POLİTİKA - 14 Mart 2018 Çarşamba 15:48

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nda konuştu

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nda konuştu

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur’an’a ve sünnete sadakatini, Allah ve resulüne olan sevgisini ve bağlılığını, gerektiğinde bunlar için canını feda etmekten çekinmeyecek bir imana sahip olduğunu kimse tartışamaz.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur’an’a ve sünnete sadakatini, Allah ve resulüne olan sevgisini ve bağlılığını, gerektiğinde bunlar için canını feda etmekten çekinmeyecek bir imana sahip olduğunu kimse tartışamaz. Kimsenin bunu tartışmaya hakkı yoktur" dedi.


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Ankara’nın Haymana ilçesindeki bir otelde düzenlenen 34’üncü İl Müftüleri İstişare Toplantısı’na katıldı. Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinde pek çok tartışmanın yapıldığını, bu tartışmaları yapanların bir kısmının Diyanete gerçekten karşı olduğunu, memleketin dört bir yanından sağlıklı bir biçimde din hizmetinin verilmesinin rahatsızlığını yaşadığını belirterek, Diyanetten alan daralttığı için rahatsız olanların da bulunduğunu anlattı. “Diyanet İşleri Başkanlığı birliğimizin, dirliğimizin çimentosu kuruluşlardan bir tanesidir” diyen Bozdağ, “Sadece bugün değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu sürece de Diyanet İşleri teşkilatı muhafaza edilmeli ve yaşatılmalıdır. Herkesin de bu teşkilata sahip çıkması, daha başarılı olması için yol gösterilmesi gerekiyorsa elbette yolunu da göstermesi, tavsiyelerde bulunması son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.


Diyanet İşleri Başkanlığının bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, toplumu din konusunda doğru bir biçimde aydınlatma, ibadet yerlerini yönetmeyle görevli bir teşkilat olduğunu söyleyen Bozdağ, Başkanlığın özel kanunla ve Anayasa’da verilen görevleri yerine getirmekle vazifeli olduğunu vurguladı. Diyanet İşleri Başkanlığının kendisine yüklenen görevleri başarılı bir şekilde yerine getirmesi için öncelikle kendi mensuplarını iyi yetiştirmesi gerektiğine dikkat çeken Bozdağ, "Bugün Diyanet İşleri teşkilatı gibi Türkiyemizin bütün il, ilçe, belde ve köylerinde teşkilatlanmış pek az devlet kurumu vardır. Bu açıdan baktığımızda çok güçlü bir teşkilat olduğunuzu görüyorum. Bununla da biz iftihar ediyoruz ama ’böylesine büyük, bu kadar çalışanı olan bir teşkilat, toplumumuz içerisindeki yanlışların çoğalmasına engel olma, doğruların güç bulmasına katkı sağlama konusunda beklenen faydayı tam sağlıyor mu’ dersek, burada tam sağladığını söyleyemeyiz. Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, dini konularda esasında ak sütün içerisindeki ak kılı herkesten önce fark edecek ve fark ettirecek bir keskin bakışa mutlaka sahip olmak zorundadır. Eğer FETÖ’yü herkesle beraber, hatta çoğu insandan sonra Diyanet İşleri teşkilatı fark etmek zorunda kaldıysa bu bizim çok ama çok büyük bir eksikliğimizdir. Dini, itikadi sapkınlıklar konusunda esas ölçü nedir? Onu en iyi bilen kimdir? Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Herkesi daha tehlike oluşmadan önce uyaracak kim? Yine Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Ben, o anlamda Diyanet İşleri Başkanlığımızın bütün Türkiye’nin dört bir yanında dini konularda olup bitenleri yakından takip etmesinin doğal görevi olduğuna inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.



