KÜLTÜR SANAT - 22 Ocak 2021 Cuma 10:20

30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

A
A
A
30 yıldır cami duvar ve kubbelerini fırça darbeleriyle oya gibi işliyor

Osmanlı döneminde oldukça yaygın olan ancak günümüzde ilginin azaldığı nakkaşlık sanatının son temsilcilerinden, Osmanlı süsleme sanatı nakkaşlığa gönül veren Nurettin Songül, 30 yıldır cami duvarlarını, kubbelerini süslüyor, camilerin duvarlarını fırça darbeleriyle oya gibi işliyor.

Osmanlı döneminde oldukça yaygın olan ancak günümüzde ilginin azaldığı nakkaşlık sanatının son temsilcilerinden, Osmanlı süsleme sanatı nakkaşlığa gönül veren Nurettin Songül, 30 yıldır cami duvarlarını, kubbelerini süslüyor, camilerin duvarlarını fırça darbeleriyle oya gibi işliyor.


15 yaşında nakkaş olan ve nakkaş ustalarının yanında mesleğe başlayan Songül, dikkat ve sabır gerektiren sanatını, şimdilerde Antalya’nın Akseki ilçesi Menteşbey Mahallesi’nde bulunan yaklaşık 600 yıllık Hacı Musa Zeytinkaya Camisi’nde icra ediyor.



"Çok severek yapıyorum"


Bu mesleğin oldukça zahmetli ve zor bir meslek olduğuna dikkat çeken Songül, “Çok severek yapıyorum. Boş bir camiye girince onu beynimde fotoğrafını çekip bitmiş halini zaten görüyorum. Yaptıkça insanın hoşuna gidiyor. Hele bir de işi bitirince zaten bütün yorgunluğun ve çektiğin zorluklar hepsi bir anda silinip gidiyor. Onun için severek yapıyorum. Yaşımın yettiği kadar bu mesleği yapmaya devam edeceğim” dedi.



"Sabır gerekir"


Nakkaş ustalığının sabır işi olduğunu belirten Songül, “Bu mesleği yaparken sabırlı olmak lazım. Çok çıraklarla beraber çalıştım. Ama maalesef sabırdan dolayı duramadılar. Yapmak istemediler. Ben halen devam ediyorum. Tabi ki yetiştireceğim insanlar mutlaka vardır. Benim 12 yaşında oğlum var. Onu yetiştirmeye çalışıyorum. Bu mesleği ona öğretiyorum. Bize atalarımızdan kalan bir meslek, Osmanlı zamanından bize kalan bir mirastır. Bu mirası devam ettirmemiz lazım ki, ibadethanelerimiz, camilerimiz güzel bir şekilde süslensin. Tabi ki caminin süsü cemaattir ama bu da ayrı bir güzellik katıyor. Güzel bir maneviyat katıyor. İnsanın ruhu açılıyor. Güzellik oluyor. Camiye gelen insanların hoşuna gidiyor. Gerçekten bu işi yaparken sabırlı olmak gerekiyor” şeklinde konuştu.



"30 yıldır kendimi geliştiriyorum"


Bugüne kadar Türkiye’nin dört bir yanındaki camilerin duvarlarına imzasını atan Nurettin Songül, 30 yıldır sürdürdüğü mesleğinde her geçen gün kendisini geliştirdiğini anlattı. Sanatını nasıl icra ettiği hakkında bilgi de veren Nurettin Songül, "Öncelikle tasarım yapılır. Kubbeye ne yapılacak, aslan göğüse ne çizilecek, kemerler hangi renk olacak. Çizim ve tasarım aşamasında her şey dikkatli düşünülmeli. İşlemede kullanacağımız boyaların renkleri dikkatle seçilmeli. Halıyla uyumlu olmalı. Ana kubbeye ne yapılacak? Kemerler, sütunlar hangi renk olacak? Tüm bu çalışmalar önceden planlanmalı. Kesinlikle hazır renk boya kullanmayız. Yani ’nalburdan al boyayı duvara sür’ işi olmaz. Karışımlarla yeni renkler ortaya çıkarırız" diye konuştu.



"Bizim işimiz hatayı kabul etmez"


Songül, nakkaşlığın zorluklarına işaret ederek, şunları söyledi:


