SPOR - 11 Ocak 2019 Cuma 11:37

Okan Kocuk: “Bursaspor’un en iyi transferi Samet Aybaba!”

A
A
A
Okan Kocuk: “Bursaspor’un en iyi transferi Samet Aybaba!”

Bursaspor’un başarılı kalecisi Okan Kocuk, Antalya kampında özel açıklamalar yaptı.

Bursaspor’un başarılı kalecisi Okan Kocuk, Antalya kampında özel açıklamalar yaptı. Altyapıya verdiği önem nedeniyle Samet Aybaba’nın kulübe çok büyük katkı sağladığını belirten Kocuk, “Bursaspor’un en iyi transferi Samet Aybaba” ifadelerini kullandı. Kocuk ayrıca iyi bir vatandaş olmanın da iyi bir futbolcu olmaktan daha önemli olduğunu söyledi.


İkinci yarı hazırlıklarını Antalya’da sürdüren Bursaspor’da başarılı file bekçisi Okan Kocuk, İHA’ya açıklamalarda bulundu. İyi bir kamp dönemi geçirdiklerini belirten genç eldiven, “Samet hoca gençlere çok önem veriyor. İlk yarıda bunu herkese gösterdi. Biz de genç oyuncular olarak bu şansı iyi değerlendirmeye çalışıyoruz. Şu anda her şey yolunda ve herkes çok iyi çalışıyoruz. İkinci yarıya Fenerbahçe maçıyla başlayacağız. Umarım güzel bir başlangıç yapıp yolumuza en iyi şekilde devam ederiz” dedi. İkinci yarının ilk maçında eski takım arkadaşı Harun Tekin’e karşı oynayacakları hatırlatılan Okan, “Güzel bir maç olacağını düşünüyorum. Fenerbahçe maçında taraftarımız bizi destekleyecektir. Umarım biz de iyi bir oyunla taraftarımızı memnun ederiz ve ikinci yarıya iyi bir başlangıç yaparız” diye konuştu.



“Bursaspor’un en iyi transferi Samet Aybaba”


İstanbulspor’da kiralık olarak oynadığı dönemde milli takıma seçildiğini hatırlatan Okan Kocuk, “Ben İstanbulspor’da kiralık oynarken A Milli Takım’a seçildim. Buraya A Milli olan bir kaleci olarak döndüm. Kulüp, Harun abinin satışı konusunda anlaşınca Samet hoca bize güvendi. Sonrasında iyi bir performans gösterdim ve yeniden milli takıma seçildim. Samet hocama çok teşekkür ediyorum. Gençlere güveniyor şans veriyor ve biz de onu mahcup etmemeye çalışıyoruz” dedi. Samet Aybaba haricinde başka bir hocanın olması durumunda gençlerin bu kadar şans bulamayacağını söyleyen Kocuk, “ Açıkçası başka bir hoca olsa bu şansları bulamazdık. Samet hoca gelince bütün genç oyuncular sevindi. Kendisinin daha önce şans verdiği gençleri de biliyoruz ve buraya geldiğinde de bunu gördük. Altyapıdan birçok genç oyuncu çıkardı. Ramazan, Burak gibi yeni oyuncuları şüphe duymadan oynattı. Gençlere güvendi. Samet hoca bence Bursaspor’un en iyi transferi diyebilirim. Bizim için çok önemli bir rol Samet hoca” ifadelerini kullandı.



“İyi bir vatandaş olmak, iyi futbolcu olmaktan daha önemli”


Samet Aybaba’nın geçtiğimiz günlerde takıma bütün futbolculara kitap dağıtmasıyla ilgili konuşan milli eldiven, “Kemal Atatürk’ün kitabını aldım hocamdan. Onu okuyacağım. Herkese kitap hediye etti. Bu da çok güzel bir şey. Takımda birçok genç oyuncu var ve sadece futbolla kendimizi geliştirmeyeceğiz. Saha dışında kültürel anlamda kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. İyi bir birey, iyi bir futbolcu ve iyi bir vatandaş olmamız için hocamız elimizden geleni yapıyor ve biz de onun emeklerini boşa çıkarmamak için çalışıyoruz” diye konuştu. Vakıfköy altyapı merkezinin çok önemli bir nokta olduğunu da hatırlatan Kocuk, “Burada 7-8 yıl geçirdim ve burada bizlere İngilizce kursu veriyorlar. Psikologdan diyetisyene kadar birçok konuda destek veriyorlar. Türkiye’de her yerde bulamazsınız bunu. Bizi iyi bir birey olarak yetiştirmeye çalışıyorlar. Bu konuda belirli kulüplerden birisiyiz biz. İyi futbolcu olmak önemli ama bence iyi bir vatandaş olmak çok daha önemli diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.



