GENEL - 23 Ağustos 2019 Cuma 22:32

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi mezuniyet töreni

A
A
A
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi mezuniyet töreni

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkesi ve milleti için gerektiğinde canını feda etmekten çekinmemelerini gerektirecek meslek seçen bu gençlerimizin her biri alınlarından öpülmeyi hak ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkesi ve milleti için gerektiğinde canını feda etmekten çekinmemelerini gerektirecek meslek seçen bu gençlerimizin her biri alınlarından öpülmeyi hak ediyor. Yaşadığımız coğrafya millet olarak bizi bin yıldır bizi kesintisiz mücadele etmeye, topraklarımızı kanımızla sulayarak vatan yapmaya mecbur bırakmıştır. Gerek sınırlarımız içinde gerekse sınırlarımız dışında ülkemizin ve milletimizin bekasına yönelik tehditlere karşı verdiğimiz mücadelenin devam edeceğini biliyoruz" dedi.


Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi (JSGA) 2018-2019 eğitim öğretim yılında öğrenim görerek, öğretimlerini başarıyla tamamlayan subay ve astsubayların mezuniyet töreni, JSGA Stadyumunda gerçekleştirildi. Subay rütbesiyle toplam 515 öğrenci (18 kadın, 497 erkek) mezun oldu. Törende 3 bin 431 Astsubay öğrenci (409 kadın, 3 bin 22 erkek) mezun oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı mezuniyet töreninde toplam 3 bin 946 rütbeli asker mezun oldu.


Mezuniyet töreni saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından mezunlar adına Jandarma Teğmen Ömer Faruk Yazar’ın konuşmasıyla başladı. Jandarma ve Sahil Güvenlik sınıflarından mezun olan subay ve astsubaylardan dönemlerini birincilikle tamamlayanların yaş kütüklerine yıldız ve plaket çakmasının ardından JSGA Başkanı Tümgeneral Hüseyin Kurtoğlu selamlama konuşmalarını gerçekleştirdi.


Jandarma ve Sahil Güvenlik sınıfından mezun olan subay ve astsubaylardan; Jandarma sınıfı subaylarda birinci olan Jandarma Teğmen İsmet Mat, Jandarma sınıfı astsubaylardan birinci olan Jandarma Astsubay Çavuş Rabia Kökpınar, Sahil Güvenlik sınıfı subaylardan birinci olan Sahil Güvenlik Teğmen Çağrı Dinç, Sahil Güvenlik sınıfı astsubaylardan Sahil Güvenlik Astsubay Çavuş Alp Kaptan’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomalarını verdi. Sınıf birincilerinin diploma töreninin ardından toplam 3 bin 946 mezun öğrenciye diplomaları takdim edildi.



“Bu yol şehadete giden yoldur”


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mezun olan öğrencileri kutlayarak, “Ülkesi ve milleti için gerektiğinde canını feda etmekten çekinmemelerini gerektirecek meslek seçen bu gençlerimizin her biri alınlarından öpülmeyi hak ediyor. Yaşadığımız coğrafya millet olarak bizi bin yıldır bizi kesintisiz mücadele etmeye, topraklarımızı kanımızla sulayarak vatan yapmaya mecbur bırakmıştır. Gerek sınırlarımız içinde gerekse sınırlarımız dışında ülkemizin ve milletimizin bekasına yönelik tehditlere karşı verdiğimiz mücadelenin devam edeceğini biliyoruz. Şehadet bunun için farklı ve anlamlıdır. Şehadet, ilk insandan başlayıp ta kıyamete kadar devam edecek bir makamdır. O yüzden kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şehadet ile ilgili bize müjdeyi veriyor. Dolayısıyla bu yol şehadete giden yoldur. Güvenlik teşkilatlarımızda görev alan evlatlarımızın bu bilinçle vazifeye koşuyor olmaları geleceğe olan inancımızı daha da perçinliyor. Şu anda bu mücadeleyi teröre karşı sürdüren evlatlarımızı şehadete yürüyen evlatlar olarak görüyorum” dedi.


