SAĞLIK - 06 Mayıs 2020 Çarşamba 09:43

Covid-19 enfeksiyonu kalpte hasara neden oluyor

A
A
A
Covid-19 enfeksiyonu kalpte hasara neden oluyor

Kronik kalp hastalığı olan kişiler korona virüs (Covid-19) salgınında riskli grupta yer alıyor.

Kronik kalp hastalığı olan kişiler korona virüs (Covid-19) salgınında riskli grupta yer alıyor. Herhangi bir rahatsızlığı olmayan kişilerde ise Covid-19 enfeksiyonu sırasında kalp hasarı gelişebiliyor.


Kronik kalp hastalığı olan kişiler korona virüs (Covid-19) salgınında riskli grupta yer alıyor. Herhangi bir rahatsızlığı olmayan kişilerde Covid-19 enfeksiyonu sırasında kalp hasarı gelişebiliyor. Virüse bağlı hayatlarını kaybeden hastaların kalp kaslarında iltihapla karşılaşma sıklığı yüzde 20 iken bu kişilerin yüzde 10-15’inde koroner arter hastalığı, yüzde 5-10’unda kalp yetmezliği ve yüzde 5-10’unda beyin damarlarında hastalık saptanıyor. Analizlere göre de enfeksiyon sırasında kalp damar hastalığı tutulumunun görülme riski 5 kattan daha fazla artıyor.


COVID-19 enfeksiyonu ve kalp sağlığı ilişkisi hakkında bilgi veren Güven Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin Korkmaz, herhangi bir rahatsızlığı olmayan kişilerde Covid-19 enfeksiyonu sırasında kalp hasarının gelişebildiğini belirtti.


Kronik kalp hastalığı olanların korona virüs salgınında riskli grupta olduğunu vurgulayan Korkmaz, “SARS-CoV2 sadece zatürreye neden olmakla kalmaz, aynı zamanda kalp damar sistemi için de önemli etkileşime sahiptir. Kalp damar hastalığı için risk faktörlerini düşünelim. Erkek cinsiyet, ileri yaş, diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi kalp damar hastalığı risk faktörleri olan hastalar aynı zamanda bu virüs ile enfekte olan grup içerisinde yaşamını kaybetme riski daha yüksek olan hastalardır. Ayrıca bilinen koroner ve beyin damar hastalığı olanlarda, inme geçiren hastalarda, COVID-19 enfeksiyonu daha ağır seyirli bir süreç geçirmekte ve daha fazla yaşam kaybı olmaktadır.


Ek olarak, hastaların önemli bir kısmında COVID-19 enfeksiyonu sırasında, hastane içi ölüm riskini artıran kalp hasarı gelişebilmektedir. Akut koroner hastalık tablosu denilen kalp kanlanmasının bozulduğu sendromlar, virüsün kalp kasını tutması yani miyokardit, miyokardite ve/veya genel durum bozukluğuna ikincil akut kalp yetmezliği, atar damar veya toplardamarlarda oluşan pıhtılar bu durumlara örnektir. Hastane yatışı sırasında gelişen bu tip bir kalp damar hastalığı durumu ve sonucu kötüleştirmektedir. Bu noktada değinilmesi gereken bir sorun da bu grup hastada izlenen ritim bozukluğudur. Ritim bozuklukları, kalp kasının tutulumuna bağlı olabileceği gibi, tedavide kullanılan ilaçlara da bağlı olabilir. Kalp damar hastalarının sağlığını etkileyebilecek diğer bir sorun da sağlık sisteminin istiap haddinin aşılması nedeniyle bu hastalara yeterli bakımın sağlanamaması veya hastaların enfeksiyon kaygısıyla hastaneye gitmekten kaçınmasıdır” dedi.



