EKONOMİ - 24 Haziran 2021 Perşembe 15:25

MÜSİAD Genel Başkanı Kaan: "Yüzde 7’lik büyüme oranı oldukça takdire şayan bir başarıdır"

A
A
A
MÜSİAD Genel Başkanı Kaan: "Yüzde 7’lik büyüme oranı oldukça takdire şayan bir başarıdır"

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Abdurrahman Kaan, "Yüzde 7’lik büyüme oranı oldukça takdire şayan bir başarıdır" dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Abdurrahman Kaan, "Yüzde 7’lik büyüme oranı oldukça takdire şayan bir başarıdır" dedi.


Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Bandırma Şubesi Genel Kurulu, MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Genel Kurul’da konuşan Kaan, pandemi koşullarında ekonominin geldiği noktayı değerlendirdi.


Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Bandırma Şubesi Genel Kurulu Bandırma’da gerçekleştirildi. Genel Kurula MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD Genel Merkez yetkilileri, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun ve çok sayıda davetli katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan genel kurul saygı duruşu ve okunan istiklal marşı ile devam etti.


Genel Kurulun açılış konuşmasını MÜSİAD Bandırma Şube Başkanı Ali Şengül gerçekleştirirken Şengül’ün ardından Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz da kısa birer selamlama konuşması gerçekleştirdi.


Genel Kurulda konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye’nin pandemi koşullarında içinde bulunduğu ekonomik duruma yönelik değerlendirmeler yaparak, "Elbette; Pandeminin zor koşullarına rağmen 2021 yılının ilk çeyreğinde yakaladığımız yüzde 7’lik büyüme oranı oldukça takdire şayan bir başarıdır ancak sürdürülebilir bir kalkınma için maalesef yeterli değildir" dedi.


Kaan konuşmasının devamında, "2020 yılı, tüm ağırlığı ile sadece bizim değil tüm dünya ülkelerinin üzerinden geçerken nihayet 2021 yılının Haziran ayına normalleşme koşulları altında girdik. Allah bu günlerimizi aratmasın ve bizi bu illetten tamamen kurtarsın. Tüm dünyada daralan ekonomik ve ticari faaliyetler nihayet açılmaya ve hatta genişlemeye başladı. Lakin bilhassa yatırımlardan pay alma hususunda gelişmiş ülkeler maalesef bu kez geride kalırken, gelişmekte olan ülkeler, yüzde 70’lere varan bir oran ile dünya doğrudan dış yatırımlarını neredeyse bünyesine mıknatıs gibi çekti. Velakin ülkemiz bu verimli akıştan istediği nasibi alamadı. Son yirmi yıllık periyod göz önüne alındığında ilk kez doğrudan dış yatırım çekme konusunda değerlerimizin düştüğünü ve bazı yabancı yatırımcıların ülkemizden uzaklaştığını göstermektedir. bu durum ilerleyen dönemde sürdürülebilir kalkınma açısından oldukça kritik bir dönemin kapısında olduğumuzun habercisidir. Elbette, pandeminin zor koşullarına rağmen 2021 yılının ilk çeyreğinde yakaladığımız yüzde 7’lik büyüme oranı oldukça takdire şayan bir başarıdır ancak sürdürülebilir bir kalkınma için maalesef yeterli değildir. Şu an içinde bulunduğumuz enflasyonist ortam ve yüksek kredi maliyetleri hala riskli bir yatırım alanı olduğumuzu göstermektedir. Burada bizlere büyük görevler düşmektedir. Yatırım artık dünyada yepyeni koşullar altında yapılmakta ve tanımlanmaktadır. Bizim de bu değişime ayak uydurarak yatırımı sadece belli ülkelerdeki şirketleri buraya ortak olarak çağırmak değil, Türkiye’yi bir yatırım pazarı olarak lanse etmek şeklinde ele almamız gerekmektedir" dedi.


