GENEL - 08 Ekim 2019 Salı 16:20

Türkiye’nin ilk sivil orman yangını söndürücüleri

A
A
A
Türkiye’nin ilk sivil orman yangını söndürücüleri

Tarım ve Orman Bakanlığının orman yangınlarıyla daha etkin ve hızlı bir mücadele sağlanması için hayata geçirdiği, ‘Orman Yangınları ile Mücadele Gönüllüleri Eğitimi’ 43 gönüllünün katılımıyla gerçekleştirildi.

Tarım ve Orman Bakanlığının orman yangınlarıyla daha etkin ve hızlı bir mücadele sağlanması için hayata geçirdiği, ‘Orman Yangınları ile Mücadele Gönüllüleri Eğitimi’ 43 gönüllünün katılımıyla gerçekleştirildi. Eğitim sonunda kursiyerler yanan bir ormanda uygulamalı olarak kontrol ve söndürme çalışması yaptı.


Tarım ve Orman Bakanlığının ülke genelinde sivil vatandaşlardan oluşan, orman yangınları ile mücadelede, yangın söndürme ekipleri oluşturulması çerçevesinde,‘Orman Yangınları ile Mücadele Gönüllüleri Eğitimi’ ilk kez Antalya Orman Bölge Müdürlüğünde yapıldı.


İlk gün verilen teorik ve ilk yardım eğitiminin ardından kursiyerler Döşemealtı ilçesindeki Orman Genel Müdürlüğü Uluslararası Ormancılık Eğitim Merkezi Müdürlüğünde orman yangın tatbikatına katıldı.


Orman içine yakılan bir ateşte ilk olarak ne yapılması gerektiği kursiyerlere uygulamalı olarak anlatıldı. Ateşin etrafının toprak görünecek şekilde tırmıkla çevrilmesinin anlatıldığı kursiyerler alevler karşısında zaman zaman zor anlar yaşadı. Bölge Müdürü Vedat Dikici, eline aldığı tırmıkla kursiyerlere nasıl çalışma yapılması gerektiğini anlattı. Etrafı çevrilen ateş daha sonra arazözlerden sıkılan suyla kursiyerlerinde desteğiyle söndürüldü.


Antalya Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici, yaklaşık çıkan 170 orman yangınında 224 hektar alanın yandığını kaydetti.


Geçen yıl 224 yangında 596 hektar alanın yandığını anımsatan Dikici, “Bu yıl hem sayı hem de yanan alan olarak geride tamamladık. Bu yıl bizim için iyi bir sezon oldu. Sezonun iyi geçmesine katkı sağlayan tüm kamu kurumlarımıza, halkımıza teşekkür ediyoruz. Geçen yıla göre sayıda düştü ama bizim için alanın düşmesi çok önemliydi. 224’den 170’e düştü. Her yıl yangın sayısını düşürürsek zayiatımız azalacak” dedi.



"Bu yıl 224 hektar alan yandı"


Orman yangınında çabuk haber almak ve erken müdahalenin önemli olduğunu işaret eden Vedat Dikici, yangın büyüdükten sonra yapılabileceklerin sınırlı hale geldiğini belirtti. Zamanında ve hızlı yaptıkları müdahalelerle bu yıl büyüyen bir yangının olmadığını işaret eden Dikici, Antalya gibi sıcak bir bölgede 224 hektarlık yanan alanın son derece iyi olduğunu vurguladı. Dikici, bölge müdürlüğü olarak hedeflerinin yanan alan sayısının daha aşağı çekmek olduğunu kaydetti.



"İyi bir yol alacağız"


1 Eylül 2019 tarihinde resmi gazeteden yürürlüğe giren ‘Orman Yangınları ile Mücadele Gönüllüleri Eğitimi’ kapsamında kendilerine başvuran 43 gönüllüye 2 günlük eğitim verdiklerini söyledi. Teorik ve ilk yardım eğitiminin ardından uygulamalı orman yangını söndürme tatbikatı yaptıklarını ifade eden Vedat Dikici, “Yangın gönüllüsü olmak isteyenler müdürlüğümüze başvursunlar. İlçelerden de talepler gelmeye başladı. Yıl sonuna kadar yaklaşık 400 ile 500 arasındaki kişiye eğitim vermiş olacağız. Bu hem orman yangınlarının önlenmesinde, yangınla mücadelede hem de yangından sonra çalışmalarda katkı sağlayacak. Halkımızda bu işe gönüllüler de dahil olursa orman yangınlarıyla daha iyi bir yol alacağız” dedi. Dikici, gönüllülere kontrollü bir alanda yaktıkları ateşin ilk önce etrafının tırmıklarla çevrilmesi ve ardından suyla söndürülmesi yönünde uygulamalı eğitim verdiklerini kaydetti.