“Enfeksiyon sırasında kalp damar hastalığı tutulumunun görülme riskinin 5 kattan fazla arttığını görülmekte”


Covid-19 salgını ile kalp yetmezliği ilişkisi hakkında bilgi veren Korkmaz, verilere göre şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve Orta Doğu Solunum sendromu (MERS) gibi önceki korona virüs salgınlarında kalp damar hastalığı tanısı ve komplikasyonlarının çok artığını aktararak, ”SARS’da izlenen kalbe ait komplikasyonlar; kan basıncı düşüklüğü, miyokardit, aritmiler ve kalbe bağlı ani ölümdü. SARS enfeksiyonu sırasında yapılan tanısal incelemede elektrokardiyografide, kalbin gevşeme ve kasılma işlevinde bozukluklar ve troponin başta olmak üzere kalp kası enzimlerinde yükselmeydi. MERS’de en sık gözlenen durum ise miyokardit ve kalp yetmezliğiydi. COVID-19 enfeksiyonu benzer kardiyak belirtilere sahip gibi görünüyor. COVID-19 enfeksiyonu olan hastaların otopsilerinde miyokarditle karşılaşılma sıklığı yaklaşık yüzde 20’dir. Hastaların hastane yatışları sırasında troponin gibi kalp enzim yüksekliği izlenmesi sıktır. Hayatını kaybeden hastaların yaklaşık yüzde 10-15’inde koroner arter hastalığı, yüzde 5-10’unda kalp yetmezliği ve yüzde 5-10’unda beyin damarlarında hastalık saptanmaktadır. İstatistiksel analizler de enfeksiyon sırasında kalp damar hastalığı tutulumunun görülme riskinin 5 kattan fazla arttığını göstermektedir. Akut komplikasyonların yanında, COVID-19 enfeksiyonu uzun dönemde de kalp damar hastalığı riskini arttırabilir. Bu virüse bağlı zatürresi gelişen kişilerde pıhtılaşmada artış ve vücutta yangının (inflamasyon) uzun süre devam ettiği bilinmektedir. Ayrıca SARS sonrası kan lipit düzeylerinde yükselme, metabolik tablonun bozulması, diyabet sıklığında artış gibi bozuklukların olduğu da bilinmektedir” ifadelerini kullandı.



“Evde hareketsiz kalmak bu hasta grubu açısından tehlikelidir”


Sokağa çıkamayan 65 yaş üstü ve kronik kalp hastası vatandaşların hareketsiz kalmaması gerektiğine dikkat çeken Korkmaz, ”Evde hareketsiz kalmak bu hasta grubu açısından tehlikelidir. Kalp damar hastalığı riskini artırmanın yanı sıra var olan durumun da kötüleşmesine neden olabilmektedir. Bu durumun önüne geçebilmek için aerobik egzersizin yararları iyi bilinmektedir. Egzersiz yapmak sağlığın hemen her aşamasında olumlu etki yapmaktadır. Yeni veriler ileri yaş grubundaki kişilerde de egzersizin oldukça faydalı olduğunu ortaya koymaktadır. Ne kadar düzenli egzersiz yapılırsa sonuçlar o kadar iyidir. Beklenen yaşam süresi uzamakta, kan basıncı düşmekte, akciğer kapasiteleri artmakta, genel iyilik hali gelişmektedir. Dahası bu kişilerin ruhsal ve zihinsel performansları hareketsiz yaşayan yaşıtlarına göre belirgin şekilde düzelmektedir. Bu nedenlerle ileri yaştaki bireylerin düzenli aerobik egzersiz yapması çok önemlidir. Evde yalnız kalmak, sosyal izolasyon, korku ve devamlı baskı altında yaşamak gibi ek sorunlar egzersizin etkilerinden daha da mühim biçimde bu yaşlı insanların sağlığını kötü etkilemektedir” diye konuştu.



“Hastalarımızın ilaçlarına devam etmelerini şiddetle önermekteyiz”


