GENEL - 14 Nisan 2019 Pazar 12:47

Memur-Sen’den baskı ve tehditle istifalara tepki

A
A
A
Memur-Sen’den baskı ve tehditle istifalara tepki

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, “Seçimin sonuçları açıklanır açıklanmaz birçok belediyede üyelerimize baskı yapılmakta, bazı sendikalar üyelerimizi kendi sendikalarına geçmeye zorlamaktadırlar.

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, “Seçimin sonuçları açıklanır açıklanmaz birçok belediyede üyelerimize baskı yapılmakta, bazı sendikalar üyelerimizi kendi sendikalarına geçmeye zorlamaktadırlar. Şu ana kadar 2 bini aşkın üyemiz baskı ve tehditle istifa ettirilmiştir” dedi.


Memur- Sen, 31 Mart Yerel Yönetim Seçimleri sonrasında bazı belediye yönetimlerinde, üyelerinin baskı ile istifa ettirilmesine tepki gösterdi.


Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, yerel seçimler sonrası şekillenen belediye yönetimlerinde üyelerinin başka sendikalara geçmesi konusunda baskı, şantaj ve tehdit edilerek istifaya zorlandığı iddialarına ilişkin açıklama yaptı.



“2 bini aşkın üyemiz baskı ve tehditle istifa ettirilmiştir”


31 Mart Yerel Yönetim Seçimleri sonrasında birçok belediyenin siyasi partiler arasında el değiştirdiğini belirten Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, “Bu sonuçları halkın iradesinin bir tecellisi olarak gördüğümüzden, seçilen her belediye başkanını tebrik etmeyi, halkın iradesine saygının bir gereği olarak görüyoruz ve tebrik ediyoruz. Ancak el değiştiren belediyelerde üyelerimize istifa baskısı yapıldığını teessüfle müşahede ediyoruz. Söz konusu belediyeleri kazanan siyasi partilerin yandaşı ve arka bahçesi olan sendikalar, alelacele ve telaşla üyelerimize kendi sendikalarına geçmeleri için baskı yapmaktadırlar. Öyle görünüyor ki, sendikacılığı ideolojik aygıta dönüştüren, emeğe ve emekçiye saygısı olmayan sendikal zihniyet, 31 Mart seçim sonuçlarıyla yeniden sahneye çıkmıştır. Seçimin sonuçları açıklanır açıklanmaz birçok belediyede üyelerimize baskı yapılmakta, bazı sendikalar üyelerimizi kendi sendikalarına geçmeye zorlamaktadırlar. Şu ana kadar 2 bini aşkın üyemiz baskı ve tehditle istifa ettirilmiştir. Diğer üyelerimize istifa baskısı sürmektedir. Bugüne kadar sendikal mücadeleyi ideolojik çalışmaların zemini kılanlar, çabalarımızla elde edilen kazanımları kendi kazanımları diye pazarlayarak emek hırsızlığı yapanlar, gerilime, yalana ve iftiralara bel bağlayanlar, seçim sonuçları açıklanınca kendilerini göstermeye başladılar. Demokrasi ve özgürlük kavramını ağızlarından düşürmeyenlerin üyelerimizi işten çıkartma ve sürgün etme tehdidi ile kendi sendikalarına geçmeye zorlamaları ise bu sendikaların utanç sayfalarına eklenmiştir. 25 yıllık sendikal mücadelemizle ve emeklerimizle teşkilatımıza kazandırdığımız üyelerimiz, daha seçimlerin üzerinden 15 gün geçmeden sendikal kıyıma dönüşmesi dehşet vericidir. Burada sizlere örnek vermek istiyorum Bozüyük, Sorgun, Tosya, Bayburt, Elmadağ, Çankırı, Denizli Merkezefendi belediyelerinde çalışan üyelerimizin neredeyse tamamı başka sendikaların baskıları sonucu istifa ettirilmiştir” diye konuştu.



“Hizmet etmek için mi, sendikacılık yapmak için mi göreve geldiniz?”


Birçok il ve ilçede üyelerinin önemli bir bölümünün istifa ettirildiğini kaydeden Levent Uslu, “Kamuoyuna ve basın mensupların dikkatine bu il ve ilçeleri sunmak istiyorum. Antalya Büyükşehir Belediyesinden 900, Ankara Elmadağ Belediyesinden 50, İstanbul Küçükçekmece Belediyesinden 400, İstanbul Esenyurt Belediyesinden 200, Kütahya Belediyesinden 130, Kastamonu Belediyesinden 100, Ankara Büyükşehir Belediyesinden 260, Erzincan Belediyesinden 70, Bozüyük Belediyesinden 50, Taşköprü Belediyesinden 30 üyemiz istifa ettirilmiştir” şeklinde konuştu.


