POLİTİKA - 23 Mayıs 2022 Pazartesi 13:26

TDP Genel Başkanı Sarıgül: “NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır”

A
A
A
TDP Genel Başkanı Sarıgül: “NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır”

Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, “NATO’nun NATO üyesi bütün ülkelere eşit davranması lazım.

Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, “NATO’nun NATO üyesi bütün ülkelere eşit davranması lazım. NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır” dedi.


TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, partisinin genel merkez binasında MYK toplantısı öncesi basın açıklaması yaptı. Mayıs ayının son gününde sona erecek olan pandemi nedeniyle açık ceza evi izinlerinin uzatılmadığı takdirde 90 bin kişinin ceza evine geri döneceğini belirten Sarıgül, “Zaten ağır olan cezaevi şartları daha da ağırlaşacaktır. Bu insanlar aylardır dışarıda aile kurdular, iş kurdular, evlendiler ve topluma 2,5 yıldır adapte oldular. Gelin bu insanların kurulu düzenini bozmayalım, gelin bütün siyasi partiler el ele verip bu hafta onların sürelerini uzatalım, ondan sonra da hep birlikte affedelim. Bakanlar Kurulu’ndan Türkiye adına bu kararı bugün bekliyorum. Bakanlar Kurulumuzun vicdani bir karar vereceğine inanıyorum. Bakanlar Kurulumuzun yarın ve bu hafta bu konuyu parlamentoya sevk edeceğine ve parlamentodan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de bütün siyasi partilerin el birliğiyle 90 bin kader mahkumunun, toplumla buluşan, toplumla 2,5 yıldır beraber olan ve hiçbir suça bulaşmamış 90 bin kader mahkumunun sürelerini uzatmayı mutlaka bekliyorum” diye konuştu.



Tarımı hor gören yarını zor görür


TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, buğday hasadının yaklaştığını ve çiftçinin taban fiyatının açıklanmasını büyük bir heyecanla beklediğini belirterek, “Çiftçilerimiz çok darda. Traktörlerine mazot koyamıyorlar, mazot pahalı. Tohum alamıyorlar, tohum pahalı. İlaç alamıyorlar, ilaç pahalı. Çiftçimizin buğday ekmeye devam etmesi için mutlaka para kazanması şart. Buradan yetkilileri uyarıyorum. Geçen yıl, benim çiftçimin buğdayına 2 bin 250 lira verdiniz. Rusya ve Ukrayna çiftçisine 6 bin 500 lira verdiniz. Bu yılda yabancı çiftçiyi zengin etmeyin. Buğday alımının en düşük fiyatını 8 lira yaparak çiftçimizi rahatlatın. Yabancı çiftçiye vereceğiniz parayı, Türk çiftçisine verin, bizim çiftçimize verin ve bizim çiftçimiz rahat etsin. Çiftçimizi küstürmeyelim. Çiftçi küserse inanın ki aç kalırız, ekmeğin fiyatı 10 lirayı geçer. Tarımın önemini anlamadığınızı görüyorum ama çiftçinin şu sözünü unutmayın: ‘Tarımı hor gören yarını zor görür’” ifadelerini kullandı.



“Türkiye’nin Kemal Derviş fotokopilerine, emperyalist güçlerin reçetelerine ve politikalarına ihtiyacı yok”


Kemal Derviş’in Amerika, Avrupa Birliği ve IMF’nin tetikçiliğini yaptığını iddia eden Sarıgül, “Türkiye’nin, Kemal Derviş fotokopilerine, emperyalist güçlerin reçetelerine ve politikalarına ihtiyacı yok. Bu vahşi kapitalist politikalar, bu kuralsız, sınırsız liberal reçeteler yüzünden çocuklarımız, ete, süte ve yumurtaya ne yazık ki hasret kaldı. Kemal Derviş fotokopilerine güle güle, Türkiye’nin gerçeğini düşünenlere hoş geldiniz. Kemal Derviş fotokopileri yüzünden, onların yazdığı reçeteler yüzünden, gerçekten milyonlarca insanımız açlık sınırının altına indi. Pandemi, küresel ısınma ve yaşam tarzları gösteriyor ki; biz artık kendi yağımızla kavrulmak zorundayız” ifadelerine yer verdi.



“NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır”


Bir gazetecinin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecine ilişkin Türkiye’nin tutumunu sorması üzerine Sarıgül, "NATO’nun samimi olmasını bekliyoruz. NATO, Amerikan’ın oyuncağı halinde olmaması lazım. NATO’nun, NATO ülkesi üyelere eşit olarak davranması lazım. NATO, hemen yanı başımızdaki Yunanistan adalarında orantısız bir şekilde silahlanıyor. NATO objektifse, aynı silahlanmayı Türkiye’de yapması lazım. Yunanistan adalarına 50 tane tank veriyorsa, o tankın 25 tanesinin mutlaka Türkiye’ye gelmesi lazım. NATO, Türkiye’yi yok sayarak hiçbir hareket edemez. Bu konuda uygulanan politika son derece doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz, NATO’ya gerekli konuşmaları anlatmamız lazım. NATO’nun NATO üyesi bütün ülkelere eşit davranması lazım. NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır” değerlendirmesini yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.