EKONOMİ - 21 Nisan 2019 Pazar 09:15

TÜGİK YİK Genel Sekreteri Tezcan Karakuş; “Türkiye’de Tarımsal Üretim ve Kalkınma A.Ş’yi kurmalıyız”

A
A
A
TÜGİK YİK Genel Sekreteri Tezcan Karakuş; “Türkiye’de Tarımsal Üretim ve Kalkınma A.Ş’yi kurmalıyız”

Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu (TÜGİK) Yüksek İstişare Konseyi Genel Sekreteri Tezcan Karakuş, Türkiye’nin gıda üretiminde kendisine yetebilen ve dışa satış yapan bir ülke haline gelmesi gerektiğini belirterek “Kendi ürettiğimiz sağlıklı ve organik ürünleri hem toplumumuza hem de yurt dışına satmak için Tarımsal Üretim ve Kalkınma A.

Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu (TÜGİK) Yüksek İstişare Konseyi Genel Sekreteri Tezcan Karakuş, Türkiye’nin gıda üretiminde kendisine yetebilen ve dışa satış yapan bir ülke haline gelmesi gerektiğini belirterek “Kendi ürettiğimiz sağlıklı ve organik ürünleri hem toplumumuza hem de yurt dışına satmak için Tarımsal Üretim ve Kalkınma A.Ş. kurulması gerekiyor” dedi.


Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu (TÜGİK) Yüksek İstişare Konseyi, Ege Akdemiz Genç İş İnsanları Konfederasyonu (EGAFED) ile Kuşadası Genç İş İnsanları Derneği (KUGİAD) tarafından düzenlenen “Güçlü ve İstihdam Dostu Büyüme Modeli Programı” paneli geniş bir katılımla yapıldı. Moderatörlüğünü Victam İnternational Türki-Ortadoğu Temsilcisi Edip Aktaş’ın yaptığı panelde yapılan sunumlarla Türkiye’nin gelişim ve büyümesine katkı sağlamak için tespit edilen eksikler ve çözüm önerileri konuşuldu.


Panelin açılında konuşan TÜGİK YİK Genel Sekreteri Tezcan Karakuş, sivil toplum kuruluşlarının öneminden söz etti. İş insanlarının öncelikle zengin olmak için değil başarılı olmak için çalışması gerektiğine işaret eden Karakuş, “Üretmeden tüketmek, kazanmadan harcamakla ekonomik krizi yönetmek mümkün değildir. Öncelikle enflasyonun düşürülmesi için mücadele etmek, faizlerin inmesi için de istihdamın artırılması gerekmektedir. Türkiye’de vergi sitemi yeniden yapılandırılmalı ve tabana yayılmalıdır. Çünkü vergi dönüşü iyi olursa gelir artar, refah artar, istihdam artar. Vergi oranları tolere edilebilir seviyelere çekilip sabitlenirse; vergi tahsilatının geri dönüşümü daha yüksek seviyelere ulaşacaktır. Ciddi istihdam sağlayan, üretime katkıda bulunan işletmelerde geçici vergide indirime gidilmesi uygun olur” dedi.



“Tarım ürünlerinin enflasyona etkisi azaltılmalı”


Türkiye’de ekonomik büyümeyi sağlamak ve istihdamı artırmak için alınabilecek bazı tedbirlerinden söz eden Karakuş, önerilerini şöyle sıraladı:


"Tüm meslek gruplarında kalifiye elemana ihtiyacımız var. Halk eğitim ve çıraklık eğitimi yeniden yapılandırılmalı ve mesleki eğitime önem verilmelidir. Bu gençlerin diplomalarını alıp meslek sahibi oluncaya kadar ki sosyal güvenceleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan, köyde ikamet eden 25-35 yaş arası insanların Tarım Bağ-Kur primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Turizmde Nepal, Özbekistan, Tacikistan, Gürcistan ve Afrika ülkelerinden insanları çalıştırıyorsak; tarım ve hayvancılıkta Suriye, Afganistan ve Afrika ülkeleri ile teknik ve ticarette de İran, Irak ve Suriye vatandaşları çalışmaktadır. Yabancı istihdamının yerine, ülkemizdeki nitelikli işsizlere de imkanlar oluşturmalıyız. Tarım alanında da ciddi reformlara ihtiyaç var. Gümrüksüz patates, soğan, et ve buğday ithalatını önlemek için Tarım Bakanlığına bağlı TİGEM işletmelerin özel sektöre bırakılmadan kamu imkanlarıyla aktif bir şekilde kullanılması gerekiyor. Böylece hem kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılarız hem de binlerce işsiz gençlerimize istihdam sağlamış oluruz. Kendi ürettiğimiz sağlıklı ve organik ürünleri hem toplumumuza hem de yurt dışına satmak için Tarımsal Üretim ve Kalkınma A.Ş. kurulması gerekiyor. Alacağımız bu gibi önlemlerle tarım ürünlerinin enflasyona etkisini de azaltmış oluruz.”