"Tatbikat biraz zordu"


Kursiyerlerden Reyyan Şahin, herkesi gönüllü orman söndürme ekibine davet ederek, "İki günde iyi eğitimler aldık. Tatbikat eğitimi biraz zor oldu. Her şeyin başında eğitim geliyor. Bundan sonra yakınımdaki orman yangınlarına hemen söndürmek için yardım edeceğim" diye konuştu.



"Güzel işler yapacağız"


Eğitim alan Bilal Tanış, müdürlük çalışanları olarak orman yangınlarının söndürülmesinde aktif rol almak için bir araya geldiklerini ve eğitim alma taleplerinin olumlu karşılandığını bildirdi. Bu yönde çıkan bir proje kapsamında iki gündür eğitim aldıklarını dile getiren Tanış, “Orman yangını diğer yangınlarından çok farklı. Önümüzdeki yangın sezonunda bizde mutfakta yer alacağız. Şu an 43 gönüllü arkadaşımız katıldı. Bizde aldığımız bu eğitimlerle güzel işler yapacağız” ifadelerine yer verdi.



"İlk kez orman yangını gördüm"


Tatbikata katılan Seda Taştan, orman yangınlarıyla yapılan mücadeleye katkı vermek amacıyla bu eğitimlere katıldığını söyledi. İlk kez bir orman yangınına yaklaştığını dile getiren Taştan, “Başlayan bir yangının doğru ve etkin şekilde büyümeden söndürülebileceğini gördük. Farklı bir deneyim oldu. Her zaman orman yangınlarının söndürülmesinde gönüllü olacağım“ dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi
Rize Stajyer ebe olarak görev yaptığı Çocuk Cerrahi Servisi’ni çizimleri ile renklendirdi Rize Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim gören stajyer ebe İrem Dinç, staj yaptığı hastanede Çocuk Cerrahi Servisi’nin duvarlarına çizdiği çizgi film karakterleri ile hasta çocuklar mutlu ediyor. Rize Merkez Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17 yaşındaki Yaren İrem Dinç, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Çocuk Cerrahi Servisinde ebe yardımcısı stajyer öğrenci olarak çalışmaya başladı. Çocuk Cerrahi Servisinin duvarlarının boya yenilenmesi yapılacağı sırada serviste hizmet veren hemşirelerin "Keşke biraz eğlenceli yaptırsak" demesi üzerine "İsterseniz ben yapabilirim" diyen stajyer öğrenci Yaren İrem Dinç, hastane duvarlarına çizgi film karakterlerini çizdi. Dinç, tüm servis duvarlarına farklı çizgi film karakterleri çizerken, hemşireler ve diğer stajyer arkadaşları da büyük bir keyifle boyamaları gerçekleştirdi. Ortaya rengarenk bir çocuk cerrahi servisi çıkarken bu işlemin bütçesi ise doktorlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm servis çalışanları tarafından sağlandı. Hastalarının çocuk olduğu serviste artık ağlama sesleri daha az duyulurken, hasta yakınları ise çocuklarının keyifli zaman geçirmesinden memnun. "Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor" Oğlunun sünneti için Çocuk Cerrahi Servisi’nde bulunan Mehmet Mustafa Telci, sünnet öncesinde çocukla beraber duvarlarda yer alan tüm karakterler hakkında konuşarak korkusunu azalttıklarını ve bu durumdan çok memnun olduklarını ifade ederek “Oğlumuzun sünnetini yaptık. Sağ olsun buradaki arkadaşlar da yardımcı oldu. Gayet memnunuz şu anda. Vallahi kimin aklına geldiyse çok güzel olmuş. Özellikle şu boyama işini yapan kızımızın eline emeğine sağlık. Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor. Vallahi bizimkinin ilgisini çekti” dedi. “Stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz” Çocuk cerrahi servisinin sorumlu hemşiresi Oya Kutlu ise stajyer öğrencinin böyle bir yeteneği olduğunu duyduklarında hemen harekete geçtiklerini ve hasta yakınlarının durumdan çok memnun olduğunu kaydederek “Stajyer arkadaşımızın böyle bir yeteneği var doğuştan. Ben de çocuk cerrahi servisini renklendirmek istiyordum. Tam da üzerine denk geldi. Arkadaşlarımla birlikte stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz. Servis bu şekilde bu hale geldi. Herkes çok memnun. Tepkiler çok güzel. Zaten bütün çabamız çocuklarımız için. Hasta çocuklar için de bir nebze olsun rahatlatıcı oluyor. Hani korkuyorlar, servise gelmek istemiyorlar, içeri girmek istemiyorlar ama karakterleri görünce, duvarları renkli görünce hepsi koşarak geliyor. Sevinçli oluyorlar. Mutlu oluyorlar. En güzel bizim