"Kendinizi bu tüccarlara kullandırmayın”


Diyanet İşleri Başkanlığının bir gazetede çıkan yazıyı, kitabı, yapılan sohbetleri, televizyon ve radyo yayınlarını görüp incelemesi gerektiğini belirten Bozdağ, "Bakıyorsunuz sahte bal satıyorlar, arasında din anlatıyorlar. Sahte bazı maddeler satıyorlar, arasında başka şeyler anlatıyorlar. Cinsel bazı objeler satıyorlar, arkasından, önünden, sonundan din anlatan insanlar çıkıyor. Buralara çıkıp televizyonlarda din anlatanlara da buradan sesleniyorum, kendinizi bu tüccarlara kullandırmayın” dedi.


Hem internette hem de başka alanlarda yapılan yayınlar hakkında Diyanetin zaman zaman raporlar yayımlamasında fayda olacağını da kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:


"Dini tekleştirmek, tek bakış açısını insanlara dayatmak değil ama bu alanlarda ortaya çıkan olumsuzluklarla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı raporlar hazırlayabilir. FETÖ, DEAŞ raporu gibi başka raporlar da hazırlayabilir, kamuoyuna bu raporları takdim edebilir. Öyle insanlar çıkmış kitaplar yazıyorlar, ben okuyunca ’Allah Allah, bu kitapları yazmış insanlar ama bizim ilahiyatçılarımız nerede?’ diye soruyorum. Niye bunlara reddiye yazmazlar? Niye kritik yapmazlar? Neden Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Diyanet İşleri Başkanlığımız, Diyanet Vakfımız bu tür reddiyeleri, cevapları yazanlara destekler oluşturmaz? Oluşturmamız lazım. Bunların cevabının da her yerde verilmesi lazım."


Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının Diyanet Vakfıyla işbirliği içinde yayınlanan her şeyi değerlendirebileceğini, bunları gerektiğinde rapora dökerek Türkiye kamuoyuyla paylaşabileceğini, bazı kitapların yazılmasını temin edebileceğini, ilahiyat fakülteleriyle işbirliği yapabileceğini de ifade etti. İslam’ın kıyamete kadar yaşayacağını, gelecek sorunlara çözüm olacağını, değişimlere, gelişmelere ve bunların doğurduğu taleplere en güzel cevabı vereceğini belirten Bozdağ, "Bugün internet, televizyon, uçak var, başka pek çok geçmişte olmayan şeyler var. Öyleyse bütün bu çıkan yeniliklere karşı da bizim söyleyecek elbette sözümüz var. Neye göre? Dinimizi göre bir sözümüz var” şeklinde konuştu.


İçtihat etmenin dinde reform yapmak olmadığını belirten Bozdağ, "Yaptığı açıklamalardan dolayı Cumhurbaşkanımızın şahsına dönük pek çok edep ve ahlak sınırlarını aşan saldırılar ve tartışmalar yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, milletin önünde hayatı yaşayan birisidir. Aklının erdiği günden beri imanının gereğini yapmak için gecesini gündüzüne katan bir lider. Türkiye’de Müslümanların, muhafazakarların, mütedeyyin insanların karşılaştığı onca sorunla hayatı mücadeleyle geçmiş, milletimizin reyiyle iktidar olduktan sonra da bu sorunları bir bir çözen adımları atmıştır” açıklamasında bulundu.


28 Şubat’ta hafızlığın bittiğini, 400 civarında hafızın kaldığını hatırlatarak, hafızlığın önünün açıldığını anlatan Bozdağ, 12 yaşını doldurmadan yaz Kur’an kursuna, 16 yaşını doldurmadan örgün Kur’an kursuna devamı yasaklayan kanunun kalktığını ve kesintisiz eğitimle kapatılan imam hatiplerin ve meslek liselerinin orta kısımlarının açıldığını bildirdi. Türkiye’de bugün 100 civarında ilahiyat fakültesi olduğunu, üniversitelerde, ortaöğretimde başörtüsü sorununun çözüldüğünü, kamuda başörtülü bir kadının istihdamının mümkün hale geldiğini aktaran Bozdağ, "Şimdi, orduda subayımız, mahkemede hakimimiz, üniversitede hocamız, hastanede doktorumuz her alanda başı açık, örtülü çalışan kardeşlerimiz var mı? Var” açıklamasında bulundu.


