GENEL - 12 Ağustos 2019 Pazartesi 16:14

MHP lideri Bahçeli: "Türkiye’yi ateş çemberinden çıkarmakta kararlıyız ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamlı arkasındayız"

A
A
A
MHP lideri Bahçeli: "Türkiye’yi ateş çemberinden çıkarmakta kararlıyız ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamlı arkasındayız"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geleneksel hale gelen partililerle bayramlaşma programını Kurban Bayramı’nın ikinci gününde gerçekleştirdi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geleneksel hale gelen partililerle bayramlaşma programını Kurban Bayramı’nın ikinci gününde gerçekleştirdi. Bahçeli, "Türkiye’yi ateş çemberinden çıkarmaya kararlı olduğumuzu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamlı arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi.


MHP lideri Devlet Bahçeli, geleneksel hale gelen partililerle bayramlaşma programını Kurban Bayramı’nın ikinci gününde parti genel merkezinde gerçekleştirdi. Gencinden yaşlısına tüm vatandaşlarla tek tek bayramlaşan Bahçeli, bayramlaşmaya gelen çocuklarla ayrıca ilgilendi.


Bayramlaşma programında konuşan Bahçeli, Türkiye’deki çok partili seçimlerin yapılmaya başlandığı 21 Temmuz 1946 tarihinden 9 Temmuz 2019 tarihine kadar yaklaşık 72 yıl geçtiğini ve bu süreçte 51 tane hükümetin görev yaptığını dile getirerek, "Parlamenter sistemin uygulandığı bu dönemde, hükümetlerin ortalama ömrü yaklaşık 1 yıl 5 ay düzeyindedir. Bu denli kısa bir süre içerisinde birçok siyasi ve ekonomik olaylarada şahit olunmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimleri kaos yaratmış. Darbeler, muhtıralar bu süre içerisinde uygulamaya geçmiş, Türkiye’de 71 yılı aşan bir sürede istikrarsızlık kendini her alanda göstermiştir. Şimdi parlamenter sistemin bu özelliği unutularak, 1 yıl 1 ay’ı aşkın süredir. Yeni bir sistem değişikliğiyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğimiz bu süreçte, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin istikrarsızlık getirdiği, ülkeyi tek adama dönüştürdüğü, bazı kararların alınmasında meclisin devre dışı bırakıldığı veya buna benzer mazeretler öne sürerek 71 yıllık kaos, kriz, darbe ve çatışma sürecini hatırlatarak bir geriye dönüşü arzulamak kanaatimizce Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne çok büyük bir haksızlık olacaktır. Bunu bütün siyasi partilerimizin düşünmesinde yarar vardır" ifadelerini kullandı.


Bayram sonrası yaşanacak süreci ve 1 Ekim 2019 tarihinde açılacak TBMM’yi göz önüne alarak değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, "Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, Suriye, Irak, Türkiye’deki terör faaliyetleri PKK/PYD’nin bütün hızıyla dış destek sağlamak suretiyle terör devleti kurma istekleri, göz önünde bulundurulmalı ve Türkiye’de daha 1 yıl 1 ay 9 günü bulmamış bir sistemi suçlayarak Türkiye’yi yeni kaoslara sürüklemek, siyasi partilerin anlayışı, zihniyeti ve demokratik etiğiyle bağdaşmamaktadır. MHP, önümüzdeki günlerde, bu tarihi gerçekler ışığında yeterli dersleri çıkartarak 71 yılda sağlanamamış bir istikrarsızlığı, şimdi ’1 senenin içerisinde sağlanamıyor’ iddiası ile 71 yılı arzulamak, geriye dönüşü istemek ülkemiz için en büyük tehdit ve tehlike olacaktır" diye konuştu.