15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi yaşananlar bu milletin her bir ferdinin gerektiğinde bu devlet için canını vermekten çekinmeyeceğini ortaya koymuştur. Tarih boyunca sayısız örneği olan kahramanlık hikayelerimizin yeni bir sayfası olan 15 Temmuz kıyamı gelecek nesiller için önemli bir örnek olacaktır. Neredeyse 35 yıldır sürdürdüğümüz terörle mücadelede Irak ve Suriye sınırlarımızda ve ötesinde sürekli operasyonlar yapmak zorunda kaldık. Bu harekatlarda ; askerimizin, polislerimizin, jandarmalarımızın, güvenlik korucularımızın gösterdiği kahramanlıklar tarihimizin altın sayfaları arasında yer alacaktır. Sahillerimizin güvenliğinden sorumlu birimlerimizin özellikle insan ve mal kaçakçılığına verdiği mücadeleyi de asla unutmayacağız. Bu vesileyle bu toprakları bize vatan yapan ve vatan olarak devamı için bir gül misali toprağa giren bütün şehitlerimizin, gazilerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum” ifadelerini kullandı.



“Bu devlet tarihe mal olmuş bir devlettir”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyetinin köklü bir devlet olduğunu belirterek, “Son dönemde bölücü örgütün şehit ettiği Jandarmalarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Şairin de dediği gibi, ‘İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için’. Ülkesini yaşatmak, milletini korumak için can veren kahramanlarımızın her biri yüreğimizde sonsuza kadar yaşamaya devam edecek. Türkiye, çevremizdeki ve dünyadaki birçok devlet gibi sonradan kurulmuş, belgelerin veya projelerin eseri bir devlet değildir. İçinde bulunduğumuz Jandarma kurumunun dahi 180 yıllık bir geçmişi vardır. Unutmayın; bu devlet bir kabine devleti değildir. Bu devlet tarihe mal olmuş bir devlettir. Kara Kuvvetleri Komutanlığımız, bu yıl ordumuzda hala kullanılan; tümen, binbaşı, yüzbaşı, onbaşı gibi kavramların ortaya çıktığı yıllara uzanan 2 bin 228’inci kuruluş yıldönümünü kutladı. Pazartesi günü kendisinden kat kat kalabalık bir orduyu gün batmadan darmadağın ettiğimiz Malazgirt zaferimizin 948’inci yıldönümü için Malazgirt’te olacağız. Osmanlı’nın sadece devlet yapısının değil, askeri düzenin etkisi de günümüze kadar tüm dünyayı etkilemeye devam etmiştir. Alparslan, oradan yola çıktı ve Anadolu o zaman bizler için vatan oldu. Bugün de TSK dünyanın sayılı ordularından biri” diye konuştu.



“Kendi konforlu dünyalarından bize ahkam kesenlerin sözüne göre hareket edecek değiliz”


