EKONOMİ - 17 Ocak 2020 Cuma 10:00

2019’da 110 ülkeye 65 bin ton kuru incir ihraç edildi

A
A
A
2019’da 110 ülkeye 65 bin ton kuru incir ihraç edildi

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2019 yılında 110 farklı ülkeye 65 bin ton kuru incir ihraç edilerek 236 milyon dolar gelir elde edildiğini belirtti.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2019 yılında 110 farklı ülkeye 65 bin ton kuru incir ihraç edilerek 236 milyon dolar gelir elde edildiğini belirtti.


Üretim ve ihracatında dünya lideri olduğumuz çekirdeksiz kuru üzümde Türkiye’nin dünyada piyasa yapıcı olması için Toprak Mahsulleri Ofisi ile Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ortak hareket etti. 2017 yılında ortalama 1520 dolar olan bir ton kuru üzümün ihraç fiyatı, 2019 yılı sonunda 2 bin 150 dolara yükseldi.



Ege İhracatçı Birlikleri’nde 2019 yılı değerlendirmesi, 2020 hedefleriyle ilgili basın toplantısı düzenleyen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru üzümünün ortalama ihraç fiyatının iki yılda ton başına 630 dolar yükseldiğini, ortalama 250 bin ton kuru üzüm ihraç eden Türkiye’nin 150 milyon dolar daha fazla döviz kazanır hale geldiğini kaydetti.



Türk kuru meyve sektörünün 1.4 milyar doları aşan ihracat rakamına ulaşırken, bunun 1 milyar dolarlık büyük diliminin, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı ihracatından elde edildi bilgisini veren Celep, “Türkiye Kuru Meyve ihracatının yüzde 63’ünü oluşturan 894 milyon dolarlık bölümü Egeli ihracatçılar olarak gerçekleştirdik. 2019 yılında çekirdeksiz kuru üzümümüzün ihraç fiyatında ortalama 2.150 USD/ton seviyesine ulaştık ve ülkemize 524 milyon dolar döviz girdisi sağladık. Bu değer 2018 yılında 1.760 USD/ton, 2017 yılında ise 1.560 USD/ton seviyelerindeydi” diye konuştu.



Kuru üzüm ihraç fiyatlarındaki ortalama yüzde 22’lik artışın, hem bölgemiz hem de ülkemiz açısından çok önemli bir başarı olduğunun altını çizen Celep şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ile Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli’nin destekleriyle, TMO başarılı bir uygulamaya imza atarak sektörümüzün en önemli ihraç ürünlerinden biri olan Çekirdeksiz kuru üzümün hak ettiği değere ulaşmasına imkan sağladı. Bu başarıdaki en büyük etken ise Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli’nin sezon başında “Kuru üzüm fiyatını 10 TL’nin altına düşürmeyeceğiz” açıklaması oldu. Bu müdahale Türk üzümünün düşük fiyata satılmasına ve ekonomimizin değer kaybına uğramasına engel oldu. 2020/21 sezonunda hedefimiz, 2019/20 sezonunda ulaştığımız fiyat seviyesinin altına düşmemek olacak.”



Çiftçilerden kaliteli ürün üretmesini beklediklerini vurgulayan Celep, “Doğru dozda ve zamanında atılmış ilaç, doğru zamanda hasat edilmiş kaliteli ürün ile diğeri arasındaki farkı ortaya koyacak bir sistem için çaba gösteriyoruz. Tüketici de bizden bunu bekliyor” dedi.



Çin’e kuru meyve ihracatında yüzde 116’lık artış



2019 yılında 110 farklı ülkeye 65 bin tonluk kuru incir ihraç ederek 236 milyon ABD doları, kuru kayısı da ise; 100 bin ton ihracat karşılığı 250 milyon dolar üzerinde ihracat geliri elde edildiği bilgisi veren Celep, “Hedef pazarlarımızın en önemlisi olan Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik ihracat performansımıza baktığımızda 2018 yılında 5.1 milyon dolar olan ihracatımız 2019 yılında yüzde 116 artarak 11 milyon doların üzerine çıktı” dedi.



Tanıtım halkasına Çin’den sonra Hindistan eklenecek


Türk kuru meyve sektörü için Uzakdoğu ve Asya Pasifik ülkelerinin hedef Pazar olduğunun altını çizen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2020 yılında Çin’de ve Hindistan’da önemli tanıtım aktiviteleri yürüteceklerini dile getirdi. Celep, 2020 yılında Sürdürülebilirlik ile ilgili projelere ağırlık vereceklerini de sözlerine ekledi.



Organik ihracat toplamdan yüzde 10 pay alır hale geldi


Sürdürülebilirlik adına en önemli çalışmalardan bir tanesinin organik üretim olduğunu belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık da, Ege Bölgesi’nde 30 yıldır organik üretim ile ilgili çalışma yaptıklarını, kuru meyve sektöründe organik üretimin payını yüzde 10’a çıkarma başarısı gösterdiklerini, kuru meyve sektöründe 150 milyon dolarlık organik ürün ihraç ettiklerini hedeflerinin 500 milyon dolara çıkmak olduğunu ifade etti.