14 gün içinde birçok belediyede üyelerinin bir bölümünün baskıyla istifa ettirildiğini kaydeden Uslu, “Bu sayılar yaşanan sendikal kıyımın net göstergelerdir. Buradan belediye başkanına ve başkan adına sendikal baskı yapanlara sesleniyorum, eğer çalışanların iradesine konulmak istenen bu ipotekten parti ve belediye başkanın bilgisi yoksa bu çok vahim bir durum. Yok eğer yaşananlardan yasalarda suç olan sendikal baskı başkanların bilgisi dahilinde oluyorsa bu daha da korkunç ve vahim bir durumdur. Parti ve belediye başkanları ya kendi isim ve güçlerini kullanarak emekçilere baskı yapanlara ‘dur’ diyecekler ya da bunun siyasi, hukuki, ahlaki ve sosyal maliyetine katlanacaklardır. Sendikal baskı yapan veya bu haksızlığa göz yuman belediye başkanlarına basının ve kamuoyu huzurunda soruyorum, yerelde vatandaşlara hizmet etmek için mi göreve geldiniz, yoksa sendikacılık yapmak için mi göreve geldiniz? Eğer sendikacılık yapmak isteyen belediye başkanları varsa hodri meydan. İstifa edip sendikal alanda karşımıza çıksınlar” ifadelerini kullandı.


“Ulusal ve uluslararası mevzuatta belirtilen ve koruma altına alınan sendikal hakların kullanılması hiçbir şekilde engellenemez” açıklamasında bulunan Uslu, üyelerinin ilgili mevzuatla korunan haklarını her türlü şiddet, baskı, şantaj ve tehditten uzak, tam ve özgür bir şekilde kullanmalarının sağlanması konusunda belediye başkanlarına sorumluluk düştüğünü kaydetti.


Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, açıklamasını şöyle sürdürdü:


“Bu yaşananlar, belediye başkanlarının seçim öncesi verdikleri demokratik haklar ve özgürlüklere saygılı bir yönetim sözü açısından tam bir samimiyet ve tutarlılık testidir. Seçilen başkanlar açısından istismar, çalışanlar açısından zulüm olan bu tavrı görmezden gelmeyeceklerini, seçimden önce verdikleri sözleri ve demokratik tavrı uygulayacaklarını umuyor ve bekliyoruz. Sendikal baskı yapan tüm belediye yetkililerine, TCK’nın 118. maddesini okumalarını tavsiye ediyorum. Üyelerimize baskıyla sendikalarını değiştirmeye zorlayanları, üyelerimizin ekmeği ile oynamaya kalkanları açık ve net bir şekilde uyarıyorum. Sendikal ilke ve değerlerle bağdaşmayacak bu baskı ve tehditleri karşısında ne sendikamız ne de teşkilatımız asla geri adım atmayacaktır. Bu hukuk dışı ve gayrimeşru yol ve yöntemleri derhal terk edin. Türkiye bir hukuk devletidir ve hiç kimse hukukun üstünde değildir. Kendini hukukun üstünde gören baskıcılarla ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunacağımızı buradan ilan ediyoruz. Hiç kimse her türlü vesayetle mücadele etmeyi ilke edinmiş bir yapı olarak üyelerimizin hür iradesi üzerine kurulmaya kalkışılan vesayete seyirci kalacağımızı aklının ucundan bile geçirmesin. Biz sürecin takipçisiyiz. Meydanı birkaç çapulcuya ve emek hırsızına bırakacak değiliz. Tehdit, şantaj ve baskılara bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz. Teşkilatlarımız ve üyelerimiz rahat olsunlar. Kendilerine baskı yapanlara karşı dik dursunlar. Yaşadıkları baskıları vakit kaybetmeden sendikamıza, şubemize ve genel merkezimize bildirsinler.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep GİBTÜ’de “Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" paneli GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya bağımlığının madde bağımlığı kadar tehlikeli olduğuna vurgu yaptı. Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” dedi. Türkiye’de İnternetin 31. Yıldönümü kapsamında Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde İnternet Haftası paneli düzenlendi. Panelin bu yıl konusu "Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü" oldu. Panelde Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunum, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunum, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunum, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Umut Salur “Web 3.0’da Yapay Zekanın İşlevi” konulu sunum Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Yasin Pak ise “Eğitimde İnternetin Rolü ve Geleceği” başlıklı sunum yaptı. “GİBTÜ yapay zeka alanında çalışıyor” Teknoloji ve Toplumun Dönüşümü Panelinin açılış konuşmasını yapan GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, yapay zeka ve sosyal medya kullanımı konusunu ele aldı. Rektör Demir, yapay zekanın son yıllarda bütün dünyayı peşinden sürükleyen bir alan olduğunu vurguladı. Demir, “Yapay zeka konusunda Türkiye’nin çok ciddi manda inisiyatif alması gerekiyor. Biz de Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yapay zeka yepyeni sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunlarla da baş etmek gerekir. Etik sorunlar, sosyal sorunlar, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar. Bunların hepsiyle yüzleşeceğiz. Yapay zeka konusunda bir ülke, bir üniversite, bir kurum ne kadar bütçe ayırıyorsa, ne kadar proje yapıyorsa o kadar çok ön plana çıkacaktır. Yapay zekadan uzak durmamak gerekiyor. Öğrencilerimiz gençlerimiz yapay zeka konusunda kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Yapay zekanın gelişmesiyle beraber belki de yazılım mühendisliği yok olacaktır. Yazılımı yapay zeka yapacak konuma geleceğiz. Geleceği görerek çok iyi hazırlık yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli” Son yıllarda toplumun yarası haline dönüşen sosyal medya kullanımı konusuna da dikkat çeken Rektör Demir, “Dijital dönüşüm, internet kullanımı, gençleri sosyal izolasyona sokabiliyor. Bu çok önemlidir. Gençleri sosyal medya bağımlısı haline getirip, toplumdan soyutluyorlar. Bu sorunla da mücadele etmek gerekiyor. Sosyal medya bağımlılığı, madde bağımlığı kadar tehlikeli. Benim gözünde eş değerler. İnternet kullanımı sosyal bölünmeye de yol açıyor. Neden derseniz? Bir gurup insan internete dijital ortama çok hızlı erişebiliyorken, bazı guruplar ise bunun tamamen uzağında kalıyor. Böyle olunca toplumda bölünmüşlüğe gidiliyor. Artık bilgiye erişmek çok kolay ama bilgiyi dönüştürmek gerekir. Dijital dünyayı nasıl kullanmamız gerektiğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Dijital medyayı kullanmak sadece sosyal medyayı kullanmak değil” diye konuştu. “Yapay zekayı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” Panelistlerden Hasan Kalyoncu Üniversitesi OSB Teknokent Genel Müdürü Ekrem Tekin “Yeni İnternet Devrimi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Tekin, “90’larda interneti öğrenenler; bugün dünyayı yönetiyor. Bugün yapay zekâyı öğrenenler gelecekte dünyayı yönetecek” dedi. Tekin’den sonra Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Aktürk “Türkiye’ de İnternet Kullanımı ve Siber Zorbalık” temalı sunumunu gerçekleştirdi. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Personeli Velişan Kılınç “Güvenli İnternet Kullanımı” temalı sunumuyla bilgilendirmede bulundu. Sunumların ardından GİBTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bedir tarafından Konuşmacılara “Teşekkür Belgesi” verildi. GİBTÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşen Panele; öğrenciler, akademisyenler ve idari kadro yoğun ilgi gösterdi.
