EKONOMİ - 14 Haziran 2018 Perşembe 13:34

Türkiye Yüksek Teknoloji-Erken Aşama Yatırım Fonu için imzalar atıldı

A
A
A
Türkiye Yüksek Teknoloji-Erken Aşama Yatırım Fonu için imzalar atıldı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "TÜBİTAK ile Hazine Müsteşarlığı arasında imzalanacak olan işbirliği programı kapsamında TÜBİTAK tarafından 2018 yılında yaklaşık 100 milyon liralık bir bütçe ile çağrıya çıkacağız.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "TÜBİTAK ile Hazine Müsteşarlığı arasında imzalanacak olan işbirliği programı kapsamında TÜBİTAK tarafından 2018 yılında yaklaşık 100 milyon liralık bir bütçe ile çağrıya çıkacağız. TÜBİTAK’ın çağrı kapsamında her bir kuruluşa aktaracağı hibe destek tutarı asgari 2 milyon lira, azami 20 milyon lira olacak" dedi.


Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Tech-InvesTR Türkiye Yüksek Teknoloji-Erken Aşama Yatırım Fonu imza törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada Bakan Özlü, Girişim Sermayesini Destekleme Programı olarak da adlandırılan programın temel amacının Türkiye ekonomisine katma değer sağlayacak bilgi, teknoloji ve ürün potansiyelini geliştirmek olduğunu belirterek, "Bunu yaparken teknoloji tabanlı erken aşama girişimlere yatırım yapacak girişim sermayesi fonlarını teşvik edeceğiz. Bir yanda teknoloji, bir yanda girişim, diğer yanda sermaye fonlarını birbiriyle eşleştireceğiz. Destek programımız 7 Nisan tarihli TÜBİTAK Bilim Kurulu’nda kabul edildi ve 5 Haziran tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Destek programımızı start-up’lara, fikri mülkiyet temelli projelere, üniversitelerin bilgilerini ticarileştirmek amacıyla kurdukları şirketlere ve KOBİ’lere yatırım yapılması için tasarladık. Tüm bunlar Türkiye’deki girişimcilik ve teknoloji transferi ekosisteminin kapasitesini artıracaktır” ifadelerini kullandı.


Program kapsamında kurulacak girişim sermayesi fonlarıyla ilgili Bakan Özlü, "Program kapsamında kurulacak girişim sermayesi fonlarına Hazine Müsteşarlığı, teknoloji transfer ofisleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, yeterlik kararı verilen araştırma altyapıları ile diğer özel yatırımcılar sınırlı sorumlu ortak olarak katılacaklar. Fonun yönetimi ise bağımsız fon yöneticileri tarafından gerçekleştirilecek. Fonlara katılan kuruluşların erken aşama teknoloji tabanlı girişimler için ödeyeceği katkı paylarının yüzde 50’si TÜBİTAK tarafından hibe şeklinde desteklenecek. Ayrıca kuruluşlara katkı paylarının yüzde 10’u kadar genel gider desteği de sağlanacak. Yine bu kapsamda talep edilmesi durumunda desteklenen kuruluşun nakit ihtiyacının karşılanması amacıyla fona taahhüt ettiği toplam tutarın yüzde 20’sine kadar teminat karşılığı ön ödeme yapılabilecek” şeklinde konuştu.



"100 milyon liralık bir bütçe ile çağrıya çıkacağız”


“TÜBİTAK ile Hazine Müsteşarlığı arasında imzalanacak olan işbirliği programı kapsamında TÜBİTAK tarafından 2018 yılında yaklaşık 100 milyon liralık bir bütçe ile çağrıya çıkacağız” diyen Özlü, şunları kaydetti:


“TÜBİTAK’ın çağrı kapsamında her bir kuruluşa aktaracağı hibe destek tutarı asgari 2 milyon lira, azami 20 milyon lira olacak. Bu önemli destek programının ve diğer tüm programlarımızın ortak bir yönü var. Bu ortak yön teknolojidir. Bakanlık ve bağlı kurumlarımızla birlikte tam olarak teknolojiye odaklanmış durumdayız. Bütün desteklerimizi ve teşviklerimizi bize sıçrama yaptıracak olan teknoloji odaklı girişimlere ve ürünlere yönlendirmiş bulunuyoruz. Çünkü biliyoruz ki, gelecek teknolojidedir.”



"TÜBİTAK’ı çok daha esnek, çözüm odaklı ve işlevsel bir kurum olarak yapılandırmayı sürdüreceğiz"


Yüksek teknoloji üreten, ürettiği teknolojiyi ihraç eden bir Türkiye için seferber olmaya devam edeceklerini söyleyen Bakan Özlü, "Bu seferberlikte Türkiye’nin bilim ve teknoloji yuvası misyonu gören TÜBİTAK’ı çok daha esnek, çözüm odaklı ve işlevsel bir kurum olarak yapılandırmayı sürdüreceğiz. Teknolojik dönüşümü ve dijital sanayiyi tüm politikalarımızın merkezine koyuyoruz. İleri sanayi ülkesi olma hedefimizi, teknoloji üssü bir ülke olma hedefimizle birleştiriyoruz” diye konuştu.


Teknoloji üretmenin stratejik akıl ve eylem planı gerektirdiğini vurgulayan Özlü, ürün değer zincirinin tüm halkalarının yüksek katma değerli ürünlerle ticarileşecek şekilde güçlendirilmesi gerektiğini aktardı. Bakanlığın girişimciye sahip çıkmaya devam edeceğini de bildiren Özlü, "Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programımız, odak sektör programlarımız, yerlileştirme programlarımız, dijital dönüşüm yol haritamız, Türkiye’nin Otomobili Projemiz, TÜBİTAK ve KOSGEB’in ürün odaklı destekleri Türkiye’yi geleceğe taşıyacak stratejik hamlelerdir. Bugünkü destek programımız, bu stratejik aklın ve duruşun bir ürünü ve sonucudur” açıklamasında bulundu.


Hazine Müsteşarı Osman Çelik ise, Müsteşarlığın girişim sermayesi fonlarına doğrudan kaynak aktarmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, düzenlemeyle girişimciler ve KOBİ’lere 2 milyar liraya kadar kaynak girişim sermayesini fonlara aktarma yolunun açıldığını ifade etti. Yeni düzenlemenin ilk uygulaması Tech-InvesTR Programı’nın TÜBİTAK ve Hazine Müsteşarlığınca eş zamanlı yürütüleceğini söyleyen Çelik, "Bu program kapsamında inovasyon ve teknoloji odaklı girişimciler ve KOBİ’lerimize Hazine Müsteşarlığı tarafından girişim sermayesi fonları aracılığıyla kaynak aktarılacaktır. Bu kaynağın minimum 200 milyon lira olmasını öngörüyoruz ve bu kapsamda toplam fon büyüklüğünün ise minimum 500 milyon lirayı bulmasını hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.


TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da Hazine Müsteşarlığı ile 2 yıla yakındır programa yönelik çalıştıklarını söyledi. Program için üniversitelerin teknoloji transfer ofisleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve tüm paydaşlarla bir araya geldiklerini belirten Mandal, sadece yurt dışında var olan programları değil, Türkiye’ye özgü, var olan süreçlerin iyileştirilmesini de dikkate alarak ne yapabileceklerini konuştuklarını, bu program bu şekilde oluştuğunu kaydetti.


Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Hazine Müsteşarı Osman Çelik ve TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, Tech-InvesTR Türkiye Yüksek Teknoloji-Erken Aşama Yatırım Fonu’na ilişkin anlaşmayı imzaladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.