SAĞLIK - 13 Temmuz 2020 Pazartesi 14:34

Prof. Dr. Göksu: "Sık yapılan hata ısırılan yeri emmek, bunun faydası yok"

A
A
A
Prof. Dr. Göksu: "Sık yapılan hata ısırılan yeri emmek, bunun faydası yok"

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Göksu, diş izi olan bir ısırığı yılan diye düşünmek gerektiğinin altını çizerek, "Yılan ısırdığı zaman yüzde 25’i kuru ısırıktır. Sadece ısırıyor. Zehrini zerk etmiyor. İnsanların sık yaptığı hatalardan biri yılanın ısırdığı yeri emmek. Bunun hiçbir faydası yok. Isırılan yeri kalp seviyesinin üzerinde tutmak, sağlık kuruluşuna mesafe çok uzak ise ısırılan yerin üzerine elastik bandaj uygulamak gerekiyor. Yılan tarafından ısırılan hastaların hızlıca sağlık kuruluşuna ulaşmaları lazım" dedi.


Antalya’nın Kaş ilçesi Yeşilköy Mahallesi’nde geçtiğimiz Cumartesi günü ailesiyle düğüne giden 11 yaşındaki Hamza Sertel, arkadaşlarıyla oyun oynarken bir süre sonra yanına gittiği bir gence, ‘Ağabey ayağımı bir şey ısırdı’ dedi. Ailenin yakındaki sağlık ocağına götürdüğü çocuk, buradan ambulansla kaldırıldığı Kaş Devlet Hastanesinde yapılan tüm müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. Sertel’in cansız bedeni kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Sertel’den alınan örneklerin Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığına gönderildiği ve çocuğun vücudunda yılan ısırığına benzeyen küçük izler olduğu ancak kesin ölüm nedeninin yapılacak detaylı incelemenin ardından belli olacağı öğrenildi.



"Ciddi şişme ve ağrı oluyor"


Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Göksu, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Türkiye’de yaygın olarak ‘engerek’ türü zehirli yılanlar görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Göksu, Şanlıurfa’da küçük bir alanda kobra yılanlarına da rastlanıldığını söyledi. Zehirli yılanların ısırdıkları bölgede doku reaksiyonu oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Göksu, "Yılanlar ısırdıkları yerde ciddi şişme ve ağrı oluşturuyorlar. Pıhtılaşma sistemine hasar veriyorlar. Bu da kanama tablosu ortaya çıkartabiliyor. Yetişkinlerde tablo biraz daha yavaş seyirli olabilirken, çocuklarda biraz daha ölümcül olabiliyor. Bu hastalara antiserum tedavisi uyguluyoruz. Çocuklarda eşik daha düşük" dedi.



"Diş izi varsa yılan ısırığı diye düşünmek lazım"


11 yaşındaki Hamza Sertel’in ölümünün kısa sürede meydana gelmesinin yılan ısırığına bağlı olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Erkan Göksu, "Bölgemizi düşündüğümüz zaman zehirli örümceklerden var. Onların da ölümcül olma ihtimali yok. Akrepler nadiren ölümcül oluyor. Bu kadar kısa sürede ölüm olduğu için yılan ısırığına bağlı olabilir. Otopside akrep sokması ile yılan ısırığının ayırt edilip edilemeyeceğinden emin değilim ama yine de önemli bilgiler verecektir. Diş izi varsa yılan ısırığı diye düşünmek gerekir. Yılan ısırdığı zaman yüzde 25’i kuru ısırıktır. Sadece ısırıyor. Zehrini zerk etmiyor. İnsanların sık yaptığı hatalardan biri yılanın ısırdığı yeri emmek. Bunun hiçbir faydası yok. Hayvanı yakalayıp hastaneye götürmeye çalışmak. İkinci ve üçüncü ısırıklar da bu esnada oluyor. Bundan uzak durmak gerekiyor. Hayvanı yakalamanın da bir faydası yok. Isırılan yeri kalp seviyesinin üzerinde tutmak, sağlık kuruluşuna mesafe çok uzak ise ısırılan yerin üzerine elastik bandaj uygulamak gerekiyor. Yılan tarafından ısırılan hastaların hızlıca sağlık kuruluşuna ulaşmaları lazım" diye konuştu.



