SAĞLIK - 23 Mart 2019 Cumartesi 12:49

Erken tanı konulan PİY’de kök hücre umudu

A
A
A
Erken tanı konulan PİY’de kök hücre umudu

Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof.

Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aydan İkincioğulları, 350’den fazla hastalığı kapsayan primer immün yetmezliğine (PİY) en çok akraba evliliğinin neden olduğunu belirterek, ”Bu hastalığı yeni doğan döneminde topuk kanıyla tarayıp, enfeksiyonlar başlamadan hızla tanı alıp, kök hücre nakliyle şifaya kavuşturulabilmesi mümkün” dedi.


Klinik İmmünoloji Derneğinin ev sahipliğinde gerçekleşen "5. Klinik İmmünoloji Kongresi", Belek’te bir otelde sona erdi. Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydan İkincioğulları, primer immün yetmezlik (PİY) denilen hastalıkların doğuştan kalıtsal olarak immün sistemin herhangi bir elemanında sayı veya fonksiyon bozukluğuyla karakterize olan hastalıklar olduğunu belirtti. Hastalığın hatalı genlerle oluştuğunu dile getiren Prof. Dr. İkincioğulları, “Bu sebeple akraba evliliklerinin yaygın olduğu ülkelerde ve toplumlarda çok sık görülen bir hastalıktır. Hastalık sık görülüyor ama bilinilirliği az. Maalesef hem toplumda, hem sağlık çalışanları ve hekimler arasında bu hastalık yeterince bilinir halde değil. Biz bunu Türkiye’de özellikle akraba evliliklerinin çok sık olması nedeniyle gizli kalmış bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendiriyoruz ve tanımlıyoruz” diye konuştu.



"350 hastalığı kapsıyor"


PİY’in her yaşta görülebileceğine dikkati çeken Prof. Dr. İkincioğulları, “Vakaların çoğu bebek ve çocuklardır. Bu tek bir hastalık değil. 350’den fazla hastalık var PİY dediğimiz hastalık grubunda. Tabii bunların bir kısmı çok ağır vakalar. Doğal seyri birkaç yıl içinde bebeği ölüme götürebilen hastalıklar olduğu gibi diğer kısmı ise geçici, daha hafif, daha semptomatik olabiliyor. Ve hastadan hastaya, hastalıktan hastalığa da yaşam süresi değişiklik gösterebiliyor” dedi.



"Akraba evliliği doğuda yüksek"


PİY’in sık görülmesine neden olan akraba evlikleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Aydan İkincioğulları, “2016-2017 TÜİK verilerine göre Türkiye’de akraba evlilikleri sıklığı yüzde 23 ama doğu bölgelerinde bu oran yüzde 46 civarına yükseliyor. Batıda en düşük olduğu bölgemiz Trakya, yüzde 8.9. Tabii çok yüksek bir değer, doğuya gittiğiniz zaman her iki aileden birinde kuzenler arası birinci, ikinci, üçüncü derece kuzenler arası bir evlilikle karşılaşıyoruz. Türkiye’nin sosyo-kültürel bir özelliği bu ama bu özellik maalesef bazı hastalıklara yatkınlık oluşturuyor” ifadelerini kullandı.



"Hekimlerin şüphesi önemli"


PİY’de erken tanının yaşam kurtarıcı olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. İkincioğulları, “Tanının da ön koşulu şüphe etmek, yani hekimlerin hastadan şüphe edebilmesi gerekiyor. Ne görürse şüphe edecek? Hekimlerimizin şüphe ettiği hastaları tanı ve tedaviyle uğraşan merkezlere yönlendirmesi gerekiyor” dedi.


10 yıl önce hekimler arasında PİY’e yönelik bir anket yaptıklarını anlatan Prof. Dr. İkincioğulları, “O zaman gördük ki bilgi ve tutum eksiği oldukça yaygın. Hekimlerin yüzde 80’i neredeyse PİY olan bir hastayla karşılaştığı zaman ne yapacağını bilmediğini beyan etmişti. O zaman demek ki deneyim çok önemli. Bu hastaların erken tanıya ulaşabilmesi için donanımlı, deneyimli ekiplerden oluşan mükemmeliyet merkezlerine Türkiye’de ihtiyaç var” dedi.