Balıkesir’den yapılan ihracatın yüzde 90’ı Bandırma Limanı’ndan yapılıyor


Konuşmasının ilerleyen kısımlarında Bandırma ekonomisine değinen ve Bandırma Limanı’nın bölge ve ülke ekonomisine katkısından bahseden Genel Başkan Abdurrahman Kaan, "Ekonomisi yüzde 51 oranında sanayiye bağlı olan Balıkesir’de, imalat sanayi, toplam GSYİH’nın yüzde 17’sini oluşturuyor. Bandırma limanı, kentin gelişiminde büyük rol üstleniyor. Yıllık 4,5 milyon ton kapasitesi ile İstanbul’dan sonra Marmara Denizi’ndeki ikinci, ülkemizin beşinci büyük limanı olan Bandırma Limanı’ndan yapılan ihracat, ağırlıklı olarak; sanayi ürünleri, maden, beyaz et, yumurta, deniz ve su ürünlerinden oluşuyor. İthalatın yüzde 70’ini sanayi hammaddelerinin oluşturduğu şehirde tüketim malları ve madenler önemli yer tutuyor. Balıkesir ilinden yapılan ihracatın yüzde 90’nı karşılayan Bandırma limanının yıllık ortalama ticaret hacmine baktığımızda, 800 milyon dolar gibi bir karşılık görüyoruz. 2020 yılında Türkiye’nin en çok ihracat yapan illeri arasında 24. Sırada yer alan Balıkesir, ülke genelinde ihracatın daraldığı bu dönemde, ihracatını yüzde 5,5 arttırarak 617,5 milyona çıkarmayı başarmıştır. Bu başarıyı daha ileri taşımak ve Bandırma’nın, il ve ülke ekonomisi içerisindeki payını daha da artırabilmek adına, iş insanları olarak, yeni yatırımlarla ve mevcut potansiyeli maksimum düzeyde kullanarak elimizden geleni ortaya koyacağız" diye konuştu.