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ sözünü hatırlatarak Türkiye Cumhuriyeti’nin daima güçlü kalması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sözü de barış içerisinde yaşayabilmemiz için çok güçlü olmamız gerektiğini ifade ediyor. Binlerce kilometre uzaktan gelip bölgemize; kara, deniz, hava tüm güçlerini yığanları barış timsali gösterirken sadece kendisini korumak isteyen ülkemizi savaş çığırtkanlığıyla suçlayanlar var. Binlerce kilometre uzaktaki ülke topraklarını korumak için; masum, terörist ayrımı yapmadan milyonlarca insanı öldüren veya ölümden beter bir hayata mahkum edenlere demokrasi havarisi muamelesi yapıyorlar. Buna karşılık dünyanın en başarılı ve hassas terörle mücadelesini yürüten ülkemizi savaş suçlusu göstermeye çalışıyorlar. Elbette, Türkiye güvenlik güçlerinden ve vatandaşlarından şehitler vermeye devam ederken kendi konforlu dünyalarından bize ahkam kesenlerin sözüne göre hareket edecek değiliz. Ülkemizin güvenlik öncelikleri neyi gerektiriyorsa; milletimizin geleceği için hangi adımı atmamız gerekiyorsa ona göre davrandık, davranacağız. Eğer, S-400 almamız gerekiyorsa, onun için aldık, onun için alıyoruz. Siyaseti ve diplomasiyi asla ihmal etmeden gerektiğinde güç kullanmaktan çekinmeden idare ediyoruz. Kendi savunma sanayi ürünlerimizin yüzde 20’sini üretiyorduk şimdi yüzde 70’ini üretiyoruz. Bunun bir anlamı var. Şimdi sadece kendimiz için değil, aynı zamanda ihraç ediyoruz. Bu ihracattan da yaklaşık 3 milyar dolar elde ediyoruz” şeklinde konuştu.



“Bizim sondaj gemilerimiz kendimize ait, kiralık değil”


CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz’ün ‘Türkiye, Doğu Akdeniz’de karaya oturmuştur’ şeklinde yaptığı açıklamayı hatırlatan Erdoğan, “İşte bakın, maalesef şu anda Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin olmadığını söyleyen zavallılar var. Amerika varmış, Fransa varmış, İngiliz varmış ama sadece Türkiye yokmuş. Bizim oradaki sondaj gemilerimizin üzerindeki devasa al bayrağımızı tanımayacak kadar zavallı. Bizim sondaj gemilerimiz kendimize ait, kiralık değil. Oradaki bütün arama gemilerimiz de bize ait. 4 gemiyle oradayız ama 4 geminin yanında da deniz kuvvetlerimizin fırkateynleri var. Aynı şekilde hava kuvvetlerimiz sürekli orada. Oradaki çalışmalarımızı sonuna kadar yürüteceğiz. Kuzey Kıbrıs’taki soydaşlarımızın haklarını ve kendi haklarımızı orada korumaya söz verdik ve bu yola devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.



“Terör örgütlerini sınırlarımız içerisinde büyük ölçüde bitirme noktasına geldik^”


Türkiye üzerinde oynanan oyunların farkında olduğunu ifade eden Erdoğan, “Terör örgütlerini sınırlarımız içerisinde büyük ölçüde bitirme noktasına geldik. Sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun batı ayağını tümüyle kırık. İnşallah bu koridorun doğu ayağını da halen devam eden müzakerelerin ardından kırdığımızda gerçekten büyük bir oyunu bozmuş olacağız. Bugün sayın Putin’le sabah 1 buçuk saat civarında bunları konuştuk. Önümüzdeki hafta sayın Trump’la da bunları konuşacağız. Biz artık masadayız. Konuşarak yolumuza devam edeceğiz. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgeyi kana ve ateşe boğarak yeniden tanzim etme çabaları sergilediğimiz tutumla önemli bir şekilde boşa çıkmıştır. Oyun sahiplerinin tamamen vazgeçip köşelerine çekilmeyeceklerini elbette biliyoruz. Ama kazanılan her raundun sonuca etkisinin farkındayız. Hem masadaki hem sahadaki mücadelemizi en küçük bir gevşemeye en küçük bir rehavete müsaade etmeden bayrağı sonraki nesillere devredene kadar sürdüreceğiz” dedi.