"Erken tanı ve kök hücre nakli"


Prof. Dr. İkincioğulları, PİY’in görülme sıklığının hastalıktan hastalığa değiştiğini dile getirerek, “Mesela ağır kombine PİY’in Türkiye’de görülme sıklığının 10 binde olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de yılda yaklaşık 1,5 milyon bebek doğuyor. Demek ki 150 kadar yeni sadece ağır kombine immün yetmezliği dediğimiz ve pediatrik acil kabul edilen, doğal seyri hastanın 1-2 yıl içinde ölümüyle sonuçlanan bir hastalıktan bahsediyoruz. Ve bu hastalığı yeni doğan döneminde topuk kanıyla tarayıp, hastanın daha enfeksiyonlar başlamadan hızla tanı alıp kök hücre nakliyle şifaya kavuşturulabilmesi mümkündür” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Kapadokya Üniversitesi’nden tarihi başarı Kapadokya Üniversitesi İnsansız Hava Aracı Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, havacılık alanında önemli bir başarıya imza attı. Üretilen İHA, +25kg kompozit gövde yapısıyla Türkiye’de ilk kez üretilerek tescil sertifikası alan ilk İHA-2 oldu. Üretilen İnsansız Hava Aracı (İHA), İHA-2 kategorisinde ve +25kg kompozit gövde yapısıyla Türkiye’de ilk kez Kapadokya Üniversitesi tarafından üretilerek tescil sertifikası alan ilk İHA-2 olarak tarihe geçti. Tescil sertifikasını Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden (SHGM) alan Kapadokya Üniversitesi İnsansız Hava Aracı Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “İnsansız Hava Aracı Üreticisi” resmiyeti kazanarak Sanayi Sicil Belgesi de aldı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Havacılık Programları Koordinatörü Samet Gençağ, “İnsansız Hava Aracı Uygulama ve Araştırma Merkezimiz tarafından üretilen insansız hava aracı İHA-2 kategorisinde yer alan, 27 kilogram maksimum kalkış ağırlığına sahip. Bu hava aracımız tamamen üniversitemiz bünyesinde bulunan araştırma ve uygulama merkezimiz tarafından geliştirilmiştir. Tasarımı, üretimi ve tescillenmesi tamamen üniversitemiz tarafından gerçekleştirilmiştir. Üretmiş olduğumuz bu hava aracı Türkiye’de bir üniversite tarafından üretilmiş ve tescili alınmış ilk İHA-2 sınıfı hava aracı olma özelliğine sahiptir. Üniversitemizin kabiliyetleri ve mevcut imkanları doğrultusunda ürettiğimiz bu hava aracıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından üretici belgesi almış bulunmaktayız. İlerleyen süreçlerde seri üretime geçmeyi hedeflemekteyiz. Bu aracımız şu an eğitim amaçlı üretilmiştir, çeşitli varyasyonları bulunmaktadır. Bu varyasyonlar tarımsal alanlarda ilaçlama, görüntü alma ve hava trafik yönetimi gibi eğitim dışında farklı uygulamaları da bulunmaktadır. Şu an İHA-2 sınıfında olan hava aracımızı ilerleterek 150 kilogram ve üstü olan İHA-3 sınıfı bir hava aracı üretmek ve ilerleyen aşamalarda içerisinde kontrol eden bir insanın olmadığı ancak insan taşıyan hava taksi projemiz de bulunmaktadır" dedi. Öğr. Gör. Emin Tugay Kekeç ise, "İHA-2 kategorisinde geliştirdiğimiz insansız hava aracında tasarım, üretim ve montaj kısımlarını da tamamen üniversitemiz uygulama, araştırma merkezimiz imkanları dahilinde öğrencilerimizle birlikte gerçekleştirdik. Dokümantasyon tarafı da tamamen bize ait. İHA’da kullandığımız ekipmanlar, özellikle hafifliği ve dayanma açısından kompozit yani karbonfiber ve alışımı, türevleri, malzemeler kullandık. Bunların tasarımını ve üretimini de tamamen üniversitemiz bünyesinde gerçekleştirdik. İnsansız hava aracımız değişken faydalı yük sistemiyle birlikte farklı uygulama alanlarında kullanımı mümkündür. Ek olarak ilerleyen dönemlerde kargo taşımacılığı gibi alanlarda da değiştirilebilir bir mekanizmayla bu sistemi aktif hale getirebileceğiz" diye konuştu.
