POLİTİKA - 10 Ekim 2019 Perşembe 15:20

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Şuana kadar 109 terörist öldürüldü”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Şuana kadar 109 terörist öldürüldü”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü. 109’un dışında yaralılar ve teslim olanlar da var” dedi.


AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Suriye’de diğer tüm gelişmelere gözlerini kapayıp sadece Türkiye’yi eleştirmeyi alışkanlık haline getirenleri ahlaka davet eden Erdoğan, “Suriye topraklarındaki gerçek işgalcilere ses edemeyenlerin, Türkiye’nin meşru haklarını koruma konusundaki adımlarına karşı çıkması en basitinden bir acziyet, bir teslimiyet ifadesidir. Onlar aciz olabilir, Türkiye öyle değildir, gerektiğinde hakkını kendi gücü ile almasını bilir” diye konuştu.


Türkiye’nin bu noktaya durduk yere gelmediğinin altını çizen Erdoğan, “Suriye krizinin başladığı 2011 yılından beri bu ülkedeki sorunun tüm kesimlerin haklarını güvence altına alan demokratik bir yöntemle çözümü için gayret gösterdik. Bizzat Beşar Esad’a bu konuda defalarca telkinde bulunduk. Rejimin tercihi demokratik yöntemlerden değil, zor kullanmaktan yana oldu. 1 milyona yakın insanı Beşar Esad Suriye’de öldürdü. Bunlar onun halkıydı. Kendi halkını katleden bir insan ile karşı karşıyayız. ‘O giderse yerine kim gelir?’ sorusunu soran liderler var. ‘DEAŞ gelirse ne olur?’ DEAŞ’ı sen getirirsen benim söyleyecek bir şeyim yok, Suriye halkı DEAŞ’ı getirir mi getirmez mi görelim. Demokrasi nedir, halkın iradesine saygıdır. Suriye halkı da DEAŞ’ı getirecek kadar aklını peynirle yememiştir. Yıllar süren iç çatışmalarda rejimin, DEAŞ’ın ve PKK-YPG’nin zulmü yüzünden 12 milyon Suriyeli evlerini terk etti. Şuanda ülkemizde yaklaşık 4 milyon Suriyeliye yıllar boyunca ev sahipliği yaptık. Bunların 365 bini Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile güvenli hale getirdiğimiz bölgelere, başta Cerablus olmak üzere geri döndü. Kalan 3,6 milyon Suriyeli kardeşimiz ülkemizin 81 vilayetine dağılmış şekilde hayatlarını sürdürüyor. Utanmadan, sıkılmadan şu ifadeyi kullanıyorlar; biz Kürtlere karşıymışız. Terbiyesizlik yapmayın. Şuanda sadece Kobani’den bizim ülkemize gelen 300 bin Kürt bizim ülkemizde misafirimiz olarak yaşamaktadır. Önce bunu konuşalım. Bunu niye konuşmuyoruz. Amerika bunu görmez, AB bunu görmez. Biz kime neyi anlatacağız. Hiç olmazsa kendi milletimiz bu görsün. Parlamentoda sırtını terör örgütüne dayayan bir grup var, onlar zaten gözleri var görmez, ama göstereceğiz. Biz sadece bununla kalmadık, yaklaşık 3 milyon Suriyeliye kendi toprakları içinde hayatlarını sürdürebilmeleri için gereken yardımı yapıyoruz. Bugüne kadar 40 milyar dolarlık bir harcama ile Suriye konusundaki insanı duruşumuzu tüm dünyaya biz ispat ettik. Dünyada hangi ülke bunu yaptı? Bizi eleştiren bazı Arap ve Avrupa ülkeleri acaba kaç tane Suriyeliye kucak açtı. Bu soruların cevabını bekliyoruz” şeklinde konuştu.



