POLİTİKA - 13 Ocak 2020 Pazartesi 17:37

Erdoğan-Conte ortak basın toplantısı

A
A
A
Erdoğan-Conte ortak basın toplantısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Libya’da gerekirse BM’nin bir görevlendirme yapması ateşkes sürecinin güçlü bir şekilde devamı bakımından gözlemci olma noktasında isabetli olacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Libya’da gerekirse BM’nin bir görevlendirme yapması ateşkes sürecinin güçlü bir şekilde devamı bakımından gözlemci olma noktasında isabetli olacaktır” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Yaklaşık 2,5 saat süren kabul sonrasında Erdoğan ve Conte ortak basın toplantısı için kameraların karşısına geçti.



“Yakın zamanda bir ateşkes anlaşmasının imzalanmasını özellikle temenni ediyorum”


Önce ikili görüşme, ardından da çalışma toplantısı yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuk Başbakan Conte ile ağırlıklı olarak Libya’daki gelişmeleri ele aldıklarını, Libya’nın dışında Suriye konusu ve ikili ilişkileri değerlendirdiklerini kaydetti.


Berlin zirvesine de katılacağını belirten Erdoğan, “İstanbul’da Sayın Putin ile ortak bir açıklama yaptık, bununla birlikte ateşkes dün gece yürürlüğe girmiş oldu. Ateşkesin ahdi bir temele oturtulması için gayret göstermekteyiz. Heyetlerimiz ilgili tüm tarafların katılımıyla Moskova’da görüşmelerine devam ediyor. Bu çerçevede yakın zamanda bir ateşkes anlaşmasının imzalanmasını özellikle temenni ediyorum. İtalya’nın bu kulvarda gösterdiği çalışmaları taktirle karşılıyoruz” diye konuştu.


Görüşmede Suriye konusunu da ele aldıklarının altını çizen Erdoğan, “Türkiye’nin sahada sükunetin tesisi, siyasi sürecin ilerletilmesi ve terör tehdidin bertaraf edilmesi amacıyla yürüttüğü çalışmalar hakkında Sayın Conte’yi bilgilendirdim. İdlib’de sağlanan ateşkesin sürekli kılınmasının önemine dikkat çektim. İdlib’in gerginliği azaltma bölgesi statüsünün muhafazasına yönelik çabalarımıza İtalya7nın da desteğini beklediğimizi vurguladım. Türkiye-AB ilişkilerini de ele aldık. Başbakan Conte’ye AB’den beklentilerimizi ayrıntılı şekilde izah ettim” şeklinde konuştu.


Ekonomik hedeflere ilişkin de bilgi veren Erdoğan, “İtalya genel ihracımız içinde üçüncü sırada, genel ithalatımız içinde beşinci sırada yer alıyor. 20 milyar dolara kadar yükselen ticari ve ekonomik ilişkilerimizin bu olumlu seyri bizi memnun etmekle birlikte yeterli bulmuyoruz ve daha önce belirlemiş olduğumuz hedef 30 milyar dolardır, bu hedefe kararlı bir şekilde yürümeliyiz. Ben Sayın Conte’de de bu iradeyi gördüm. Bu ziyaretin stratejik ortağımız ve müttefikimiz İtalya ile ilişkilerimize yeni bir ivme kazandıracağına inanıyorum. 2012’den bu yana yapılamayan hükümetler arası zirve toplantısının bu sene icra edilmesi konusunda da mutabık kaldık. Ayrıca gerek siyasi, gerek askeri, gerek ekonomik, hele hele turizm noktasında beraber neler yapabiliriz bunların üzerinde durduk” ifadelerini kullandı.


Erdoğan, “2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın açılış maçı 12 Haziran 2020 tarihinde Roma’da tevafuken milli takımlarımız arasında oynanacaktır. Sportmence bir mücadele olması temennisiyle her iki takımada başarılar diliyorum. Şimdiden de o maçı beraber izleyeceğimizin karını aldık, herhalde güzel bir ev sahipliği yaparlar bize” dedi.



“Berlin Konferansı’nın içerisinde bizler, özellikle de Türkiye bu çözümün bir parçası durumunda var oluyoruz”