Salgınla mücadelede güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın önemine değinen Korkmaz, kalp damar hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların bağışıklık sistemine olumsuz bir etkisi olmadığını vurgulayarak, “Pandeminin başlangıç döneminde çok fazla bilgi kirliliğinin arasında bu bilgi de yayıldı. Öncelikli olarak ACE ve RAS inhibitörleri diye adlandırılan ilaçlar suçlandı. Eldeki bilgilere bakalım. Önceden var olan hipertansiyon sıklığı, ciddi COVID-19 hastalarında daha yüksek görünmekte. Ancak hipertansiyon yaşa bağlı olarak da artar. O yüzden epidemiyolojik verilerden sonuca gitmemek gerekir. ACE ve RAS inhibitörleri kalp damar hastalıklarında sık kullanılan ilaçlardır. Virüsün dokulara ACE reseptörü üzerinden giriyor olması nedeniyle bu grup ilaçlarla ilgili aşırı iddialara yol açmıştır. Elimizdeki veriler bunun böyle olmadığını ACE ve RAS inhibitörlerini zararlı olmak bir yana hafif koruyucu olduğunu göstermektedir. Bu nedenle hastalarımızın ilaçlarına devam etmelerini şiddetle önermekteyiz. Kolesterol ilaçlarının ise en sık kullanılanları “statin” grubudur. Statinlerin bağışıklık sistemi üzerine olumsuz etkisi yoktur. Tam tersine bağışıklık sistemi güçlendirici özellikler taşırlar. Hemen tümü yangı belirteçlerini (CRP, sedimentasyon) düzeltmektedir. Milyonlarca hastalık verileri bu ilaçlarla ilgili herhangi bir enfeksiyon sıklığında artış göstermemektedir. Hatta bazı küçük çaplı çalışmalar bazı enfeksiyonlara (örneğin tüberküloz) karşı yanıtı arttırdığını göstermektedir. Sonuç olarak kolesterol ilaçları da kesilmemelidir” şeklinde konuştu.



“Hastaları hastaneye getirmeden üretilen çözümler daha uygundur”


Vatandaşların salgın nedeniyle hastanelere gitmeye çekindiği bu süreçte, kalp hastalarının rutin kontrollerinin nasıl yapılması gerektiğine yönelik bilgi veren Korkmaz, şunları kaydetti:


“COVID-19 enfeksiyonu geliştiren kalp hastalarının sonuçlarının kötü olma riskinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, COVID-19 ile ilişkili enfekte kişilerle temasa karşı etkili bir şekilde korunmaları zorunludur. Kronik kalp hastalarını evde mümkün olduğunca tutmak ve kalp hastalarının hastanede kalış sürelerini kabul edilebilir en kısa sürelerle sınırlamak için tüm önlemler uygulanmalıdır. Bu süreçte rutin kontroller için online doktor görüşmesi ve e-konsültasyon gibi önlemler uygulanmalıdır. Bu tip yaklaşımlar birçok hastanede kullanıma sokulmuştur. Sonuç olarak hastaları hastaneye getirmeden üretilen çözümler daha uygundur. Kalp hastalarının hastaneye gelmeleri gerekli ise teşhis veya tedavi amaçlı nedenlerle geçici olarak hastane tesislerine eriştiklerinde, sistematik olarak cerrahi maskeler giyerek, sosyal mesafeyi ve uygun hijyen kurallarını uygulayarak kendilerini korumalıdırlar. Elleri sağlanan dezenfektanlarla yıkanmalı, muayene eden hekimler de benzeri süreçleri izlemelidir. Bu süreçler Sağlık Bakanlığı tarafından çok ayrıntılı yönergelerle tanımlanmış ve tüm ülkede uygulanmaktadır.”



“Bu gruptaki kişilerin oruç tutmaları uygun kabul edilmemektedir”


Korkmaz, salgın döneminde Ramazan ayında oruç tutmak isteyen kalp hastalarına tavsiyede bulunarak, ”Kalori kısıtlaması ve dönemsel açlık kalp damar hastaları için zararlı olmak bir yana yaralıdır. Ancak su kısıtlaması değildir. O yüzden bu gruptaki kişilerin oruç tutmaları uygun kabul edilmemektedir. Yeterli sıvı almaları, ilaç saatlerini iki zaman dilimine sıkıştırmamaları gibi gerekçelerle oruç tutmamaları daha yararlıdır. Ayrıca hastalarımızın çoğunluğunun ileri yaşta olması, şeker tansiyon gibi hastalıklarının varlığı sıvı ve ilaç alımını şart koşmaktadır. Tüm bu temel bilgilendirmeye karşı oruç tutmak isteyen hastalara verilebilecek en yaralı tavsiye ilaçlarını iftar sahur saatlerine ayarlamaları ve bol sıvı almaları olacaktır” şeklinde konuştu.