“Bu terör örgütleri NATO üyesi olan Türkiye’ye saldırırken siz buna sessiz kalamazsınız”


Rejim bölgesine olduğu gibi bölücü terör örgütünün kontrolü altında olduğu bölgelere de kimsenin dönmek istemediğini, insanların zulüm bakımından ikisini aynı gördüğünü kaydeden Erdoğan, “Bizim bu sınır ötesi harekatımızın altında güneyimizde bir terör devleti kurulmasını engellemek var, biz buna çalışıyoruz. Buna fırsat veremeyiz. Bunun daha ileri noktası var, onları şuanda burada konuşmaya dilim varmıyor. Aradan geçen uzunca bir zaman boyunca maalesef beklediğimiz adımlar atılmamış, sadece ülkemizi oyalamaya yönelik taktiklere başvurulmuştur. Türkiye gibi kadim bir devletin karşısında bizzat muhataplarımızın ifadesiyle, parayla kullanılan bir örgütün hükmünün olamayacağı bellidir. Buradan NATO ülkesi olanlara sesleniyorum, başta Amerika, biz Türkiye’yiz, bir NATO üyesi ülkeyiz. 5. maddeyi gayet iyi biliyorlar. Bu terör örgütleri NATO üyesi olan Türkiye’ye saldırırken siz buna sessiz kalamazsınız, buna hakkınız yok, eğer NATO üyesi ülkesiyseniz. NATO ülkeleri içinde NATO’ya karşı olan sorumluluklarını yerine getiren en önemli ülkelerden birisi Türkiye’dir. İlk 3’ün içinde ücretini takır takır ödeyen ülke Türkiye’dir. Siz Türkiye’yi birkaç tane zibidi terör örgütüne tercih edeceksiniz öyle mi? Buna eyvallah edemeyiz. Bunun da gereğini yapmaya mecburuz” ifadelerini kullandı.



“Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü”


Türkiye’nin kendi göbeğini kendisinin kesmesinden başka çaresinin kalmadığını söyleyen Erdoğan, “Dün saat 16.00 itibarıyla Hava Kuvvetlerimiz önceden belirlenen hedefleri vurmaya başladı. Ardından topçularımız önceden belirlenen hedefleri imha etti. Son olarak 22.30 civarında kara birliklerimiz devreye girdi. Harekatımız tüm unsurların katılımıyla Tel Abyad ve Resulayn bölgesinde devam ediyor. Ben konuşmamdan sonra ayrılacağım, Numan Bey’in riyasetinde toplantı devam edecek, Savunma Bakanımız teferruatlı bilgiyi sizlerle paylaşacak. Harekat başladığı saatten şuana kadar 109 terörist öldürüldü. Terör örgütü ve yandaşları ülkemizi karalamak ve harekatımıza gölge düşürmek için yalan yanlış bir sürü haber yaymaya başladılar. 109’un dışında yaralılar ve teslim olanlar da var. Henüz operasyona başladığımız bir yerde Hristiyan Suriye vatandaşlarının yaşadığı bir bölgeye önce roket atıp, ardından ‘Türkiye sivilleri bombalıyor’ diye ortalığı ayağa kaldırmaya kalktılar. Bombayı atan sizsiniz, füzeleri atan sizsiniz terbiyesiz herifler. Bu kara propaganda makinasına karşı gerekli tedbirleri aldık. Doğruları tüm dünya ile paylaşıyoruz. Hristiyan olan vatandaşların liderleri kendileri açıklama yaptılar, bize olan güvenlerini ifade ettiler. Terör örgütünün sınır ötesinden yaptığı saldırılarla çeşitli ilçelerimizde evleri tahrip etti, sivil vatandaşlarımızın yaralanmasına yol açtı. Askerimizin karşısına çıkacak yüreği olmayanlar boş buldukları yerlerde sivillere saldırarak gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar. Bunlar öyle terbiyesiz ki, kendi yayın organlarından çocukları gösteriyorlar. Çocuk katili sizsiniz, kadınlara saldıran katil sizsiniz. Bizim savunma imkanı olmayanlara asla elimiz kalkmaz. Bu bizim inancımızın gereği haramdır, yapamayız. Bu yılanların hepsinin başını en kısa sürede ezeceğiz. Suriyeli kardeşlerimizin huzuru için, Kürt kardeşlerimizin huzuru için bunu başaracağız. Henüz harekata başladığımız diğer bölgelerle ilgili çalışmalarımız sürüyor, vakti saati geldiğinde oralarda da Türkiye’nin gücünü göstereceğiz. Daha önceki harekatlarda ne yaptıysak burada da onu yapacağız. Gittiğimiz yerlere barışı, huzuru, güvenliği, esenliği getireceğiz. Rabbim ordumuzu muzaffer eylesin, güvenlik güçlerimizin her birini korusun, ülkemizi ve milletimi her türlü beladan, şerden, musibetten, husumetten, düşmanlıktan muhafaza etsin. Barış Pınarı Harekatımıza destek veren MHP, İYİ Parti, CHP başka olmak üzere tüm siyasi parti liderlerimize, tüm siyaset ve devlet insanlarımıza, STK kuruluşlarına, sanatçılarımıza, gazetecilerimize, sporcularımıza her kesimden vatandaşlarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Terör örgütünün desteği ile parlamentoya girmiş olan sözde siyasi partiye sesleniyorum, benim ordumu işgal gücü olarak gösteremezsin, bu ahlaksızlığın, edepsizliğin daniskasıdır. İşgal varsa o sizin maharetinizdir. Siz bulunduğunuz yerlerde sadece işgal ile kalmadınız, binaları kendi içinden tünellerle açmak suretiyle oralarda sorgulama hücreleri kuracak kadar alçaksınız siz. Artık oraları kaybettiniz, şimdi Türkiye’de bu tür yerleriniz kalmayınca Suriye’de tüneller açtınız. Oraları da yıkacağız. Bütün bunlardan hareketle tabii ki en büyük teşekkür bu harekatı canı gönülden destekleyen milletimizedir” dedi.



