GENEL - 17 Ocak 2019 Perşembe 11:23

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "Tüm sözleşmeli öğretmenlere yarıyıl tatilinde eş durumundan tayin hakkı verilmelidir"

A
A
A
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "Tüm sözleşmeli öğretmenlere yarıyıl tatilinde eş durumundan tayin hakkı verilmelidir"

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Yargının sözleşmeli öğretmenliği kaldırmasını ve tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması gerektiği yönünde karar vermesini bekliyoruz.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Yargının sözleşmeli öğretmenliği kaldırmasını ve tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması gerektiği yönünde karar vermesini bekliyoruz. Bu yapılana kadar da tüm sözleşmelilere yarıyıl tatilinde eş durumundan tayin hakkı verilmelidir. Türk Eğitim-Sen olarak 23 Ocak tarihinde Ankara’da sözleşmeli öğretmenler ile birlikte eylem yapacağız" dedi.


Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, yaptığı yazılı açıklamada okulların yarıyıl tatiline girdiğini ancak eğitimin sorunlarının hem eğitimciler hem öğrenciler açısından katmerleşerek büyüdüğünü belirterek, "Bilindiği gibi Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olması eğitim camiasında heyecan uyandırdı. Şu ana kadar bakanın eğitimci dostu yaklaşımları, eğitimin sorunlarını çözme konusundaki isteği, öğrencilere bakışı bizleri umutlandırmaktadır. Tabii ki eğitimin yıllardır süregelen, katmerleşen sorunlarını kısa sürede çözebilmek mümkün değildir. Ancak sorunlara kalıcı neşter vurmak için bu iradeyi ortaya koyabilmek gerekir. Türk Eğitim-Sen olarak yapıcı tüm icraatlara destek verdiğimizin bilinmesini istiyoruz. Eğitim sistemimizin ezbercilikten kurtarılması, eğitimde sorgulayan, araştıran bir modele geçilmesi ve dünyaya entegre olmamız, derslik ve öğretmen açığı, okulların alt yapı ve teknolojik donanımı, okullaşma oranlarının düşüklüğü v.b. sorunların ortadan kaldırılması, eğitim çalışanlarının gerek maaşlarının, gerekse özlük haklarının OECD ülkeleri düzeyine yükseltilmesi, öğretmenlerin statülerinin artırılması, eğitim çalışanlarına şiddetin son bulması, hak gaspının önlenmesi en büyük temennilerimizdendir. Bu minvalde 2018-2019 eğitim-öğretim yılının ilk yarıyılı sona ererken, sendikamızın tespit ettiği eksiklerin giderilmesi eğitimin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı.



"Yönetici atamalarında mülakat tamamen kaldırılmalıdır"


Eğitimde başarılı olmanın okulları başarılı yönetmekle mümkün olduğunu kaydeden Geylan, şunları kaydetti:


"Ne yazık ki özellikle 2014 yılından bugüne kadar yapılan uygulama nedeniyle okulların büyük kısmının başarılı yönetilmediğini üzülerek görüyoruz. Eğitim yıllardır kul hakkı yiyen yandaşların istilasına uğramaktadır. Bunlar ehil, bilgili, liyakatli, ödül üstüne ödül alan insanların yerlerine büyük bir iştah ve cüretle oturmaktadır. Mülakat uygulaması nedeniyle yandaşlar, belli gruplara mensup olanlar, iktidara siyasi, ideolojik yakınlığı olanlar ya da sendikal tercihini sarı sendikadan yana kullananlar okul yöneticiliği koltuğuna otururken, yandaşlar dışındakiler, yazılı sınavda yüksek puan almış olsa bile elenmektedir. Mülakat komisyonlarında verilen adil olmayan, komisyondan komisyona göre değişiklik gösteren puanlara tanıklık ettik. İsim listelerinin elden ele nasıl dolaştığını da biliyoruz. Türk Eğitim-Sen geçtiğimiz yıllarda tüm bu katakullileri kamuoyuna ifşa etmiş, hak gaspı yaşayıp yargı yoluna gidenlere hukuki anlamda destek olmuştu. Dolayısıyla şeffaf olmayan komisyonlara kim, nasıl güvenebilir, mülakatların adaletli bir şekilde yapıldığını nasıl düşünebilir? Bilindiği 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde okul yöneticiliğine atamada yeterliliklere dayalı yazılı sınav uygulaması ve belirlenecek diğer nesnel ölçütlerin kullanılacağı ifade edilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı bu kapsamda MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’nde kısmi bir değişiklik yaptı. Ancak bu değişiklik tam olarak beklentilerimizi karşılamadı. Şöyle ki; yapılan değişiklikle müdür ve müdür yardımcılığı görevlendirmelerinde yazılı sınav ağırlığı yüzde 80, mülakat ağırlığı ise yüzde 20 olarak değiştirildi. Bu noktada etkisi azaltışmış bile olsa mülakatın varlığının devam etmesi, kul hakkı gaspının tam olarak sona ermeyeceği anlamına gelmektedir. Sendikamızın talebi yönetici atamalarında mülakatın tamamen kaldırılması, tüm yöneticilerin sadece yazılı sınav esasına göre atanmasıdır. Öte yandan yine 2023 Vizyon Belgesi’nde taahhüt edilen, okul müdürlüğünün ikinci görev olmaktan çıkarılıp kadroya alınması için de kanuni düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Tabii kadroya geçişlerde sadece merkezi yazılı sınav sonuçları dikkate alınmalıdır. Bunun aksi yönde adaletsiz bir şekilde yönetici olarak görevlendirilenler kadroya geçirilirse, bu kul hakkı gaspını onaylamak ve iştirakçisi olmak anlamına gelecektir. Kamusal alan birilerinin çiftliği değildir ve bir gruba mensubiyet üzerinden tanzim edilemez. Aksi takdirde bu grupların sadakat göstereceği yer tıpkı 15 Temmuz felaketinde gördüğümüz gibi devletimiz değil, biat ettikleri odaklar olacaktır. Sendikal baskıların had safhaya çıktığı bu dönemde bu arsızların aşil tendonunu keserek, adaletsizliğe engel olmak çok önemlidir."



"Şubat’ta 40 bin ilave atama, Ağustos ayında da 60 bin atama yapılmalıdır"


Milli Eğitim Bakanlığının 2018 yılında 20 bin atama yaptığını ve ek 20 bin atama için yapılan mülakatların sonucunun da 15 Ocak tarihinde açıklandığını hatırlatan Geylan, "Şimdi gözler Şubat ayında yapılacak atamalarda. Herkes bilmelidir ki bu 20 bin atama 2018 yılı atamasıdır. Hiç kimse bu ilave atamayı 2019 yılı ataması olarak lanse etmemelidir. Türk Eğitim-Sen’in valiliklerden gelen rakamlar doğrultusunda yaptığı araştırmaya göre sadece 64 ilde 76 bin 605 ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılmaktadır. 55 ilde ise norm kadro açığı 101 bin 339’dur. İki yıllık ön lisans mezunu 9 bin 653 ücretli öğretmen derslere girmektedir. Bu en az 10 bine yakın kişinin pedagojik formasyonu olmadan, daha açık bir dille öğretmen vasfı olmadan derslere girdiğinin kanıtıdır. Ücretli öğretmen, açığın olduğu yerlerde ihtiyacı karşılamak için yapılan görevlendirmelerdir. Demek ki sadece ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılsa dahi en az 76 bin öğretmen atanması gerekir. Aynı zamanda güvencesiz bir yöntem olan ve eğitimde verimi, başarıyı düşüren ücretli öğretmenlik artık adeta asal istihdam halini almıştır. Şunu da belirtelim ki; ücretli öğretmen çalıştırıldığı halde 101 bin açık söz konusudur. Kaldı ki, 20 bin atama, ülkemizde 76 bin ücretli öğretmen çalıştırılırken, norm kadro açığı 101 bin civarındayken, 400 bin atama bekleyen öğretmen varken gerçekten çok komik rakamlardır. Üstelik 2017 yılında sınava giren öğretmenlerin ataması kontenjan yetersizliği nedeniyle 2018 yılının sonunda yapılmıştır. Dolayısıyla 2019 yılı atama sayısı planlanırken, tüm bu hususlar göze alınmalıdır. Sendikamızın talebi; Şubat ayında 40 bin ilave atama ve Ağustos ayında 60 bin olmak üzere 2019 yılı için toplam 100 bin atamadır. Ayrıca kaliteli okullar, kaliteli eğitim, başarı hedefliyorsak arazlı olan ücretli öğretmen istihdamına da ivedilikle son verilmelidir" açıklamasında bulundu.



