SAĞLIK - 23 Mart 2020 Pazartesi 13:08

Doç. Dr. Hasan Güngör; “Korona virüsten ölenlerin yüzde 70’inde hipertansiyon mevcut”

A
A
A
Doç. Dr. Hasan Güngör; “Korona virüsten ölenlerin yüzde 70’inde hipertansiyon mevcut”

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç.

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Güngör, dünya gündeminin ilk sırasına oturan Korona virüs salgınında hayatını kaybedenlerin çoğunun yaşlı ve yüzde 70’inde hipertansiyon mevcut olduğuna dikkat çekti.



Tüm dünyada endişeye yol açan Korona virüs salgının ortaya çıkışı ve yayılımı hakkında bilgi veren Doç. Dr. Hasan Güngör, “Bilindiği gibi 2019 yılının Aralık ayında, Çin’de birdenbire sebebi açıklanamayan zatürre olguları ortaya çıkmaya başladı. Yapılan araştırmalar, bu zatürre vakalarının daha önceden tanımlanmamış yeni bir tip Korona virüs olduğunu ortaya çıkardı. Virüsün bu formuna, 2019 yılında ortaya çıktığı için Korona virüs 2019 yani (Covid-19) denildi. Korona virüs aslında, hayvanlarda bolca rastlanan bir virüstü. Son zamanlarda hastalığa neden olan virüsün kaynağının ise Çin’in Wuhan kentinde bulunan Huanan deniz ürünleri pazarı olduğu düşünülmektedir. Önce hayvandan insana bulaşan virüsün insandan insana da yayılabildiği zamanla anlaşıldı. Çin’de kısmen büyük uğraşlar sonucunda kontrol altına alınsa da başta İtalya olmak üzere Avrupa’yı da etkisi altına alan virüs maalesef 10 gün önce ülkemizde görülmeye başladı. Başta sağlık bakanlığımız olmak üzere yetkililerimiz gerekli tedbirleri hızlı bir şekilde aldılar” diye konuştu.



“Ölen kişilerin yüzde 70’inde hipertansiyon mevcut”


Korona virüs salgınına karşı kalp hastalarının dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Hasan Güngör, şu uyarılarda bulundu:


“Korona virüs, maalesef klinik olarak özellikle yaşlı popülasyonda daha ölümcül seyrettiği için kalp hastalarını da derinden etkilemektedir. İtalya’da virüs nedeniyle ölen 3 bin 200 kişi detaylı olarak incelendiğinde özellikle kalp damar sistemini etkileyen hastalıklar ile ilgili çarpıcı veriler ortaya çıktı. Hepimizin artık aşina olduğu en önemli semptom üçlüsü yüksek ateş, solunum sıkıntısı ve öksürük bu hastalığın en sık semptomlarından. Virüs vücuda temas ve solunum yoluyla giriyor kuluçka süresi 2-14 gün arasında değişiyor. İtalya verilerine göre ilk bulgular 8 gün içinde görülüyor ve hastaneye yatış gerektiren durumlarda eğer klinik kötü ise ortalama 4 gün içinde hastalar kaybedilmiş.


Ölümlerin büyük çoğunluğu 60 yaş üzerindeki kişilerde meydana gelmiş ve erkek hastalar daha çok kaybedilmiş. Bir kardiyolog olarak bizi ilgilendiren en önemli detay, ölen kişilerin yüzde 70’inde hipertansiyon, yüzde 35’inde diyabet, yüzde 30’unda kalp damar hastalığı ve yüzde 20’sinde atriyal fibrilasyon isimli ritim bozukluğu mevcut. Bu hastalarımızın kendilerini çok iyi koruması gerekmektedir”



“Doktorunuzdan habersiz ilaçlarınızı kesmeyin”


“Tansiyon ilacı kullanan hastalarımız ilaçlarını kesinlikle bırakmasınlar” tavsiyesinde bulunan Doç. Dr. Güngör, “Bizlerden gelen resmi açıklamalar olmadan veya kendi kalp doktoruna danışmadan bırakmamalıdır. Bu hastalarda ani tansiyon yükselmeleri beyin kanaması, felç, kalp yetersizliği semptomlarının alevlenmesi, kalp krizi ve ritim bozukluğu ataklarına neden olabilir. Devletimiz hastalarımızın raporlarını Haziran 2020 tarihine kadar uzattı. Bu kişiler eczanelerden reçete yazdırmadan ilaçlarını alabiliyorlar. Coumadin isimli kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarımız polikliniklerde yaptırabilirler.