İtalya ve Türkiye’nin karşısında ortak sınamaların, sorunların, terörizmin, göç akınlarının olduğunu belirten konuk Başbakan Conte, “Ülkelerimizin sürekli bir arada olması, birlik olması siyasi açıdan da çok önemli. Sayın Başkan Erdoğan ile birlikte tırmanmakta olan askeri durumun bir ateşkesle sınırlandırılması konusunda tabiki hemfikiriz. Türk-Rus deklarasyonu gidişatın böyle olumlu olduğunu görüyoruz, önemli bir fırsat penceresi açacağını ümit ediyorum. Barışçıl bir sürece girileceğine inanıyorum BM himayesinde. Şu anda Moskova’da Libya heyetleri bulunmakta, bir imza atmak üzere orada bulunuyor. Sürekliliği olan bir sonuç elde etmeliyiz, ateşkes geçici bir tedbir olabilir eğer uluslararası topluluk tarafından ortak istikrarlı bir çözüm bulunmazsa. Berlin Süreci’nin önemli bir fırsat oluşturacağı konusunda mutabık kaldık. En kısa zamanda hızlandırılarak önümüzdeki günlerde bu konferans toplanıyor. Bu sayede bu gerginlik yerini siyasal sürece bırakacak. İtalya’nın pozisyonu her zaman son derece net, bu bize kredibilite de sağlıyor, biz bütün Libyalılara çağrıda bulunmak istiyoruz, her kararlarında, her davranışlarında geleceklerini kararlaştırır durumdalar. Müreffeh olmak istiyorlarsa İtalya’nın nezdinde değerli bir müttefik bulacaklar, çünkü siyasi sürecin destekçisidir İtalya. BM himayesi ve Berlin Konferansı’nın içerisinde bizler, özellikle de Türkiye bu çözümün bir parçası durumunda var oluyoruz. Bir yandan da Suriye ve Irak’a bakıyoruz. Dünyayı bloke eden Orta Doğu sorunu var ve gerçekten istikrara ciddi şekilde dahli oluyor. Burada yapılması gereken şey diplomatik gayretlerin yoğunlaştırılmasıdır. Bu bölgenin güvenliği İtalya açısından da gönlümüzde olan bir şeydir. Biz bu konuda somut gayretler gösteriyoruz” dedi.


Ekonomik, ticari, kültürel açıdan da iki ülkenin son derece sağlam ve eski bağlara sahip olduğunu söyleyen Conte, “İtalya’nın bu bölgedeki en önemli ihracat hedefi ülkelerindendir. Aynı zamanda da çok sayıda şirketimiz Türkiye’de faaldir, son derece memnunlar bu faaliyetlerinden. İtalya’da da çok sayıda Türk şirketi çalışmakta. Eminim ki onlar da ülkemizde bulunmaktan çok memnunlar. Türkiye’deki reformlar sayesinde de, hukuk devleti sayesinde de hep daha fazla yatırım yapmayı arzu ediyoruz. İnsan hakları konusunda da ben hukukçu olarak söylüyorum, reformlar hep yardımcı oluyor. Bireylerin haklarını gözeten reformlar her zaman yatırım ortamına destek oluyor ” diye konuştu.



“Temennim odur ki bu süreçte de özellikle Libya’daki son gelişmeler son bulur”


Libya’daki ateşkes sürecine ilişkin bir barış gücünün Libya’da konuşlanıp konuşlanmayacağına ilişkin sorulan soruya cevap veren Erdoğan, “Şu an Moskova’daki görüşmeler devam ediyor. Akşam saatlerinde bu görüşmeler nihayete erecektir. Olumlu istikamette devam ettiğini arkadaşlarımdan bilgi aldım. Libya’da özellikle de Sayın Guterres ile yaptığım görüşmelerden sonra burada gerekirse BM’nin bir görevlendirme yapması ateşkes sürecinin güçlü bir şekilde devamı bakımından gözlemci olma noktasında isabetli olacaktır. Berlin sürecine gelince, liderler olarak bir araya gelmek suretiyle ateşkes sürecini çok daha güçlü hale getirmek için bir araya geleceğiz. Temennim odur ki bu süreçte de özellikle Libya’daki son gelişmeler son bulur, barışın Libya’da hakim olmasına yardımcı olur” dedi.



“Bölünmemiş bir Libya, egemen ve bağımsız bir Libya, amaç budur”


Libya’daki ateşkesin ardından nasıl bir çözüm önerisi olduğunun sorulması üzerine Conte, “Moskova’daki gelişmelerin gidişatı üzerinde bilgi aldık. Böyle bir imza atılacak kanaatindeyim. Bu bir adım sadece, son derece karmaşık bir süreç, hemen zafer naraları atamayız. Mutlaka bu ateşkesin imzalanması lazım. Ardından Berlin’de bir araya gelmek lazım. Bu süreç devam edecek” diye konuştu.


Berlin Konferansı’na katılacak aktörlerden bahseden Conte, “Bir konferans dediğiniz zaman son derece karmaşık bir durum. Herkesin davet edilmesi gerekir ama bir yandan da katılımcı listesi çok genişleyebilir. Görüşmelerimizde Libya’nın aktörlerinin de bulunması esastır. Libya’dan bahsederken Libyalıların olmaması olağan değil. Kapsayıcı olmak istedik. Bölünmemiş bir Libya, egemen ve bağımsız bir Libya, amaç budur” ifadelerini kullandı.