Kur’an öğreniminin ortaöğretimde seçmeli ders haline getirildiğini söyleyen Bozdağ, "Şimdi kalkmışlar dört bir yandan başka şeyler söylüyorlar. Ayrıca bugün imam hatip mezunlarının hem askeri okullara, harp okullarına hem de polis akademisine ve polislik mesleğine girebilme imkanı var. Hangi meslek olursa olsun sınava giriyor, başarıyorsa o mesleklere bugün girebiliyorlar. Bütün bunları sağlayan lider, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Cumhurbaşkanımızın bütün kaygısı, bazı kendini bilmezlerin yaptığı açıklama ve değerlendirmelerle İslam’a ve Müslümanlara zarar verme endişesindendir. İslam’a zarar vermemek, İslam’ın şanına uygun davranmak herkesin, her Müslüman’ın dikkat etmesi gereken bir husustur ama şimdi oradan kalkıyorlar ve Cumhurbaşkanımıza saldırıya geçiyorlar bazı çevreler” ifadelerini kullandı.



"Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur’an’a ve sünnete sadakatini kimse tartışamaz"


Sosyal medyada yer alan FETÖ ve PKK terör örgütüne ait hesaplarla ilgili konuşan Bozdağ, bunların Müslüman, mütedeyyin görüntüsü altında saldırılar yaptığına dikkat çekti. Bu terör örgütleriyle irtibatı olmayan bazı kişilerin de benzer saldırılarda bulunduğunu kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:


"Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur’an’a ve sünnete sadakatini, Allah ve resulüne olan sevgisini ve bağlılığını, gerektiğinde bunlar için canını feda etmekten çekinmeyecek bir imana sahip olduğunu kimse tartışamaz. Kimsenin bunu tartışmaya hakkı yoktur."


Sahip olduğu iman, ihlas, dinine ve diyanetine olan sadakati dolayasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dünyanın dört bir yanında muhalefet edildiğini ve saldırıldığını anlatan Bozdağ, "Eğer bu noktadaki sadakati, saygısı olmasaydı bugün bu kadar saldırı olmaz, başka şekilde bir değerlendirme yapardık. Ben yanında, yakınında duran birisi olarak kaç defa Cumhurbaşkanımız bana ve benim gibi arkadaşlarıma, ’Bakın biz devleti yönetiyoruz, pek çok konu hakkında karar alıyoruz, anayasaya elbette bakacağız. Ama öte yandan da inancımızın gereklerine de bakacağız. Ona da bakın, ona göre değerlendirmelerinizi yapın’ diye kaç defa uyarısını aldığımı biliyorum” dedi.


Haddini bilmez bazı zavallıların Cumhurbaşkanına had bildirmeye kalktığını söyleyen Bozdağ, "Sen kimsin, sen ne yaptın? Fellik fellik orada burada saklanırken meydanda olan, bu işin bedelini ödeyen, hapse giren, bunun mücadelesini veren, gözünü budaktan sakınmayan birisi varsa o da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bugün Türkiye’de bu konularda bir rahatlık varsa elbette bu rahatlığın sebebi önce Allah’ın takdiri, aziz milletimizin duası ve desteği, sonra da bunların gereğini yerine getiren Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradedir” açıklamasında bulundu.