“Türkiye’nin hiç kimsenin toprağında, malında, mülkünde gözü yoktur”


Barış Pınarı Harekatı’nın bölgeyi güvenli hale getirdikten sonra bölgede yaşayan herkesin kendi evine dönmesini sağlayacağını belirten Erdoğan, bölücü örgütün bozmaya çalıştığı demografik yapının iç savaş öncesi haline uygun şekilde yeniden tesis edileceğini kaydetti. Erdoğan, “Bölücü örgüt kontrolü altında tuttuğu bölgelerde 1 milyon kişiyi yerinden etmiştir. Bunların 3’te biri Kürt kardeşlerimizden oluşuyor. Bizim planımız herkesin yeniden kendi evine dönebilmesidir. Böylece bölgeyi bozulmaya çalışılan demografik yapısına yeniden kavuşturacağız. Bir de kendi ülkesine dönmek isteyip de artık oturacak evi kalmamış olanlar var, bunlar için de yeni yerleşim yerleri inşa etmeyi planlıyoruz. Bu yerleşim yerlerini uluslararası toplumun finansmanı ile inşa etmeyi planlıyoruz. Böylece Suriye’nin herkes için geri dönülebilir, yaşanabilir hale gelmesini temin etmiş olacağız. Türkiye’nin hiç kimsenin toprağında, malında, mülkünde gözü yoktur. Aynı şekilde Türkiye ile birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu’nun da asla böyle bir niyeti yoktur. Türkiye olarak, bölge halkına bu konuda en küçük bir taşkınlığa müsaade edilmeyeceğinin garantisini şimdiden veriyoruz. Şu veya bu sebeple YPG saflarına katılmış Suriyeli kardeşlerime bir çağrıda bulunmak istiyorum, hemen şimdi PYD saflarını terk edip kendi evlerini, köylerini, şehirlerini, kendi namuslarını korumak için harekete geçecek herkese kucağımız açıktır. Biz bu operasyonda hiç kimsenin, bilhassa sivillerin kılına dahi zarar gelmesini kabullenemeyiz. Sadece bize saldıranları, tuzak kuranları hedef alıyoruz. Böyle bir tavrın içinde değilse hiçbir Suriyeli kardeşimiz korkmasın. Harekatımızın adını Barış Pınarı olarak belirlerken rastgele bir tercihte bulunmadık. Biz terör örgütünü bölgeden kazıyarak Suriye’de gerçek anlamda barışı tesis etmek üzere bu adımları atıyoruz. Bizim sınır Suriye tarafından hep pınarlarla doludur, o pınarlardan hareketle adını Barış Pınarı koyduk. Harekatımızı tek başımıza değil, Suriyeli kardeşlerimizle birlikte yapıyoruz. Daha harekatımız başlar başlamaz Suriye halkını temsil eden pek çok STK temsilcisi, kanaat önderi, aşiret lideri ülkemize destek açıklaması yaptı. Bölgedeki pek çok yerden terör örgütüne karşı tavır alındığının haberi geliyor. İnşallah çok kısa bir sürede Mümbiç’ten Irak sınırına kadar tüm bölgeyi güvenliğe, huzura kavuşturup Suriye halkının üstünde 8 yıldır dolaşan kara bulutları dağıtacağız. Stratejik müttefikimiz Mümbiç’ten 90 günde çıkacaklarının sözünü bize vermiş olmalarına rağmen çıkmadılar. Yüzde 90’ı Arap olan Mümbiç’i terör örgütlerine bıraktılar. Bunları da biz gayet iyi biliyoruz. Suriye’de tüm kesimlerin katılımıyla tesis edilecek meşru yönetimin ülkenin toprak bütünlüğü siyasi birliği çerçevesinde atacağı adımlara desteğimizi şimdiden ifade ediyoruz. O gün gelene kadar Suriye halkının yanında yer almaya devam edeceğiz” diye konuştu.