"Sözleşmeli öğretmenlere yarı yıl tatilinde tayin hakkı verilmelidir2


"Sözleşmeli öğretmenlik sendikamızın 2005 yılından beri mücadele ettiği bir istihdam yöntemidir" ifadesini kullanan Geylan, "Hatırlanacağı üzere sözleşmeli öğretmenlik 2011 yılında kaldırılmış, tüm sözleşmeliler kadroya geçirilmiş, 2016 yılında ise aynı hükümet tarafından bir KHK ile geri getirilmişti. Hem de mülakat ve 6 yıl çakılı kadro ile çalışmayı da kapsamaktadır. 6 yıl çakılı kadronun 3+1 olarak esnetilmesi Vizyon Belgesi’nde yer almıştır. Ancak sendikamız sözleşmeli öğretmenliğin esnetilmesini kabul etmemektedir. Talebimiz sözleşmeli öğretmenliğin kökten kaldırılmasıdır. Kariyerlik mesleğine aykırı olan sözleşmeli öğretmenliğin iptalini içeren davamız devam etmektedir. Amaç, mahrumiyet bölgelerindeki öğretmen açığını kapatmak ise bunun yolu zorunlu hizmet tazminatı uygulaması getirerek, öğretmenlerin o bölgelerde gönüllü olarak çalışmalarını sağlamaktır. Aksi yöndeki uygulamalar öğretmenlerin verimini düşürür. Yargının sözleşmeli öğretmenliği kaldırmasını ve tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması gerektiği yönünde karar vermesini bekliyoruz. Bu yapılana kadar da tüm sözleşmelilere yarıyıl tatilinde eş durumundan tayin hakkı verilmelidir. Bilinmektedir ki; sözleşmeli öğretmenlere tayin hakkı tanınmadığı için öğretmenler eşlerinden, çocuklarından ayrı görev yapmakta ve aile bütünlükleri zedelenmektedir. Anayasamızın 41. maddesine de aykırı olan bu uygulamaya karşı Türk Eğitim-Sen olarak 23 Ocak tarihinde Ankara’da sözleşmeli öğretmenler ile birlikte eylem yapacağız. Sözleşmeli öğretmenler ile birlikte hem bu istihdam yöntemini protesto edeceğiz hem de yarıyıl tatilinde mutlaka sözleşmeli öğretmenlere tıpkı kadrolu öğretmenler gibi tayin hakkı tanınmasını isteyeceğiz" dedi.



"İl içi özür grubu mağdurlarının feryatları duyulmalıdır"


İl içi özür grubu mağdurlarının da tıpkı sözleşmeli öğretmenler gibi çile çektiğini savunan Geylan, "Aynı il içinde birbirinden kilometrelerce uzakta yaşamak zorunda bırakılan bu öğretmenlere de tayin hakkı tanınmalıdır. Örneğin Antalya’nın Demre ilçesi ile Gazipaşa ilçesi arasındaki mesafe 320 kilometredir. Erzincan merkez ile Kemaliye ilçesi arasındaki mesafe 150 kilometredir. Gaziantep’in Nizip ilçesi ile Islahiye ilçesi arası 131 kilometredir. Bu örnekleri uzatmak mümkündür. Aynı il sınırında görünen ancak aralarında günübirlik gidip gelinemeyecek kadar çok mesafe olan yerlerde görev yapan öğretmenler de eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamaktadır. Dolayısıyla talebimiz il içi özür grubu mağdurlara da tayin hakkı verilmesidir. Bu noktada il içi özür grubu tayinlerinde 50 kilometre kriteriyle ilçe emri hakkının geri getirilmesi çok önemlidir" ifadelerini kullandı.



"Değerler eğitimi mutlaka MEB öğretmenleri tarafından verilmelidir"


Geylan, şöyle devam etti:


"Okullarımızda değerler eğitimi verilmesini önemsiyor, bu noktada MEB’in girişimini takdir ediyoruz. Ancak değerler eğitimi MEB’in öğretmenleri tarafından verilmelidir, pedagojik formasyonu olmayan insanlar tarafından değil. Şöyle ki MEB çeşitli vakıf, dernek, cemiyet v.b. kurumlarla protokoller imzalamıştır. Bu protokollere binaen bu vakıf, dernek, cemiyetlerden insanlar gönüllü olarak değerler eğitimini öğrencilerimize vermektedir. Bu insanların büyük kısmının pedagojik formasyonu yoktur, öğretmen değillerdir, aksine işletmeci, odyolog, tekniker, mühendis, danışman, uçak teknisyeni, mali müşavir gibi mesleklere sahiptirler. Dolayısıyla MEB’in 923 bin öğretmeni dururken, eğitim ile uzaktan yakından alakası olmayan bu kişilerin neden okullarda değerler eğitimi verdiğini anlamakta zorlanıyoruz. Bu uygulama ile MEB kendi öğretmenlerine, ‘Ey öğretmenlerim, ben size güvenmiyorum, dolayısıyla öğrencilerimize dışarıdan hizmet getiriyorum’ demektedir. Bu yaklaşımı kabul etmemiz ise mümkün değildir. Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının, birtakım oluşumların kendi mecralarında eğitime yönelik projeler geliştirmeleri, faaliyetlerde bulunmaları önemlidir ama bu faaliyetlerin yapılacağı yerler okullar değildir. Çünkü okullarımızda sadece öğretmenlerimiz marifetiyle eğitim verilmelidir. Nitekim 15 Temmuz’u hep birlikte tecrübe ettik. Türkiye’yi o sürece götüren en önemli neden kamusal alanın belli yapılara açık hale getirilmesiydi. Dolayısıyla yaşananlardan ders çıkarmalı, eğitim eğitimciye, dolayısıyla MEB öğretmenlerine bırakılmalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak MEB’i bu protokolleri iptal etmeye çağırıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili hazırlık çalışmaları yapmaktadır. Sendikamız da bu kanun ile ilgili görüşlerini hem yazılı olarak hem de Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan bir toplantıda kapsamlı bir şekilde ifade etmiştir. Kariyer mesleği olan öğretmenliğin statüsünün artırılması, öğretmenlere kaybettikleri itibarlarının verilmesi çok önemlidir. Bu noktada kanun çıkarılırken 657 Sayılı DMK ve MEB mevzuatındaki hakları korunmalıdır. Öte yandan öğretmenlerin kariyer basamaklarında yükselebilmesi için düzenleme yapılmalı; 10 yılını dolduran öğretmenlere uzman, 20 yılını dolduran öğretmenlere başöğretmen unvanı verilmelidir."



"Öğretmenlere şiddeti önlemek için yasal cezai düzenleme yapılmalıdır"


Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet haberlerinin ardı arkasının kesilmediğini belirten Geylan, "Caydırıcı cezalar verilmeden bu olayların son bulmayacağını yıllardır dile getiriyoruz. Bu noktada Türk Eğitim-Sen eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili bir kanun teklifi hazırlamıştır. Milletvekilleri aracılığıyla TBMM gündemine gelecek olan bu teklife tüm siyasi partilerin destek vermesini istiyoruz. Şiddetin önlenmesi için mutlaka yasal cezai düzenleme yapılmalı, şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılarak konu takip edilmelidir. Mobbing de cezai yaptırım gerektiren bir suç kabul edilmeli, illerde ve eğitim kurumlarında Mobbing İzleme Kurulları oluşturulmalı, bu kurullarda sendika temsilcilerine de yer verilmelidir. Öte yandan MEB’in 2019 yılının sonuna kadar tüm okulların tekli eğitime geçeceğine yönelik taahhüdü vardır. Bununla ilgili çalışmalar sürdürülmekle birlikte alt yapı eksikliklerinin ikinci yarıyılda tamamlanmasını ve MEB’in sorunsuz bir şekilde okulları tekli eğitime geçirmesini istiyoruz. Eğitim çalışanlarının tamamına eğitim-öğretime hazırlık ödeneği verilmeli, yardımcı hizmetler sınıfının görev tanımı yapılmalı, bu çalışanlar angarya işlerden kurtarılmalıdır" açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Konya’da mesleki eğitim ve istihdam hamlesi Konya Valiliği koordinasyonunda, Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya Sanayi Odası, Konya Organize Sanayi Bölgesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından “Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı” düzenlenecek. Türkiye’nin mesleki eğitim odaklı ilk “Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı” olma özelliğini taşıyan fuarın iş birliği protokolü imzalandı. Mesleki ve teknik eğitimle çeşitli meslek alanlarında sanayinin ve hizmet sektörlerinin talepleri ve ihtiyaçlarına göre mesleki bilgi, beceri, tavır ve davranış yeterliklerine sahip insan gücünün yetiştirilmesi ve istihdamı sağlanarak ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla düzenlenecek Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı çerçevesinde Konya’daki meslek lisesi öğrencileri ve mezunları, Konyalı sanayiciler ile bir araya gelerek hem iş hem de staj imkanı elde edecek. 15-16 Mayıs tarihlerinde Konya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilecek Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı’nın protokolü, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Konya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Uzbaş, Konya Sanayi Odası Başkanı Mustafa Büyükeğen, Konya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk İyibildiren ve Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit tarafından imzalandı. “Mesleki ve teknik eğitimin önemi giderek artıyor” Protokol imza töreninde konuşan Vali Vahdettin Özkan, küreselleşme sürecinde artan rekabet şartları ve teknolojik gelişmeler, özellikle sanayi sektöründe işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu vasıfları çeşitlendirdiğini, bu sebeple vasıflı ara elemanı ihtiyacı arttığını, bu ihtiyacın da mesleki ve teknik eğitimin önemini artırdığını ve sistemin ihtiyaçlar doğrultusunda sürekli geliştirilmesi ihtiyacının aşikar olduğunu belirtti. Bilim ve teknoloji alanında meydana gelen hızlı değişimlerin, ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimlerini önemli ölçüde etkilediğine değinen Vali Özkan “Mesleki ve teknik eğitim, bir yandan emek gücünün vasıflı hale gelmesine katkı sunarken, diğer taraftan emeğin, emek süreçlerindeki konumlanışına uygun vasıfları öğrencilere kazandırarak işgücünün yeniden yapılandırılmasına yardımcı olmaktadır. Türkiye gibi genç nüfusun yoğun olduğu gelişmekte olan ülkelerde mesleki ve teknik eğitimin önemi giderek artmakta olup, beklentiler vasıflı insan gücü yetiştirmenin ötesine geçmiş ve sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal dayanışma, uluslararası iş birliği, iş kurma, istihdam, istihdamın sürekliliği ve yeniden istihdam edilebilme gibi amaçları da içerisine alacak şekilde genişlemiştir” dedi. Mesleki eğitime verdiği katkılar için Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Konya Sanayi Odası, Konya Organize Sanayi Bölgesi yönetimine ve emeği geçen herkese teşekkür eden Vali Özkan, Türkiye’de bir ilk olan Konya İstihdam Fuarı buluşmasının örneklik teşkil ederek ülke geneline yayılmasına, protokolün hayra, berekete, ekonomik gelişime ve istihdama vesile olmasını diledi. Konya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Uzbaş