GENEL - 23 Ağustos 2019 Cuma 20:23

Unutulmaya Yüz Tutmuş Geleneksel El Sanatları Ankaralılarla buluşuyor

A
A
A
Unutulmaya Yüz Tutmuş Geleneksel El Sanatları Ankaralılarla buluşuyor

Unutulmaya Yüz Tutmuş Geleneksel El Sanatları Şöleni’nin açılışını, Altındağ Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Balcı ve Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran birlikte gerçekleştirdi.

Unutulmaya Yüz Tutmuş Geleneksel El Sanatları Şöleni’nin açılışını, Altındağ Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Balcı ve Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran birlikte gerçekleştirdi.


23 Ağustos - 1 Eylül tarihleri arasında Ankara Altınköy Açık Hava Müzesi’nde sürecek olan Unutulmaya Yüz Tutmuş Geleneksel El Sanatları Şöleni’ne şehir içi ve şehir dışından birçok sanatkar usta katılım sağlayarak ürünlerini sergileyecek.


Şölene katılım sağlayanlara teşekkürlerini ileten Başkan Asım Balcı, “Tarihimizin kültürümüzün önemli ögeleri bugün inşallah burada açacak olduğumuz şölenle burada yaşatılmış olacak” dedi.


ATO Başkanı Gürsel Baran, “Bugün gerçekten Ankara’nın en önemli ve Ankaralının nefes aldığı mekanlardan birinde geleneksel el sanatlarımızın 1 hafta boyunca çok önemle sergileneceği bir serginin açılışı nedeniyle bir aradayız. El sanatlarımız geçmişten gelen bir güzelliğimiz hepimizin yaşatması lazım koruması ve geleneksel hale getirmesi lazım aslında bundan sonraki nesillere de aktarmamız lazım” şeklinde konuştu.



“Malzemeler tamamen doğal ve yüzde 100 pamuklu“


Şölene Tokat’tan katılan baskı yazma ustası Ahmet Turan Yaşın mesleğin üçüncü neslini icra ettiğini belirterek, “Her yörede kullanılan ve desenleri ve renkleri itibari ile yöreyi temsil eden yazma şekli vardı. Şimdi günümüzde örtünme ihtiyaçlarını eşarp ve benzeri ürünler karşıladığından dolayı fabrikaların bastığı ürünler bizim yaptığımız ürünlerin değerini aştı ve onlarla bizim rekabetimiz söz konusu değil çünkü daha ucuza mal ediyorlar. Biz de mesleğimizi günümüzde kullanılan ürünler üzerine empoze edip, kıyafet, şal, fular ve aynı şekilde yazma şeklinde çalışıyoruz. Kullandığımız malzemeler tamamen doğal ve yüzde 100 pamuklu, ince kalın farklı kumaşlardır ama tamamen pamuklu ürünler dokutuyoruz özellikle. Polyester veya elyaftan bir yazma vücuda birçok zarar verir kullanan için alerji yapar. Ama yüzde 100 pamuklu bir üründe hiçbir şekilde insanların ne vücuduna ne de tenine zarar vermez. Ayrıca baskıda kullandığımız materyallerde ıhlamur ağacını oyup kalıplarımızı desenlerimizi o şekilde çıkarıyoruz. Özellikle ıhlamur ağacının olmasının sebebi oyuma uygun yumuşak bir ağaçtır yani istediğimiz şekli verebiliyoruz. Ama yumuşak olmasına rağmen kırılma, yılma yamulma gibi bir şey kesinlikle yapmaz. Elimde belki 100 - 150 yıllık kalıplar var yani bilinçli bir şekilde vurup kırmadıktan sonra kalıplarda herhangi bir şey olmaz” diye konuştu.



“Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatkarıyım“


5 yaşından beri bu mesleğin içerisinde olduğunu ve yaklaşık 40 yıldır faal olarak çalıştığını belirten Yaşın, “Yaptığımız ürünlere talep çok fazla bilmeyenler biraz çekimser davransa da ürünleri alıp kullananlar ürünün rahatlığını bildiği için devam ediyorlar ve aranan biri haline geldim. Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatkarıyım Bakanlık belge verdi. Yurt dışı ve içerisinde birçok etkinliklere katılıp mesleğimizi tanıtıp devam etmeye çalışıyoruz. Özel istek de oluyor kendi desenlerini gönderiyorlar, müşterinin isteğine göre de çalışıyorum” ifadelerini kullandı.