“Harun Tekin gerçek bir rol model”


Geçmişte Bursaspor’dan büyük takımlara transfer olan Volkan Şen, Sercan Yıldırım ve Ozan Tufan gibi isimlerin İstanbul’da sürekli gündem olmasıyla ilgili sorulan soruyu yanıtlayan Okan Kocuk, “Oyuncunun kendisiyle alakalı bir durum bu. Hocamız bize bir yol gösterir. Biz ya o yolda devam ederiz ya da başka bir yola gireriz. Bu durum oyuncunun kendisiyle alakalı bir durum. Eğitim çok önemli. Oyuncu daha iyi eğitilse belki de bu hatalar yapılmaz ama Türkiye’de bu eğitim her yerde yok” dedi. Sezon başında Fenerbahçe’ye giden Harun Tekin’e de değinen Okan, “Harun abi çok kaliteli bir kaleci ve futbolculuğundan öte çok iyi bir insan, çok iyi bir karakter. Tam bir rol model diyebilirim. Kendisiyle 3-4 yıl birlikte çalıştım. İlk yarıda şanssız bir dönem geçirdiler. Harun abinin performansı ilk başlarda tartışılmış olabilir ama kalitesi tartışılmaz. Türkiye’nin tartışmasız en iyi kalecilerinden birisi. Kaleciler bazen şanssızlıklar yaşayabilir. Umarım bizim maçtan sonra onlar da daha iyi bir yol çizerler” diyerek sözlerini sürdürdü.



“Kaliteli yabancılar bizlere de katkı sağlıyor”


Türkiye’de çok önemli kalecilerin olduğunu hatırlatan Okan Kocuk, “İlerleyen yıllarda Türkiye’de yabancı kaleciye çok gerek kalmayacak diye düşünüyorum. İyi yabancı kaleciler gelirse biz de onlardan bir şeyler öğrenebiliriz. Fernando Muslera çok önemli bir kaleci. Fabri geldi Beşiktaş’a, geçmişte Taffarel ve Mondragon geldi. Gerçekten çok kaliteli kaleciler geldi. Türkiye’de de çok kaliteli kaleciler var. Mert Günok çok kaliteli bir kaleci ve çok iyi bir insan. Volkan Babacan ve Harun Tekin çok iyi. Ardından biz geliyoruz. Trabzon’da Uğurcan önemli bir isim. İyi yetişen bir jenerasyon var. Benim de örnek aldığım isimler var. Ben daha çok ayağa oynayan, tekniği iyi olan kalecileri beğeniyorum. Barcelona’daki Ter Stegen’i Liverpool’daki Allison’u çok beğeniyorum. Onları izleyerek bir şeyler kapmaya çalışıyorum” dedi.



“Kaleci olunca çok rahat günah keçisi ilan ediliyorsunuz”