Trabzon Lipton Türkiye, çay hasadı için kolları sıvadı Dünyadaki çay uzmanlığını Doğu Karadeniz’de yetişen Türk çayı ile buluşturan Lipton Türkiye, 2024 yaş çay sezonu için kollarını sıvadı. Türkiye’de de çayseverlerin en çok tercih ettiği markalardan biri olan Lipton, yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı ve yerel ekonomiyi kalkındırma odaklı yaklaşımıyla, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde başlayacak olan çay hasadı için gün sayıyor. Şirket, ayrıca Sakarya’daki fabrika projesiyle de Türkiye’deki yatırımlarına devam edeceğini belirtiyor. Lipton Türkiye ile yüzde 100 sürdürülebilir çay tarımı Yapılan açıklamaya göre, Türk çayının geleceğe ulaşmasını ve Karadeniz doğasının korunmasını amaçlayan Lipton Türkiye, Türkiye’de Yağmur Ormanları Birliği (Rainforest Alliance) Sürdürülebilirlik Sertifikası ile tarım yapan ilk çay markalarından biri. Şirket; insana, doğaya ve çevreye duyduğu saygıyla, ekolojik ömrünü tamamlamak üzere olan Türk çayının ve çay kültürünün temsil ettiği değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması için çalışıyor. Bu yolculukta çiftçisiyle el ele yürürken, bölge insanının hayatına da değer katıyor. Doğayla ve toprakla olduğu kadar üreticiyle de sürdürülebilir ilişkiler kuran şirket, çiftçilerin sağlıklı, güvenli, etik koşullarda üretim yapması için projeler yürütüyor ve eğitimler veriyor. Yatırımlarla yerel kalkınmaya katkı Pazar ve Fındıklı’da bulunan fabrikalarına ek olarak şirket, Sakarya Arifiye’de de yaklaşık 650 milyon liralık bir yatırım gerçekleştiriyor. Temel atma töreni geçen yıl gerçekleştirilen çay paketleme fabrikasının bu yıl içinde üretime başlaması öngörülüyor. Fabrika projesinin, Sakarya ve çevresinde yaklaşık 300 kişiye istihdam sunması hedefleniyor. Konu hakkında değerlendirmede bulunan Lipton Türkiye Genel Müdürü Fatih Atay, “Şirket olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ekonomik, sosyal ve doğal hayatı için değer oluşturmak önceliğimiz. Çay uzmanı kimliğimizle bitkilerin iyiliğini sadece tüketicilerimize değil, çayın yolculuğu boyunca dokunduğu tüm paydaşlarımıza ulaştırmak istiyoruz. Üreticilerimiz de bu paydaşlarımızın başında geliyor. Onları dinlemeye, ihtiyaçları doğrultusunda adımlar atmaya ve Türk çayını ve temsil ettiği değerleri birlikte geleceğe taşımaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Manisa İl Müdürü Öztürk; “Gelişen teknolojinin tüm imkânları ile sahadayız” Manisa’da Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak teknolojinin imkanlarını kullanarak çiftçilere her konuda destek olduklarını söyleyen Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk “Üreticilerimiz sosyal medya ve SMS sisteminden gelen mesajlara dikkat etmeli, önerilen tavsiyelere uymaya özen göstermelidirler” dedi. Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk bitkisel üretim sezonun başlamasıyla birlikte üreticilerin dikkat etmesi gereken hususlara yönelik açıklamalarda bulundu. Tecrübeli teknik personel kadrosu ve gelişen teknolojinin tüm imkânları ile sahada olduklarını belirten İl Müdürü Öztürk; “İl ve İlçe Müdürlüklerimizde görev yapan teknik personellerimiz sahadaki hastalık ve zararlı takibine yönelik olarak düzenli olarak kontroller gerçekleştirmektedir. Teknik personellerimiz gerek fenolojik gözlemler gerekse monitör tuzak kontrolleri ile hastalık ve zararlı tespitini yapmakta sosyal medya, SMS sistemi ve sahadaki çiftçi görüşmeleri ile mücadelenin doğru zamanda doğru yöntemle gerçekleşmesini sağlamaktadırlar. Üreticilerimiz sosyal medya ve SMS sisteminden gelen mesajlara dikkat etmeli, önerilen tavsiyelere uymaya özen göstermelidirler. Henüz SMS sistemine kaydını yaptırmamış olan üreticilerimiz ilgili İlçe Müdürlüklerine başvurarak sisteme kayıtlarını yaptırmaları önem arz etmektedir” dedi. İl genelinde 50 adet Tahmin ve Erken Uyarı İstasyonu, 48 adet Dijital Kameralı Feromon Tuzak bulunduğuna vurgu yapan Metin Öztürk; “Tahmin ve Erken Uyarı İstasyonları ile bölgedeki hava sıcaklığı, ortam nemi, yağış miktarı, toprak sıcaklığı ve yaprak ıslaklığı gibi verilerin saatlik ortalamaları kaydedilmektedir. Dijital Kameralı Feromon Tuzaklar ile de tarım ürünlerindeki zararlı popülasyonun takibi gerçekleştirilmektedir. Elde edilen veriler ile mücadelenin en doğru zamanda tespiti sağlanmaktadır. Bu sayede gereksiz ilaçlamalardan kaçınılmakta, ürün kayıpları önlenerek maddi kayıpların da önüne geçilmektedir. Dün olduğu gibi bugün de üreticilerimizin yanında yer almaya, onlara teknik destek vermeye devam ediyoruz. Yeni sezonun tüm üreticilerimiz için hayırlı, bereketli ve bol kazançlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.