Şölene Siirt’ten katılan ve El Dokuma Tiftik Battaniyesinin baba mesleği olduğunu belirten Mesut Harman, “Yaklaşık 40-45 seneden beri bu işle uğraşıyorum. Ham maddesini bizim köylü kesimden keçi ve koyunlardan alıyoruz. Bizim orada atölye bölümümüz var, hallaç ve ip bükme bölümümüz falan var oradan tezgahımıza alıp dokuyoruz. Şehir içi ve şehri dışından talepler oluyor. Ülke dışına gönderdiğimiz ürünlerimiz de oluyor bazen de fuarlara katılıyoruz” dedi.



“Kocatepe Camii’nin kapılarını dedem yaptı”


Şölene Konya’dan katılan kündekari sanatçısı Saim Kıyıcı yaklaşık 14 senedir bu sanatla ilgilendiğini belirterek, “Ustam ve aynı zamanda dedem Mevlüt Çiller’in oldukça büyük katkısı oldu onun sayesinde kündekariyi öğrendik. Kündekari Selçuklu döneminde başlamış Osmanlı döneminde zirveye ulaşmış bir sanat o dönemde yapılan birçok ürün hala günümüzde kendini koruyor. Osmanlı Devleti’nin yıkılma dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma dönemiyle, birçok sanatla birlikte bu sanatta unutulmaya ve yok olmaya yüz tutmuş. Bunda tabi ki savaşların getirmiş olduğu nüfus ve maddiyatın getirmiş olduğu geçim sıkıntısı neden olmuş. Maalesef icra eden kalmamış boyutta 1984’lü yıllarda Mevlüt ustamız araştırarak tekrar bu sanatı icra etmeye başlamış. O dönemde birkaç iş icra ettikten sonra Ankara Kocatepe Camii’nin kapılarını yapmış. Tabi üzerinden restorasyon geçti ama aslı Mevlüt Çiller’in imalatıdır” dedi.