Toprak Mahsulleri Ofisi İzmir Bölge Müdürü Hüseyin Kılboz ise; TMO olarak 2019 yılında 9 numara kuru üzümü 10 TL’den alma amacıyla harekete geçtiklerini ve bu hedefe ulaştıklarını dile getirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Toplu ulaşımda örnek şehir Konya Konya Büyükşehir Belediyesi, toplu ulaşımda hizmet kalitesini artırmak amacıyla teknolojik imkanlardan yararlanarak harita tabanlı uygulamalar geliştiriyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’da toplu ulaşımın güçlenmesi için bir taraftan 181 yeni otobüsü Büyükşehir Belediyesi’nin filosuna dahil ettiklerini, bir taraftan da yeni köprülü kavşaklar ve caddeler açtıklarını hatırlattı. Justice Projesi Avrupa’da Konya ile birlikte 3 şehirde uygulanıyor Şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinde hayata geçirdikleri uygulamalarla Türkiye’ye model olmaya devam ettiklerini kaydeden Başkan Altay, “Avrupa Birliği’nin desteklediği ve TÜBİTAK tarafından finanse edilen Justice Projesi’ne Konya Büyükşehir Belediyemiz ortak olarak katılıyor. Proje kapsamında toplu ulaşım erişilebilirliğini ve kapsayıcılığını artırmaya yönelik geliştirilen uygulamalardan biri de harita tabanlı analiz çalışmaları. Avrupa’da Brüksel ve Strazburg’la birlikte projenin uygulandığı şehirlerden birisi de Konya’mız. Hazırlanan yazılımla şehir merkezlerinde toplu ulaşım araçları kullanılarak belirli noktalara ulaşımla alakalı analizler gerçekleştiriliyor. Projede harita üzerinde oluşturulan ulaşım süreleri ile kişinin bulunduğu noktadan gitmek istediği yere Büyükşehir’e ait toplu ulaşım araçlarıyla ne kadar sürede ulaşabileceği tespit ediliyor. Çalışmada ayrıca fiziksel ve görme engellilere yönelik de analizler bulunuyor” dedi. Projenin şehir içi ulaşımın verimliliğini artıracağını ve trafik yoğunluğunun azalmasında etken olacağını vurgulayan Başkan Altay, “Proje şehrin toplu taşıma ağının daha etkin ve erişilebilir hale gelmesine de katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği destekli Justice Projesi Proje çerçevesinde harita üzerinde ulaşım süreleri farklı renk tonları ile gösteriliyor. 0-10 dakika, 10-20 dakika, 20-30 dakika gibi 10 dakikalık ulaşım sürelerine göre oluşturulan harita çalışmalarında, kişinin bulunduğu noktadan gitmek istediği yere Konya Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşımda kullanılan otobüs ve tramvayları ile ne kadar bir sürede ulaşabileceği gösteriliyor. Bu çalışma, hem mevcut durumun daha da iyileştirilmesi hem de yeni yapılacak toplu ulaşım yatırımlarının, şehir ulaşımında nasıl bir etki oluşturacağına dair projeksiyonlar ortaya koyması açısından önem arz ediyor. Proje, dezavantajlı grupların toplu ulaşıma erişilebirliğini artıracak Üç şehirde 36 ay sürecek Justice Projesi, temelde dezavantajlı grupların toplu ulaşım imkanlarına erişilebilirliğini artırmak ve daha kapsayıcı bir yaklaşımla toplu ulaşım sisteminin dizaynını amaçlıyor. Bu sebeple katılımcı bir anlayışla sivil toplum kuruluşlarının da katkıları ile fiziksel engelli, görme engelli, yaşlılar ve düşük gelir sahipleri ile birlikte toplu ulaşım yolculukları yapılarak onların da görüşleri proje çalışmalarının önemli bir kısmını oluşturuyor.
Ankara Dışişleri Bakanlığından ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu’na tepki Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu hakkında “Asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verilmektedir” açıklamalarında bulundu. Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu hakkında açıklama yaptı. Açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığının 22 Nisan 2024 tarihinde yayımladığı ve 200’e yakın ülke hakkında bölümler içeren “2023 İnsan Hakları Raporu”nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi, Türkiye’ye yönelik asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verildiği belirtildi. Bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar ile terör örgütleriyle iltisaklı çevrelerin söylemleri temelinde hazırlanmış olan bu rapora itibar etmediğimizin bir kez daha vurgulandığı açıklamada, “Ülkemiz, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlılığını, karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve ağır terör tehditlerine rağmen kararlılıkla sürdürmektedir. Meşru müdafaa hakkımız temelinde yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonları tamamen terörist unsurlar ile bunların terör faaliyetlerinde kullandıkları yeteneklere yöneliktir. ABD’nin, terörün her türüne karşı sürdürdüğümüz haklı ve meşru mücadelenin kapsamını iyi bilen bir müttefik olarak gerçekleri çarpıtan tutarsız iddialarda ısrarını anlamak mümkün değildir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca raporda, Gazze’de devam eden ve yalnızca Filistin halkının asli haklarına değil aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerine büyük bir darbe vuran insanlık dışı saldırılara layıkıyla yer verilmemesini büyük endişeyle karşılandığı ifade edildiği açıklamada, sözkonusu raporun tarafsızlık ve objektiflikten uzak bir şekilde, siyasi saiklerle hazırlandığını açıkça gösterdiği aktarıldı. Açıklamada, ABD’nin insan hakları konusunda kendi siciline odaklanması ve terör örgütleriyle kurduğu ortaklıklar ile insan hakları konusunda izlediği çifte standartlı politikayı sonlandırması çağrımızı yinelendiğinin altı çizildi.