SAĞLIK - 13 Mayıs 2022 Cuma 10:11

Uzmanlar uyardı: "Skolyoz eğrisi arttıkça ameliyat ihtimali de artıyor"

A
A
A
Uzmanlar uyardı: "Skolyoz eğrisi arttıkça ameliyat ihtimali de artıyor"

Halk arasında omurga eğriliği olarak bilinen skolyoz hastalığının birçok farklı nedeni var.

Halk arasında omurga eğriliği olarak bilinen skolyoz hastalığının birçok farklı nedeni var. Uzmanlar her 100 kişiden yaklaşık 4’ünde görülen skolyozun önemli bir bölümünü düşük dereceli eğriliklerin oluşturduğunu söylüyor. Hastalığın tedavisinde en kritik noktanın “erken tanı” olduğuna dikkat çeken uzmanlar omurganın sol veya sağa doğru eğilme hali olan skolyoz hastalığında 45 derecenin altındaki eğriliklerde ameliyatsız tedavi yöntemlerinin tercih edilirken bunun üzerine çıkar eğriliklerde ameliyata başvurulması gerekebileceğini kaydetti.


Medicana International Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Atıf Aksekili, son dönemde çok daha sık karşılaşılan skolyoz hastalığıyla ilgili merak edilenlere yanıt verdi. Hastalığın kalıtsal sebeplerle ortaya çıkabildiğini anlatan Aksekili, omurganın gelişiminde yaşanan kusurların da skolyoza neden olabileceğini ifade etti. Hastalığın tedavisinde erken tanının önemine dikkat çeken Aksekili, “Skolyoz ameliyatında başarı oranı oldukça yüksek. Skolyoz ilerledikçe ameliyatın riski de artıyor” şeklinde konuştu.



“Skolyoz eğrisi 45-50 dereceden büyükse ameliyat gerekli olabilir”


Aksekili, skolyozun alçı, korse ve egzersiz gibi yöntemlerle tedavi edilebildiğini ancak ileri derece bir durum olduğunda ameliyatın da gerekli hale gelebileceğini belirtti. Skolyozun yaş ve omurga eğrisinin boyutuna bağlı olarak değiştiğini kaydeden Aksekili, “Skolyoz hafif olduğunda herhangi bir tedavi gerektirmeyebilir. 10-20 derecelik bir skolyozu olan hastalarimiza egzersiz ve takip öneriyoruz. Skolyoz, büyüme atakları sırasında daha da ilerleyebilir. Bu nedenle çocuk ergenliğe girip büyüme durana kadar düzenli kontrollere ihtiyaç vardır. Eğri 20-45 derece ise alçı, korse veya egzersiz gibi ameliyatsız tedaviler önerilebilir. Skolyoz eğrisi 45-50 dereceden büyükse ameliyat gerekli olabilir” ifadelerini kullandı.



“Büyümesini tamamlayan hastalarımızda füzyon ameliyatı tercih edilir”


Skolyoz hastalığında ameliyat için yaş sınırı olmadığını vurgulayan Aksekili, hastalığın seyri, derecesi ve ek hastalık olup olmadığı dikkate alınarak erken çocukluk döneminde de ameliyat yapılabileceğini söyledi. Mehmet Atıf Aksekili, “Büyümesini tamamlayan hastalarımızda füzyon ameliyatı tercih edilir. Füzyon ameliyatlarının yeterli düzelme sağladıktan sonra başarı oranı oldukça yüksektir. Ancak skolyoz ilerledikçe ameliyatın riski de artmaktadır, erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir” diye konuştu.



“Ameliyattan sonra amacımız en erken sürede hastalarımızı yürütebilmek”


Ameliyattan sonra hastaların en kısa sürede yürütülmesinin amaçlandığını belirten Aksekili, iyileşme süreci hakkında, “Ameliyattan sonra amacımız en erken sürede hastalarımızı yürütebilmektir. Füzyon ve ipli skolyoz ameliyatlarından sonra genellikle ertesi gün hastalarımızı yürütüyoruz. İpli skolyoz ameliyatından sonra ise korse öneriyor, 2 hafta içinde dikişleri alıyor ve egzersizlere ameliyatın ilk gününde başlıyoruz. Füzyon ameliyatından sonra kaynama süreci genel olarak 3’üncü ayda başlıyor” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.