Kündekari sanatının birçok gizemlerinin olduğunu anımsatan Kıyıcı, “Kündekari sanatında uygulanan geometrik motifleri incelersek her biri ayrı bir manevi değeri yansıtmış. Baktığımız zaman özellikle ecdadın yaptığı eserlerde bu durum mutlaka var. Belki bilemediğimiz mutlaka birçok maneviyat var. Burada kayıtların arasında yerleştirilmiş olan tablaların adedi 99’dur ve bu Esma’ül Hüsna’yı temsil eder. Bir başka çalışmamızda 27 tabla vardır bu başka bir maneviyatı temsil eder. Kündekarı mutlaka altın oranla yapılmış ve maneviyat katılmış bir sanattır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat: "İsrail’in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil" İran ve İsrail krizinin daha da tırmanarak bir savaş çıkmasının kısa vadede mümkün olmadığını belirten Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İsrail’in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarı. İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında ise net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyeti yok. Bu aşamada her iki devletin de karşılık geri adım atarak krizi sonlandırmasını bekliyoruz" dedi. Orta Doğu’da yaşananları değerlendiren Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "Orta Doğu son dönemlerde yine ciddi krizlerle karşı karşıya gelmiş durumda. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz, kronikleşmiş bir hal almaya başladı. Bu tür rekabetlerde aktörlerin karşısına üç farklı seçenek çıkar. Birincisi aktörlerden biri karşı tarafa blöf yapar, karşı taraf ise geri adım atarak bir saygınlık veya stratejik kayıp yaşamakla birlikte krizin son bulmasına imkan tanır. İkinci seçenekte ise, aktörler karşılıklı olarak bir geri adım atma durumu tercih ederler, bu durumda da kriz kendiliğinden son bulur. Son olarak üçüncüsünde ise, aktörler mevcut pozisyonlarından taviz vermezler. Daha sert adımlar atmaya başlarlar. Bu da kaçınılmaz olarak aktörler arasında bir savaşa yola açarlar" dedi. "İran ve İsrail krizi, daha da tırmanarak bir savaşa yol açması kısa vadede mümkün değil" Bu 3 senaryo üzerinden İran-İsrail ilişkisini değerlendiren Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İran ve İsrail arasındaki ilişkilerde ilk senaryonun gerçekleşmeyeceğini çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Her iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. Bunu hem İsrail’in Şam’daki büyükelçilik saldırısında gördük. Hem de İran’ın İsrail’e misilleme olarak insansız hava araçları ve balistik füzelerini kullanarak yaptığı saldırıda net bir biçimde gördük. Dolayısıyla iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. İkinci seçeneği bir tarafa bırakacak olursak, üçüncü seçenekteki gibi tarafların krizi daha da tırmandırarak bir savaşa yol açması ise kısa vadede mümkün olmayacak gibi görünüyor" ifadelerine yer verdi. "İsrail’in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil" İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında İran’ın net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyetinin olmadığını belirten Polat, "Diğer taraftan İsrail ise İran ile savaşma konusunda o kadar isteksiz değil. Ancak bunun da bazı şartları var. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarıdır. Ancak ABD cephesine bakıldığında ise hem bu yıl içerisinde yapılması planlanan seçimlerin başkan üzerindeki baskısı, hem de Amerika’nın uzun yıllardır yaklaşık 15 yıldır Orta Doğu’ya doğrudan angaje olmamak gibi bir stratejik yaklaşımı söz konusudur. Bu opsiyonu da kısa vadede pek mümkün kılmıyor. Dolayısıyla önümüzde tek bir seçenek kalıyor. Bu aşamada aktörlerin krizi yavaş yavaş iki tarafın da geri adım atarak sonlandırmasını bekliyoruz. Mevcut durumda bu senaryonun gerçekleşme ihtimalini yüksek görüyorum. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz kronikleşmeye başladı diyebiliriz" dedi. "Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor" Türkiye’nin, 7 Ekim’den beri bölgesel krizlerin artık bir noktada durması gerektiği yönünde bir politika benimsemiş durumda olduğunu ifade eden Polat, "Malum, son 15 yıldır Orta Doğu’da yoğun bir rekabet söz konusu bölgesel aktörler arasında. Buna bir de devlet dışı silahlı aktörler ve başarısız devletler eklenmiş durumdadır. Dolayısıyla Orta Doğu, 2000 yıllarının başından 2010 yıllarına kadar olan kısmen istikrarlı dönemini özlemiş durumdadır. Dolayısıyla Türkiye, ne İran-İsrail arasında, ne de İsrail-Hamas arasında böyle bir çatışmanın devamlılığı yönünde bir politika arzulamıyor. Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor. Bu çerçevede de girişimlerini sürdürüyor. Türkiye’nin kendi çıkarları açısından da bu oldukça önemli. Aksi takdirde, çeşitli insani krizler, terör örgütlerinin yeniden palazlanması gibi veya başarısız devletlerin ortaya çıkması gibi Türkiye’nin güvenliğini yanından ilgilendiren başka kriz alanları ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye, bu tür krizlerin daha barışçıl yollarla çözümü için mücadele ediyor" şeklinde konuştu.
Van Van-Bahçesaray kara yolunda çalışmalar devam ediyor Van’da çığ riski nedeniyle 119 gün önce kapalı tutulan Van-Bahçesaray kara yolunun ulaşıma açılması için çalışmalar devam ediyor. Van’da 22 Aralık 2023 tarihinde yağan kar yağışı ile birlikte düşen çığlar sonucu Van-Bahçesaray yolu ulaşıma kapandı. Yapılan çalışmalar sonucu yol 29 Aralık 2023 tarihinde ulaşıma açıldı. Ulaşıma açılan yol araç trafiğine açılmadan önce Van İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Çığ Tehlikesini Belirleme ve İzleme Komisyonu` üyelerinin bölgede yaptığı inceleme sonucu çığ riski devam ettiği için yol araç trafiğine açılmadı. İlerleyen günlerde etkili olan kar yağışı ve birçok noktaya düşen çığlardan dolayı yol yeniden ulaşıma kapandı. “Van-Bahçesaray yolu 119 gündür kapalı” Yaklaşık 119 gündür çığ tehlikesinde dolayı kapalı tutulan Van-Bahçesaray karayolu, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü Görentaş Şantiye ekipleri, Ramazan bayramı sonra bölgede çalışma başlattı. Kar kalınlığının yer yer 5 metreyi bulduğu bölgede, ekipler çığ riskine karşı büyük titizlikle çalışmalarını yürütülüyor. Çalışmalar 2020 yılında ilki 4 Şubat, ikincisi ise 5 Şubat’ta meydana gelen çığ faciasında 11 jandarma, 9 güvenlik korucusu olmak üzere 42 kişi hayatını kaybettiği bölgede yürütülüyor. Yolun kapalı olmasından dolayı aynı bölgeye yine büyük bir çığ düştü. Yolun kapalı olmasından dolayı olumsuz bir durum yaşanmadı. Ekipler yoğun bir mesai harcayarak yola düşen çığları açarak çalışmalarını sürdürüyor.