"Terör örgütlerinin tamamı en büyük zararı Müslümanlara veriyor"


FETÖ terör örgütünün dini, dinin ilkelerini, kurallarını ihlal ederek pek çok konuyu farklı lanse ettiğini, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya getirdiği insanların pek çoğunun itikadını bozduğunu belirten Bozdağ, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleri konusunda hep beraber duruş ortaya koyulması gerektiğini vurguladı. Bozdağ, “Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan Fetö, Deaş, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, Müslümanlara, birlik beraberliğimize ve geleceğimize verdiği zarar ortadadır. İslam elbette bütün müminlerin ortak inancıdır ve değeridir. Hiçbir kurumun ve kişinin tekelinde değildir. Ancak herkes İslam hakkında konuşurken hak ve hakikate karşı sorumluluğun gereği olarak dikkatli olmak durumundadır. İslam’ın ilkelerini ve ufkunu yanlış ya da eksik anlamaya yol açabilecek, hatalı söz ve eylemlerden kaçınmalıdır. Hayati bir ilke olarak hakikati söylemek kadar, hakikati doğru bir yöntemle, açık ve anlaşılır bir üslupla, zamana, mekâna ve muhataba uygun olarak, konuşmak da aynı şekilde önemlidir ve ihmal edilmemelidir" diye konuştu.



"Bunlara din düşmanı dediğimizde bazı zavallılar ayağa kalkıyor"


Afrin’de terör örgütlerine karşı yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit olan Uzman Çavuş Orhan Sürmen’in Kur’an-ı Kerim’e tuzaklanmış el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düştüğüne değinen Bozdağ, şöyle konuştu:


"Bunlara din düşmanı dediğimizde bazı zavallılar ayağa kalkıyor, bazı hocalar bunlarla beraber alternatif cuma namazları kılıyor, kıldırıyorlar. Onlara sesleniyorum, bu alternatif cuma namazı kıldırdığınız, önüne geçip durduğunuz alçaklar kitabımız Kur’an-ı Kerim’in içerisine bombaları koyuyorlar, Kur’an’ı ayaklar altına alıyorlar ve insanları Kur’an’ın içindeki bombalarla şehit ediyorlar. Bunun karşısında durması icap etmez mi bizim İslam alimlerimizin, hocalarımızın, dini bilenlerimizin. Ama bir dönem bizim bazı yerlerimizde bu bölücü terör örgütü için sarığını, cüppesini alıp öne geçenler çıktı ve şu anda da o terör örgütüne destek olan dini tahsil gören kişiler.Onlara da buradan sesleniyorum, ’sizin tahsilini yaptığınız dinin hangi ayetinde, hadisinde terör örgütlerine destek olun, yardım edin, önünden gidin, onlara insanların katılmasını sağlayın’ diye bir hüküm var? Yok. DEAŞ terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin tamamı en büyük zararı Müslümanlara vermektedir. Çok net söylüyorum, şeytanlar bir araya gelse de İslam’a ve Müslümanlara zarar vermek için bir organizasyon kursa, Müslümanları İslam’dan soğutmak hatta uzaklaştırmak, Müslüman olmayanları da İslam’dan tamamen nefret ettirmek için örgütler kuralım deseler, işte ancak DEAŞ gibi bir örgüt kurarlar, işte ancak El-Kaide, Boko Haram, FETÖ gibi bir terör örgütü olur. Bunların yaptıkları yüzünden insanlar İslam’dan ve Müslümanlıktan nefret eder hale geliyor. Kime hizmet ediyorlar? ’Allahuekber’ diye öldürüyor, öldürdüğü kişi Kelime-i Şehadet getiriyor. Ey alçak, senin ’Allahuekber’ diye öldürdüğün kişi, Kelime-i Şehadet getiriyor. Sen kime hizmet ediyorsun?"


Terör örgütlerinin tamamının İslam’a düşman anlayışların taşeronu olduğunu kaydeden Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının yeni dönemde FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle ilgili her yerde vatandaşı doğru biçimde bilgilendirmesi ve bunun sürekliliğinin olması gerektiğini ifade etti.