Eğer hastalarımızda 10 dakikadan uzun süren baskı, yanma, sıkışma, terleme, sol kolda, boyunda veya çenede ağrı olursa, ciddi nefes darlığı, özellikle kalp yetersizliği ve kapak hastalarında ayak şişliği ve kilo artışı olursa, çarpıntı atakları sıklaşırsa, yeni başlayan ve geçmeyen çarpıntısı olursa, nabız düşüklüğü ile beraber baş dönmesi veya tansiyon düşüklüğü, tansiyon değeri kontrol altında tutulamıyor, kan sulandırıcı kullanan kişilerde burun, ağız, idrar ve gaytada kanama var ise acil servise başvursunlar. Diğer hastalarımız mümkün olduğunca evde kalmaya devam etsinler” şeklinde konuştu.



“Evde kalmaya devam edelim”


Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Güngör, “Yaşlılarımız bizim için değerli, onları kırmadan uygun bir dille anlatalım. Gençlerimiz de büyüklerine dışardan virüs getirmemeye özen göstersinler. Özellikle bu hafta çok kritik bir döneme giriyoruz genç veya yaşlı ayırımı yapmadan evde kalmaya özen gösterelim lütfen” sözleriyle, salgınla mücadele sosyal mesafenin azaltılmasına vurgu yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Bu köy sadece çocukların İzmit’te hayata geçirilen "Lokomotif Çocuk Köyü"nde yarışmalardan gösterilere kadar birçok etkinlik düzenleniyor. Eğitim atölyelerine de katılan minikler hem doyasıya eğleniyor hem de yeni bilgiler öğreniyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin İzmit Doğu Kışla Gençlik Parkı içinde kurduğu Lokomotif Çocuk Köyünde birçok etkinlik düzenleniyor. Etkinlikte son olarak birbirinden heyecanlı sahne gösterileri, Hacivat ve Karagöz, İbiş ve Meddah ile sihirbaz gösterileri, sahne yarışmaları, tahta bacak ve jonglör yer aldı. Programa katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da, çocuklarla bir araya gelerek, mutluluklarına ortak oldu. Öğretici atölyeler Öte yandan, Lokomotif Çocuk Köyü, çocukların keşif yapma yönünü canlandırmanın yanı sıra, merak duygularının gelişmelerine de katkı sağlayacak. Çocuk köyünde bulunan vagonlar atölyelere dönüştürüldü ve 10 kişilik gruplar halinde 3-6 yaş arası çocuklara göre planlandı. Vagonlarda "minik tasarımcılar", "minik şefler vagonu", "minik çevreciler vagonu", "minik okurlar vagonu", "minik ressamlar vagonu", "minik mucitler vagonu", "minik mimarlar vagonu" ve "minik müzisyenler vagonu" olarak isimlendirildi. Atölyelerde oyun terapisi ile çocukların bilişsel ve sosyal becerilerini, duygu ve düşüncelerini oyun ile ortaya koymaları hedefleniyor. Psikolojik danışmanlık hizmeti verilecek Ebeveynler ve çocuklar için Lokomotif Çocuk Köyü’nde psikolojik danışmanlık hizmeti de verilecek. Çocuğun bireysel gelişiminin 3-6 yaş grubu özelliklerine uygun olarak ilerleyip ilerlemediğinin tespit edilmesi, çocuğun verdiği mesajların doğru algılanması ve oluşabilecek davranışsal veya duygusal sorunların önüne geçilmesi sağlanacak. Ebeveynlere de çocuğun gelişim süreçlerini nasıl izleyecekleri, çocuklarla iletişim kurarken zorlandıkları alanda nasıl davranmaları ve çocuğa hangi alanlarda destek olmaları gerektiği konusunda eğitimler verilmesi de planlandı.
Ankara Derdest ettikleri kuyumcuyu gasp eden silahlı soyguncular kamerada Ankara’da etkisiz hale getirdikleri kuyumcunun dükkanını soyan 2 şahıs ile onlara yardım ettiği belirlenen bir kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soygun anı ise kuyumcu dükkanın güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, 25 Mart sabahı Keçiören’deki bir kuyumcu dükkanında meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, yüzleri maskeli iki şahıs, ellerindeki silahlarla birlikte M.Y.’ye ait kuyumcu dükkanına girdi. M.Y.’yi darp eden ve ellerini plastik kelepçeyle bağlayan şahıslar vitrindeki kol saatleri ile gümüş zincirleri çaldıktan sonra geldikleri motosiklet ile dükkandan ayrıldı. M.Y.’nin ihbarı üzerine çalışma başlatan polis ekipleri, yağma olayını gerçekleştiren kişilerin F.