“Ülkemiz, DEAŞ’la bağlantılı olabileceğini düşündüğü 17 bin kişiyi gözaltına almıştır”


DEAŞ’ın en çok tehdit ettiği ve zarar verdiği ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, DEAŞ’a karşı en ciddi mücadeleyi veren, en somut başarıları kazanan ülkenin yine Türkiye olduğunu söyledi. Kimsenin DEAŞ ile mücadele konusunda Türkiye’ye söyleyecek tek sözü olamayacağını kaydeden Erdoğan, “Bugün DEAŞ tehdidi lafını ağızlarından düşürmeyenlerin daha düne kadar bu örgüte gizli açık ne tür destek verdiklerini gayet iyi biliyoruz. Sadece ülkemiz üzerinden Suriye’ye geçmeye çalışan DEAŞ sempatizanlarının önlenmesi konusunda nasıl yalnız bırakıldığımızı anlatsak bunların hiçbirinin sokağa çıkacak yüzü kalmaz. Ülkemiz bu güne kadar DEAŞ’la bağlantılı olabileceğini düşündüğü, çok büyük bir bölümü Türk vatandaşı olmayan 17 bin kişiyi gözaltına almıştır. Bunlardan yarısı yabancı uyruklu olmak üzere 5 bin 500’e yakını halen ülkemizde cezaevlerinde tutuklu veya hükümlü olarak bulunuyor. Yine DEAŞ ile mücadele çerçevesinde 151 ayrı ülkeden 77 bine yakın şahsa Türkiye’ye giriş yasağı koyduk. Ülkemize kadar gelebilen 102 ayrı ülkeden 7 bin 600 kişiyi sınır dışı ettik. Halen geri gönderme merkezlerinde sınır dışı edilmek üzere bekleyen kişi sayısı 851’dir” şeklinde konuştu.


Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra bölgedeki hapishanelerde veya kamplarda tutulan DEAŞ’lılara Türkiye’nin ne yapacağının sorulduğunu belirten Erdoğan, “Biz asla sorumluluktan kaçan bir ülke olmadık. DEAŞ’ın bir daha kendi başımıza bela olmasını istemediğimiz gibi Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın böyle bir musibete düçar olmasını arzu etmeyiz. Kontrolümüze geçecek bölgelerdeki DEAŞ’lılara ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Cezaevinde tutulması gerekenleri cezaevinde tutacak, uyruğu olduğu ülkelere gidebilecekleri kabul edilmeleri halinde oraya göndereceğiz. Geride kalan kadın ve çocukları da bir ıslah programı çerçevesinde yeniden kendi toplumlarına kazandırmanın gayreti içinde olacağız. Türkiye bu bölgenin kontrolünü ele aldıktan sonra DEAŞ’ın yeniden bölgede varlık gösteremeyeceğinden herkes emin olmalıdır. Bu güvenceyi tüm dünyaya vermek istiyorum” şeklinde konuştu.



