EKONOMİ - 12 Eylül 2022 Pazartesi 09:15

Türk tarımını dışa bağımlılıktan kurtulacak çalışma

A
A
A
Türk tarımını dışa bağımlılıktan kurtulacak çalışma

Ankara’nın Haymana ilçesinde yer alan bir tarım fabrikasında hayvan kanları işleniyor, tahıl ve gübre olarak ihracata sunuluyor.

Ankara’nın Haymana ilçesinde yer alan bir tarım fabrikasında hayvan kanları işleniyor, tahıl ve gübre olarak ihracata sunuluyor. Türkiye’de bir ilk olan bu proje, tarımda dışa bağımlılığın çözümü olarak nitelendiriliyor.


Her gün milyonlarca protein, hayvan kanlarının atık haline gelmesiyle boşa gidiyor. Müsilaja da sebep olan atık hayvan kanları, Haymana’da yer alan bir tarımsal hizmet fabrikası tarafından mezbahalardan toplanıyor. Toplanan kanlar farklı işlemlerden geçerek proteinlerine ayrıştırılıyor. İşlenen kanın proteinlerinden hayvan yemi üretilirken, kalan plazmadan elde edilen aminoasit ile de doğal gübre üretimi gerçekleştiriliyor. Atık hayvan kanının değerlendirildiği bu proje ile hem doğal yollardan toprak yenileniyor hem de Türk tarımında dışa bağımlılığa karşı yeni bir çözüm olanağı ortaya çıkıyor. Projenin yatırımcısı olan iş kadını Mehlika Gider, “Yaklaşık dört senedir heyecanla, hevesle ve gönül vermişlikle bu ARGE döneminin takipçisiyim. Çok inanıyoruz. Çünkü biz hem kadınız, hem anneyiz hem de doğaya karşı belki de toplumsal duyarlılığımız daha fazla. Biz bu projeye 4 yıl önce başladık. Ve biraz da sosyal sorumluluk olarak hissediyoruz. Sonuçta biz, sıfır atık üzerine çalışıyoruz. Mezbahalardan atık halde olan kanı alıyoruz, iki katma değerle sıfır atık bir süreci tamamlıyoruz. Bu işin içinde olmak ve emekçisi olmak bana çok gurur veriyor” dedi.


“Bir atıktan çok önemli iki ürünü elde ediyoruz”


Yapılan işlem ile toprağı mayaladıklarını ifade eden Gider, “Ben inanıyorum ki yerelde çiftçiye, gübre kısmında topraklara çok faydamız dokunacak. O gübre kısmını da biz böyle anlatıyoruz. Biz insanlar PRP’yi kullanarak gençleşirler. Biz de aslında toprağı PRP’liyoruz. Aminoasit o işe yarıyor ve toprağı tekrar canlandırıyor. Tekrar solucanları çekiyor, tekrar nefes aldırıyor. Yıllardır bir takım kimyasal gübrelerle zehirlenmiş, sertleşmiş topraklarımızı biz canlandırıyoruz. O yüzden de diyoruz ki biz toprağı mayalıyoruz. İnşallah bize nasip olur ve atık olan plazmadan elde edilmiş gübrelerle bütün Türkiye’nin topraklarını mayalama şansımız olur. Protein de tabi çok kıymetli. Bir atıktan ülkemizin ihtiyacı olan çok önemli iki ürünü elde ediyoruz. Ben de içinde olmaktan, kurucu ortak olmaktan ve işin yatırımcısı olmaktan bir iş kadını olarak öncelikle çok mutluyum. Yani işin içinde hem toplumsal bir fayda var, hem doğaya büyük bir yatırım var, hem de ülke ekonomisine çok ciddi bir katkı var. Ben o yüzden yaptığımız işe ve ekibimize çok inanıyorum” diye konuştu.


“Sütten nasıl peynir yapılıyorsa, kandan da kan peyniri yapıyoruz”


Projenin sorumlusu emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cumali Karaman, “Yaptığımız iş şu, mezbahalarda atık olan kandan protein ve aminoasit üretiyoruz. Maalesef Türkiye’de mezbahalarda atık olan kanın büyük bölümü arıtılmadan kanalizasyonlara veriliyor, hem çevreye zarar veriliyor hem de müsilajın en büyük sebeplerinden biri. Ayrıca bunu arıtmada kullandıklarında yüksek enerjiye neden oluyor. Biz o atık malzemeden, yaklaşık 30 ton kandan 5-6 ton saf protein elde ediyoruz. Geriye kalan 25 ton plazmadan da aminoasit elde ediyoruz. Günde yaklaşık 25-30 tonluk kanımız soğuk zincirle gelir. Sütten nasıl peynir yapılıyorsa, kandan da kan peyniri yapıyoruz. Kanı gelmeden önce sterilizasyon yapıyoruz. Daha sonra ısıtıyoruz ve çöktürüyoruz. Çöktürdüğümüz kanı bir santrifüj vasıtasıyla plazmayla proteini ayırıyoruz. Çöken proteini fırınlarda kurutup paketliyoruz kedi köpek maması olarak satıyoruz. Arta kalan plazmayı aminoasitte çeviriyoruz. Aminoasitti gübrelerde kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.