"Din bir magazin konusu değildir”


"Din bir magazin konusu değildir” diyen Bozdağ, “Fazla reyting için kullanılacak bir malzeme hiç değildir. Sosyal medya hesapları çıktı. Sosyal medyaya kapılan zavallılar da var. Din fazla tık alma, yarışa girme konusu hiç değildir. Din taraftar toplamak için, şöhret olmak için kullanılamaz ve haksızlığa, ahlaksızlığa kılıf bulmak için de kullanılamaz. Servet edinmek için de kullanılamaz ama maalesef şu anda sosyal medya hesaplarına baktığınızda pek çok şeyi oralarda da görüyoruz. Ben buradan diyorum ki, sosyal medya hesaplarını kullanan herkese bu hesapları nerelerden nasıl yayıldığını hep beraber görünüz. Buradan vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Sosyal medya hesapları üzerinden eğer din araştırması yaparsak hataya düşeriz” değerlendirmesinde bulundu.



“Kur’an kursu olmayan ilçe müftüsünü ben işin doğrusu görevde tutmak işin bakanı olarak istemiyorum”


Bazı ilçelerde Kur’an kurslarının olmadığını anlatan Bozdağ, “Ben soruyorum, ‘burada Kur’an kursu niye yok?’ Burada öğrenci bulamıyoruz diyorlar. Sen aç bakayım. Niye peşin hüküm veriyorsun. Öğrenci bulamazsan imamların müezzinlerin çocukları oraya gider, başkalarının çocukları gider. Buradan başkanıma ve arkadaşlarıma diyorum ki ilçe merkezinde Kur’an kursu olmayan yer bırakmayacağız. Öğrenci sayısına bakmayalım. İlçe müftüsü bulamıyorsa o müftüyü görevden derhal alalım. Kur’an kursu olmayan ilçe müftüsünü ben işin doğrusu görevde tutmak işin bakanı olarak istemiyorum. Birde süre veriyorum bu süre içerisinde açılmadığı takdirde o müftü arkadaşlarla çalışmayalım. Yeni arkadaşlar atayalım. Bu işe önem vermeyen arkadaş orada oturmamalı” açıklamasında bulundu.


Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:


“Son zamanlarda ehlisünnet alimi gibi sıfatlar kullanılmaya başlandı. Biz ’İslam alimi’ diye biliriz, öyle derler, ’tasavvuf ehli’, ’gönül ehli’, ’ilim irfan ehli’ diye biliriz ama şimdi mezheplerle ilgili dernekler, vakıflar kurmaya gayret edenler var. Yapmayın, etmeyin, bu memleketin içerisine fitne sokmak isteyenlere fırsat vermeyin. Bu ülkede ehlisünnetçilik yapan yok, bu ülkede başka mezhepçilik yapan da yok."