“O anneleri nasıl anlatacaksınız”


Diyarbakır’da HDP önünde eylem yapan annelerden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O annelerin yavrularını Kandil’e kaçıranlar bunun hesabını nasıl verecek. Siz önce bunun hesabını verin. Adı Kandil olan Kandil var, birde Diyarbakır’ın içinde Kandil var. Bütün planlamalar orada yapılıyor. Ondan sonra da hemen tutuyorlar kolundan, Kandil ‘mi Kandil, bir başka sınır mı bir başka sınır, buralara gönderiyorlar. Değerli kardeşlerim tarihi hakikatler şunu gösteriyor, bizim birbirimizden başka dostumuz, birbirimizden başka sırtımızı yaslayacak hiç kimsemiz yoktur. Son dönemde Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Kuzey Afrika’da, daha önce Balkanlar’da, Kafkaslar’da yaşananlar bu hakikatin birer örneğidir. Tüm kardeşlerimize, dostlara ve tüm mazlumlara birlik ve beraberlik çağrısında bulunuyorum. İşte bunun için ‘One minute’ diyoruz, işte bunun için ‘Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir’ diyoruz, işte bunun için ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz. İşte bunun için ‘Herkes için adalet, herkes için refah, herkes için huzur’ diyoruz. Bunun için hiçbir ayrım yapmadan 4 milyon muhaciri yıllardır topraklarımızda misafir ediyoruz. Bunun için Suriyeli kardeşlerimizin huzurla evlerine dönebilmeleri için bizzat sahaya iniyoruz. Kendi güvenliğimiz, kendi huzurumuz kadar çevremizdeki ülkelerin de esenliğini işitiyor, gözetiyor ve çaba gösteriyoruz. Çünkü biz Türkiye’yiz. Biz sadece yaşatmak için, barış ve huzur götürmek için gideriz. Bizim inancımız, bizim medeniyetimiz, bizim kültürümüz bunu emrediyor. Şanlı tarihimiz bu duruşun örnekleri ile doludur. İnşallah Barış Pınarı Harekâtı ile şanlı tarihimize yeni bir altın sayfa ekleyeceğiz. Allah ülkemizin, milletimizin, ordumuzun, kardeşlerimizin yardımcısı olsun” dedi.


Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı:


