- 26 Nisan 2022 Salı 10:40

Gençlikte hayalini kurdukları ağaç eve 30 yıl sonra kavuştular

A
A
A
Gençlikte hayalini kurdukları ağaç eve 30 yıl sonra kavuştular

Artvinli çift gençlik yıllarında hayal ettikleri ağaç eve evliliklerinin 30.

Artvinli çift gençlik yıllarında hayal ettikleri ağaç eve evliliklerinin 30. yılında kavuştular.


Artvin’in Arhavi ilçesinde yaşayan Fatma (52) ve Musa Can (59) çifti gençlik yıllarında ağaç evde yaşamanın hayalini kurdular. Çift evliliklerinin 30. yılında bu hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.


Mençuna Şelalesinin içinde yer aldığı doğal güzellikleriyle ünlü Kamilet Vadisi’nde yaşayan ve çiftçilikle uğraşan aile, kendi arazilerine yer alan bir gürgen ağacının üzerine ahşaptan ağaç ev yaptılar. Bu sayede hem gençlik hayallerini gerçekleştirdiler, hem de gelen misafirlere ağaç evde ağırlama imkanına kavuştular.



Ağaçkondu görenlerin ilgisini çekiyor


Çiftin "Ağaçkondu" adını verdikleri ahşap ev yerden 5 metre yükseklikte ve evin içine merdivenle giriliyor. 16 metrekarelik alana inşa edilen ev, görünümüyle Kamilet Vadisini ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor.


Arhavi ilçesi Kamilet vadisinde çiftçilik ve arıcılıkla uğraşan Musa Can, yaptığı açıklamada “Eşimle birlikte uzun yıllardır hayalini kurduğumuz ağaç evimize kavuştuk. Gençlik yıllarında ağaç ev yapıp içinde kalmak istiyorduk. Bazen Mençuna Şelalesini görmeyen gelen misafirlerimiz oluyor. Onlar da kalıyor bazen biz kalıyoruz. Gürgen ağacı üzerine olduğu için ayı filan pençesini geçiremediğinden çıkamıyor. Rahatlıkla içinde kalınabiliyor. İçinde yatak var, banyo, tuvaleti var; konforu yüksek" dedi.



“İçinde kaldığımızda eski günlerden konuşuyoruz”


Fatma Can ise ağaç evin gençlik hayalleri olduğunu hatırlatarak "Evlenmeden önce eşimle ’Evlendiğimizde böyle bir ağaç ev yapalım yaşlanınca içinde kalırız’ diye hayaller kurardık. Evlendik ve evliliğimizin 30. yılında bu hayallerimiz gerçekleştirdik. Görenler çok beğeniyor. Özelikle Mençuna Şelalesine gelenler çok beğeniyor, fotoğraf çekiniyor. Canımız sıkılınca içinde kalıyoruz. Eski günlerimizden konuşuyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.