EKONOMİ - 24 Kasım 2021 Çarşamba 10:52

Örtü altı tarımın üssü Antalya’da son 5 yılda çiftçi sayısı 20 bin arttı

A
A
A
Örtü altı tarımın üssü Antalya’da son 5 yılda çiftçi sayısı 20 bin arttı

Türkiye’de örtü altı tarımın üssü konumunda bulunan Antalya’da 5 yıl önce 160 bin olan çiftçi sayısı şimdi 180 bin rakamına ulaştı.

Türkiye’de örtü altı tarımın üssü konumunda bulunan Antalya’da 5 yıl önce 160 bin olan çiftçi sayısı şimdi 180 bin rakamına ulaştı. 210 bin dönüm olan kapalı alan ise 312 bin dönüme çıktı. Son bir yılda 50 bin dönüm alan ile en çok muz serası yapıldı. Kapalı alanın artması ile yer altı suları ise bazı yerlerde 300 metreye kadar çekildi.


Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, örtü altı tarımın üssü konumunda bulunan Antalya tarımı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Türkiye’de yaşayan 90 milyon kişinin yüzde 60’ının gıdasını Antalya’dan tedarik edildiğini belirten Alp, “Ürünlerimizden para kazandığımız sürece çiftçimizin parası bankada kalmaz. Borcu varsa borcunu öder. Borcu yoksa serasını arttırır. Bizim paramız hiçbir zaman bağlı kalmaz. Antalya’da şu anda Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı 312 bin dönüm sera var. Bunun içinde kayıta girmeyenler de var. Bizim arazilerimiz dede ve hala üzerinde duruyor. Şu anda 3’üncü nesil sera yapıyor. ÇKS kayıt yaptırmak istediği zaman ne dedesi imza veriyor ne de babası imza veriyor.Acaba gençler imza alırken araziyi üzerine geçirecek korkusu yaşayabiliyorlar. Şu anda Antalya’da son 1 yılda 50 bin dönüm muz serası yapıldı. Her yıl bu kadar sera yapılıyor. Bu fiyatlar bu şekilde giderse yeni sera yapılmaz. Çiftçi para kazanırsa sera yapar. Devletimiz kayda değer bir destek getirmezse tarımda çiftçiyi tutma şansımız yok” sözlerine yer verdi.



“Bizim önümüzü açsınlar biz bu ülkenin dövizini de her şeyini de karşılarız”


Şuandaki ekonomik şartlarının düzelmesini kendilerinden geçeceğini belirten Alp, “Dün öğle oldu bugün de öyle olacak. Devletimizin tarıma destek vermesi lazım. Kuralık bir yandan gübre fiyatları bir yandan kıskaç altına aldı. Milli gelirden de tarıma destek aktarılması lazım. Bize destek versinler biz de devletimizin ekonomisine 1 dolar, 5 dolar ihtiyacı varsa bizim önümüzü açsınlar biz bu ülkenin dövizini de her şeyini de karşılarız” dedi.



“Taban suyunda şuanda 30 metreden başlayarak 300 metreye kadar inilen yerler var”


Antalya’da tropikal meyvelere doğru bir kaymanın olduğundan söz eden Alp, “Kuralık günümüzün hastalığı haline geldi. Taban suyunu 100 metreden alırken 150 metreye indi. Domatesi bırakır mıyız? Bırakmayız azaltırız. Ejder meyvesine dönüldü, avokadoya dönüldü. Neden dönülüyor? Maliyeti az olan ürünlere dönülüyor. Bu ürünlerde maliyet az. Ejder meyvesini sökme diye bir şey yok. Kendisini yeniliyor. Avokado 50 yıl gidiyor. Bu meyvelere bir kayış var. Ana ürünlerden vazgeçemeyiz. Meyveler ile karın doymaz. Biz kendi malımızı kendimiz üretmediğimiz zaman dış ülkelere yeniliriz. Taban suyunda şu anda 30 metreden başlayarak 300 metreye kadar inilen yerler var. Tehlike var. Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar denize akan derelerimiz var. Bu denize akan suların yüzde 30’unu geriye dönüştürerek göllerimize bırakalım. Gelecekte buna çok ihtiyacımız var” ifadelerine yer verdi.



“Alternatif pazarlara kesinlikle ihtiyacımız var”


Antalya’nın en büyük pazarının Rusya olduğunu belirten Alp, “2015 yılında düşen uçaktan bu yana bize oyun oynuyorlar. Nazlı bir şekilde bizden ürün alıyorlar. Biz mal satmak için heyetler gönderiyoruz. Kotamız dolmadan arttırılmasını istiyoruz. Alternatif pazarlara kesinlikle ihtiyacımız var. Ortadoğu pazarının önü açılması lazım. Avrupa’ya giden ürünlerimizi arttırmamız lazım” açıklamasını yaptı.



“5 yıl önce çiftçi sayısı 160 bin şimdi 180 bin rakamına ulaştı”


Antalya’da çifti sayısındaki ve kapalı alan sayısındaki artış hakkında da bilgi veren Alp, “5 yıl önce kapalı alan büyüklüğümüz 210 bin dönüm olarak görülürken, şimdi 312 bin dönüm seramız var. Son 1 yılda 50 bin dönüm muz serası yapıldı. Antalya genelinde 5 yıl önce çiftçi sayısı 160 bin şimdi 180 bin rakamına ulaştı. 6 ilçede ise 5 yıl önce 30 bin iken şu anda sayı ise 35 bin 500 oldu. Aktif çiftçi sayısı ise 28 bin oldu. Pandemide her yer kapanırken bir çiftçiler çalıştık. Pandemide sokağa çıkma yasağı uygulandı. Köyde kentte yerleri olan yeri olan çiftçilerimiz odaya kayıt olarak. Bu yerlerine sokağa çıkma yasağından muaf olarak gitti” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.