“90’lı yıllardaki enflasyonlu dönemlere geri dönmemeliyiz”


Kendisinin de yer aldığı kurul tarafından hazırlanan ‘Büyüme ve İstihdam Ekonomi Modeli’ raporu hakkında bilgi veren OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ali Yülek de “Büyüme ve istihdam dostu bir modele her şey devletin kontrolünde olursa hata yapma oranı yüksel olur. Bu yüzden bu kontrol özel sektörün elinde olmalıdır. 90’lı yıllarda yaşadığımız enflasyonlu dönemde iş adamları büyük sıkıntı yaşandı. Bu dönemlere geri dönmememiz lazım. Bunun için makroekonomik istikrar sağlamalıyız ve dışa açık büyümeği gerçekleştirmeliyiz. Kamu menfaatini sağlamak için hem özel sektör hem de devletin birinci amacı toplumun faydası olmalıdır. Devlet bizden vergi alırken, vatandaş da bu paranın en faydalı şekilde geri dönmesini bekler. Özel sektörde de beklendi istihdam ortamı oluşturmasıdır. Müteşebbisliği ve girişimciliği desteklemek istiyorsak ortama cirosu 20 milyonun altına olan şirketlerin vergi dilimleri yeniden düzenlenmelidir ancak bu karşılık istihdam oluşturmaları istenmelidir. Bu hem ortamı rahatlatır hem de bizim şirketlerimizin gerçek gelir giderleri ortaya çıkmış olur. Vergi kaçırmak için yapılan gerçek dışı bildirimlerin önüne geçersek bir anda Türkiye’nin değeri artar. KOBİ Dostu Perakende Programı oluşturarak, zaten dünya zincirine göre çok daha küçük düzeyde olan KOBİ’lerin önü açılmalı ve pazara erişiminde perakende sektöründen faydalanmaları sağlanmalıdır. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmak istiyorsak 2023’ten 10 veya 20 yıl önce dünyanın yatırımcıya uygun iş ortamı sağlayan ülkelerden birisi olmalıyız. Ekonomik büyümeyi sağlayabilmek için Eximbank kaynakları ve işleyiş tarzını artırırsak; önümüzdeki süreçte bu bize ve çocuklarımıza kat ve kat fazla olarak geri dönecektir. Kalkınma bankacılığın geliştirilmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.



“Bir Türkün dünyadaki rakibi yine bir Türk’tür”