da, belediye olarak her zaman öğrencilerin yanında olduklarını belirterek, “Büyükşehir Belediyesi olarak her daim öğrencilerimizin yanında olduk, bunların da en başında mesleki eğitim öğrencilerimiz geliyor. Sanayimizin sürdürülebilirliği açısından bu konuyu çok önemli buluyoruz” dedi. Konya Sanayi Odası (KSO) Başkanı Mustafa Büyükeğen, Konya’da başlattıkları Mesleki Eğitim İstihdam Seferberliği kapsamında düzenlenecek Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı’nın Türkiye’nin mesleki eğitim odaklı ilk “Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı” olacağını söyledi. Fuarda meslek lisesi öğrencilerinin sanayiciler ile bir araya gelerek iş ve staj imkanı elde edeceklerini belirten Başkan Büyükeğen, “Meslek lisesi mezunlarımızı istihdam piyasasına kazandırmak ve Konya sanayisinin insan kaynağı ihtiyacını karşılamak amacıyla düzenleyeceğimiz fuara, sanayicilerimiz stantları ile katılırken, meslek liselerinde eğitim gören öğrencilerimiz veya mezunlarımız da CV’leri ile katılarak sanayicilerle tanışacak, iş hayatına atılma fırsatı bulacaklar. Öğrencilerimiz Konya Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı’nda iş görüşmesinin yanı sıra, staj görüşmesi de yapabilecekler. Burada İş Var, Burada İstihdam Var mottosuyla gerçekleştireceğimiz Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı’na tüm sanayicilerimizi ve öğrencilerimizi katılmaya davet ediyorum” diye konuştu. Konya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk İyibildiren de, Konya Organize Sanayi Bölgesi olarak, fuara ev sahipliği yapmaktan memnun olduklarını belirterek, mesleki eğitime yönelik yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi. İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit ise mesleki eğitimin Milli Eğitim Bakanlığı’nın da en temel uğraş alanlarından biri olduğunu dile getirdi. Konya’nın mesleki eğitim alanında gelişmiş bir şehir olduğunu belirten Yiğit, Mesleki Eğitim İstihdam Fuarı ile birlikte, öğrencileri sanayiciler ile bir araya getireceklerini ifade etti. Meslek liseleri ile sanayicilerin buluşturulduğu fuar Türkiye’de bir ilki temsil ediyor Konya İstihdam Fuarı ile merkez Selçuklu, Karatay ve Meram ilçelerinde bulunan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf bin 900 öğrencinin beceri ve staj süreçlerine tabi olmaları, 12. sınıfta olup mezun durumda 2 bin öğrencinin de Konya’da faaliyet gösteren büyük işletmelerle buluşturulmasının sağlanarak aranan eleman sıkıntısının en aza indirilmesi, öğrencilerin kurumsal firmalarda iyi şartlarda ve alanlarında istihdamlarının sağlanması hedefleniyor. Mezun durumda olan öğrenciler için anında istihdam ve işbaşı görüşmeleri de fuarda gerçekleştirilebilecek. Meslek liseleri ile sanayicilerin buluşturulduğu bu fuar Türkiye’de bir ilki temsil ediyor.
Samsun Salıpazarı Barajı inşaatı ve Terme Çayı ıslahı çalışmaları Samsun’da, Salıpazarı Barajı ile Terme Çayı ıslahı inşaat çalışmaları devam ediyor. Devlet Su İşleri (DSİ) 7. (Samsun) Bölge Müdürü Köksal Buğra Çelik, Salıpazarı Barajı inşaatı şantiyesini ziyaret ederek yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Baraj inşaatında konvansiyonel beton imalatları devam ederken, gövdede 45 adet ano imalatının tamamlandığı ve 7 bin 750 metreküp beton döküldüğü, ayrıca derivasyon kondüvisinin yaklaşık 110 metrelik kesiminde tabliye hariç betonarme imalatları tamamlandığı ifade edildi. Salıpazarı Barajı’nın faydaları Temelden yüksekliği 76,02 metre olan ve 13,19 milyon metre küp su depolayacak olan Salıpazarı Barajı inşaatında 15 bin 400 dekar alan (da) sulama (8,85 hm3/yıl) ve 25,74 hm3/yıl içme suyu temini ve 10,90 hm3 taşkın kontrolü sağlaması hedefleniyor. Terme Çayı ıslahı Köksal Buğra Çelik ayrıca Samsun-Terme Çayı Islahı 1. Kısım İnşaatı şantiyesini de ziyaret ederek, devam eden imalatları yerinde inceledi. Terme Çayı Islahı 1. Kısım işi kapsamında, 600 metre sağ ve sol sahil teğet fore kazık imalatı, derin zemin karıştırma yöntemiyle kesişen kolon yapılması, 1 adet çelik yaya köprüsü, 1 adet araç köprüsü ve 3 adet denize çıkış yapısı imalatları bulunduğu belirtildi. Proje kapsamında, dere yatağının 50-60 metreden 80 metreye çıkarılacağı ve Terme ilçe merkezinin taşkın kontrolünün sağlanması hedefleniyor.