“Rabbimiz müjdeliyor, Rabbimin bize inşallah fethi lütfedeceğine inanıyorum. Bu müjde ile beraber de bizler Mehmetçiklerimizi uğurladık. Diyanet İşleri teşkilatımız Türkiye’deki tüm camilerde bu sabah namazında Fetih Suresi’ni okudu. Allah yar ve yardımcımız olsun. İnşallah en kısa zaman bu fetih müyesser olur ve böylece Suriye’ye refah, huzur gelir ve bölgemize aynı şekilde refah, huzur gelir, biz de emin adımlarla yolumuza devam ederiz. Hani diyorlar ya, ‘Kürtlere AK Parti’de yer yok’ diye, söyleyeyim size, şu anda parlamento içinde AK Parti grubundan 291 milletvekilimizin 50 tanesi Kürt kökenlidir. En sonunda bize bunu söyletmeye mecbur bıraktılar.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara MHP Genel Başkanı Bahçeli: "’Yerelde iktidar olduk’ diyenler hayal âlemindedir, Türkiye’de iktidar tektir ve o da Cumhurbaşkanlığı Kabinesidir" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "31 Mart yerel seçimlerinden sonra el değiştiren, birisinin çıkıp diğerinin indiği bir iktidar yapısı yoktur. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra rota değiştiren, hedeflerinden sapan, iddialarından cayan, yerinde sayan bir Türkiye yoktur, olması da mevzu konusu değildir. ’Yerelde iktidar olduk’ diyenler hayal âlemindedir. Türkiye’de iktidar tektir ve o da Cumhurbaşkanlığı Kabinesidir" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuştu. Bugünün sosyal ve ekonomik temelli ihtiyaç ve isteklerin aksine siyaset yapılamayacağını belirten MHP lideri Devlet Bahçeli, "Geleceğin tasarım ve planlamasını ihmal ederek de asla mevzi ve mesafe alamayız. Biz görevimizin farkındayız. Yapacaklarımızın da şuurundayız. Vizyonu yetişmeyenlerin nefeslerinin tükendiği yerde terk etmeleri, hatta farklı tesirlerin sonucu yılmaları, umutsuzluk ve yılgınlık çarkına kapılmaları bundan sonra da muhtemeldir. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi’nin inanmış, irade göstermiş, ahlaki ve fikri olgunluğa erişmiş hiçbir mensubunun devşirilip yarı yolda devrilmesi artık söz konusu değildir. Türkiye’mizi hak ettiği gelişmişlik statüsüne mutlaka çıkarmalıyız. Türk milletini layık olduğu yüksek mevkie muhakkak ulaştırmalıyız. Bütün bunları yaparken siyaset önceliğimiz sınıflara, zümrelere, şahıslara hiçbir ayrıcalık tanımadan yalnızca milletimizin tamamını tarihi perspektif içinde kucaklayan ve onun devamını amaçlayan bir kavrayışla hareket etmektir" diye konuştu. "Yeni yüzyılda Türkiye ekonomisini zincirlerinden kurtarmalıyız" "Siyaset, medya ve ekonomi ilişkilerini demokratikleştirmeli" diye konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şunları söyledi: "Türk devrinde insanımızın mutlu, müreffeh ve güvenli olacak bir dönemin kapılarını el birliğiyle, ortak değerler etrafında kenetlenerek açmalıyız. Sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara köklü cevaplar hazırlayarak, Türk ve Türkiye Yüzyılı’na temel olacak kalıcı ve güçlü reformları peş peşe hayata geçirmeliyiz. Üreterek, yabancı sermayeyi özendirerek, tasarrufu artırarak, fiyat ve finansal istikrarı kurumsallaştırarak, ihracat ve yatırım seferberliğini teşvik ederek, bilhassa adil ve insani paylaşımı canlandırarak yeni yüzyılda Türkiye ekonomisini zincirlerinden kurtarmalıyız. Milletler mücadelesinin acımasız rekabetinde Türk milleti ortak paydasında buluşmalı, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimseyi yabana atmadan geçmişin muzaffer hatıralarını geleceğin ufkuyla eklemleştirmeliyiz. Bunu yapacak irade, inanç ve itibar Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nda mevcuttur." "Türkiye ve Türk milleti 2071’de cihan ve uzay hakimiyeti mefkûresini Allah’ın izniyle başaracaktır" Geleceğin süper gücünün Türkiye olduğunu söyleyen Bahçeli, "İstanbul’un fethinin 600’üncü yıl dönümü olan 2053’te bu ideal gerçekleşecektir. İstiklalin ve istikbalin güvencesi Cumhur İttifakı’dır ve varlığını kararlılıkla devam ettirecektir. Tarihte büyük devletler kurmuş ve bu potansiyeli defalarca göstermiş olan Türk milletinin bugün her evde, her ocakta, her ailede, her ana yüreğinde yaşattığı medeniyet kudreti, onu saklı durduğu yerden çıkaracak samimiyeti, marifeti ve cesareti beklemektedir. Beklenen o samimiyet, o marifet, o cesaret şükürler olsun ki, Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı’nda tecessüm ve tecelli