"Çocuklarda ağır seyrediyor"


Prof. Dr. Göksu, yılan ısırığının çocuklarda seyrinin daha ağır olabildiğinin altını çizerek, “Toksinler solunum yetmezliği tablosu oluşturabiliyor. Kan basıncı düşebiliyor, kalpte ritm bozukluğuna neden olabiliyor” dedi.



"Tehdit algılamadıkça ısırmazlar"


Yeni tip korona virüs (Covid-19) nedeniyle insanların doğaya yöneldiğini işaret eden Prof. Dr. Göksu, “Hayvanlar tehdit algılamadıkları sürece saldırmazlar. İnsanların geldiğini fark edince kaçarlar. Başka seçenekleri olmazsa ısırırlar. Soğukkanlı hayvanlar, yazın hem onlar hem insanlar dışarıda. Olumsuz bir durumla karşılaştığımız zaman en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurmak önemli olacaktır” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak, "Sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar yalnız bugünün değil bir yandan istikbalin de derdindedir" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü nedeniyle 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü anma programı çerçevesinde Conkbayırın’daki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancağı temsili devir teslim töreni gerçekleştirildi. Tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulması ve saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Ardından Kur’an-ı Kerim okundu ve şehitler için dua edildi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Evlattan ecdada uzanan köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Süngüsüyle yol açanların izini takip etmek, bu ruhu yaşamak, hissetmek için Türkiye’nin dört bir yanından koşup buraya geldiniz. 57. Alay vefa Yürüyüşü bir etkinlikten çok daha fazlası. Türkiye’nin gençlerinin her yıl burada toplanmasının derin ve önemli bir anlamı var. 57. Alay kanlarının son damlasına kadar mücadele etmiş ve Arıburnu mevkiinde şehit düşmüş bir alayın fedakarlık, dirayet ve cesaret öyküsüdür. İstiklal şairimizin "Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz" dediği 57. alaydır. Onlar süngüsüyle yol açmış, can vermiş, kan akıtmış ama Türk milletin haysiyetini, birliğini müdafaa etmekten geri durmamıştır. Vatanla, toprağına, hürriyetine ezelden ebede her daim sadakatle bağlı olan bu milletin evlatları binlerce yıldan beri şehit düşer, bedel öder lakin toprak vermez. Çünkü toprak dediğimiz kara parçasından ibaret değildir. Toprak mazidir, hatıradır, köktür, bugündür ve yarındır. İşte 57. Alay canını siper ederek topraklarını korurken yalnız o gün için değil, bugün burada huzurla yaşayabilelim diye o onurlu mücadeleyi vermiştir. Sarıkamış’ın kahramanları bugün bir sür ve başı dik bir hayat sürelim diye Allah-u Ekber dağlarından geri dönmemişlerdir. 15 Temmuz’da hainlere geçit vermeyen yiğitler sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar da yalnız bugünün değil bir yandan istikbalinde derdindedir. Türk milleti tarih sahnesinde çıktığından beri dünden bugüne cesaretli duruşuyla dünyaya meydan okuyan cümle kahramanlara çok şey borçluyuz. Bu borcun edasını çalışarak, kıymet bilerek, kıymet vererek gerçekleştirebiliriz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Bizim dünyanın herhangi bir yerinde başka bir motivasyon alamaya cesaret veren yeni öyküler keşfetmeye ihtiyacımız yok sevgili gençler. Aradığımız ilham, öğreneceğimiz ders işte burada, buradaki ruhta saklıdır." ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi öğrencisi Orhan Özcan Arıkan 57’nci Alay Sancağı’nı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine teslim edildi. Anma programına Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.