EKONOMİ - 16 Mayıs 2019 Perşembe 11:14

Tarımın geleceği ATO’da ele alındı

A
A
A
Tarımın geleceği ATO’da ele alındı

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Murat Ülkü Karakuş, dünya nüfusunun 2050 yılında 9,2 milyara ulaşmasının beklendiğini belirterek, “Bugünkü teknikleri kullanarak ancak gıda ihtiyacının ancak yüzde 37’sini karşılayabiliyor olacağız.

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Murat Ülkü Karakuş, dünya nüfusunun 2050 yılında 9,2 milyara ulaşmasının beklendiğini belirterek, “Bugünkü teknikleri kullanarak ancak gıda ihtiyacının ancak yüzde 37’sini karşılayabiliyor olacağız. Artan nüfusu doyurmak için modern tarım yöntemlerine ihtiyaç var” dedi.


“Gıda Güvencesi ve Gıda Güvenliği için Yeni Nesil Dijital Tarım” toplantısı ATO Meclis Salonu’nda yapıldı. Toplantının açılışında konuşan ATO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Murat Ülkü Karakuş, dijital teknolojilerde yaşanan gelişmelerle birlikte dördüncü sanayi devriminin başladığını belirterek, bu süreçte tarım sektörünün de diğer sektörlerde olduğu gibi bilgi yoğunluklu bir yapıya evrildiğini söyledi. Sanayide yaşanan hızlı dönüşümün tarım sektöründe de yer aldığını ve “tarım 4.0” kavramının ortaya çıktığını anlatan Karakuş, tarım sektörünün farklı yapısı nedeniyle bu kavrama karşılık olarak “dijital tarım” ifadesinin kullanıldığını dile getirdi. Karakuş, “Dijital tarım, tarımda ziraat mühendisliğinde, su ürünleri mühendisliğinde ve tarımsal gıda üretim sistemlerinde bilgi temelli bir dönüşümü ifade etmektedir. Bu dönüşüm, akıllı bilişim ağlarının ve yönetim araçlarından faydalanan hassas tarım teknolojilerinin kullanımını içermektedir. Dijital tarımda amaç, erişilebilir tüm bilgileri kullanarak sürdürülebilir otomasyon süreçlerini üretim sistemlerine entegre etmektedir” diye konuştu. Karakuş, dijital tarımla birlikte su tasarruflu tarım, akıllı tarım, yüksek kalite, yüksek verim, çevreye duyarlı tarım konularının da dile getirildiğinin altını çizdi.


Genç nüfus istihdamı ve robotik işlemlerle tarım


Türkiye’nin genç nüfus avantajı olduğuna dikkat çeken ve bu nüfusun istihdamı konusunda gayret sarf eden bir ülke olduğunu hatırlatan Karakuş, dijital tarım uygulamalarıyla, robotik işlemlerle tarım yapılmasıyla üretim aşamasında insana ihtiyacın azalmasının, istihdam konusunu yakından etkileyeceğini söyledi.


Türkiye’nin tarım konusunda sürdürülebilirlik, verimlilik ve ölçek konularında önceliklerinin olduğuna dikkat çeken Karakuş, “Türkiye’nin tarımda söz sahibi olması ve rekabet edebilir düzeye erişebilmesi için tarımın devam edegelen yapısal sorunlarının çözülmesi ve tarımsal üretim ve ticaret politikalarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de tarımsal sanayide yaşanan sorunların çözülmesi, tarımsal üretim değerlerine ve çiftçi/üretici gelirine önemli katkılar sağlayabilecektir” şeklinde konuştu.


Kırsalın cazibesini artırmak


Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Metin Türker de “Türkiye’de Dijital Tarım” konulu bir sunum yaptı. Türkiye’de 24 milyon hektar tarım alanında üretim yapıldığını bazı ürünlerde arz fazlası bazı ürünlerde de arz açığı bulunduğunu kaydeden Türker, verim artışıyla ilgili tedbirlerin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.


Türkiye’nin 2018 yılı itibariyle 17,2 milyon büyükbaş, 44,1 milyon küçükbaş hayvan varlığına sahip olduğunu bildiren Türker, “Kırmızı et üretiminde yeterli değiliz, üretim alanlarımız kısıtlı. 1,1 milyon ton kırmızı et üretiyoruz, 300 bin ton açığımız var” ifadelerini kaydetti


Türkiye’nin 80 milyon nüfusuyla birlikte 35 milyon turisti beslediğinin altını çizen Türker, “Dünyanın 7, Avrupa’nın en büyük tarımsal hasılasının sahibiyiz. Verimliliği artıracak tedbirlere ihtiyacımız var. Nüfus artıyor, tarım alanlarına baskı var. Son 30 yılda 2,7 milyon hektar tarım alanını çıkarmak zorunda kaldık. İklim değişikliği ve kuraklık sorunlarımız var. İnsanlar doyamadığı ve yeterli imkânlara sahip olamadığı için kırsaldan göç ediyor. Kırsalın cazibesini artırmadan, kırsalı üretim mekânları haline getirmeden bu sorunu çözme imkânımız yok” ifadelerini kullandı.


Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Remziye Yılmaz da toplantıda yaptığı konuşmada, dünyada tarım teknolojileri ile tarım ekonomisinde büyük ilerleme olduğuna dikkat çekti. Çevresel ve ekonomik açıdan sürdürülebilir tarım yapılarak maliyetlerin düşürülebileceğini kaydeden Yılmaz, “Böylece tarımsal üretim, dağıtım ve tüketim sürecinde verimlilik ve gıda güvencesi ve güvenliği artacak ve elimizdeki iş, katma değeri yüksek sanayi işine dönüşecektir” diye konuştu.


Toplantıda Michigan State Üniversitesi Öğretim Üyesi Pof. Brad Day, dijital tarım alanındaki yenilikleri içeren bir sunum yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.