Konuşmaların ardından MÜSİAD Bandırma Şubesi Genel Kurulu’nda Divan seçimi ve seçimlere geçildi. Yapılan seçimler sonucunda MÜSİAD Bandırma Şube Başkanlığı’na Cemal Gümüş seçildi. Gümüş’ün yönetimi; Recep Ökmen, Mehmet Özenç, Göktuğ İkizoğlu, Hüseyin Can Yüzbaşı, Serdar Bayar, Yüksel Kara, Ünal Acar, Serdar Tüysüzoğlu ve Serkan Altuntaş’tan oluştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Enerjisa Atatürk İlkokulu Hatay’da açıldı Sabancı Vakfı, "Hatay’a 3 Ayda 3 Okul" projesi kapsamında, Enerjisa Enerji ve E.ON’un desteğiyle Hassa’da yeni bir ilkokulun açılışını gerçekleştirdi. Sabancı Vakfı ve Enerjisa Enerji, depremden zarar gören Hatay bölgesinde eğitimi desteklemek amacıyla çalışmalarına devam ediyor. Hassa ilçesinde E.ON’un da desteklediği yeni Enerjisa Atatürk İlkokulu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında açılışı gerçekleşti. Açılış törenine Hassa Kaymakamı Osman Acar, Hassa İlçe Milli Eğitim Müdürü Sait Sancaktar, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Oğuzhan Özsürekci, Enerjisa Enerji CFO’su Dr. Philipp Ulbrich, E.ON Vakfı Genel Müdürü Dr. Stephan Muschick ile öğrenci ve öğretmenler katıldı. Deprem bölgesinde eğitim-öğretimin aksamaması için imkanlarını seferber ettiklerini ifade eden Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, "Toplumsal sorunların çözümünde eğitimin öncelikli alan olduğunu biliyoruz ve 50. yaşına giren Vakfımızın kuruluşundan bu yana çalışmalarımızı bu kapsamda gerçekleştiriyoruz. Ülkemizi derinden sarsan büyük depremlerin ardından, öğrencilerin ve öğretmenlerin okul ortamında bir arada olması, güvenli bir şekilde eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülmesi önceliklerimiz arasında yer alıyordu. Bu amaç doğrultusunda, depremin ilk şokunu atlattıktan sonra kesintisiz eğitim için ‘Hatay’a 3 Ayda 3 Okul’ sözüyle yola çıktık. Ne mutlu ki Enerjisa Hatay Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Sabancı Lassa Ortaokulu ve Sabancı Arsuz Ortaokulu’nu rekor bir sürede tamamladık. Geçtiğimiz yıl, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gibi bizim için anlamı büyük olan bu tarihte birinci okulumuzun açılışı için heyecan duyarken, aradan geçen bir yılda dördüncü okulumuzu öğrenci ve öğretmenlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Enerjisa Atatürk İlkokulu’nu Enerjisa Enerji ve yabancı hissedarı E.ON’un bağışlarıyla hayata geçirdik. İş birliği yapmanın etkisini tecrübe etmiş bir kurum olarak nitelikli eğitim için farklı paydaşlarla güçlerimizi birleştirmeye ve var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz" dedi. Enerjisa Enerji CFO’su Dr. Philipp Ulbrich, "Bugün temsil etmekten onur duyduğum E.ON grubu ve 70.000 çalışanı adına buradayım. Deprem sonrası sadece birkaç gün içinde çalışanlarımızın ve şirketimiz tarafından 1 milyon Euro’dan fazla para toplandı ve bu okulun Hassa’da inşa edilmesine karar verildi. Bağışların burada bu kadar etkilenen insanlara gerçekten yardım edecek bir şeye dönüştürüldüğünü görmenin ne kadar güzel bir his olduğunu hayal edebilirsiniz. Dolayısıyla benim bugün burada bulunmam, hem E.ON hem de Enerjisa olarak deprem sonrasını iyileştirme ve yerel halkla dayanışma içinde olma konusundaki kararlılığımızı ifade ediyor. Enerjisa Enerji ve E.ON’un Türkiye’deki işbirliği, sürdürülebilir ekonomik refah için hayati bir planın örneğini teşkil ediyor ve bugün önümüzde duran yapı, ortak çabalarımızın ve omuzladığımız sorumlulukların bir kanıtı olarak duruyor. Son olarak, Sabancı ve E.ON ile birlikte, gelecek nesillere daha müreffeh bir dünya bırakılmasında ve sürdürülebilir bir geleceğin yeşermesinde önemli bir rol oynamaya olan sarsılmaz kararlılığımızı yinelemek istiyorum" şeklinde konuştu. Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Oğuzhan Özsürekci,"6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerden etkilenen 11 ilin başta Hatay olmak üzere 5’i, Enerjisa Dağıtım Şirketlerimizden Toroslar EDAŞ’ın sorumluluk bölgesinde. Biz de hem kaybettiğimiz çalışma arkadaşlarımız hem de hasar gören şebeke unsurlarımızla depremzede bir şirketiz. Depremin akut dönemlerinden itibaren büyük bir mücadele vererek hem kendi yaralarımızı sardık hem de ana iş kolumuz olan elektrik dağıtım altyapısını depremin 1’inci yıldönümü itibariyle 1,9 milyar lira yatırımla deprem öncesi şebeke kapasitesine getirdik. Bu kapsamda çalışmalarımızı da tüm hızıyla sürdürüyoruz. Kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hizmeti için çalışmalarımız sürerken, bölgenin kalkınması için elektrik altyapısı kadar önemli olan eğitim ihtiyacının giderilmesine de katkı sağlıyoruz. ‘Hatay’da 3 ayda 3 okul’ sözünü hayata geçirdikten sonra hissedarımız E.ON’un bağışlarıyla bölgedeki 4. okulumuz olan Enerjisa Atatürk İlkokulu’nu açmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Daha iyi bir gelecek için elektrik dağıtım sektörüne örnek olmaya devam ederken, deprem bölgesinin ihtiyaçlarını karşılamayı da sürdürüyoruz” dedi.