için çok güzel bir şey. Emeklerimiz amacına ulaştı” ifadelerini kullandı. “Çocukların ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor” Serviste boya tadilatının başladığı sırada hemşirelerin kendi arasında ki servisi eğlenceli hale getirme hayali sohbetlerini duyan stajyer hemşire Yaren İrem Dinç, kendisinin resim çizme yeteneği olduğunu söyledi. Dinç “Servis yeni boyanıyordu o sıralar. Hani keşke biraz daha süslü olsa gibisinden konuşmalar oldu hemşirelerle. Ondan sonra ben de böyle bir şey yapabileceğimi söyledim. İşte küçüklüğümden beri uğraştığımı söyledim. Sonrasında böyle bir şeye kalkıştık. İlk önce hemşirelerle beraber yeni yeni boyalar alarak başladı. Sonra işte doktorlar da yardım ettiler. Öyle böyle gelişti yavaş yavaş. Şimdi fotoğraf çekiyorlar, çocukları burada daha çok eğlendiriyorlar, oynatıyorlar. Hani çocukların da odağı genelde duvarlar oluyor, karakterler oluyor. Bu yüzden de hani ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor. Hoşuma gidiyor yaptığım şeyin böyle güzel bir şekilde karşılanması, hani beğenilmesi” diye konuştu. “Burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer” Yeteneğinin küçük yaşlardan bu yana geldiğini ve hiç eğitim almadan kendisini resim konusunda geliştirdiğini ifade eden Dinç “Küçüklüğümden beri zaten uğraşıyordum böyle bir şeyle. O yüzden hani pek de zor olmadı benim için ama bir eğitim veya ekstradan bir yardım asla yok. Kendi kendime geliştirdim genel olarak. Yani çalışmadan çalışmaya değişiyor hani gölge gerekiyorsa çalışmaya bu tabii daha fazla vakit istiyor, daha fazla emek istiyor. Çizgileri, büyüklüğü, küçüklüğü çok fazla fark ediyor ama bir duvarı ortalama karakterse eğer bir günde bitiyoruz boyamasıyla beraber. Bence daha çok ilgi odağı oluyor burası çünkü diğer servislerden bir tık daha farklı. Çünkü burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer. O yüzden engel yok olmak tabii ki de daha çok ilgi çekiyor. Böyle olması daha güzel” şeklinde konuştu.
Hatay Açık alanda çalışan işçilere sıcak hava uyarısı Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşılaşılan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek açık alanda çalışan tarım işçileri başta olmak üzere vatandaşlara yapmaları gerekenleri anlattı. Hava sıcaklıklarının arttığı Hatay’da ve ülke genelinde bölge bölge termometreler 35 derecenin üzerine çıkmayı başladı. Hava sıcaklığının arttığı bu günlerde vatandaşları bekleyen tehlikeyse sıcak çarpması. Tarım kenti olan Hatay’da açık alanda çalışan vatandaşlarda sıcak çarpmasına sıklıkla maruz kalıyorlar. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabileceği giysilerin tercih edilmesi söyledi. Dr. Polat, vatandaşlara sıcak havaya karşı yapmaları gerekenleri anlattı. “Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir” Sıcaklık çarpmasının halk arasında güneş çarpması olarak bilindiğini söyleyen Dr. Polat, “Yaz aylarının gelmesiyle sıcaklıkların artışı, her zaman sıcak çarpması olarak kendisini gösterir. Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir. Her zaman şuur kaybı veya şuur bozukluğuyla kendini göstermeyebilir. Biz 2 kademeli şekilde inceliyoruz. Özellikle açık alanlarda korunaksız ve önlemler alınmadan yapılan çalışmalarda fiziksel hareketin fazla olduğunda sıcak çarpması meydana gelir” dedi. “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar” Açık alanda çalışan tarım işçilerinde sıklıkla görülen sıcak çarpmasına karşı sıvı tüketiminin önemli olduğunu belirten Dr. Polat, “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar. Halk arasında önlemler hakkında bilinen birkaç yöntemde olsa da doğru değildir. Sıcak çarpmasına karşı önlem olarak sıvı alınımına dikkat etmek gerekiyor. Sıvı tüketiminde hastanın oral olarak sıvı verilirken şuur durumunun yerinde olması gerekir Vücut ısısını dengede tutmak için vücut terleme ve ışıma olarak yayılmasıdır. Terlemenin vücut sıcaklığında etkisi çoktur. Pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabilecek giysilerin tercih edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.