SAĞLIK - 14 Temmuz 2020 Salı 13:57

Şişlik hissi lenfödemin (fil hastalığı) erken bir belirtisi olabilir

A
A
A
Şişlik hissi lenfödemin (fil hastalığı) erken bir belirtisi olabilir

Dünya çapında yaklaşık 250 milyon kişiyi etkileyen lenfödem, uzmanlar tarafından kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak tanımlandığını bildiren Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.

Dünya çapında yaklaşık 250 milyon kişiyi etkileyen lenfödem, uzmanlar tarafından kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak tanımlandığını bildiren Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr.Fikriye Figen Ayhan, “Yüz, genital bölge, kol, bacak gibi vücudun herhangi bir bölümünde görülebilen lenfödem, etkilenen bölgede ağırlık ve gerginlik hissi, ağrı, yorgunluk ve bazen de karıncalanma, uyuşma şeklinde belirtiler gösteriyor” dedi.


Batı ülkelerinde en sık kanser tedavisine bağlı gelişen lenfödem hastalığının nedeni ve kimlerin lenfödem riskine sahip olduğu hakkında bilgi veren Medicana International Ankara Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr.Fikriye Figen Ayhan, lenfödemi cildin hemen altındaki dokularda anormal bir şekilde lenfatik sıvı birikmesi olarak tanımladı. Prof. Dr. Ayhan, “Bu şişme genellikle kol veya bacakta görülür, ancak meme, göğüs duvarı, sırt baş ve boyun, genital organlar, kollar ve bacaklar dahil olmak üzere diğer vücut bölgelerinde de ortaya çıkabilir. Lenfatik damarların ve lenf bezlerinin eksik veya bozuk olduğu bir vücut bölgesinin lenfatik sıvı ile aşırı yüklenmesi durumunda gelişir. Lenfatik sıvı normal olarak vücudumuzda geniş bir damar ve bez ağı ile taşınır. Bu damarlar ve bezler kanser cerrahisi veya radyasyon tedavisi gibi nedenlerle hasar gördüğünde ya da doğuştan hatalı gelişmişse, lenfatik sıvının yeterince taşınmaması ve vücut dokularında sıvının birikmesine neden olma riski vardır. Sıvı hücreler arası dokuda tıkandığında, şişme meydana gelir. Bu şişmeye lenfödem denir” açıklamasında bulundu.


Lenfödem tedavi edilmezse, zamanla ilerleyerek dokuda sertlik ve elefantiyazis olarak da bilinen fil hastalığına yol açabileceğini vurgulayan Dr. Ayhan, lenfatik sıvı tıkanıklığı ayrıca dokuya sağlıklı kan akışını azaltığını, bakterilerin üremesini sağladığını, bu da doku enfeksiyon, sellülit ve erizipel riskini ve şişliği daha fazla artırılabilir açıklamasında bulundu.


Şişlik hissinin lenfödemin (fil hastalığı) erken bir belirtisi olabileceği vurgulayan Prof. Dr. Figen Ayhan, kanser tedavisi gören hastaların, ameliyat bölgesine yakın yüz, gövde, kollar ve bacaklarda şişkinlik hissi, gerginlik, ağrı olduğunda lenfödem konusunda uzman bir fizik tedavi doktoruna başvurmasının gerekli olduğu uyarısında bulundu.


Doğuştan lenf sistemindeki bir bozukluğa bağlı olabileceği gibi kanser tedavilerinden özellikle meme ve jinekolojik kanserlerin tedavisinden sonra sık görülen ve yaşam kalitesini bozan bir problem olan lenfödemde bir çok hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavi için önemini vurgulayan Prof. Dr. F. Figen Ayhan, erken dönemde tespit edilen lenfödem normale döner, ancak tedavi edilmezse halk arasında bilinen ismiyle fil hastalığına ilerleyerek yaşam kalitesini ciddi boyutta etkiler ayrıca lenfödemin tekrarlayan enfeksiyonlar ve iyileşmeyen yaralar gibi yaşamı tehdit eden boyutlara ulaşabileceğini belirtti.



Kimler lenfödem riskine sahiptir?


Genetik olarak ailesinde lenfödem olan bireylerin riskli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. F. Figen Ayhan, “Genetik risklere sahip bireylerde olduğu gibi meme kanseri cerrahisi geçiren kadınlarda da özellikle lenf bezlerine radyasyon tedavisi almış ve kemoterapi uygulanmışsa o taraftaki göğüs duvarında sırtta ve kolda lenfödem gelişme riski yüksektir. Yaklaşık 5 meme kanseri tedavisi almış kadından 1 tanesinde lenfödem gelişmektedir. Özellikle ameliyat edilen tarafta enfeksiyon geçiren ve obez hastalarda risk daha fazladır. Benzer şekilde jinekolojik kanserler, prostat kanseri gibi nedenlerle lenf bezleri çıkarılmış veya radyasyon tedavisi ve kemoterapi almış kanser hastalarında da belin altında kalan bölgede, bacaklarda ve genital organlarda lenfödem riski vardır. Jinekolojik kanser cerrahisi geçiren yaklaşık 8 kadından 1’inde bacaklarda lenfödem gelişmektedir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.