POLİTİKA - 14 Ocak 2020 Salı 14:18

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kürsüyü şehit Mehmet Şirin Demir’in kızına bıraktı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kürsüyü şehit Mehmet Şirin Demir’in kızına bıraktı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yarım asır önce ‘Boğaziçi Köprüsü İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir’ diyen zihniyet şimdide ‘Kanal İstanbul en büyük felakettir’ kampanyasını sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yarım asır önce ‘Boğaziçi Köprüsü İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir’ diyen zihniyet şimdide ‘Kanal İstanbul en büyük felakettir’ kampanyasını sürdürüyor. Zincirleme yapmakla bunu engelleyemezsiniz” dedi.


TBMM’de AK Parti Grup Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul projesine ilişkin bugüne kadar yapılmış çalışmaları anlatarak, kimsenin bu projenin yapımını engelleyemeyeceğini söyledi.


Mardin Nusaybin’de sınır ötesinden atılan bomba ile şehit edilen Mehmet Şirin Demir’den bahseden ve kürsüde duran saksıdaki toprağın onun kabrindeki topraktan alınarak kızı tarafından kendisine getirildiğini belirten Erdoğan, şehit Mehmet Şirin Demir’in kızı TRT Kürdi çalışanı Gülay Demir’i kürsüye çağırdı.


Erdoğan, grup toplantısında, Mardin Nusaybin’de teröristler tarafından sınır ötesinden atılan bomba ile şehit edilen Mehmet Şirin Demir’in kızı Gülay Demir’i kürsüye çağırdı.


“Zincirleme yapmakla bunu engelleyemezsiniz”


Kanal İstanbul tartışmasına değinen ve bu tartışmanın Türkiye’de icraat yapanlarla, tek misyonu yapılanları engellemek olanlar arasındaki farkı gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü 15 Temmuz şehitler köprüsü inşa edilirken kanal İstanbul’a verdikleri tepkinin aynısını söylemişlerdi. Yarım asır önce ‘Boğaziçi Köprüsü İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir’ diyen zihniyet şimdide ‘Kanal İstanbul en büyük felakettir’ kampanyasını sürdürüyor. Değişen bir şey yok, kelimesi kelimesine aynı. Emin olun Kanal İstanbul’a karşı çıkanlarının hiçbirinin bu projenin aslında ne olduğu konusunda en küçük bir bilgileri, fikirleri bulunmuyor. Öyle bir dertleri yok. Bu işin ne olduğunu biz de, arkadaşlarımızda defaatle anlattık. Burada Kanal İstanbul’un ne olduğunu bir kez daha anlatayım ki, sonra ‘duymadık, bilmiyorduk, haberimiz yoktu’ demesinler. İstanbul Boğazı yılda ortalama 45 bin geminin geçtiği, günde 500 bin kişinin iki yaka arasında taşındığı, üzerindeki yük ve insan trafiği baskısının her geçen yıl arttığı bir yer haline gelmiştir. Montrö Sözleşmesine göre Boğaz’dan geçen ticari gemi trafiğini engelleme hakkımız bulunmuyor, kılavuz kaptan ve römorkör gibi uygulamalar kazaları önlemede yetersiz kalıyor. Şehrin iki yakası arasındaki deniz trafiğini engellemek de ekonomik ve sosyal olarak mümkün değil. Ülkemizin gözbebeği İstanbul’u Boğaz’daki bu tehlikeli trafik ile başbaşa bırakamayacağımıza göre yeni alternatifler üretmemiz gerekiyor. Dünyadaki örneklere baktığımızda Kanal İstanbul tarzı su yollarının hem yaygın hem de karlı olduğunu görüyoruz. Kanal İstanbul projesi bu arayışın sonunda ortaya çıkmıştır. Bu proje yeni ortaya atılmış değildir. Tarih boyunca aynı amaçla hayal edilmiş diğer projeleri bir kenara bırakıyorum, AK Parti olarak bizim de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemden itibaren İstanbul’da Kanal İstanbul projesinin arayışı içine girdik. Ne zaman ki hükümet olduk, yaklaşık 9-10 yıllık emeğimiz var, bu çalışmayı sürdürüyoruz. 2011 yılında milletimize bu sözü verdik ve adım adım dersimizi çalıştık. Esasen 2023 hedeflerimizden biri olan Kanal İstanbul’u yapmakta geç bile kaldık. Bu tür projelerde ciddi ve uzun süren ön hazırlıklar gerekiyor. Bugüne kadar jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar, dalga ve deprem analizleri, trafik etütleri, proje hazırlığı, alt yapı deplase ihtiyaçları, çevresel etki çalışmaları gibi süreçleri tamamladık. Bu çalışmalarda 11 farklı üniversiteden ve çeşitli kamu kurumlarından 34 ayrı bilim dalına mensup 200’ün üzerinde bilim insanı görev aldı. Kanal için belirlenen 5 farklı güzergahtan en uygun olanı üzerinde karar verildikten sonra 304 ayrı noktada 17 bin metrenin üzerinde sondaj yapıldı. Güzergah boyunca 248 jeofizik etüt gerçekleştirildi. Labaratuvar deneyleri ve zemin çalışmalarının ardından Kanalın modellemesine geçildi. Bunun için kendi alanlarında dünyanın en önde gelen firmalı ile çalışıldı. Mühendislik projelerinin ve ÇED çalışmalarının tamamlanmasıyla bugünkü aşamaya gelindi. Kanal çalışma alanı 152 milyon metrekareyi bulurken, bunun yaklaşık 3’te 1’inde kamulaştırma ihtiyacının olduğu görüldü. İnşa maliyeti 75 milyar lira olarak hesaplanan Kanal İstanbul bünyesinde 2 liman, 1 yat limanı, 1 lojistik merkezi, 7 köprü, 2 demiryolu hattı, 2 hafif raylı sistem hattı yer alacak. Kanal etrafında büyük bölümü kentsel dönüşüm çerçevesinde sadece 500 bin kişilik konut alanına izin verilecek. Buna bir tarafta rezerv alan da diyebiliriz. Bu 500 bin kişi İstanbul’a dışarıdan gelmeyecek. Şehrin kendi içinde bir yerleşim hareketliliği olacak. İnşaat sürecinde ortaya çıkacak hafriyat bu projeye mahsus bir yöntemle değerlendirilerek, şehrin olumsuz etkilerden korunması sağlanacak. Görüldüğü gibi bu tüm unsurları ve boyutları ile iyi çalışılmış her ayrıntısı düşünülmüş bir projedir. Zincirleme yapmakla bunu engelleyemezsiniz. Projenin finansmanında ve inşasında herhangi bir sıkıntı, sorun yaşamayacağımıza inanıyoruz. Bizim işimiz eser üretmek, onların işi boş boş konuşmaktır” diye konuştu.