Kayseri Robotik Diz Protezi Ameliyatının 5 önemli avantajı Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bora Bostan, robotik diz cerrahisi ile ilgili bilgi verdi. İnsan vücudundaki en büyük ve en güçlü eklemlerden biri olan diz ekleminde ortaya çıkan deformasyon zamanla hareketi kısıtlayabiliyor. Teknolojik gelişmeler sayesinde ilerleyen robotik diz cerrahisi ise hem hastalara hem de ameliyatı yapan cerrahi ekibe önemli ölçüde konfor sağlıyor. Ameliyat sırasında robotik cerrahiyle protezler en doğru şekilde konumlandırılırken, cerrahi sonrasında hasta açısından ortaya çıkan birçok avantaj yaşam konforunu yükseltiyor. Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bora Bostan, robotik diz cerrahisi ile ilgili bilgi verdi. İleri evre diz kireçlenmesinde başarının yüksek olduğunu aktaran Prof. Dr. Bostan; "Hareketli bir eklem olan diz; bağ, kıkırdak, kas ve sinir sistemine bağlı bir yapıdır. Herhangi bir travma, artrit veya başka bir sorun nedeniyle hareketinin kısıtlanması çoğu zaman cerrahiyi kaçınılmaz hale getirir. Robotik diz cerrahisi sayesinde, yüksek doğrulukta protezin yerleştirilmesi sağlanmaktadır. Kemiklerin hassas kesimleri yapılarak, bilgisayar kontrollü cihazlar kullanılmaktadır. Özellikle ileri evre diz osteoartritli (kireçlenme) yetişkinler için bir tedavi seçeneği olan robotik diz cerrahisi kişiye özel tasarlanıp yapılmaktadır. Bu 3 boyutlu model önceden planlama yapmak için kullanılır. Yani yazılım kullanılarak ameliyat öncesi planlama yapılmaktadır. Planlamaya göre cerrahi sırasında robotik kol kullanılarak kemik kesileri gerçekleştirilir. Ameliyatın tamamı cerrahın yönetimindedir. Ameliyat içinde yeniden düzenlemeler yapılabilmektedir. Cerrah daha önceden yapılan planlama ile gerçek zamanlı ameliyat alanının izdüşümlerini yazılım aracılığı ile eşleştirerek robotik kolu kullanarak ameliyatı yapar" dedi. Kişiye özel olarak yapılan diz cerrahisi ile ilgili de bilgiler veren Bostan; "Yapılan bir araştırmada implantların kişiselleştirilmiş bir cerrahi plan doğrultusunda daha doğru şekilde yerleştirildiği belirlenmiştir. Ameliyatın, implantı diz eklemine konumlandırmak için ameliyat sırasında robot kolunu yönlendiren ortopedi cerrahı tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması önemlidir. Robotik kol ameliyat yapmaz, kendi başına karar vermez veya cerrah robotik kolu yönlendirmeden hareket etmez. Sistem sayesinde cerrahın ameliyat sırasında planda gerektiği gibi ayarlamalar yapmasına da imkan tanır. Total diz protezi ameliyatları, diz kireçlenmesi olan hastalarda uzun yıllardır başarı ile uygulanan bir yöntemdir" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Bora Bostan; robotik diz cerrahisinin avantajlarını ise şu şekilde sıraladı; "Kişiye özel kemik kesileri yapılarak aşırı kesilerden kaçınılmaktadır. Yumuşak doku hasarı daha azdır. İmplantların konumlandırılmasının en doğru şekilde yapılır. Ameliyat sonrası ağrı seviyesi düşük, iyileşme daha hızlıdır. Hastanede kalış süresi daha kısadır."
İstanbul Bayrampaşa’da facianın eşiğinden dönülen anlar kamerada: Kimyasal madde yüklü kamyonet yokuş aşağı gelip elektrik direğine çarptı Bayrampaşa’da kimyasal madde yüklü kamyonet, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yokuş aşağı geri geri giderek elektrik direğine çarptı. Elektrik direği park halindeki bir aracın üzerine devrilirken, facianın eşiğinden dönülen kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza saat 12.40’ta Bayrampaşa Yıldırım Mahallesi Hür Sokakta meydana geldi. Edinilen bilgiye, Erhan Yılmaz idaresindeki 34 D 0228 kimyasal madde yüklü kamyonet, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aşağı doğru geri geri gelmeye başladı. Kamyonet, büfenin önünde bulunan elektrik direğine çarptı. Kamyonet elektrik direğine çarptı, direk park halindeki aracın üzerine devrildi Elektrik direği çarpmanın etkisiyle park halindeki bir başka aracın üzerine devrildi. Kazanın olduğunu gören vatandaşlar durumu polis ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri sokağı trafiğe kapattı. Kazada ölen ya da yaralananın olmadığı öğrenildi. Kaza anı güvenlik kamerasında Bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıyan görüntüde kamyonetin trafik ışıklarına doğru çıktığı bir süre sonra da aşağı doğru gelerek direğe çarptığı görülüyor. Kazayı gören vatandaşların telaş anları da güvenlik kamerasına yansıyor. “Kıl payı bizim dükkana girecekti” Büfe çalışanı Ahmet Çepni, “Kamyon ışıklardaydı, ışıklar yandı. Rampayı çıkınca orada durdu. Bir baktık kamyon aşağı doğru gelmeye başladı. Neredeyse dükkana girecekti, dükkanı geçip elektrik direğine vurdu. Elektrik direği de devrildi bir başka arabaya vurdu. Herkes buraya toplanmaya başladı. Kıl payı kaldı bizim dükkana girecekti. Aracın içinde şoförden başka kimse yoktu. O esnada dışarıda kimse yoktu” dedi.