Diyanet Akademisi ile ilgili konuşan Bozdağ, “Diyanet Akademisi diye yeni bir müesseseyi kuracağız. Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilişkili bir müessese olacaktır. Şu anda Dini Yüksek İhtisas Merkezleri ve Eğitim Merkezleri olarak görev yapan kurumlar bu akademinin çatısı altında bir araya gelecekler. Müezzin, imam hatip, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz, müftü olabilmek için önce bu eğitim kurumlarını bitirme şartı koyacağız. Müezzin, imam hatip, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz, müftü adaylığı sınavları açılacak. Bu sınavları kazananlar burada belli bir süre eğitime tabi olduktan sonra 1 yıldan az süreli eğitim hiçbirinde yok. Görev yerlerine ondan sonra atamaları yapılarak, gidip başlayacaklardır. Önümüzdeki günlerde bu konu Bakanlar Kurulunun ve Meclisin gündemine gelecektir" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beyoğlu’na iki yeni cami Beyoğlu’nda yapımı tamamlanan Çıksalın Camii ibadete açıldı. Dolapdere’de inşa edilecek Sefa Camii’nin ise yapım çalışmalarına başlandı. Beyoğlu’nda yapımına geçtiğimiz yıl başlanan Çıksalın Camii, çalışmaların tamamlanmasıyla ibadete açıldı. Bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda inşa edilen caminin açılışına Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Beyoğlu İlçe Müftüsü Mehmet İzci ve vatandaşlar katıldı. Protokol konuşmalarının ardından Çıksalın Camii’nde hep birlikte ilk namaz kılındı. Başkan Yıldız, daha sonra Dolapdere Yenişehir Mahallesi’nde yapımına başlanan Sefa Camii’nin hafriyat törenine katıldı. "Eser siyaseti ile çalışmalarımıza devam ediyoruz" Beyoğlu’nda eser siyaseti ile çalışmalarına devam ettiklerini belirten Başkan Yıldız, “Bölgenin ihtiyaçları ve vatandaşlarımızın talebi doğrultusunda geçtiğimiz yıl inşaat çalışmalarına başladığımız Çıksalın Camiimizi bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlayarak ibadete açmış bulunuyoruz. Çıksalın’a, Beyoğlu’na hayırlı olsun. Bir diğer müjdemiz ise Dolapdere’de Sefa Camiimizin yapımına başladık. Mahallenin dokusunu bozmadan, herkese huzur veren şık bir cami inşa edeceğiz. İnşallah çok hızlı bir şekilde tamamlayarak bu camimizi de ibadete açacağız. Ramazan-ı Şerif’in bereketiyle Allah dualarımızı, ibadetlerimizi kabul eylesin” dedi.
Gaziantep GTO Meclisi Fatma Şahin’i ağırladı Gaziantep Ticaret Odasının (GTO) Mart ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis, Disiplin Kurulu ve Meslek Komite üyeleri ile TOBB Gaziantep Genç Girişimciler Kurulu İcra Komitesi üyelerinin katılımıyla genişletilmiş olarak gerçekleştirildi. Toplantının ilerleyen bölümünde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve AK Parti Gaziantep Milletvekili Doç. Dr. Derya Bakbak’ın da teşrif ettiği mecliste söz alan GTO meclis üyeleri ticari hayatı etkileyen sorunları, GTO üyelerinin ortak taleplerini ve ekonomik aktiviteyi canlandıracak çözüm önerilerini dile getirdi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada Meslek Komite üyelerinin önemine dikkat çeken GTO Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur, “Gaziantep Ticaret Odası olarak Yönetim Kurulumuzla birlikte en önemli misyonumuz sektörlerimizin güçlü sesi olmak, sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm üretmek Bu noktada en büyük veri kaynağımız ve destekçimiz de Meslek Komite üyelerimiz. Göreve geldiğimiz günden beri 36 bini aşkın üyemizin sesi olmaya çalışıyoruz. Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Yıldırım da sizlerden aldığı destekle gerek şehrimizi gerek üyelerimizi her platformda en güçlü şekilde temsil ediyor. Bizim GTO olarak bu güce erişmemizdeki en büyük pay siz değerli Meclis ve Meslek Komite üyelerimizin” dedi. Başkan Teymur’un ardından kürsüye gelen ve GTO’nun Mart ayında yürüttüğü faaliyetler hakkında Meclis ve Meslek Komite üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, Merkez Bankasının faiz kararına değinerek bankanın önemli mesajlar verdiğini belirtti. Yıldırım, “Küresel ekonomide merkez bankası kararlarıyla dolu fırtına gibi bir haftayı geride bıraktık. Ama Merkez bankaları arasında en çok şaşırta şüphesiz Türkiye Merkez Bankası oldu. Çünkü TCMB beklentilerden farklı olarak politika faizini yüzde 50’ye çıkardı. Aslında Merkez Bankası bunu yaparak seçim sürecinde dahi faiz artışı dâhil ne gerekiyorsa yapacağını ve enflasyon konusunda çok ciddi oldukları mesajını verdi. Merkez bankasını faiz artırımına iten faktörlerden biri kur baskısı diğeri de iç talebin halâ yüksek seyretmesi. İç talepte yavaşlama var ama genel anlamda enflasyonu frenleyebilecek bir gerileme değil bu” şeklinde konuştu. Merkez Bankasının enflasyonu düşürebilmek için faizi artırarak TL tasarruflarının artmasını ve tüketimin düşmesini hedeflediğini vurgulayan Yıldırım, “İç talepteki zayıflama büyüme oranında önemli bir düşüşe sebep olacaktır. Aslında geldiğimiz noktada olması gereken de budur. Enflasyonla mücadele için bir bedel ödenecek. Bir süre düşük büyümeyi kabul etmek zorundayız. Ancak bu bedeli tek başına iş dünyası ödeyemez. Kamu kesimi de tasarruf yapmalı. Bizim ihtiyacımız olan kaliteli ve sürdürülebilir büyüme Bunun için de önce enflasyondan kurtulmamız gerek” ifadelerini kullandı. Konuşmasında 2023 yılı dış ticaret verilerine de değinen Başkan Yıldırım, “TÜİK verilerine göre Türkiye ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 70,6’yken Gaziantep’in bu oranı yüzde 148 Şehir olarak 3,4 milyar dolar dış ticaret fazlamız var. Veriler de gösteriyor ki Gaziantep’in dış ticaret performansı Türkiye’nin üzerinde. Bu biz Gazianteplilerin her zaman övündüğü bir veri GTO olarak biz de hayata geçirdiğimiz projeler ve sunduğumuz hizmetlerle bu performansı desteklemek, tüm potansiyelini açığa çıkarmak için büyük çaba sarf ediyoruz” diye konuştu. Meclis toplantısının ilerleyen bölümünde toplantıya katılarak sunum gerçekleştiren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar yürüttüğü çalışmalar ve projeler hakkında Meclis üyelerini bilgilendirdi. Toplantıda ayrıca AK Parti Gaziantep Milletvekili Doç. Dr. Derya Bakbak da GTO Meclisine hitap etti. Başkan Şahin’in sunumu ardından yapılan soru-cevap bölümünde ise söz alan GTO Meclis üyeleri, ticari hayatı etkileyen sorunları, GTO üyelerinin ortak taleplerini ve sorunların çözümüne yönelik atılabilecek adımları dile getirdi.
İstanbul A Milli Kadın Futbol Takımı’nın, İsviçre ve Macaristan maçlarının kadrosu açıklandı A Milli Kadın Futbol Takımı’nın, 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Ligi 1. Grup’ta oynayacağı İsviçre ve Macaristan maçlarının aday kadrosu belli oldu. A Milli Kadın Futbol Takımı’nın 5 Nisan’da İsviçre ile deplasmanda ve 9 Nisan’da da Macaristan ile Pendik Stadyumu’nda oynayacağı 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Ligi 1. Grup ilk iki maçının aday kadrosu ve programı açıklandı. Milli takıma davet edilen futbolcular, 30 Mart Cumartesi günü saat 18.00’de TFF’nin Riva’daki Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde toplanacak. İlk çalışmasını pazar günü yapacak ay-yıldızlılar, 1 Nisan’da saat 13.00 ile 15.00 arasında Riva’da bulunan Orhan Saka Salonu’nda medya mensupları ile bir araya gelecek. Teknik Direktör Necla Güngör Kıragası tarafından kadroya davet edilen futbolcular şöyle: Kaleciler: Selda Akgöz (Ankara Büyükşehir