Kaleci pozisyonunda oynamanın zorluklarından da bahseden Okan Kocuk, “Türkiye’de bu durum böyle. Kaleci bir maç sonunda günah keçisi olabiliyor. Bir maçta 20 şut kurtarıyorsun ama hatalı bir gol yiyince günah keçisi olabiliyorsun. Ama bu mesleğin de güzel yanının bu olduğunu düşünüyorum. Ben kaleci olmayı her zaman istemişimdir ve çok severek yapıyorum. Tabii ki hatalar yapacağız, biz de insanız. Zaten hata olmazsa oyunda goller olmaz. Sonuçta futbol bir hata oyunu” dedi. İlk hedefinin ligin ikinci yarısında takıma katkı sağlamak olduğunu ifade eden başarılı file bekçisi, “Şu anda ilk hedefim ligin ikinci yarısında takımıma katkı sağlamak. Umarım Avrupa Kupaları’na katılabiliriz. Şu anda en büyük isteğim bu. Milli takıma uzun süredir seçiliyorum ve eğer bir şans gelirse bunu en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Kariyerim için de Bursaspor’da rol model haline gelerek Avrupa’da bir takımda oynamak istiyorum. Hedefimde La Liga’da iyi bir takımda oynamak var” diye konuştu. Milli takımdaki Sinan Bolat tercihi hakkındaki düşüncesi de sorulan Okan, “Milli takımdaki Sinan Bolat tercihi için yapılan eleştirilere ben bir şey söyleyemem. Bu teknik bir konu. Hocamız bir kadro kuruyor ve kime güveniyorsa onu oynatıyor. Bu konuda benim bir şey söylemem doğru olmaz” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi
Rize Stajyer ebe olarak görev yaptığı Çocuk Cerrahi Servisi’ni çizimleri ile renklendirdi Rize Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim gören stajyer ebe İrem Dinç, staj yaptığı hastanede Çocuk Cerrahi Servisi’nin duvarlarına çizdiği çizgi film karakterleri ile hasta çocuklar mutlu ediyor. Rize Merkez Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17 yaşındaki Yaren İrem Dinç, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Çocuk Cerrahi Servisinde ebe yardımcısı stajyer öğrenci olarak çalışmaya başladı. Çocuk Cerrahi Servisinin duvarlarının boya yenilenmesi yapılacağı sırada serviste hizmet veren hemşirelerin "Keşke biraz eğlenceli yaptırsak" demesi üzerine "İsterseniz ben yapabilirim" diyen stajyer öğrenci Yaren İrem Dinç, hastane duvarlarına çizgi film karakterlerini çizdi. Dinç, tüm servis duvarlarına farklı çizgi film karakterleri çizerken, hemşireler ve diğer stajyer arkadaşları da büyük bir keyifle boyamaları gerçekleştirdi. Ortaya rengarenk bir çocuk cerrahi servisi çıkarken bu işlemin bütçesi ise doktorlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm servis çalışanları tarafından sağlandı. Hastalarının çocuk olduğu serviste artık ağlama sesleri daha az duyulurken, hasta yakınları ise çocuklarının keyifli zaman geçirmesinden memnun. "Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor" Oğlunun sünneti için Çocuk Cerrahi Servisi’nde bulunan Mehmet Mustafa Telci, sünnet öncesinde çocukla beraber duvarlarda yer alan tüm karakterler hakkında konuşarak korkusunu azalttıklarını ve bu durumdan çok memnun olduklarını ifade ederek “Oğlumuzun sünnetini yaptık. Sağ olsun buradaki arkadaşlar da yardımcı oldu. Gayet memnunuz şu anda. Vallahi kimin aklına geldiyse çok güzel olmuş. Özellikle şu boyama işini yapan kızımızın eline emeğine sağlık. Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor. Vallahi bizimkinin ilgisini çekti” dedi. “Stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz” Çocuk cerrahi servisinin sorumlu hemşiresi Oya Kutlu ise stajyer öğrencinin böyle bir yeteneği olduğunu duyduklarında hemen harekete geçtiklerini ve hasta yakınlarının durumdan çok memnun olduğunu kaydederek “Stajyer arkadaşımızın böyle bir yeteneği var doğuştan. Ben de çocuk cerrahi servisini renklendirmek istiyordum. Tam da üzerine denk geldi. Arkadaşlarımla birlikte stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz. Servis bu şekilde bu hale geldi. Herkes çok memnun. Tepkiler çok güzel. Zaten bütün çabamız çocuklarımız için. Hasta çocuklar için de bir nebze olsun rahatlatıcı oluyor. Hani korkuyorlar, servise gelmek istemiyorlar, içeri girmek istemiyorlar ama karakterleri görünce, duvarları renkli görünce hepsi koşarak geliyor. Sevinçli oluyorlar. Mutlu