GENEL - 18 Nisan 2019 Perşembe 15:02

Söke Ticaret Odası Meclis üyelerinden oda yönetimine eleştiri yağmuru

A
A
A
Söke Ticaret Odası Meclis üyelerinden oda yönetimine eleştiri yağmuru

7 Nisan 2018 tarihinde yapılan genel kurul sonrasında Söke Ticaret Odası yönetimi ve meclisi bir yılı geride bıraktı.

7 Nisan 2018 tarihinde yapılan genel kurul sonrasında Söke Ticaret Odası yönetimi ve meclisi bir yılı geride bıraktı.


Yapılan seçimlerde üç grup yarışmış mavi listeli Değişim Grubu’nun 6 meclis üyesi ile beyaz listeli İstikrar Grubu’nun 5 meclis üyesi ittifak yaparak yeni yönetimi belirlemişti. Seçimde en fazla oyu alıp, 9 üyesini meclise veren Sarı listeli Yenilikçi Hareket ise muhalefette kalmıştı.


Söke Ticaret Odası Meclisi’ne sarı listeden giren üyeler Levent Taşyakan, Tekin Yavuz, Reşat Er, Cuma Arı, Ayşe Anya, Ali Semerci, Orhan Korkmaz, Murat Kaloğlu düzenledikleri basın toplantısı ile bir yılın değerlendirmesini yaparken; yaşadıkları sıkıntıları da dile getirdiler. Seçim döneminde verilen vaatlerin yerine getirilmediği, yapılan işlerde meclisin hiçe sayıldığı dile getirilirken; Oda Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Haluk Kutlay ve Meclis Başkanı Veysel Kara vizyonsuzlukla suçlandı.


Açıklama grup adına konuşan Cuma Arı, “İlk meclis toplantısında artık renklerin ve grup isimlerinin çok önemli olmadığını ve bundan sonraki süreçte asıl önemli olanın Söke ve Söke ekonomisi olduğunu, bununla ilgili vaat edilen projelerin hayata geçirilmesi için yol haritasının çizilmesi gerektiğini belirttik. Seçim sürecince vaat edilen projelerle ilgili yapılması gereken ve de gidilmesi gereken tüm mercilere giderek beraber hareket etmeye çalıştık. Hatta sözde Söke Ticaret Odası icraatlarının anlatılacağı ve sadece bir defa yapılan basın toplantısına da tüm ekip katılarak desteğimizi gösterdik. Ancak projelerin gerçekleştirilmesi için bizdeki isteğin ve azmin aynısını yönetim kurulunda göremedik. Örneğin büyük projelerden yeni Söke Ticaret Odası binasının yapımıyla ilgili değişik sebepler sunularak yapılamayacağı yönünde bizleri ikna etme yoluna girildi. Fakat bizde seçim öncesi üyelerimize neler vaat edildiyse yapılması gerektiğini belirterek bina ve diğer projelerin yapılabilir olduğunu ısrarla belirttik. Mevcut yönetimin arsa hususunda yer tespitlerinin olmadığını bize belirttiklerinde; bizim seçim döneminde belirlediğimiz mülkiyeti hazineye ait olan arsanın bina için değerlendirilebileceğini ilettik. Bu yöndeki çalışmaları Söke kaymakamımız Sayın Tahsin Kurtbeyoğlu’nun destekleriyle olumlu bir aşamaya gelmesine rağmen bu isteksizlikleri devam etmiştir. Bina projesinin dışında üyelerimizin ticaretine ve ekonomisine katkı sağlayacak olan KOBİ Destek Masası kurulması için de ısrarcı olduk. Üyelerimize hibe ve teşviklerden sadece internet sitesinden duyurulmasıyla kalmayıp bir danışman şirket gibi üyelerimizin dosyalarını hazırlayıp takibi noktasında çalışıp sonuçlandırmaktı. Israrcı olmamız neticesinde bir personelimiz bu konuda eğitimler alarak çalışmalar başlatıldı. Fakat bununla da ilgili sıkıntılar oluştu. Duyuruya çıkılan hibe, destek ve teşvik programlarıyla ilgili sektörel bazda üyeler için çalışmalar eksik bırakılıp sadece başlık atılıp göstermelik iki-üç projeyle sınırlı kalınıp nihai amaca ulaşılamamıştır.



Ayrıca yine kendi projelerinden biri olan bizim de olumlu gördüğümüz Söke esnafı ve üyelerimizin alışverişini arttıracağını düşündüğümüz ‘Otomobil Hediyeli Söke Çarşı Günleri’ düzenleyeceklerine ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde odaya alınan ve her nedense ticaret odamızın internet sitesinde haberi yapılmayan lüks aracın gerekli ya da gereksizliği elbette ki eleştiri konusu olacaktır.



STO meclisinin uyum içinde çalışması için daha önceki yıllarda olduğu gibi yönetim ve meclisle beraber toplantı yapma kararı verilmiş ve ne yazık ki bu karara da hiç uyulmamıştır. Tüm projelerin hayata geçirilmesini bırakın her ay yapılması zorunlu olan meclis toplantıları düzenli yapılmayıp hatta (mayıs-haziran-temmuz-ağustos-eylül) ve 5 aylık mizan ekim ayında meclise sunulmuştur. Bütçe ve mizan yönetmeliğinin 57. maddesi uyarınca, her ay yapılması zorunlu mizanın toplu olarak meclis onayına gelmesini sakıncalı gördüğümüzden ve ilgili yönetmeliğe uygunsuzluğundan şerh koyarak tepkimizi gösterdik.



Bizlerin kişiler ve şahıslar ile hiçbir sorunumuz yoktur. Bizler bu makam ve koltuklarda üyelerimizi temsilen oturmaktayız. Bulunduğumuz bu görevleri de gönüllülük esası ile yani herhangi bir maddi beklenti olmadan sadece hizmet amaçlı yapıldığı bilinciyle hareket etmekteyiz. Seçim döneminde sözler verilip seçim bittikten sonra sözlerin ve vaatlerin sumen altı yapıldığı bir süreci hiç kimsenin arzulayacağı ve isteyeceğini düşünmüyoruz. İyi bir lider ya da yönetici, ekibinin ihtiyaç ve beklentilerini doğru okursa sonuca ulaşabilir kanaatindeyiz. Karşılıklı empati ve saygının sonucunda kazanan her zaman Söke olacaktır diye düşünüyoruz. Başkanlar takım kurarak problem çözümünde tüm arkadaşların enerjisinden faydalanabilirler. Eğer ortak amaç Söke ve Söke’nin menfaatleri ise buna inanan insanlar olarak tek ya da küçük gruplar halinde hareket edeceğimize takım halinde hareket etmek daha hızlı ve daha az eforla kaliteli sonuca ulaştırır düşüncesindeyiz. Verimli bir işletmenin şartı uyum içinde çalışan bir takımdır. Biz uyumlu bir grubuz ama başkanlar sayesinde STO takımı olamadık.



Bu düşünce ile siz değerli basın mensupları ve değerli üyelerimizden isteğimiz bizim meclis toplantılarında ısrarla yapılmasını istediğimiz projelerin sizler tarafından da takip edilip yapılması gerektiği noktasında ısrarcı olunmasıdır. Bu makamlar iş yapma ve hizmet üretme makamları olup bunun hakkının verilmesi noktasında hep birlikte mücadelemiz devam edecektir. Çünkü bize ya da diğer gruptaki arkadaşlara oy veren üyelerimizin ticaret odamızdan ortak isteğinin bu projelerin ve hizmetlerin hayata geçirilmesi ve de ticaretlerine katkı sağlaması olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.