Eskişehir Yıllık geliri 120 bin 920 dolar olan Dijital Göçebeler Eskişehir’i tercih ediyor Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Eskişehir Şube Başkanı Serkan Can Zengin, dünya genelinde 35 milyon kişinin çalışma şekli olan ve yıllık yaklaşık 120 bin 920 dolar geliri olan dijital göçebelerin aradığı şehir kriterlerine Türkiye’de en uygun kentin Eskişehir’in olduğunu ve bu konuda çalışma yapılası gerektiğini belirtti. Türkiye Genç İş İnsanları Derneği Eskişehir Şube Başkanı Serkan Can Zengin, Global Dijital Göçebe kavramı hakkında bilgi verdi. Uzaktan çalışabildikleri için Dijital Göçebe adını alan çalışanların dünya genelinde 35 milyon kişi olduğu tahmin ediliyor. Dijital Göçebelerin sayılarının 2030 yılında 1 milyara dayanabileceğini belirten Serkan Can Zengin, bu şekilde çalışan insanların aradıkları kent özellikleri hakkında bilgi veridi. Gittikleri şehirlerde 6 ile 9 ay arasında kalan bir dijital göçebenin yıllık gelirinin yaklaşık 120 bin 920 dolar olduğu biliniyor. Konaklama, sağlık ve sosyal imkânların teminin kolaylığına göre kent seçen Dijital Göçebeler için Eskişehir’in ülkedeki en uygun şehirlerden biri olduğunu söyleyen Türkiye Genç İş İnsanları Derneği Eskişehir Şube Başkanı Serkan Can Zengin, bu konuda gerekli çalışmaların yapılması gerektiğinin altını çizdi. Yerel yöneticilere, kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunan Zengin, Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay bu konuyla alakalı birlikte proje ortağı olduğunu ifade etti. “Yıllık gelirinin 120 bin 920 dolar olduğu tespit edilmiş durumda” Dijital göçebelerin tanımı ve yıllık ortalama geliri hakkında Türkiye Genç İş İnsanları Derneği Eskişehir Şube Başkanı Serkan Can Zengin, Dijital göçebe şu anda dünyada artık dijital göçebe kavramı çok yaygınlaşmaya başladı. Aslında bu ülkeler için çok ciddi bir ihracat kalemi haline gelmeye başladı. Dünyada şu anda 35 milyon dijital göçebe olduğu söyleniyor. 2030 yılı itibariyle bunun 1 milyar kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor. Şu anda her dijital göçebenin yıllık gelirinin 120 bin 920 dolar olduğu tespit edilmiş durumda. Bu çok büyük bir rakam. Dijital göçebe şu demek; uzaktan çalışabilen, işini bilgisayarıyla ofisten yapmak zorunda olmayan kişilere deniyor. Bu kişiler genelde gittikleri şehirlerde veya ülkelerde 6 ile 9 ay arasında kalıyorlar. Düşünsenize mesela 120 bin dolar yıllık geliri olan birinin, Eskişehir’e gelip 6 ya da 9 ay boyunca yaşayacak. Eskişehir’de para harcayacak. Burada zaman geçirecek. Dijital göçebelerin dikkat ettiği en önemli unsurların başında o şehirdeki emlak ve konaklama kolaylığı ve ucuzluğu, aynı zamanda sosyal yaşam imkanları, kültür sanat etkinlikleri ve şehir içinde yaşarken sağlıkla alakalı hizmet alabilmeleri, dijital göçebelerin şehir tercihinde önemli rol oynuyor ”dedi. “Uzaktan çalışıyorum deyip Eskişehir’de yaşayan çok insanla tanışıyoruz” Eskişehir’in dijital göçebeler tarafından sıkça tercih edildiğine değinen Zengin, “Eskişehir’e gelen, uzaktan çalışıyorum deyip Eskişehir’de hayatını geçirmeye devam eden çok insanla tanışıyoruz. Dijital göçebelerin Eskişehir’i tercih etmesi mümkün olabilir. Eskişehir buna uygun. Eskişehir çünkü kültür sanatın belki Türkiye’deki başkentlerinden bir tanesi. Sosyal yaşam olarak Türkiye’deki en insanların rahat dışarıda hayatını geçirebildiği, sosyalleşebildiği şehirlerin başında geliyor. Ve Eskişehir aynı zamanda emlak ve konut anlamında da imkanları yüksek olan bir şehir. Sadece burada dijital göçebelerin Eskişehir’e gelmesinin sağlanması, bu diyalogların kurulması ve şehrin bununla ilgili pazarlanması gerekiyor. Tabii bunun için belediyelere, turizmle ilgili tüm kurum ve kuruluşlara, aynı zamanda Eskişehir’deki tüm yerel yöneticilere bu konuya değinme gerekiyor. Özellikle bununla ilgili odalara ve çeşitli derneklere çok iş düşüyor. Bu bir çağrıdır. Eskişehir’in dijital göçebeleri ev sahipliği yapması için ve bununla ilgili şehrin hazırlıklarını artık başlatması için tüm kurum, kuruluş, kamu ve özel olmak üzere herkese yaptığımız bir çağrıdır” ifadelerini kullandı. “Turizm fakültesinin liderliğinde tüm bunların hepsi planlanabilir” Eskişehir’de dijital göçebelere yönelik çalışmaların olduğunu belirten çalışmalar Serkan Can Zengin, şöyle devam etti; “Bununla ilgili aslında çok ciddi çalışma yapan Turizm Fakültemiz var. Biz aynı zamanda Türkiye’deki bir dijital göçebe kavramını yürüten Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay’ın yürüttüğü TÜBİTAK projesinin ortağıyız. Bu hep beraber oturulup turizm fakültesinin başkanlığında veya önderliğinde kavramların üzerinde çalışıldığı ve hangi kurum ve kuruluşun neler yapılacağını ortaya çıkartılabileceği bir süreç. Çünkü dijital göçebeler kendilerini ofis arayacaklardır ama bu ofis anlık ofis. İnternet altyapısı arayacaklardır şehrin her yerinde. Buraya geldiğinde onlara şehir içindeki ilk başlangıçtaki oryantasyonu sağlayacak belki ekip veya bununla ilgili hizmet arayacaklardır. Eskişehir bununla ilgili bence Türkiye’deki en uygun şehirlerden bir tanesi. Tek dezavantajı havalimanının olmaması. Eskişehir’i transferlerin garanti edileceği, bu şehre geldikten sonraki tüm o danışmanlık veya yol göstericiliğin belediyeler veya odalar tarafından yapılması gereken bir kavram haline geliyor. Turizm fakültesinin liderliğinde tüm bunların hepsi planlanabilir.”