“Kendilerine gelen olan parayı halka değil de kandile gönderenlere biz seyirci kalmayacağız”


Görevinden alınan belediye başkanları hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemize ve milletimize yönelik tehditleri sadece güvenlik güçlerimizle bertaraf edemeyiz. Bunun için her alanı kapsayan topyekün bir mücadele gerekiyor. Bir takım belediye başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine belediye başkan vekillerinin atanmasıyla ilgili işlemler işte bu çerçevede yapılmaktadır. Bu milletin alın terinden arttırarak vermiş olduğu vergilerle kendilerine gelmiş olan parayı halka değil de kandile gönderenlere biz seyirci kalmayacağız. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir devlet böyle bir çarpıklığa izin vermez ve veremez. İşte İspanya. Katalonyalı belediye başkanlarını İspanya’da şu anda bizim yaptığımız gibi bir benzerini yaptı. Bu ülkedeki 82 milyon vatandaşımızın tamamının hakkını, hukukunu korumak ve terörle mücadelede görevini yerine getirmek için bu adımlar atılmıştır. İspanya’dan Fransa’ya kadar dünyanın birçok yerinde bu işlemler yapılırken seslerini çıkarmayanlar konu Türkiye olunca ortalığı ayağa kaldırıyor. Bu tavır söz konusu çevrelerin demokratlıklarından değil. Ülkemize olan husumetlerindendir. İçimizdeki bir takım çevreler ise çok tehlikeli bir şekilde ve giderek artan bir hızda bölücü terör örgütüyle aynı doğrultuya gitmektedir. Terör örgütünün üyeleriyle bu kadar iç içe olmak kimse için hayra alamet değildir. Milletimizin bu alçak tavrı yakından takip ettiğini ve günü geldiğinde gereken tavrı ortaya koyacağına inanıyorum. Türkiye, Irak’tan Suriye’ye, Doğu Akdeniz’den Kuzey Afrika’ya, Atlantik ötesinden Avrupa’ya kadar dört bir yandan kısa, orta ve uzun vadeli çıkarlarının mücadelesini veriyor. Buna karşılık birilerinin fırsatçılık peşinde konuşmasını gerçekten çok çok acıdır. Kim ki terörle el ele olursa milletin bize verdiği yetkiyi yasalar içerisinde sonuna kadar koruyacağız. Çünkü bunların yaptığı siyaset değildir. Bir belediye başkanının görevi şehre ve halka hizmettir. Şehre değil de, halka değil de eğer teröristlere hizmet ediyorsa, şehit yavrularımızın ailelerini kapının önüne koyuyorsa biz de onları kapının önüne koyarız. Bunlara seyirci kalanlar gaflet içindedir. Günü geldiğinde tüm pazarlıklar, tüm ilişkiler, tüm ortaklıklar belgeleriyle ortaya dökülecektir. Milletimizin bu ülkeyi yönetme sorumluluğunu verdiği bizlere düşen görev; kim ne yaparsa yapsın bayrağımızı dimdik yukarda tutmak, ezanlarımızı susturmamak için mücadeleye devam etmektir” ifadelerini kullandı.



“Çok yakında milletimize Suriye konusu başta olmak üzere güvenlikten ekonomiye kadar her anlamda müjdelerimiz olacak”


Çok yakın bir süreçte Türk milletine müjdeli haberlerinin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gündemimizdeki konularla ilgili hazırlıklar içindeyiz. Çok yakında milletimize Suriye konusu başta olmak üzere güvenlikten ekonomiye kadar her anlamda müjdelerimiz olacak. Demokrasi ve hukuk devletinden asla taviz vermeden ülkemize içerden ve dışarıdan yönelen her tehdidin başını ezecek imkan ve kararlılığa sahibiz. Unutmayın; biz bir oldukça, iri oldukça, diri oldukça, kardeş oldukça Allah’ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Ülkemizin büyümesini, gelişmesini engelleyemeyenlerin milletimizin birliğini bozmak için seferber olmalarının sebebi budur” şeklinde konuştu.



“Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadeleyi eleştirenler Türkiye’nin 40 yıldır neyle mücadele ettiğini hala bilmiyorlardır”


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da yaptığı konuşmada, mezun olan öğrencileri ve ailelerini kutlayarak, “Dünyada her milletin tıpkı insanlar gibi karakterleri ve kimlikleri vardır. 2 bin 200 yıllık devlet geleneğine sahip bu aziz millet Orhun’da hangi karakterdeyse, 1071’de Malazgirt’te hangi karakterdeyse, İstanbul’u feth ederken hangi karakterdeyse, Çanakkale’de tarih, Kurtuluş Savaşı’nda geleceğini yazarken hangi karakterdeyse; hangi inanç, hangi imandaysa, bugün de terörist kovalarken, Ege’de, Akdeniz’de mazluma el uzatırken, şehirde hırsızın ve uğursuzun peşinde koştururken, ölümden kaçan bin yıllık komşularına kapısını ve gönlünü açarken yine aynı karakterdedir. Türkiye’nin bugün teröre karşı verdiği mücadeleyi acımasızca ve gelişigüzel eleştirenler Türkiye’nin 40 yıldır neyle mücadele ettiğini hala bilmiyorlardır. Kaybettiğimiz evlatlarımızı sadece akşam haberlerindeki şehit sayısı olarak gören, Türkiye’nin etrafında kurulmak istenen tezgahı, bu ülkeyi sürüklemek istedikleri uçurumu göremeyen zihniyetlerdir. Onların göremediklerini bugün burada mezun ettiğimiz evlatlarımız ve onları bu vatan için yetiştirip yine bu vatan için kınalayan eli öpülesi anne ve babalar eşsiz ferasetleriyle beraber bilmektedirler. Kendilerine minnettarız. Bu vesileyle hem evlatlarımıza hem ailelerimize hem de bizlere bu iklimi sunan terörle mücadelemizde, bizlere inancımıza uygun bir vizyon çizen, bizleri merhametsizleştirmeyen Cumhurbaşkanımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum. İnanıyorum, bu ülkede öyle muzafferiyetlerimizin altına imzalarını atacaklar ki; gelecek nesillerimiz bu ülkede huzur içerisinde sadece kendi topraklarımıza değil hem etrafımızdaki coğrafyamıza hem de dünyaya medeniyetimizi, inancımızı, gelenek ve göreneğimizi nakşedeceklerdir. Allah evlatlarımızı muhafaza eylesin” ifadelerini kullandı.



“Çalışmalarımızın bugün meyvelerini verdiğini görmek bizi mutlu etmektedir”


Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ise, “15 Temmuz 2016’da yaşadığımız hain ve alçak FETÖ darbe girişiminden sonra süratle toparlanan jandarma teşkilatımız, tamamen kendisini yenileyerek etkin görev yeteneğine kavuşmuştur. Bu kapsamda daha güçlü ve daha bilinçli bir personel yapısına sahip olmak için yaptığımız çalışmalarımızın bugün meyvelerini verdiğini görmek bizi mutlu etmektedir” şeklinde konuştu.