"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamlı arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum"


MHP olarak Türkiye’yi ateş çemberinden çıkarmaya kararlı olduklarını ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamlı arkasında olduklarını anlatan Bahçeli, "Türkiye’de önce istikrarın sağlanması, sonra toplumsal normalleşme ve köklü bir demokratikleşme sürecini ortaya koyarak Türkiye’yi ateş çemberinden çıkarmaya kararlı olduğumuzu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamlı arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Doç. Dr. Savaş Eğilmez; “Türk Devleti birçok bölgede barışı tesis ediyor” Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türk devletinin bir çok bölgede barışı tesis ettiğini söyledi. Türklerin tarihleri boyunca coğrafi olarak çok geniş, ekonomik olarak zengin, nüfus olarak kalabalık ve çok uluslu, askeri olarak da çok güçlü devletler kurduğunu ifade eden Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Türk kültürünün ve Türk iktidarının en önemli unsurları adalet ve hoşgörüdür. Dolayısıyla kurdukları devletlerle hakim oldukları coğrafyalarda ve yönettikleri kavimler üzerinde adaleti, hoşgörüyü ve dolayısıyla da barışı tesis etmeyi başarmışlardır. Son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, coğrafi olarak Türk tarihinin küçük diyebileceğimiz devletlerinden biridir. Türk Devleti yüz ölçümü olarak seleflerine nazaran küçük olsa da kültürel mirasının ortaya çıkardığı etki oldukça büyüktür. Türk ordusunun varlığı, Cumhuriyet döneminin en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Nitekim son yıllarda Türk Devleti’nin çeşitli alanlarda mesafe kat edip oldukça güçlenmesi, bahsettiğimiz güçlü mirastan gelen sorumlulukla birleşince, bulunduğu her bölgede barışı tesis eden Türk ordusunun varlığı, Cumhuriyet döneminin en geniş sınırlarına ulaşmıştır” diye konuştu. Türk Devletinin; KKTC, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Libya, Suriye, Irak, Katar, Somali’de barışı koruma adına askeri varlığını sürdürmeye devam ettiğini anlatan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Aynı zamanda Türk donanması, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi ile artan gerginliklerin tam da merkezinde, enerji ve bölgesel çıkarlar üzerinde çok önemli bir güç odağı olarak Akdeniz ve Ege denizlerinde devriye gezip, bölgenin tamamına güçlü varlığını hissettirmeye devam ediyor” diye konuştu. Libya Doç. Dr. Savaş Eğilmez, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter, ülke içinde daha fazla bölgeyi silah zoruyla kontrolü altına alırken, darbeci lidere bazı Avrupa ve bölge ülkeleri de destek veriyor. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, ve Fransa gibi ülkelerin desteğini alan Hafter’in, Nisan 2019’da milislerine Trablus’u ele geçirmek için saldırı emri vermesiyle, zaten uzun süredir istikrarsızlıkla boğuşan Libya yeni bir şiddet sarmalına sürüklendi. Hafter, bölgesel destekçilerinden tedarik ettiği mali kaynak, ağır silah, paralı asker, silahlı insansız hava araçları (SİHA), savaş uçakları ve bunları kullanacak askeri danışmanlık desteğiyle Trablus’un kapılarına kadar dayandı. Başından beri Hafter ve bölgesel destekçilerinin, başkenti ve ülkeyi silah zoruyla kontrol altına alma niyetindeki bu darbe girişimine karşı çıkan Türkiye, uluslararası meşruiyete sahip Libya hükümetine desteğini açıkladı. Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan hükümeti desteklemek için Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı askeri uzmanlar Libya’ya gelerek, Libyalı muhataplarına danışmanlık hizmeti vermeye başladı. Türkiye’nin destekleri neticesinde Libya’da Başbakan Fayez al-Sarraj hükümeti Hafter’e karşı üstünlüğü ele geçirdi. Suriye Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesi, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleştirilen en büyük dış operasyonlardan biri. Türk devleti, 2016 yılında hem DEAŞ hem de ABD destekli PKK/PYD terör örgütüne karşı Suriye’nin kuzeyine yönelik barış harekâtları düzenlemeye başladı. Türk Devleti, Mart 2017 tarihinde Fırat Kalkanı, bir yıl sonra Zeytin Dalı ve Ekim 2019 tarihinde düzenlediği Barış Pınarı harekâtları ile Suriye’deki yerleşim yerlerine barış ve huzur getirdi. Türk birlikleri ayrıca, Suriye’deki savaştan Türkiye’ye kaçan 3 milyondan fazla Suriyeliyi evlerine dönmeye teşvik etmek ve yeni bir mülteci dalgasını önlemek ayrıca bölgede bir terör koridoru oluşmasını engellemek amacıyla Kuzey Suriye’nin önemli bir kısmını kontrol altında tutmaya devam ediyor. Irak Kuzey Irak bölgesi PKK terör örgütünün yapılanması nedeniyle hayati öneme sahiptir. Uzun yıllardır bölgeye yerleşen ve yayılan terör örgütü Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmektedir. İrili ufaklı birçok kamp bölgeye yayılmış durumdadır. Terör örgütü Türkiye, İran ve Suriye sınırlarının sağladığı avantajları kullanmaktadır. Her üç sınıra yakın olmak örgüte uygun coğrafya, maddi imkân ve silah temini açısından güvenli bir ortam sağlamaktadır. Uyuşturucu ticaretinden silah ve insan kaçakçılığına kadar birçok alanda önemli gelirler elde edilmektedir. Suriye ve Lübnan’dan Kandil bölgesine geçişle beraber Türkiye’yi hedef alan birçok terör eylemi bu bölgeden yönetilmiştir. Türkiye içine rahatlıkla geçilerek terör faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Kandil bölgesi sahip olduğu zorlu coğrafi şartlar ve İran-Irak sınırlarını kapsayan konumuyla PKK terör örgütünün rahatlıkla hareket edebildiği bir bölge konumundadır. Türkiye’nin bu bölge üzerinde direkt bir kontrolünün olmaması terör örgütünün kendini güvende hissetmesine yol açmaktadır. 1980’lerden itibaren TSK gerçekleştirdiği başarılı sınır ötesi operasyonlarla PKK’yı birçok kez dağılma noktasına getirdiyse de bu bölgenin sahip olduğu konum sayesinde örgüt yeniden toparlanabilme imkânı yakalamıştır. Bu durum karşısında terörle mücadeleyi daha etkin kılabilmek için Türkiye bölgede askeri üsler kurma yoluna gitmiştir. Katar Türkiye ile Katar arasında varılan anlaşma gereği Türk askerinin başkent Doha’da bulunan El Rayyan Üssü’nde bulunması kararlaştırıldı. Katar’da açılan askeri üsse izin veren ilk adım olan “Türkiye-Katar Askeri İş Birliği Anlaşması” 2015’in Mart ayında Meclis Genel Kurulu’ndan ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onayından geçmişti. Resmi kaynaklara göre Katar’da bulunacak Türk birliğinin asli görevi; “Gerçekleştirilecek müşterek/birleşik tatbikatların ve eğitimlerin vasıtasıyla Katar’ın savunma imkânının ve kabiliyetlerinin geliştirilmesinin desteklenmesi, her iki tarafın da diğer ülkelerin silahlı kuvvetleri ile eğitim/tatbikatlar icra edebilmesi, terörizmle mücadele ile uluslararası barışa katkı sağlamak” şeklinde belirlenmiştir. Somali Türkiye, 2017 yılında en büyük denizaşırı üssünü Mogadişu’da açtı; burada Türk askerleri, onlarca yıldır süren iç çatışmalarla harap olmuş bir ülkenin yeniden inşasına yardımcı olmak amacıyla Somalili askerlere eğitim veriyor. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan’ın 2011’deki ziyaretinden bu yana Afrika Boynuzu’ndaki yerini güçlendirerek eğitim, sağlık ve güvenlik gibi hizmetlerin canlandırılmasına yardımcı oluyor. Türkiye 2015 yılında Somali ile savunma ve sanayi anlaşmaları da imzalandı. Azerbaycan Türkiye silahlı kuvvetlerinin ayrıca Kardeş ülke Azerbaycan’da faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye, işgalci Ermenistan ile mücadelesinde ortak askeri eğitim ve tatbikatların yanı sıra başta Türk yapımı insansız hava araçları, füzeler ve elektronik savaş cihazlarının da bulunduğu yeni savunma sistemleri sağlama noktasında Azerbaycan’ı bir çok alanda desteklemektedir.”