoruz. Sahada yüzlerce araştırma yapıldı ve bunu da yayınladık. Bu araştırmalar bize gösteriyor ki bizim okulları bugün kapatmamız bugünün problemi değil, gelecek yılların da problemi hâline geliyor. Türkiye, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde okullarını en fazla süre kapalı tutan ülkeler arasında başlarda geliyor. Biz bunu daha kontrollü olabilmek, riski daha iyi yönetebilmek için yaptık ve bugün de bunun doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Ancak 15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var. Bunu da ilgili tüm kuruluşlarla ve ortamlarda paylaşıyoruz, paylaşacağız. Bu anlamda literatüre ve uygulamalara baktığımızda, elbette küçük yaşların riski daha az. Okul, tümüyle kontrollü bir ortam. Hem öğretmenler hem öğrenciler çok kontrollü bir biçimde belli kurallara dikkat ederek orada bulunuyorlar. Yani okulda bir çarşıdaki, pazardaki ya da sokaktaki gibi karmakarışık ya da kontrolsüz bir ortam yok. Okullardan kaynaklanan durumu da günlük olarak izledik, çocuklarımızı da izliyoruz.”



“Hazine ve Maliye Bakanlığımıza geçtiğimiz dönem sağlanan bu vergi kolaylığının bu dönem de sağlanması yönünde tavsiye görüşümüzü bildirdik”


Selçuk, pandemi döneminde özel okullarda yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen KDV oranının aynı şekilde devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da, “Özel öğretim kurumlarımız da Milli Eğitim Bakanlığı’nın asli unsurudur. Bu kurumlarımızda yaşanan sorunlar bizim sorunumuzdur. Başta özel öğretim kurumlarımızdaki evlatlarımızın eğitim süreçlerinin devamlılığı, öğretmenlerimizin ve çalışanlarımızın istihdam koşulları açısından buradaki finansal durum da kritik önem taşımaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza geçtiğimiz dönem sağlanan bu vergi kolaylığının bu dönem de sağlanması yönünde tavsiye görüşümüzü bildirdik” yanıtını verdi.


Görüşmede EMD Başkan Yardımcısı Hazal Ateş, Yönetim Kurulu üyeleri Hüseyin Tunçay, Güliz Demircan Yücel, Erdinç Çelikkan, Gülşen Coşkun ile Sadettin İnan da yer aldı. Türker, Bakan Selçuk’a EMD’nin yayınladığı “Ekonomi, Siyaset Medya: Başkalaşımın Öyküsü” kitabını hediye etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Frenleri tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.