Mezuniyet töreninin ardından Jandarma Marşı okundu. JÖAK’ın paraşüt gösterisinin ardından mezun olan subay ve astsubaylar tören geçişi yaptı. Mezuniyet törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Jandarma ve Sahil Güvenlik subay ve astsubayları ve yeni mezun olan öğrencilerin aileleri yer aldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Yıllık işletme cetvellerinde son tarih 30 Nisan Samsun Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Selahattin Altunsoy, sanayi işletmelerinin ‘yıllık işletme cetvelleri’ni 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlatarak, verilmemesi durumunda işletmelere 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağının altını çizdi. Müdür Selahattin Altunsoy, sanayi sicil belgesi sahibi işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlattı. Altunsoy, “Sanayi sicil belgesi alan işletmeler aynı kanunun 5. maddesine göre her yıl vermek zorunda oldukları bir yıllık faaliyetlerini gösteren yıllık işletme cetvellerini takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde (30 Nisan tarihine kadar) bağlı bulundukları İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüklerine bildirmek zorundadırlar. Bu çerçevede sanayi siciline kayıt olan işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yayımlanan SGM 2014/11 no’lu Tebliğin 11’nci maddesi uyarınca e-Devlet kapısı veya Bakanlık web sayfası Sanayi Sicil Bilgi Sistemi üzerinden (http://sanayisicil.sanayi.gov.tr) elektronik ortamda vermeleri gerekmektedir. Yoğunluk yaşanmaması için girişler son güne bırakılmamalıdır. Sistem 7 gün 24 saat açık olduğundan mesai saatleri dışında ve hafta sonları da girişler yapılabilir. Söz konusu zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelere aynı kanunun ilgili maddeleri uyarınca 2024 yılı için belirlenen 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağından, ilgililerin cezai müeyyideye maruz kalmamaları açısından 30 Nisan 2024 tarihine kadar 2023 yılı yıllık işletme cetvellerini sistem üzerinden vermeleri önem arz etmektedir. Sanayi işletmeleri tereddüt edilen hususlarda bizzat İl Müdürlüğümüz Sanayi Sicil Birimine müracaat edebileceği gibi kurum telefondan da bilgi ve yardım alabileceklerdir” dedi.
Ordu Topraksız tarım sistemiyle çilek üretimine başladılar: Yıllık kazanç hedefleri 5 milyon TL Ordu’da, aldıkları hibe desteği ile 6 dönümlük serada topraksız tarım uygulaması ile çilek üretimine başlayan çift, yıllık yaklaşık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. Fatsa ilçesinde yaşayan Özge Arslan ve eşi Uğur Arslan, topraksız tarım ile çilek üretimi yapmaya karar verdi. 2021 yılında aldıkları hibe desteği ile seralarını kuran çift, yaklaşık 10 dönümlük arsa üzerine 6 dönüm çilek serası kurdu. Burada 110 bin fideden yıllık 80-100 ton arası üretim yapan çift, yıllık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. “Öğretmenliğe hiç başlamadan çilek üreticisi oldum, 6 dönüm alanda 30 dönümlük üretim yapıyoruz” Üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olan yaşındaki Özge Arslan, topraksız tarım uygulaması ile verimin 5 katı arttığını belirterek, “Öğretmenliğe hiç başlamadan ticarete başladım, öncesinde farklı sektörlerde de çalıştık, şuanda çilek üretimi yapıyoruz. Topraksız tarım olduğu için herkes su kültürüyle üretim yaptığımızı zannediyor ancak Hindistan cevizi kabuğu içerisinde yetiştiriyoruz. Toprakta olmayan bütün değerlerin tamamını biz veriyoruz ancak kesinlikle hormon ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yok. Toprağa göre daha hijyenik ve verim olarak 3-5 kat arası daha verimli. Burası 6 dönümlük sera ancak 30 dönüm toprak üretimine tekabül ediyor” diye konuştu. “2 yılda kendini amorti etti, yıllık 5 milyon TL getirisi bekliyoruz” Serada bulunan 110 bin fidede yıllık 80-100 ton ürün ile yıllık 5 milyon TL getiri beklediklerini söyleyen Özge Arslan, “Getirisinden memnunuz, 2 yıl önce 7 milyon liraya kuruldu, şu an maliyetler arttı ancak bu süre zarfından kendini amorti etti. Zaten kırsal kalkınma projesinden de destek almıştık. İl Tarım ve Orman Müdürümüz Kemal Yılmaz’ın da bizlere çok desteği oldu. İlk yıl 3 milyon TL gibi bir getirisi oldu, bu yıl 5 milyon kadar bir gelir bekliyoruz. Sektör açık, bu kalitede çilek Antalya’da ihracata gidiyor, biz burada iç piyasada satıyoruz. İlerleyen günlerden Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yaymayı hedefliyoruz” ifadelerine yer verdi. Uğur Arslan ise eşinin fikri ile topraksız tarım sistemiyle çilek üretimi yapmaya başladıklarını ve başarılı olduklarını dile getirerek, bu tür hibe desteklerinin insanları teşvik ettiğini ve üretime katkı sağladığını söyledi.