“Sen bunu nasıl engellersin, senin buna gücün yeter mi?”


Önceki büyük projelerden bahseden ve yapılan eleştirileri hatırlatan Erdoğan, “Yürekleri kin ve nefret kaplayınca göz görmüyor, kulak işitmiyor, dil konuşmuyor, kalp nasırlaşıyor. Ülkenin ve milletin hayrına hiçbir proje, fikir, eser üretmeyip, sadece Türkiye’nin tökezlemesini, hatta yere serilmesini uman, buradan siyasi rant devşirme peşinde olanlara diyecek söz bulamıyorum. İstanbul’da İkitelli’de dev bir hastane yapıyoruz. 2 bin 600 yatak kapasiteli bir hastane. Oranın raylı sistemini de AK Partili belediye yapma sözü vermişti, şimdi gelmiş ‘yapmam’ diyor, istediğin kadar ‘yapmam’ de, biz o projeyi de hayata geçireceğiz. Bu bizim milletimize verilmiş bir sözümüzdür. Sen bunu nasıl engellersin, senin buna gücün yeter mi? Kendi ülkesinin başına bir musibet gelmesi için gece gündüz hevesle bekleyen bu hastalıklı zihniyete dersini milletimiz 2023 ve 2024 milletimiz sandıkta verecektir” şeklinde konuştu.


Erdoğan, konuşmasında partililere de seslenerek, seferberlik ruhu ile kesintisiz çalışma talimatı verdi. “Partimizdeki hiçbir görev kimsenin tapulu malı değildir” açıklamasında bulunan Erdoğan, işinin hakkını veremeyenlerin yerini yapacak olanların alacağını söyledi.