"Çok yüksekte çalışıyoruz. İskelenin üzerinde akşam ediyoruz. Bu yüzden çok dikkatli olmamız gerekir. Günlük yaşantımızdaki sıkıntılarımızdan, stresimizden ve düşüncelerimizden kurtulup iskeleye öyle çıkmamız gerekiyor. Yani iskeleye çıkmadan her şeyimizi yerde bırakmamız gerekiyor. Bu hem kaliteli iş çıkarmamız için hem de güvenliğimiz için önemli. Bizim işimiz hatayı kabul etmiyor. Yukarıda yapılacak olan bir santimetrelik hata, aşağıya indiğimizde karşımıza 1 metrelik hata olarak çıkar. İğne ile oya örer gibi biz de kubbeleri nakış nakış örüyoruz. ’İğne ile kuyu kazmak’ tabiri tam bizim işimize uygun bir tabir. Çok zor bir iş ama severek yapınca insan zevk alıyor."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak: "Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü anma törenleri kapsamında binlerce izci, 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler." dedi. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ’57’nci Alay Vefa Yürüyüşü’ne katılanlar, ilk olarak Eceabat ilçesine bağlı Kocadere köyünde kamp kurdu. Yürüyüş öncesinde katılımcılara, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından tümü şehit düşen 57’nci Alay askerlerinin son yemeği, kırık buğday çorbası dağıtıldı. Sabah namazı kılındı Ardından, 109 yıl önce şehit düşen askerler gibi sabah namazı kılındı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve çok sayıda rütbeli askerin de yer aldığı katılımcılar, saat 06.00’yı gösterdiğinde harekete geçti. Atalarına yürüdüler Yarbay Mustafa Kemal’in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57’nci Alayı Conkbayırı’na gönderdiği ve "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen o günkü tarihi yürüyüş, bir kez daha hayat buldu. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş, 1,5 saat sonra Conkbayırı’nda sona erdi. Yürüyüşe binlerce izci katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Amacımız bu ülke gençlerine Çanakkale destanını, Malazgirt zaferini, Dumlupınar, 30 Ağustos’taki, Sakarya’daki, 15 Temmuz’daki destanları unutturmamak, hatırlatmak. Bu toprakların ne kadar kıymetli olduğunu, bu vatan için binlerce şehidin verildiğini anlatmak ve bunları yaşamalarını sağlamak. Gençlerimiz o atmosferi görüyor, o zamanki o mücadelenin zorluklarını yaşananları hissediyor. Amaç bu toprakların gücünü, nasıl bir mücadele verildiğini anlatmak. Bakanlık olarak bunu sürekli gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ülkenin dört bir yanından gençlerimizi Çanakkale gezileriyle buraya taşıyoruz. Geziyorlar, programlar yapıyoruz. Rehberler, tarihçiler buradaki destansı mücadeleyi anlatıyorlar. Bu topraklar kanla yoğrulmuş, destansı mücadele var, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları o zaman mücadelede yer aldılar. Tüm dünya ve batı medeniyetine, emperyalizme karşı büyük mücadele ortaya konduğu, dünyanın en güçlü donanmaları, ordularını burada yendiler. Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler. Geçmişimizle tarihimizle gurur duyuyoruz" dedi.
Kütahya Kütahya’da silah ticareti operasyonu: 6 gözaltı Kütahya ve Afyonkarahisar’da kaçak silah ticareti yapanlara yönelik 7 adrese eşzamanlı düzenlenen operasyonda, 6 şüpheli gözaltına alındı. Kütahya İl Emniyet Müdürlüğü sorumluluk bölgesinde silah ticareti yapan şahısların tespitine yönelik Asayiş Şube ve İstihbarat Şube Müdürlükleri tarafından yapılan koordineli çalışma sonucu, Afyon’dan silah bulundurma ruhsatı ile birlikte yasal yoldan silah satın alan şahısların Kütahya’ya getirdikleri silahları sattıkları ve satışı gerçekleştirdikten sonra da hırsızlık süsü vererek çalındığı yönünde müracaatta bulundukları tespit edildi. E.D. (37), E.D. (39), Y.V. (32) ve B.M. (23) isimli şahıslar hakkında projeli teknik ve fiziki takip çalışması neticesinde yapılan ara yakalamada, toplam 66 adet çeşitli çaplarda tabanca fişeği ele geçirildi. Hakkında çalışma başlatılan 4 şüpheli şahsın 2 ayrı şahıs ile silah ticareti konusu ile ilgili olarak irtibatlı olduğu tespit edildi. Şüphelilerin yakalanması ve soruşturmaya konu başkaca suç unsurlarının ele geçirilmesi amacıyla Kütahya İl merkezinde 6 şüpheli şahsın yakalanması ve suç unsurlarının ele geçirilebilmesi için Kütahya il merkezinde 4 adres, jandarma sorumluluk bölgesi olan Siner Mahallesi’nde 3 adres olmak üzere toplamda 7 adreste yapılan eş zamanlı operasyon sonucu 6 şüpheli şahıs yakalandı. Yapılan arama neticesinde, 2 adet ruhsatsız tabanca, 5 adet av tüfeği, 127 adet tüfeği kartuşu, 13 adet çeşitli çaplarda tabanca fişeği ve 5 adet tabanca şarjörü ele geçirildi. Yakalanarak gözaltına alınan 6 şüpheli şahıs hakkında adli işlem başlatıldı.