İnsanların dünyanın neresinde doğarsa doğsun medeni bir yaşam sürdürmeyi amaçladığına dikkat çekerek konuşmasına başlayan TÜGİK YİK Başkanı Erhan Özmen ise dünyadaki 7 milyar 700 milyon insanın 80 trilyon dolarlık değer oluşturduğuna işaret etti. 850 milyar dolar değer üreten Türkiye’nin dünyanın yüzde 1’lik kısmını oluşturduğunu kaydeden Özmen, “Kişisel gelire baktığımızda dünyada 60’ıncı sıralarda yer alan gelişmekte olan bir ülkeyiz. Gelişmiş 36 ülkeyle ile aramızda ciddi bir fark var. Eskiden 200 yılda bir elde edilen sanayi devrimi, günümüzde 100 yıla indi. 80 trilyonluk pastanın 20 trilyonluk en büyük dilimini Amerika tek başına üretiyor. Arkadan son sürat 12,5 trilyonla Çin dörtnala geliyor. Onların arkasından 28 Avrupa Birliği ülkesinin ürettiği 18,5 trilyonluk bölüm var. Bu üç bölgede yer alan 850 milyon insan, dünya nüfusunun ürettiği değerin neredeyse yarısına hükmediyor. Bu gelir dağılımı adaletsizliği değil; nitelik ve niceliği gösteriyor. Biz neden hızla büyüyemiyoruz ve neden bu gelişmiş ülkeler arasına giremiyoruz? Tembel değiliz, hayır. OECD’nin raporuna göre en çok çalışan insan toplumuyuz. Çok çalışıyoruz ama telaşe içerisinde ne yaptığımızı bilmiyoruz. Bunun en önemli nedeni yol gösterici STK’lar ve kuruluşların olmamasıdır. Bir Türkün dünyadaki rakibi yine bir Türk’tür. Bu yüzden bizi 2’inci kategoriye koydular ve biz burada takıldık kaldık. Dünyada bizden başka dostumuz olmadığı için kendi göbeğimizi kendimiz kesmeli ve kendi büyümemizi kendimiz yapmalıyız. Türkiye’deki 208 tane üniversitemizin iş dünyası ve ülke ekonomisiyle yeterince bütünleşememesi nedeniyle teknoloji kullanımı konusunda sınıfta kaldık. Devlet ve STK’lar olarak sanayimizi koruyamaz ve yön vermezsek markalaşamaz ve rakiplerimizle mücadele edemeyiz. Süper ligdeki ülkeler bunlarla uğraşırken, biz hala kendi iç meselelerimizle boğuşuyoruz. Artık fırsatları kaçırmamayı bir tarafa bırakarak kendimiz fırsatlar oluşturarak Türkiye’nin gelişimi ve büyümesi için elimizi taşın altına koymalıyız. 500 yıllık bir imparatorluktan sonra Ulu Önderin bize bıraktığı 90 yıllık bir Cumhuriyet var. Bize düşen asla yorulmadan, asla pes etmeden, sorumluluk almaktan kaçmadan önderlik yapıp daha çok çalışarak Türkiye’yi asıl olması gereken süper lig ülkeleri arasındaki yere taşımalıyız. Dış borçla dünyanın en refah ülkesi olmak mümkün değil. Kendi delilerimizi ve kendi dahilerimizi ortaya çıkararak varlıklarımıza değer katmalıyız. Biz Türkiye’yi çok seviyor ve Türkiye’ye olan borcumuzu ödemek için çok çalışıyoruz ve de çalışmaya devam edeceğiz”