“Siz kendiniz tiyatrosunuz”


Konuşmasında Diyarbakır annelerine de değinen Erdoğan, “Evlatlarına kavuşmak için yaktıkları ışık ile terör örgütünün karanlık yüzünü ifşa ettiler. Ama bakıyorsunuz ki, ana muhalefet, bunların ikizi durumunda olan malum parti ile tiyatro izliyorlar. Bu tiyatroyu kiminle beraber izliyorlar, kimin eserini orada canlandırıyorlar, şuanda terörden cezaevinde yatan şahsın eserini orada sergileyerek bunu birlikte izliyorlar. Bunlar dün Ankara’dan İstanbul’a da beraber yürüdüler. Şimdide hani diyordu ya ‘tiyatro’ diye, siz kendiniz tiyatrosunuz. Eğer sıkıyorsa çık Diyarbakır’a git, oradaki annelerin gözyaşlarına ortak ol. Onların yavrularını dağa beraber omuz omuza yürüdüklerin kaçırdı. Hadi git oraya, niye gidemiyorsun? Böyle bir şey yapamaz. Onların böyle bir derdi yok. Onlar sadece katillerle beraber omuz omuza yürürler. Zalimlerle beraber omuz omuza yürürler”


“Gülay kızımızın bir baba yarası var. Bu salonda onun yarasına yarenlik eden yüzlerce kardeşi de var”


Barış Pınarı Harekatı başladığında teröristlerin korkaklıklarını gösterdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ordusu ve Suriye Milli Ordusu’nun karşısına çıkmaya cesaret edemeyen hainlerin sivilleri hedef aldığını, bu saldırılarda 22 sivil vatandaşın şehit olduğunu, 189 vatandaşın da yaralandığını söyledi.


Mardin Nusaybin’de sınır ötesinden atılan bomba ile şehit edilen Mehmet Şirin Demir’den bahseden ve kürsüde duran saksıdaki toprağın onun kabrindeki topraktan alınarak kızı tarafından kendisine getirildiğini belirten Erdoğan, şehit Mehmet Şirin Demir’in kızı TRT Kürdi çalışanı Gülay Demir’i kürsüye çağırdı. Erdoğan, “Esnaf olan Mehmet kardeşimiz sınır ötesinden atılan bir havan mermisi ile yaralananlara yardım ederken ikinci havan mermisinin hedefi olmuş ve şehadet mertebesine erişmiştir. Bu vesile ile sivil, güvenlik görevlisi ve Suriye Milli Ordusu mensubu tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Mehmet kardeşimiz şehadetinden bir süre önce kızı Gülay’a bir çiçek hediye etmişti. Gülay kızımıza babası şu ifadeyi kullanmış, Gülay’da bana bunu söyleyince gerçekten burada bir dervişlik yatıyor demiştim, o ifade de çok anlamlıydı, ‘yarası olmayanın yâri olmaz.’ Gülay kızımızın bir baba yarası var. Bu salonda onun yarasına yarenlik eden her kökenden, her şehirden, her meşrepten yüzlerce kardeşi de var. Gülay kızımız görevi gereği gittiği 81 vilayetimizden aldığı topraklara babasının mezarından getirdiği toprağı da ilave ederek gözü gibi baktığı çiçeği bize hediye etti. Kızımız 81 vilayetten bu toprağı toplarken babası ona ‘bu ülkenin her yeri senin memleketin, vatanına, bayrağına sahip çık’ diye nasihat etmişti. Biz de şehidimizin ve onun biricik kızının emaneti olan birliğimizin, beraberliğimiz, kardeşliğimizin sembolü gördüğümüz bu çiçeği evimizin ve kalbimizin en müstesna yerine yerleştirdik” dedi.