oluyorlar. En güzel bizim için çok güzel bir şey. Emeklerimiz amacına ulaştı” ifadelerini kullandı. “Çocukların ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor” Serviste boya tadilatının başladığı sırada hemşirelerin kendi arasında ki servisi eğlenceli hale getirme hayali sohbetlerini duyan stajyer hemşire Yaren İrem Dinç, kendisinin resim çizme yeteneği olduğunu söyledi. Dinç “Servis yeni boyanıyordu o sıralar. Hani keşke biraz daha süslü olsa gibisinden konuşmalar oldu hemşirelerle. Ondan sonra ben de böyle bir şey yapabileceğimi söyledim. İşte küçüklüğümden beri uğraştığımı söyledim. Sonrasında böyle bir şeye kalkıştık. İlk önce hemşirelerle beraber yeni yeni boyalar alarak başladı. Sonra işte doktorlar da yardım ettiler. Öyle böyle gelişti yavaş yavaş. Şimdi fotoğraf çekiyorlar, çocukları burada daha çok eğlendiriyorlar, oynatıyorlar. Hani çocukların da odağı genelde duvarlar oluyor, karakterler oluyor. Bu yüzden de hani ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor. Hoşuma gidiyor yaptığım şeyin böyle güzel bir şekilde karşılanması, hani beğenilmesi” diye konuştu. “Burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer” Yeteneğinin küçük yaşlardan bu yana geldiğini ve hiç eğitim almadan kendisini resim konusunda geliştirdiğini ifade eden Dinç “Küçüklüğümden beri zaten uğraşıyordum böyle bir şeyle. O yüzden hani pek de zor olmadı benim için ama bir eğitim veya ekstradan bir yardım asla yok. Kendi kendime geliştirdim genel olarak. Yani çalışmadan çalışmaya değişiyor hani gölge gerekiyorsa çalışmaya bu tabii daha fazla vakit istiyor, daha fazla emek istiyor. Çizgileri, büyüklüğü, küçüklüğü çok fazla fark ediyor ama bir duvarı ortalama karakterse eğer bir günde bitiyoruz boyamasıyla beraber. Bence daha çok ilgi odağı oluyor burası çünkü diğer servislerden bir tık daha farklı. Çünkü burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer. O yüzden engel yok olmak tabii ki de daha çok ilgi çekiyor. Böyle olması daha güzel” şeklinde konuştu.
Hatay Açık alanda çalışan işçilere sıcak hava uyarısı Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşılaşılan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek açık alanda çalışan tarım işçileri başta olmak üzere vatandaşlara yapmaları gerekenleri anlattı. Hava sıcaklıklarının arttığı Hatay’da ve ülke genelinde bölge bölge termometreler 35 derecenin üzerine çıkmayı başladı. Hava sıcaklığının arttığı bu günlerde vatandaşları bekleyen tehlikeyse sıcak çarpması. Tarım kenti olan Hatay’da açık alanda çalışan vatandaşlarda sıcak çarpmasına sıklıkla maruz kalıyorlar. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabileceği giysilerin tercih edilmesi söyledi. Dr. Polat, vatandaşlara sıcak havaya karşı yapmaları gerekenleri anlattı. “Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir” Sıcaklık çarpmasının halk arasında güneş çarpması olarak bilindiğini söyleyen Dr. Polat, “Yaz aylarının gelmesiyle sıcaklıkların artışı, her zaman sıcak çarpması olarak kendisini gösterir. Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir. Her zaman şuur kaybı veya şuur bozukluğuyla kendini göstermeyebilir. Biz 2 kademeli şekilde inceliyoruz. Özellikle açık alanlarda korunaksız ve önlemler alınmadan yapılan çalışmalarda fiziksel hareketin fazla olduğunda sıcak çarpması meydana gelir” dedi. “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar” Açık alanda çalışan tarım işçilerinde sıklıkla görülen sıcak çarpmasına karşı sıvı tüketiminin önemli olduğunu belirten Dr. Polat, “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar. Halk arasında önlemler hakkında bilinen birkaç yöntemde olsa da doğru değildir. Sıcak çarpmasına karşı önlem olarak sıvı alınımına dikkat etmek gerekiyor. Sıvı tüketiminde hastanın oral olarak sıvı verilirken şuur durumunun yerinde olması gerekir Vücut ısısını dengede tutmak için vücut terleme ve ışıma olarak yayılmasıdır. Terlemenin vücut sıcaklığında etkisi çoktur. Pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabilecek giysilerin tercih edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.