“Yılda 7-8 milyon ton gübreyi tasarruf etmiş oluyoruz”


Gerçekleştirilen işlem sayesinde 7-8 milyon ton gübreden tasarruf edilebildiğini vurgulayan Karaman, “Bizim farkımız şu, normalde bunu kaynatıp buharlaştırarak elde ediyorlar biz söktürerek elde ediyoruz. Bunu da enerji ile üretiyoruz. Hayvan yemi olarak bile kullandığımız proteinde gıda kodeksine uygun şekilde üretiyoruz. İçinde hiçbir şekilde kimyasal bir koruyucu kullanmıyoruz. Belki de Türkiye’de tarım için çok önemli bir şey. Kimyasal gübreleri aminoasitle kaplayarak attığımızda gübrelerin yıkanmasını, buharlaşmasını ve toprağa bağlanmasını engellediğini gördük. Yani kükürt ve aminoasitle kapladığımız gübrelerde 50 dönüme kullandığımız 50 kilo gübreyi 25-30 kilo kullandığımızda daha büyük başarı elde ettik. Bunun da sebebi aktif karbonların içindeki bitki simülatörlerinin ve kükürttün gübrenin buharlaşmasını, yıkanmasını ve bağlanmasını engellemesi. Şunu söyleyebiliriz, yılda yaklaşık 15-20 milyon ton gübre kullanıyoruz ve bizim söylediğimiz şekilde yaklaşık 7-8 milyon ton gübreyi tasarruf etmiş oluyoruz. Şu son dönemlerde gübrenin fiyatlarını göz önüne aldığımızda yaptığımız işin önemi daha da ortaya çıkar” ifadelerini kaydetti.


“Dünyada bu teknolojinin değeri 125 milyar dolar büyüklüğünde”