Kürsüde bir konuşma yapan Gülay Demir, “Kürt çocukları üzerinden senelerce tiyatrolar yapıldı, filmler çevrildi. Ama artık bilmelidirler ki, o tiyatrolarda perdeler kapandı, filmler vizyona artık girmiyor. Kürt çocukları kendi senaryoları ile kendi senaryoları ile kendi filmlerinin kahramanı oluyorlar. Ben Türkiye’nin incisi Mardin’de doğup büyümüş bir Kürt kızıyım. 81 ilin her toprağı benim memleketim. Türk Bayrağı altında okudum. Bilmiyorum ne kadarına gücüm yeter ama nefes aldığım süre boyunca babamın bana öğrettiği bütün ilkeleri uygulayacağıma söz veriyor. Babamdan bir çok şey öğrendim, yaram var, elhamdülillah yarama yarenlik edenler de var. Ondan en çok teşekkür etmeyi, affetmeyi öğrendim. Bir insanın kalbini kırmanın bir insanın canını almak kadar günah olduğunu babamdan öğrendim. Ben bugün buradan bütün cesur şehit çocuklarına babalarının ardından ayakta durmayı başarabilen yiğit kızlara selamlarımı gönderiyorum. Mazlumlar için inşirah var, zalimler için yaşasın cehennem” ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Biz de zalimler için yaşasın cehennem diyerek yolumuza gayretle devam edeceğiz. Gülay bu güzel çiçeği saklamaya devam edeceğiz” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda AK Partiye katılan 5 belediye başkanına rozetlerini taktı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu Trabzon’da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, “Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte” dedi. Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, “Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza’nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs’ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye’den Çin’e giden de var, Çin’den Türkiye’ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor” diye konuştu.
Bitlis Bölgenin ilk kapalı yöntemle tüp açma operasyonu Tatvan’da gerçekleştirildi Bitlis’in Tatvan ilçesinde Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Mediha Kübra Ceylan tarafından bölgede ilk olan kapalı yöntemle tüp açma operasyonu gerçekleştirildi. Tatvan Devlet Hastanesinde kadın doğum uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Mediha Kübra Ceylan, hastane ve bölgede ilk olan bir operasyonu gerçekleştirdi. Özel hastanelerde yüksek maliyetlerle yapılan kapalı yöntemle tüp açma operasyonunu Tatvan Devlet Hastanesinde gerçekleştiren Op. Dr. Ceylan, büyük bir başarıya imza attı. Yaklaşık bir yıldır takipli hastası olan 34 yaşındaki 3 çocuk annesi H.E.’nin doğal yollarla yeniden gebe kalması için hastayla birlikte operasyon kararı alan Op. Dr. Mediha Kübra Ceylan, devlet hastanelerinde nadir gerçekleştirilebilen bir yöntemle önemli bir operasyon gerçekleştirdi. Daha öncesinde tüpleri bağlanan hastasına kapalı yöntemle tüp açma operasyonu gerçekleştiren Ceylan, hastasının yeniden doğal yollarla gebe kalmasına imkan sağlamış oldu. Gerçekleştirilen operasyon sonrası hastasını serviste ziyaret eden Op. Dr. Mediha Kübra Ceylan, yapılan operasyon ve süreçle ilgili hastasını bilgilendirdi. Yapılan operasyon ve operasyonun önemiyle ilgili bilgi veren Op. Dr. Mediha Kübra Ceylan, bölgenin kapalı yöntemle yapılan ilk tüp açma operasyonunu başarılı şekilde gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını ifade etti. Yapılan başarılı operasyon sayesinde son doğurduğu bebeğini kaybeden annenin yeniden doğal yollarla gebe kalabileceğini anlatan Ceylan, “Hastamız bize daha önce geçirmiş olduğu sezaryen sırasında tüplerinin bağlanması sonucu doğal yollarla çocuğu olmayacağı için başvurdu. Son doğurduğu bebeği maalesef hayatını kaybetmişti. Bebeğini kaybetmesi üzerine tekrar çocuk istemiyle bize başvurdu. Önceki sezaryenının üzerinden iki yıl geçmesi gerektiğini daha öncesinde iletmiştik. Bu hastamız benim bir yıldır kontrollerine gelen takipli hastamdı. Ardından da son sezaryenının üzerinden iki yıllık süre geçince birlikte tüpleri açma operasyonu yapmaya karar verdik. Hastamızın tüp bebek seçeneği yok muydu? Elbette vardı. Tüp bebekle de gebe kalabilirdi. Biliyorsunuz ki yardımcı üreme teknikleriyle gebe kalmak, gebeliğe bağlı bütün hastalık risklerini arttırmaktadır. Bizim yapmış olduğumuz ameliyatta da elbette riskler vardı. Çok şükür