Belediyesi Fomget G.S.K), Fatma Şahin (Beylerbeyi Spor Kulübü), Gamzenur Yaman (Galatasaray) Defans: Sejde Aylin Abrahammson (Club Brugge), Didem Karagenç (Beşiktaş), Gülbin Hız (Fenerbahçe), Ümran Özev (Ankara Büyükşehir Belediyesi Fomget G.S.K), Büşra Kuru (SC Sand 1946), Dilara Deli (Sporting Charleroi), Yaşam Göksu (Fenerbahçe), Narin Yakut (Fatih Karagümrük), İlayda Civelek (Fenerbahçe) Orta saha: Ebru Topçu (Galatasaray), Derya Arhan (Beylerbeyi Spor Kulübü), Meryem Cennet Çal (Fenerbahçe), Eda Karataş (Galatasaray), Emine Ecem Esen (Galatasaray), Birgül Sadıkoğlu (UD Tenerife), Busem Şeker (Fenerbahçe), Ece Türkoğlu (Fenerbahçe), Elif Keskin (Beşiktaş) Forvet: Arzu Karabulut (Galatasaray), Miray Cin (MSV Duisburg), Yağmur Uraz (Fenerbahçe)
Gaziantep GAÜN uluslararası öğrencileri iftar programında bir araya geldi Gaziantep Üniversitesinde (GAÜN) öğrenim gören uluslararası öğrenciler düzenlenen iftar programında bir araya geldi. Gaziantep Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri Merkezi (TDP) tarafından yürütülen ve Hollanda Dış İşleri Bakanlığı finansman desteği ile yürütülmekte olan proje kapsamında öğrenim gören ve burs projesinden yararlanan uluslararası öğrenciler için iftar programı düzenlendi. GAÜN Seyirtepe Tesislerinde gerçekleştirilen etkinlikte konuşan GAÜN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sarıbıyık, GAÜN Toplumsal Duyarlılık Projeleri Merkezi’nin misyon ve hedeflerinden bahsederek, merkezin öğrencileri ve toplumu buluşturma noktasında önemli bir rol üstlendiğini söyledi. Prof. Dr. Mustafa Sarıbıyık yaptığı konuşmada, “Sanayileşmenin, kentleşmenin ve modernleşmenin getirdiği sorunlar çerçevesinde öğrencilerimizin geleneksel değerlerini unutmadan iyiliği, saygıyı, sevgiyi hedef ve amaç edinen birer birey olarak topluma yaklaştırmaya çalışıyoruz. Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın, ‘Şüphesiz insanların en faziletlisi insanlara faydalı olandır’ ilkesinden hareket ederek, her birimiz toplumun bir ferdine yaklaşarak onun sorunlarını, sıkıntıları çözme noktasında onlarla hemdem olmaya çalışıyoruz. Bu bir Müslümanın ve insanın en büyük hedeflerinden biri olmalı” dedi. Prof. Dr. Sarıbıyık konuşmasının son kısmında, “Üniversitemizde eğitim gören uluslararası öğrencileri biz yabancı statüsünde görmüyoruz onlar üniversite olarak misafirlerimizdir. Birlikte yaşama noktasında insani değerleri ön plana çıkararak, aidiyet duygusu, kardeşlik, sevgiyi ve iyiliği ön plana çıkarak birlikte güzel hedeflere ilerlemeyi umuyorum. Yeryüzünde yeniden iyiliğin yeşermesi için yeniden insanlığın kurtuluşu için yeniden barışın ve huzurun gerçekleşmesi noktasında çaba sarf etmemiz gerekiyor onun için bizim gençler, insanlar ve Müslümanlar olarak çok çalışmamız lazım. Önce kendimize sonra ailemize sonra milletimize sonra da aidiyet duyduğumuz tüm kutsal değerlere borcumuzu ödemek adına çaba ve gayret sarf etmek bizim bir insan ve Müslüman olarak temel hedefimiz olmalıdır” ifadelerini kullandı. GAÜN Toplumsal Duyarlılık Projeleri Merkezi Koordinatörü Öğr. Gör. Simge Akbaş ise çok sayıda ve farklı alanlarda projeler ve etkinlikler gerçekleştirdiklerini ifade ederek, önümüzdeki dönemde GAÜN GÜSEM işbirliğinde Akademik Türkçe Yazma Kursu, İleri Türkçe Dilbilgisi, İngilizce Konuşma Kurslarının açılacağını belirtti. İftar programına GAÜN Rektörü Prof. Dr. Arif Özaydın, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sarıbıyık, GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazım Hasırcı, GAÜN Afrin Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Çınar, GÜSEM Müdürü Prof. Dr. İbrahim Giritlioğlu ile çok sayıda öğrenci katıldı.