Herkesin Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu önerilerine uyması gerektiğinin altını çizen Korkmaz, kişilerin maske, el yıkama, fiziksel mesafeyi koruma gibi önlemlerin yanında her koşulda hareket etmeleri, ilaçlarını düzenli kullanmaları ve yeterli sıvı almaları gerektiğini de sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar Erkilet sakinleriyle buluştu Kocasinan Belediye Başkanı ve Başkan Adayı Ahmet Çolakbayrakdar, Kocasinan’ı hak ettiği şekilde daha ileri noktalara taşımak için yoğun gayret sarf ettiklerini belirterek, ‘Kocasinan’da yaşamak ayrıcalıklıdır’ dedirtene kadar projeleri ve yatırımları artırarak devam edeceklerini söyledi. Erkilet Mahallesi’nde düzenlenen programa Kocasinan Belediye Başkanı ve Başkan Adayı Ahmet Çolakbayrakdar, AK Parti Kocasinan İlçe Başkanı Selçuk Melekoğlu, MHP Kocasinan İlçe Başkanı Hacı Ali Doğan, AK Parti ve MHP yönetim kurulu üyeleri, muhtarlar, meclis üyeleri ile vatandaşlar katıldı. Programda konuşan Başkan Çolakbayrakdar, her mahalle için projeler geliştirdiklerini ve imkanlar ölçüsünde çözmeye çalıştıklarına dikkat çekerek, “Kocasinan Belediyesi olarak her alanda her bir noktada yaptığımız çalışmalarla hemşehrilerimizin güler yüzüyle karşılaşıyoruz. ‘Kocasinan’da yaşamak ayrıcalıklıdır’ dedirtene kadar yoğun çalışmaya devam edeceğiz. 9 yıldır Kocasinan’ın her bir mahallesine hizmet ediyoruz. 45 merkez ve 48 köyümüz olan ilçemizde her bir cadde ve sokakta izimiz var. Özellikle geçen ay açılışını yaptığımız Kayseri’mizde en büyük tesis olan 41.tesisimiz hayırlı uğurlu olsun. Ayrıca Tarman kültür Merkezi’ni de bu yıl tamamlayacağız. Sadece kütüphane hizmeti değil, içinde biyolojik göleti olan bir Kafe Sinan’ı da bölgeye kazandıracağız. Her geçen gün güzelleşen mahallemiz, gelişiyor ve her geçen gün yenileniyor. Kayseri’mize yakışan hizmetler yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde de inşallah çok güzel hizmetlere imza atacağız. Buradan Hızır İlyas köşkü ve Erkilet Millet Bahçesi’nde bir seyir terası yapacağız. Herkesin gelmek istediği bir seyir terası olacak. Gerek şehir dışından gerek hemşehrilerimiz, bu bölgeye akın edecek. Orası şimdiden cazibe merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Gök Gözlem Evi olarak hizmet veren o bölgeye bir de uzay ve astronomi ile ilgili Astronomi Köyü Projesini hayata geçireceğiz. Gençlik Merkezi, Sinan Kütüphane ve birçok tesislerimizle gençlerimize doğru mekânları ve doğru hizmet alacakları kurgulamanın peşindeyiz. O yüzden yapacağımız mekânlar ailelerin uğrak mekânı haline gelecek. Yakın gelecekte Kocasinan, her türlü cazibe alanları ile insanların burada yaşamak için can atacakları cazibe merkezi olacak” ifadelerini kullandı. MHP Kocasinan İlçe Başkanı Hacı Ali Doğan ise Başkan Çolakbayrakdar’ın yaptığı projelerin takdire şayan olduğunu belirterek “ Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Diğer Kocasinan adaylarının yapacakları projelerde yok. Kamyon arkası sözlerle vatandaşın karşısına çıkıyorlar ve aday oluyorlar. Dolayısıyla işi ehline teslim etmek lazım. Hep beraber, el ele gönül gönüle olmaktan ve birlikte hedefe varmaktan bir adım geri durmayacağız. 1 Nisan’da terör sevicileri değil, Vatanını, milletini, bayrağını, devletini ve gelecek nesilleri düşünen Belediye Başkanımız Ahmet Çolakbayrakdar, zafere imza atacak” diye konuştu. Bölge sakinleri ise hizmetlerle Erkilet’in çehresinin değiştiğini belirterek, yapılan hizmetlerden dolayı Başkan Çolakbayrakdar’a teşekkür etti.