Tokat Köylerinde cep telefonu çekmeyen kadınlar boş vakitlerini kurslarda değerlendiriyor Tokat’a 71 kilometre uzaklıkta bulunan Alpudere köyünde, telefon hattı çekmemesi nedeniyle köy halkının isteği üzerine açılan kurs sayesinde kadınlar eğlenceli vakit geçiriyor. Tokat’a 71 Sulusaray ilçesine ise 6 kilometre uzaklıkta bulunan Alpudere köyünde, telefon hattı çekmemesi nedeniyle kadınlar evde sıkılıyordu. Kış aylarında eve kapanan kadınların bu durumuna son vermek isteyen köy muhtarı, kaymakam ve ilçe halk eğitim merkezi ile görüşerek harekete geçti. Yapılan görüşmeler sonucunda dikiş nakış kursu açılmasına karar verildi. Ev işlerini tamamlayan kadınlar, köy konağında açılan dikiş nakış kursuna katılarak vakitlerini değerlendiriyor. Kurs kapsamında, tahta baskılar ile kumaşları boyama, dikiş ve nakış gibi el işleri öğretiliyor. Kursiyerler, istedikleri her türlü ürünü geliştirme imkânı buluyor. “Kursumuzu köy konağımızda açtık” Kursun açılış aşaması hakkında bilgiler veren köy muhtarı Tuncay Algeç, "Yaklaşık 3 ay önce kaymakamımız ve ilçe halk eğitim merkezi müdürüyle yaptığımız görüşmeler neticesinde buraya bir kurs açma gereği gördük. Kış aylarında bayanlarımızın evde kalmalarındansa burada bir şeyler öğrenip aile ekonomilerine katkı sağlayabilirler mi diye düşündük. Bu kapsamda kursumuzu köy konağımızda açtık. Şu anda da faal durumda da çalışıyor" dedi. “Ev ekonomilerine katkıda bulunuyorlar” Nakış kursu öğreticisi Zeynep Kavlak ise, "Halk eğitim merkezi olarak buraya öğrencilerime kurs vermeye geliyorum. 17 tane kursiyerim var. Her sabah Sulusaray ilçesinden Alpudere köyüne geliyorum. Saat 9’dan 3’e kadar burada eğitim veriyorum. Kursiyerlerimle güzel çalışmalar yapıyoruz. Bayanlara tahta baskı, masa örtüsü, dikiş öğretiyoruz. Herkes ailesine, eşine ve çocuklarına dikiş nakıştan ürünler yapıyor. Hem aile bünyesine katkı sağlıyorlar hem de çocuklarının çeyizlerini hazırlıyorlar" şeklinde konuştu. Bir kursiyer, “Artık telefona da ihtiyacımız olmuyor. Nakışlarımızı evlerimize götürüp evimizde de yapıyoruz” diyerek kursun kendilerine sağladığı pratiklikten memnuniyetini dile getirdi. Köy konağında düzenlenen dikiş nakış kursu, köy halkına yeni bir sosyal etkinlik alanı sunmanın yanı sıra, kadınların evde sıkılmadan vakit geçirebilecekleri ve becerilerini geliştirebilecekleri bir ortam sağlıyor.
Manisa Başkan Ergün tedavi gördüğü hastaneden taburcu oldu Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, geçirdiği rahatsızlığın ardından yapılan tedaviye alerjik reaksiyon gösterince Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi’ne yatırıldı. Bugün sabah saatlerinde taburcu olan Başkan Ergün, "Bana dua eden çok insan olduğunu biliyorum. Onlara da şükranlarımı sunuyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bugün biraz daha dinleneceğim. Yarın ve cumartesi günü yine vatandaşlarımızla kucaklaşacağız" dedi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, salı günü rahatsızlanarak Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tedaviye alerjik reaksiyon gösteren Başkan Ergün, hastaneye yatırıldı. Tedavisi tamamlanan Başkan Ergün, bugün sabah saatlerinde taburcu edildi. Evinde istirahat eden Başkan Ergün, yarın itibariyle seçim çalışmalarına kaldığı yerden devam edeceğini bildirdi. Başkan Ergün, “2 gün önce bronşlarla ve ses tellerimdeki sıkıntıyla ilgili bir serum almak için hastaneye geldim. Son 2-3 güne girdiğimiz bu süreçte bir takviye yapalım demiştim. Ancak, serumu alırken ilave bir ilacın verilmesiyle bir alerjik reaksiyon oluştu. Bu alerjinin etkileri vücutta bazı tepkimelere sebebiyet verdi. Çok şükür ilk 24 saat içerisinde hemen doktorlarımız, hemşirelerimiz gerekli muayeneleri, her türlü tedbirleri aldılar ve bizi sağlımıza kavuşturdular. Ancak tedbir amaçlı hastanede kalmaya devam ettik. Hepimize öncelikle geçmiş olsun diyorum. Gerçekten zor bir süreçti. Bu süreci geride bıraktık. Tabiki, dualarımız var, hayırlarımız var. Vatandaşımızın gönül bağıyla bağlılıkları, duaları bizlere ulaştı. Bugün, şu saatte sağlığımın çok iyi olduğunu buradan ifade ediyorum. Herkese çok teşekkür ediyorum. Bana dua eden çok insan olduğunu biliyorum. Onlara da şükranlarımı sunuyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bugün biraz daha dinleneceğim. Yarın ve Cumartesi günü yine vatandaşlarımızla kucaklaşacağız inşallah” dedi.