KUTO Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele Kuşadası Kaymakamı Sadettin Yücel, Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ali Yülek, Victam İnternational Türki-Ortadoğu temsilcisi Edip Aktaş ,TÜGİK YİK Başkanı Erhan Özmen, TÜGİK YİK Başkan Vekili Demokan Eren, YİK Genel Sekreteri Tezcan Karakuş, EGAFED Başkanı Barış Gümüş, EGİFED Başkanı Aydın Buğra, KUGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Müge Delgen Ceylan ve davetliler katıldı. Panel etkinliğin düzenlenmesine katkı sağlayan kuruluşlar ile panelistlere plaket takdim edilmesiyle son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta 4 kişinin yaralandığı trafik kazası güvenlik kamerasına yansıdı Bayburt’ta iki otomobilin çarpıştığı ve 4 kişinin yaralandığı trafik kazası, güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza, Bayburt merkez Tuzcuzade Mahallesi, Sıla Kent Konutları önünde meydana geldi. Kazada ikisi sürücü olmak üzere toplam 4 kişi yaralandı. Camları, aynaları paramparça olan, kaput kısmı tamamen hurdaya dönen iki aracın karıştığı kaza ise etrafta bulunan iş yeri güvenlik kameralarına yansıdı. Bayburt merkez Köprülü Kavşak yönüne seyir halinde bulunan 69 AG 003 plakalı otomobil, şehir merkezi istikametine gelen 69 AS 030 plakalı otomobile dönüş yaptığı esnada çarptı. Çarpmanın etkisiyle yoldan çıkan otomobil etrafta marketin, evlerin bulunduğu yola devrildi. 69 AS 030 plakalı otomobil içerisinde bulunan 1’i sürücü 3 kişi, 69 AG 003 plakalı otomobildeki sürücü yaralandı. Market çalışanlarının ve etraftan geçen vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Devrilen otomobilde sıkışan bir kişi ve diğer 2 yaralı araçtan çıkarıldı, sağlık ekiplerince yaralılara ilk müdahaleleri olay yerinde yapıldı. Yaralılar ambulanslarla Bayburt Devlet Hastanesine tedavileri yapılmak üzere götürüldü. Hurdaya dönen otomobil, olay yerine çağrılan çekici yardımıyla yoldan kaldırıldı. İş yeri güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedilen görüntülerde, anayoldan gelen 69 AG 003 plakalı kırmızı aracın, hatalı dönüş yapan 69 AS 030 plakalı araca sert bir şekilde çarptığı görüldü.
Erzincan Erzincan’da tarım bölümü öğrencileri hem öğreniyor, hem üretiyor Erzincan’da meslek lisesi öğrencileri okulun bahçesindeki serada fide yetiştiriciliği yaparak hem öğreniyor hem de ekonomiye katkı sunuyor. Tarım bölümü öğrencileri, serada teorik eğitimlerini uygulama fırsatı buluyor. Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün destekleri ile kurulan seralarda sebze fidesi üretim faaliyeti 2020 yılında başlayarak Tarım Alanı öğretmen ve öğrencileri tarafından kurulduğu yıl 30 bin sebze fidesi üretimi gerçekleştirildi. 2021 yılında Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitim yapıldığı için, sebze ve aromatik bitki fidesi üretim faaliyetleri öğrencilerin okulda olmaması nedeniyle Tarım Alanı öğretmenleri tarafından yapıldı. Okul serasının üretim kapasitesi, pandemi olmasına rağmen, 2021 yılında iki katına çıkarılarak 60 bin adet fideye ulaştı. 2022 yılında ise mevcut serada tam kapasiteye ulaşılarak 90 bin sebze ve aromatik bitki fidesi üretildi. 2023 yılında da serada 95 bin fide üretimi yapıldı. Bu sene ise 110 bin fide üretimi yapıldı. Serada, domates, biber, hıyar, kabak, kavun, karpuz, lahana, patlıcan ve 3 cins aromatik bitki olarak reyhan, kekik, fesleğen üretimi olmak üzere toplamda 35 farklı tür fide üretimi yapılıyor. Üretimde yerelde halkın lezzet olarak en çok tercih ettiği ata tohumları kullanılmaya özen gösterilirken, ticari anlamda üretim yapmak isteyenler için yüksek verimli hibrit türlerin de üretimi gerçekleştiriliyor. Kullanılan tohumların genelde ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 30 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticiler için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı vatandaşlardan oldukça rağbet görüyor. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tuba Bakartepe, “Biz derste gördüğümüz teorik işlemleri serada uygulayabiliyoruz. Serada fidelerimizi yetiştiriyoruz. İlaçlaması, gübrelemesi, sulaması hep bizim elimizden geçiyor. Organik gübreyle kendimizin yetiştirdiği fideleri halkımıza sunuyoruz.” dedi. Erzincan Gül Celal Toraman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı Abdullah Çiftçi’de, “Okulumuzun üretim üssü olan seramızdayız. Bu serada öğretmen ve öğrencilerimizle 100 binin üzerinde fide üretilmiş durumda. Kullanılan tohumların genelinin ata tohumu olması, üretilen fidelerin piyasa fiyatlarına nispeten en az yüzde 20 daha ucuz olması, hastalıklara dayanıklı olmaları, çeşitlerin doğru olarak verilmesi, ticari olarak üretim yapan üreticilerimiz için ise yüksek verimli hibrit türlerin de olması gibi nedenlerden dolayı halkımızın talebi fazla olmaktadır. Ayrıca üretilen fideler sosyal projeler dahilinde ihtiyaçlı ailelere ücretsiz olarak verilerek, öğrencilerimiz nezaretinde söz konusu ailelerin üretim faaliyeti yapmaları ve ailelerin geçimlerine katkı sağlamaları hedeflenmektedir." dedi.