Projeye ilişkin yorumunu dile getiren Tarım Yazarı Mine Ataman, “Bence bu girişim çok kıymetli çünkü Türkiye hem hayvan yeminde, hem de gübrede dışa bağımlı. Özellikle gübrede yüzde doksanını zaten ithal ediyoruz. Kalan yüzde onunu yurt içinde üretirken de hammaddesini yurt dışından ithal etmemiz gerekiyor. Bu anlamda da yılda nerdeyse Türkiye’de bir buçuk milyar ile iki milyar arasında gübreye para ödüyoruz. Ve hepsinde dışa bağımlıyız. Bir diğer yandan da protein için hayvan yeminde kullanmak adına proteinleri üretmek amacıyla da yine yurt dışından benzer rakamlarda ithalat gerçekleştirmek zorundayız. O yüzden bu girişim esasen her gün binlerce ton mezbahalardan dışarıya akan o kanı alıyor ve değerlendiriyor. Bugün mezbahalarımızda yaklaşık 3 yüz milyon dolar değerinde bir milli servet dışarıya akıyor. Üstüne bir de müsilaja sebep oluyor. Çevresel problemlere de neden olmuş olabiliyor. Dünyada bu teknolojinin değeri 125 milyar dolar büyüklüğünde ve gelecekte tarımda söz sahibi olmak isteyen ülkeler buralara yatırım yapıyor. Eğer topraklarımız verimli değilse, üzerine hangi tohumu ekerseniz ekin büyümüyor, verimli olmuyor. O yüzden Türkiye 2050 vizyonunda eğer gerçekten de tarımda dünya devleri arasına girmek istiyorsa önce toprağın beslenmesi gerekiyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Estetik dolandırıcısı doktor ve ekibi polisin 6 aylık takibiyle yakalandı Aksaray’da kendisine burun ve burun estetiği ameliyatına gelen hastalarından malzeme parası adı altında para talep ederek ortaklarının işlettiği medikal dükkanına yönlendiren ve yaptığı estetik ameliyatlarını sağlık ameliyatı gibi göstererek kamuyu yüksek miktarda zarara uğratan doktor ve ekibi polisin 6 aylık takip sonucu yaptığı operasyonla yakalandı. Edinilen bilgiye göre, 7 ay önce bir hastanın polise şikayetiyle gün yüzüne çıkan dolandırıcılık olayıyla ilgili İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ekipleri Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde harekete geçerek olayla ilgili geniş çaplı araştırma ve takip başlattı. Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Kulak Burun Boğaz (KBB) branşında sağlık hizmeti verirken istifa eden doktor S.Ç. (41) ve ortakları olduğu belirlenen medikal işletmecileri T.Ö. (50) ve A.V. (44) hakkında teknik ve fiziksel takip başlatıldı. 6 ay süren teknik ve fiziksel takiple şahısların her türlü suçlarını delillerle çıkaran KOM ekipleri bunun üzerine operasyon için düğmeye bastı. Özel muayenehaneye ve medikal dükkanına yönelik yapılan operasyonlarda doktor ve medikal işletmecisi 2 arkadaşı gözaltına alındı. “İrtikap-Suçtan Elde Edilen Malvarlığı Değerlerini Aklama-Kamu Kurumu Aleyhine Dolandırıcılık” suçları ve kendisine burun ve burun estetiği ameliyatına gelen hastalarından malzeme parası adı altında para talep ederek medikal iş yerlerine yönlendirdiği, yapmış olduğu estetik ameliyatlarını sağlık ameliyatı gibi göstererek kamuyu yüksek miktarda zarara uğrattıkları” suçundan gözaltına alınan doktor ve ekibi emniyetteki sorgularının ardından Aksaray Adliyesine sevk edildi. Burada hakim karşısına çıkarılan 3 şüpheli de tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Sinop Sinop’ta minik öğrencilerden anlamlı proje Sinop’ta minik öğrenciler polisler ile birlikte anlamlı bir projeye imza attı. Gelirleri şehit ve gazi ailelerine bağışlanmak üzere kurulan stantta kendi emekleriyle hazırladıkları resim çerçevelerini ve sukulent bitkilerini satan minikler büyük takdir topladı. Sinop Zübeyde Hanım Anaokulu ile Sinop Emniyet Müdürlüğü’nün iş birliğinde “Hayata Güvenle Gülümse” etkinliği gerçekleştirildi. Dün Hükümet Meydanı’nda gerçekleşen etkinlikte minik öğrenciler, polis ekipleri ile birlikte kendi emekleriyle hazırladıkları resim çerçevelerini ve sukulent bitkilerinin satışını yaptı. Tüm çerçeve ve sukulentlerin satıldığı etkinliğin gelirleri şehit ve gazi ailelerine bağışlandı. Etkinlikte konuşan Sinop İl Emniyet Müdürü Tarıkhan Çetiner, “Zübeyde Hanım Anaokulundan öğretmenlerimiz bize geldiler ve birlikte nasıl bir şey yapabiliriz diye sordular. Amaç çok ulvi bir amaç. El ettikleri gelirleri şehit ve gazi ailelerine bağışlamak istediklerini söylediler. Biz de projeye destek olduk ve çocuklarla birlikte biz de saksılara sukulent dikerek bugün satışını yaptık. İl Milli Eğitim Müdürümüze, Zübeyde Hanım Anaokulu Müdürümüze ve hocalarımıza, velilerimize, tabii ki çocuklarımıza ve etkinlikte bizi yalnız bırakmayan tüm Sinoplulara çok çok teşekkür ediyoruz. Çocuklarla güzel vakit geçirdiğimizi düşünüyoruz. Onlar da el emeği göz nuru yaptıkları şeyleri sergileyip satarak beğeni kazandıklarının farkındalar. Onlara da bu işi özendirmiş olduk ve bir anlam kattık. Katılım sağlayan destek olan herkese teşekkür ediyoruz" dedi. Zübeyde Hanım Anaokulu Müdürü Yusuf Haskılıç da etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında “Bugün bu etkinliğimizdeki gelirleri Sinop Şehit ve Gazi Aileleri Derneğine bağışlanacak. Bana göre çıktığımız bu yol güzel bir yol. Bu etkinliği yapan Dilek Hanım’a, öğrencilere ve değerli velilerimize çok teşekkür ediyorum. Herkesin kesesine bereket” ifadelerini kullandı. Etkinliğin organize edilmesinde büyük emeği geçen Zübeyde Hanım Anaokulu öğretmenlerinden Dilek Aksoy ise, çok gururlu ve mutlu olduklarını ifade ederek, “Sinop halkı ve sevgili müdürlerimiz bizi yalnız bırakmadılar. Çok onurlandık. Çocuklarımızla bir yolculuğa çıktık. ‘Hayata güvenle gülümse’ dedik. Çok heyecanlıydık. Minik eller çok çalıştı. Büyük hayallerle başladık ve hayallerimiz gerçek oldu. Şimdi bu elde ettiğimiz geliri şehit ailelerine bağışlayacağız. Çocuklarımız için güzel bir sosyal sorumluluk projesi oldu. Empati kurma, sorumluluk alma gibi birçok kazanım elde ettiler. Bu açıdan da çok mutluyum. Sayın Emniyet Müdürümüz bizlere desteklerini sundular ve polislerimizle beraber çocuklarımız çiçek dikim etkinliği yaptılar. Daha sonra resim çerçevelerimizi boyadık. Bu çerçevelerimizi da Gazimiz Seyfi Özdemir hiçbir ücret talep etmeden bizlere hediye etti. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Bugün buradayız. Satışımızı gerçekleştirdik. Güzel bir etkinlik oldu. Katılan tüm misafirlerimize teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Etkinlik, çekilen hatıra fotoğrafının ardından sona erdi. Etkinliğe Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Hatipoğlu, Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şakir Taşdemir, Sinop Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Rıza Bayrak, İl Milli Eğitim Müdürü Osman Cebeci, İl Emniyet Müdürü Tarıkhan Çetiner, Zübeyde Hanım Anaokulu öğretmenleri, öğrenci velileri ve protokol üyeleri katıldı.