etmiştir. Gelen Türk asrıdır, Türkiye ve Türk milleti 2071’de cihan ve uzay hakimiyeti mefkûresini Allah’ın izniyle başaracaktır. Zafer sabredenlerin ve inananlarındır" dedi. "Yeni yüzyılın ilk seçimi tamamlanmış, seçimsiz geçecek 4 yılın önü açılmıştır" 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimi’ne ilişkin değerlendirme yapan MHP lideri Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Türk milleti hükmünü vermiştir. Önümüzdeki beş yılın yerel yöneticileri seçilmiştir. Geldiğimiz bu aşamada, Milliyetçi Hareket Partisi’nin 31 Mart seçimleriyle ilgili görüş ve değerlendirmeleri 3 madde halinde şunlardan müteşekkildir. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinden yaklaşık 10 ay sonra milletimiz bu defa da yerel seçimler için sandık başına gitmiştir. Yeni yüzyılın ilk seçimi tamamlanmış, seçimsiz geçecek 4 yılın önü açılmıştır. Milletimizin hür iradesiyle verdiği demokratik karara saygılıyız, seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize ve siyasi partilere hayırlı olması da temennimizdir. Yerel seçimlerin doğasıyla genel seçimlerin doğası elbet farklıdır. İkisini birbirine karıştırmak fahiş bir yanlıştır. Yerel seçimlerde özne ve öncelik adaylar olduğu halde, genel seçimlerde partilerdir, bununla mündemiç ülkenin ve uluslararası ilişkilerin bütününü kapsayacak program ve projeleridir. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra el değiştiren, birisinin çıkıp diğerinin indiği bir iktidar yapısı yoktur. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra rota değiştiren, hedeflerinden sapan, iddialarından cayan, yerinde sayan bir Türkiye yoktur, olması da mevzu konusu değildir. ’Yerelde iktidar olduk’ diyenler hayal âlemindedir. Türkiye’de iktidar tektir ve o da Cumhurbaşkanlığı Kabinesidir. Fazladan üç beş belediye başkanlığı kazanmakla yerel iktidar tantanası koparanların siyasetin nesnel gerçeklerine, milletin irade künhüne vakıf olmadıkları ayan beyan ortadadır." "Milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır" "Kendi partilerinde disiplini tesis edemeyenlerin, birlik ve beraberlik vasatını kaybedenlerin, üstelik hiçbir projeleri olmayanların, hasbelkader, konjonktürel sebeplerle ulaştıkları sonuçlara güvenip zafer nutukları atmaları sadece mizahi bir yanılgıdır" diye konuşan Bahçeli, şunları kaydetti: "Şımarıklığın alemi hiç yoktur. Çünkü bugün şımaranların yarın milletten şamarı yemeleri mukadderdir. 31 Mart seçimlerine katılım oranı diğer seçimlerle mukayese edildiğinde çarpıcı şekilde düşüktür. Nitekim 31 Mart 2019 seçimlerinde yüzde 84,1 olan katılım oranı, 31 Mart 2024’te yüzde 78,11’e inmiştir. 31 Mart’ta yaklaşık 13 milyon 300 bin vatandaşımızın sandığa gitmediği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır. CHP Genel Başkanı’nın ’yüzde 25’lik cam tavanı çatlatma’ masalını anlatmasının dayanağı da budur. Tavanı çatlamış bir partinin ayağı yere basmayacaktır. Kaldı ki, tavanı çatlak olanın temeli çürüktür, ayakta kalması mucizelere bağlıdır. ‘Sokağın sesini duyduk, değişim sandığa yansıdı, sandık ittifakı işliyor, rehavet yok, şimdi icraat vakti’ diyerek böbürlenen, kendilerini dev aynasında gören DEM’lenmiş siyasi garabetlerin; ne bir dünya görüşü, ne de mütekamil bir fikir ve siyaset çizgisi vardır. Tesadüflerin ve tepkiselliklerin bileşkesinde elde edilen gelip geçici seçim başarısının nasıl ağır bir yüke dönüşeceğine her insanımız yakın bir vadede şahit olacaktır. Geçmişinden ibret almayanların geleceği de hüsrandır. 31 Mart seçimlerine tesir eden olgulardan birisi ekonomik sıkıntılar ve emeklilerimizin yaşadığı sorunlar, diğeri ise mahalli özellik ve şartlara muvafık adayların tespitindeki bazı açmazlardır. Parti olarak milletimizin mesajını aldık ve gerekli çalışmaları başlattık. Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı’nın çok güçlü bir şekilde millete hizmet yolculuğunu sürdüreceğinden herkesin emin olması başlıca arzumdur. 