sorunsuz ve başarılı şekilde yaptık. Biz hastamıza kapalı yöntem ile tüp açma operasyonu gerçekleştirdik. Operasyon sonrası 48 saatlik sürecin ardından hastamızı taburcu edeceğiz. Altı hafta sonra belli kontrollerini yapacağız. Hastamızı bu bir yıllık süreçte de takibe devam edeceğiz. Yine iletişim halinde olacağız kendisiyle. Yapmış olduğumuz operasyon ile hastamızın fizyolojik olarak gebe kalması için tüplerini açtık. Yani tüp bebek ihtiyacını ortadan kaldırdık” dedi. “Kapalı yöntemde cerrahi riskler azalıyor, iyileşme süreci hızlanıyor” Kaplı yöntemle yapılan tüp açma operasyonunun açık ameliyatlara nazaran daha üst bir cerrahi beceri ve tecrübe gerektirdiğini kaydeden Ceylan, şöyle konuştu: “Bu ameliyat bölgede açık yöntemle çok sık yapılabilen bir ameliyat. Ancak biz bunu daha üst bir cerrahi beceri gerektiren kapalı yöntem ile gerçekleştirdik. Bu operasyonu yapmak için sadece yeterli imkan olması yetmiyor aynı zamanda cerrahi beceri de gerekiyor. Nerdeyse mikro cerrahi kabul edilebilecek bir ameliyat ve bu ameliyat cerrahi el becerisi ve tecrübe gerektiriyor. Çünkü kapalı olarak yaptığımızda orta çaplı bir damar büyüklüğünde kesilmiş bir organı yerinden tekrar açıp uç uca dikmemiz anlamına geliyor. Kapalı yöntemin önemine gelecek olursak, tabi ki açık cerrahiye göre karnın bütün kaslarını kesmemize gerek kalmıyor. Sadece küçük üç tane delikle bu ameliyatı yapabiliyoruz. Bu yöntemde hastaların operasyon sonrası iyileşme süreci çok daha hızlı oluyor. Çünkü herhangi bir kesik olmuyor, ağrıya neden olabilecek bir durum olmuyor. Bizim hastamız da ameliyattan 6 saat sonra ayağa kalktı ve yürüdü. Günümüzde artık en az kesi ile ameliyatları yapmaya çalışıyoruz. Bu hastamız için de fizyolojik olarak gebe kalması için tüplerini açtık. Yani tüp bebek ihtiyacını ortadan kaldırdık. Ameliyatı kapalı yöntem ile yapıp kesi olayını ortadan kaldırdık, ağrı ve cerrahi risklerini azalttık, cerrahi süresini azalttık. Bu imkanı bize verdiği için hastamıza ve devletimize teşekkür ediyoruz. Ayrıca, bu beceriyi kazanmamda emeği geçen İstanbul’dan Onkolog Alpaslan Kaban Hocam başta olmak üzere tüm hocalarıma teşekkür etmek istiyorum.” “Tüplerin bağlanması yumurtalık kanseri riskini azaltıyor” Tüplerin bağlanmasının yumurtalık kanseri riskini azalttığının kanıtlanmış bir durum olduğuna işaret eden Ceylan, “Normalde tüplerin bağlanmasını, tüplerin bağlanmasıyla korunmayı çok faydalı görüyorum. Sezaryenler sırasında ya da sezaryenlerden sonra ailelerini tamamlamış çiftler tarafımıza başvurarak tüplerini bağlatarak korunmayı talep ediyorlar. Bu en konforlu olanı ve üstelik çok kolay bir ameliyat. Tüpleri bağlamak neden faydalı diye soracak olursak; tüpleri bağlamanın kanıtlanmış bir şekilde yumurtalık kanseri riskini azalttığı bir gerçek var. O yüzden eğer kadınlarımız artık çocuk sahibi olmak istemiyor ve doğal yollarla korunmak zor geliyorsa tüplerini bağlatmayı tavsiye ediyoruz” diye konuştu.
İstanbul Yurtta hava durumu Yurdun kuzey, iç ve batı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun batısı, Edirne, Kırklareli, Çanakkale, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Bilecik, Bolu, Düzce, Karabük, Zonguldak ve Bartın çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı mevsim normalleri üzerinde seyretmeye devam edecek. Rüzgar, genellikle güney, güneydoğu kesimlerinde kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, İç Ege, Batı Akdeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu ile Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimlerinde güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve yer yer fırtına (40-80 km/saat) şeklinde esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, sabah saatlerinde ve akşam saatlerinden sonra yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 27 İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu 23 İzmir: Parçalı ve çok bulutlu 26 Adana: Parçalı ve az bulutlu 38 Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinde yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 27 Samsun: Parçalı ve az bulutlu 27 Trabzon: Parçalı ve az bulutlu 29 Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 25 Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 32