Ö. ve K.Y. olduğunu ve İstanbul’a kaçtıklarını tespit etti. Ekipler ayrıca soygunculara yardım eden S.Ç. isimli birinin daha olduğunu belirledi. İstanbul emniyeti ile ortak icra edilen operasyonla yakalanan F.Ö. ile K.Y. yakalanarak Ankara’ya getirildi. Diğer şüpheli S.Ç. ise Ankara’da yakalanarak gözaltına alındı. Soyguncuların adreslerinde yapılan aramalarda ise kuyumcudan gasp ettikleri takılar ile 1 adet silah ve uyuşturucu maddeler ele geçirildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan şahıslar tutuklanarak cezaevine gönderildi. Günlerce keşif yapmışlar Zanlılardan F.Ö. ve K.Y.’nin olaydan 6 gün önce Ankara’ya geldikleri, kuyumcu dükkanı çevresinde sürekli keşifler yaptıkları ve bu süre içerisinde kiralanan bir araçta barındıkları öğrenildi. Soygunun planlayan S.Ç.’nin ise yağmacı F.Ö. ile K.Y.’ye maddi destek sağlayıp yardım ettiği belirtildi.
Mersin Uzm. Dr. Batmaz: "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" Ramazan ayında diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını öneren Uzm. Dr. Leyla Batmaz, "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" dedi. Medical Park Mersin Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Batmaz, şeker hastalığının, sıklığı günden güne artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Diyabet tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin olduğu sağlıklı yaşam tarzının önem taşıdığını vurgulayan Batmaz, "Ramazan ayında insanların beslenme düzeni, uyku düzeni, sirkadiyen ritmi değişmektedir. Oruç tutarken uzun saatler aç ve susuz kalmanın yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içeriği fazla olan besinlerin olduğu sahur ve iftar yemekleri dikkati çekmektedir. Bireyler özellikle iftarda oruçlarını açtıklarında normalden daha büyük porsiyonlar tüketme eğilimindedir. Bu da hastaların şeker düzeylerinde yükselmelere neden olmaktadır" dedi. "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli" Diyabetik bireylerin oruç tutarken ani kan şekeri düşmeleri, kan şekeri yükselmeleri, şeker koması, tansiyon düşüklüğü, vücutta sıvı kayıpları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi risklerle karşılaşabileceğini belirten Uzm. Dr. Batmaz, bu riskleri azaltmak için şeker hastalarının mutlaka doktor kontrolünün yapılması ve tedavisinin düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Batmaz, "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli, risk grubu belirlenmelidir. Düşük ve orta riskli hastalar, riskler anlatılarak ve tedavi düzenlemesi yapılarak yakın takip ile oruç tutabilir" diye konuştu. "Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır" Sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaşanabilecek olumsuzlukların engellenebileceğini dile getiren Batmaz, oruç tutarken beslenmede dikkat edilmesi gereken hususların diğer zamanlardan farklı olmadığına dikkat çekerek, "Günlük kalorinin yaklaşık olarak yüzde 40-50’si karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i yağlardan, yüzde 20-30’u proteinlerden alınmalı. Günlük alınan kalorin öğünlere bölündüğünde ise yüzde 30-40’ı sahura, yüzde 40-50’si iftar, yüzde 20-30’u iftar sonrası atıştırma ve meyve öğününe ayrılmalıdır" ifadelerini kullandı. Aç kalma süresini azaltmak için sahurun mümkün olduğunca geç yenilmesini öneren Batmaz, şöyle konuştu: "İftar ve sahurda sıvı ihtiyacı için bol su, ayran, süt, maden suyu, şekersiz komposto tüketilmelidir. Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Hipoglisemi riskini arttırmamak için yoğun egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Şeker hastası birey eğer oruç tutuyorsa mutlaka yakın çevresinde birileri oruçlu olduğunu bilmelidir. Hipoglisemi durumuna karşı her zaman hastanın yanında şeker, meyve suyu, kuru üzüm ya da şekerli gıda bulunmalıdır."