Kayseri Büyükşehir’in Engelsiz Yaşam Merkezi, ‘ikinci yuva’ oldu Türkiye’nin alanında en kapsamlı engelsiz yaşam merkezlerinden biri olan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Besime Özderici Engelsiz Yaşam Merkezi, özel ihtiyaçlı bireylerin eğitim ve tedavi ihtiyaçlarına cevap verirken, engelsiz bir gelecek için de hizmet veriyor. Öğrenciler her gün yeni şeyler öğrenirken, aileleri de bu merkezi ikinci yuvaları olarak gördüklerini söyledi. Büyükşehir Belediyesi ile hayırsever Özderici ailesi iş birliğinde Türkiye’nin en kapsamlı engelsiz yaşam merkezlerinden birisi olarak hayata geçirilen Besime Özderici Engelsiz Yaşam Merkezi, ‘Hizmette Engel Tanımıyoruz’ mottosuyla hizmetlerini sürdürüyor. Engelli bireylerin bağımsız, kendine tamamen ya da azami ölçüde yetebilen, üreten, ayakları üzerinde durabilen bireyler olmasını sağlamak amacıyla 4 bin metrekare kapalı alan içerisinde yapay mimari halinde kurulan merkezde, 344 öğrenci ücretsiz eğitim ve tedavi görüyor. Merkezin kapalı alanı içerisinde 3 blok, çok amaçlı konferans salonu, kütüphane, spor salonu, yüzme ve hidroterapi havuzu, duyu bütünleme odası, kafeterya, müzik, spor ve İngilizce atölyeleri bulunurken, açık alanda ise spor sahası, hobi bahçesi, sera, kum havuzu gibi öğrencilerin fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarını destekleyecek, sosyal yaşam becerilerini güçlendirecek yapılar yer alıyor. Merkezde bireysel ve grup eğitimleri verilirken, müzik, spor, İngilizce, mutfak atölyeleri de bulunuyor. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde psikologlar çocukların öğrenmeye hazırlık sürecinde sosyal ve bilmekle alakalı destek olma, aile eğitimleri düzenleme, çocuğun okulu ile iş birliği kurma, çocuk ve aile arasındaki ilişkinin kuvvetlenmesi için çalışmalar yapıyor. Ayrıca ekip-biçmenin, ürün elde etme sürecinin, toprakla zaman geçirmenin bireysel olarak insanların stresini azalttığı, sosyalleşmelerine katkı sağladığı, doğal ortamda eğlenceli zaman geçirmelerine destek olduğu bilinmektedir. Ayrıca merkezde bulunan hobi bahçesi ve sera alanı ile öğrencilerin toprakla zaman geçirmeleri sağlanırken, öğrenciler sera bahçesinde tohum ekiyor, fizyoterapi seansında daha sağlam adımlar atıyor, engelsiz mutfakta tarifler öğreniyor ve yapılan etkinliklerle el becerilerini geliştiriyor. “Bu merkez, ikinci yuvamız” Özel öğrenciler, engelsiz bir gelecek için hizmet veren bu merkezde her gün yeni şeyler öğrenirken, öğrencilerin aileleri de merkezden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Bir öğrenci velisi, Besime Özderici Engelsiz Yaşam Merkezi’nin ikinci yuvaları olduğunu belirterek, “Bizim için ikinci bir evimizdir, burada çevremiz geniş, eğitmenlerimizle konuşmamız bizi rahatlatıyor, çocuklarımız arkadaşlarını görünce rahatlatıyor, personel güler yüzlü, burası bizim için ikinci ev, gösterebileceğimiz bir adres, ikinci yuvamız” diye konuştu.