31 Mart seçimlerinden sonra müfteriler yine boş durmadılar. Partimizin oy oranının düştüğünü, tabanımızın kaydığını, seçmen kaybettiğimizi, eridiğimizi, dibe çöktüğümüzü utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan yazanlar, söyleyenler, televizyon televizyon gezip boş keseden sallayanlar, ulu orta atıp tutanlar oldu. Hepsini takip ve not ettik. Kötürüm emel sahibi bu bay ve bayanların Milliyetçi Hareket Partisi’ni tanımadıklarını, tanısalar bile karalamak için her yola saptıklarını gayet iyi biliyoruz." "51 ili kapsamına alan il genel meclis seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin oy oranı yüzde 16,62’dir" Yerel seçimlerde parti oylarının doğru ve sağlıklı anlaşılması için il genel meclisi seçim sonuçlarına bakılmasının kaçınılmaz bir mecburiyet olduğunu belirten Bahçeli, "51 ili kapsamına alan il genel meclis seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin oy oranı yüzde 16,62’dir. Hani nerede yüzde 5’in altına inen oy oranımız? Hani nerede zayıflayan seçmen desteğimiz? Hani nerede küçülen, kaybeden, tekleyen ve gerileyen Milliyetçi Hareket Partisi? 31 Mart seçimlerini işlerine geldiği gibi okuyanlar, keyfi olarak yorumlayanlar, ilkel ve ideolojik dürtülerle asıl bağlamından koparanlar zillettedir, ziyandadır, kalpleri de kaskatı kesilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinden başarıyla çıkmıştır. Hiç kimse bu gerçeği karalamaya ve kapatmaya teşebbüs etmemelidir, zira buna güç yetiremeyecektir. Türk milleti sevdalılarına sahip çıkmıştır. Türk milleti geleceğini Cumhur İttifakı’nda görmüştür" şeklinde konuştu. "Bölgesel bir savaşın patlak vermesi zincirleme felaketleri tetikleyecektir" Rusya ile Ukrayna, İsrail ile Filistin arasındaki savaş ve çatışmaların önce ateşkes, sonra barış ve siyasi çözümle düğümlenmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, şunları aktardı: "Kiev ile Moskova, İstanbul’da el sıkışmalı, üçüncü dünya savaşı senaryosunu tedavüle sokan, nükleer savaştan bahseden zalimlerin tezgahı boşa çıkartılmalıdır. Yeni bir dünya savaşı cinayettir, Allah muhafaza beşeriyetin sonunu hazırlayacaktır. Rusya ile NATO’yu çatıştırma, Fransa’nın Ukrayna’ya asker yollama ihtimalleri ateşe benzin dökmektir. Barış herkesin yararına, her ülke ve millet için hayat memat konusudur. İsrail ile İran arasındaki yoğunlaşan gerilimin, karşılıklı çatışma ve silaha sarılma tercihinin son bulması, Ortadoğu’ya barış, sağduyu ve sükûnetin hakim olması dileğimizdir. Bölgesel bir savaşın patlak vermesi zincirleme felaketleri tetikleyecektir. Buna hiç kimsenin, hiçbir devletin hakkı yoktur. İsrail’in 1 Nisan’da İran’ın Şam diplomatik misyonunu hedef alması, İran’ın da 13 Nisan’ı 14 Nisan’a bağlayan gece yarısı 100 balistik füze, 30 seyir füzesi, 170 İHA ile misilleme de bulunması herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. ABD ve Batı Avrupa ülkeleri İsrail’e destek vererek ikiyüzlü siyasetlerini teyit etmişlerdir. İran’ın, operasyonun başarıyla tamamlandığı açıklaması, dahası bu operasyonda fırlatılan füze ve uçurulan İHA’ların tamamıyla etkisiz hale getirilmesi, tek bir kişinin dahi burnunun kanamaması başka bir tartışma konusudur. Adeta Gazze katliamının perdelenmesi ve dikkatlerin farklı yöne çekilmesi için iki devletin ön planda olduğu bir tiyatro gösterisi sahnelenmiştir. İsrail’in Gazze’deki soykırım suçuna tahammül etmek, sabır göstermek, alttan almak hiçbir vicdan sahibinin yapacağı bir şey de değildir. Netanyahu canidir, istifa etmelidir, hesap vermelidir, barış yanlısı bir hükümet kurulmalıdır." "HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı, arkasından sıra DEM’e gelmeli" "Tavsayan ve kasten uzatılan HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı" diye konuşan Bahçeli, "Arkasından sıra DEM’e gelmeli, nitekim bölücü partilerin kapısı kilitlenmeli, başka isimlerle açılmaları anayasal çerçevede engellenmelidir. İttifak sistemi gözden geçirilerek siyasi ve demokratik istikrarı zaafa uğratan ve uygulamada şahit olunan bazı çarpıklıklar ilerleyen süreçte giderilmelidir. Önümüzdeki sıcak gündemlerden birisi de sivil, demokratik ve kapsayıcı yeni anayasa hazırlığı olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, 100 maddelik anayasa teklifiyle mezkur hazırlığa katkı vermek için samimi çağrısını yineleyerek herkesi sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet etmektedir. Biz hazırız, darbe anayasasını rafa kaldırmanın sadece zaman, emek, sabır, sağduyu ve ahlaki uzlaşma gerektirdiğine inanıyoruz. Türkiye’nin tarihsel varlığı, Türk milletinin istikbal umudu sekteye uğratılmayacaktır. Milletimizin her talebi başımızın üstündedir, çözülmesi de acildir" ifadelerini kullandı.