Berlin sürecine katılıma ilişkin konuşan Erdoğan ise şu ifadeleri kullandı:


“Şu an itibariyle gelenlere baktığımızda güçlü bir katılım var. Günübirlik de olsa yapılacak bu çalışmadan güçlü bir netice çıkacaktır. Bugün Moskova’da yapılan çalışmalar bir yerde Berlin Süreci’nin de alt yapısını da oluşturacaktır. Moskova’daki çalışmaların içinde her şeyden önce Sarrac ve ekibi olduğu gibi karşı tarafta da Hafter ve ekibi var. Bütün bunların yanında da gerek Rusya tarafı, gerekse Türkiye tarafı olarak bizler de başından itibaren bu işe verdiğimiz destekle, biliyorsunuz geçen Çarşamba Sayın Putin ile İstanbul’da yaptığımız görüşmelerde etraflıca ele almıştık, bu bir yerde de zaten bu sürecin ilk adımlarıydı, şimdide Moskova’da bu gün yapılan toplantı ile güzel bir netice ortaya çıkacağının işaretlerini arkadaşlarımızdan aldık. Buradan çıkacak netice ile metin ortada olacak, metin ortada olacağı için bu metinle beraber Berlin’e gideceğiz. Berlin’de yapılacak çalışma ile inşallah bu işi sağlam bir zemine oturtmuş olacağız. Bu sağlam zemine oturtulan ateşkes tüm Libyalı kardeşlerimizin, dostlarımızın da geleceği için bir barış temelini oluşturmuş olur.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ mağaraları turizme kazandırılmayı bekleniyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihî olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden MS 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.
Gaziantep "Gazi’m Antep” konseri izleyicileri büyüledi Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları ve öğrencileri tarafından hazırlanan "GAZİ’M ANTEP" adlı Türk Halk Müziği Konserini katılımcılar beğeniyle izledi. Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları ve öğrencileri tarafından hazırlanan ve Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünde yapılması planlan ancak 12 askerin şehit olması nedeniyle iptal edilen "GAZİ’M ANTEP" adlı Türk Halk Müziği Konseri gerçekleştirdi. Konserde, Gaziantep savunmasıyla özdeşlemiş kahramanlık türkülerin söylenmesinin yanı sıra Şehitkamil’in şehit edilişi, Gaziantep savunmasındaki yerel halkın Fransız askerleri karşısındaki direnişi gibi birçok olay yaklaşık 100 kişilik öğrenci grubu tarafından canlandırıldı. GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Zinnur, GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı mensubu olmasından dolayı gurur duyduğunu ifade ederek, konserde emeği geçenlere teşekkür etti. Konserin Sanat Yönetmeni Öğretim Görevlisi Hakan Tayüz ise konserin ciddi emekler sonrası gerçekleştirdiğini belirterek, katkıda bulunanlara teşekkür etti. Konser sonunda Müzik ve Genel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden, GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Zinnur’a, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Kul da Konserin Sanat Yönetmeni Öğretim Görevlisi Hakan Tayüz’e çiçek takdim etti.
Antalya Korkuteli’ne 60 öğrenci kapasiteli yeni kreş Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in talimatlarıyla 19 ilçeye yayılan Çocuk Kreşi ve Gündüz Bakımevlerine bir yenisi daha eklendi. Büyükşehir Belediyesi’nin Korkuteli’de açtığı Çocuk Kreşi ve Gündüz Bakımevi ilçenin önemli bir ihtiyacını karşılıyor. 4-6 yaş aralığındaki çocukları okul öncesi eğitime hazırlayan Korkuteli Çocuk Kreşi ve Gündüz Bakımevi’nde çocuklar hafta içi günlerde öğretmenler eşliğinde hem öğreniyor hem de oyunlar oynayarak eğlencenin tadını çıkarıyor. Çeşitli etkinliklerle çocukların oyun becerileri gelişiyor, sosyalleşmeleri sağlanıyor. 60 öğrenci kapasiteli kreş, Korkuteli’nin önemli bir ihtiyacını karşılıyor. Korkuteliler, güvenilir kreş hizmetine uygun fiyata ulaşmanın mutluluğunu yaşıyor. Çocuklar için hazırlanan günlük program ve faaliyetler ile ilgili bilgi veren okul öncesi öğretmeni ve kreş sorumlusu Burcu Kızıloğlu, “Kreşimiz sabah 08.30’da başlayıp akşam 17.30 saatleri arasında hizmet veriyor. Kayıtlarımız devam ediyor. Çocuklarımız çeşitli etkinlikler ve oyun saatleri ile güne başlıyorlar. Çocuklarımızın gelişimine katkı sunacak besleyici öğün programlarımızı uyguluyoruz” dedi. Kreşte çocuklar için özenle hazırlanan programlarla onların sıkılmadan eğlenerek keyifli vakit geçirmeleri sağlanıyor. Lego, çeşitli oyuncaklar, drama ritim çalışmaları, bahçe etkinlikleri, oyunlar şarkılar ve danslarla hem zihin dünyalarını besleyecek hem de fizyolojik gelişimlerini sağlayacak aktiviteler gerçekleştiriliyor. Çocuklara farklı çocuklarla arkadaşlıklar kurarak paylaşmaları ve birlikte yaşamaları da öğretiliyor. Gün içerisindeki uyku saatleri ile çocuklar dinlendiriliyor.