GENEL - 14 Kasım 2019 Perşembe 17:24

Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nde Orta Doğu’nun dünü ve bugünü ele alındı

A
A
A
Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nde Orta Doğu’nun dünü ve bugünü ele alındı

Bartın Üniversitesince Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin 10’uncusu Öğr.

Bartın Üniversitesince Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin 10’uncusu Öğr. Gör. İhsan Aktaş’ın verdiği “Orta Doğu: Aktörler ve Değişen Dengeler” adlı konferansla gerçekleştirildi.


Bartın Üniversitesinin geleneksel hale getirdiği Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin 10’uncusu GENAR Genel Müdürü, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğr. Gör. İhsan Aktaş’ın katılımıyla düzenlendi. Yoğun ilginin olduğu konferansın açılış konuşmasını yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’ ile öğrenci ve akademisyenleri alanında yetkin kişilerle bir araya getirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. Orta Doğu’nun çok uzun zamandır kanla, kaosla ve geri kalmışlıkla birlikte anıldığını belirten Rektör Uzun, “Ne yazık ki yakın tarihe bakıldığında Orta Doğu namına çok pozitif şeyler söylemek mümkün değildir. İç savaşlar ve terör örgütlerinin eylemleri yüzünden bir coğrafya neredeyse zihinlerde karanlık bir yere denk gelmektedir. Uluslararası gündemin bizlere verdiklerinden uzaklaşıp, tarihi geriye sardığımızda ise Orta Doğu’nun barışı ve huzuru temsil ettiği zamanları görebiliyoruz. Özellikle Osmanlı Devleti döneminde Orta Doğu coğrafyasında bir barış ortamının varlığını görebiliyoruz. Böyle bir iklimde insanlar yüzyıllar boyunca huzur ve barış içinde yaşadı” diye konuştu.



“Sınır ötesi harekâtlarımız huzur ve barışı sağlamaya yönelik olmuştur”


Rektör Uzun, Orta Doğu’da yaşananlara üzüntüyle şahit olunduğunun altını çizerek, “Orta Doğu’da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devletimizin bölgede kalıcı barışı tesis etmek için çok yoğun çabalarını görebiliyoruz. ‘Fırat Kalkanı Harekâtı’, ‘Zeytin Dalı Harekâtı’ ve ‘Barış Pınarı Harekâtı’ da bu kapsamda bölgeye huzur ve barışı sağlamaya yönelik kararlılığın en önemli göstergeleridir. Ne mutlu bize ki bunun farkında olan bölge insanları ülkemizin bayrağını gördükleri her yerde barışı ve huzuru simgelediğinin farkında olmaya başladılar. Ülkemiz Orta Doğu’nun değişen dengelerinde barışı ve huzuru önceleyerek gönülleri fethetmeye devam etmektedir” ifadelerini kullandı.



“Biz her zaman hedef olduk”


Açılış konuşmasının ardından Öğr. Gör. İhsan Aktaş, Orta Doğu’da yaşananları özetleyerek, asıl hedefin geçmişte Osmanlı, şimdi ise Türkiye olduğunu söyledi. Aktaş, Amerika Birleşik Devletleri’nin 42. Başkanı Bill Clinton’ın Türkiye’ye yaptığı bir ziyarette söylediklerine değinerek, “ABD Başkanı Bill Clinton Türkiye’ye geldiğinde iki önemli konuya dikkat çekmişti. İlki 1. Dünya Savaşı, Osmanlı topraklarını paylaşmak için yapılan bir savaştı. Diğeri ise 2. Dünya Savaşı bu toprak paylaşımının adaletli olup olmadığı üzerine yapılan bir savaştı. Aradan geçen 50 yılda ise hikâye hala Osmanlı topraklarının paylaşımı üzerine devam etti. Bill ‘Ülkeniz o kadar stratejik ve jeopolitik bir konumda ki ne zaman dünya haritasını açsam gözümün ortasında duruyor’ dedi. 6. yüzyıldan itibaren yönünü batıya dönen Türkler sürekli göç ederek dönüp dolaşıp kainatın en kıymetli yarımadası olan Türkiye Cumhuriyeti’nde durmuşlardır. Bu nedenle hep hedef olmuşlardır” dedi.



“Filistin’de zulüm varsa dünyada adalet yoktur”


Filistin konusuna değinen Aktaş, “Soğuk Savaş döneminde batılı sömürgecilerin etkisiyle Orta Doğu’da birçok küçük devletler oluşmuştur. Orta Doğu’nun şeklini belirleyen ve bugünkü ıstıraplarının dinmemesine neden olan İsrail’in varlığıdır. Filistin’de zulüm varsa dünyada adalet yoktur. Orta Doğu’daki bütün gelişmeleri şekillendiren İsrail’in güvenliğini korumak amacıyla olmuştur. İsrail’in güvenliği için neredeyse her şey yapılmıştır” diye konuştu.



“Türkiye demokrasisi örnek olmuştur”


Aktaş, 17 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta bir gencin kendini yakmasının ardından başlayan ‘Arap Baharı’ protestolarına ilişkin de, “Tunus’ta seyyar satıcılık yapıp sebze ve meyve satıcılığı yapan bir kişinin kendini yakmasıyla Arap Baharı başladı. Arap Baharı üstüne kafa yoran insanlar ve makale yayınlayan akademisyenler var. Şu da unutulmamalıdır; demokrasi konusunda, din ve vicdan hürriyeti konusunda Türkiye, Arap Baharı’nın etkili olduğu ülkelerde her zaman örnek olmuştur, etki oluşturmuştur” şeklinde konuştu.



“Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanadır”


Terör örgütlerinin din kisvesi altında en çok İslam’a zarar verdiklerini vurgulayan Aktaş, “Suriye’de terör örgütleriyle devlet düzeyinde mücadele eden tek devlet Türkiye’dir” dedi.


Aktaş, Türkiye olarak 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında bir zaman kaybı yaşansa da sınır ötesi harekâtlarıyla bölgedeki gücünü yeniden gösterdiğini kaydederek, “Türkiye Cumhuriyeti, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasında gerek terör grupları ile mücadele ederek, gerek ise müzakere yoluyla mücadelesine devam edecektir” diye konuştu.


Etkinlik, soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak, "Sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar yalnız bugünün değil bir yandan istikbalin de derdindedir" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü nedeniyle 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü anma programı çerçevesinde Conkbayırın’daki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancağı temsili devir teslim töreni gerçekleştirildi. Tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulması ve saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Ardından Kur’an-ı Kerim okundu ve şehitler için dua edildi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Evlattan ecdada uzanan köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Süngüsüyle yol açanların izini takip etmek, bu ruhu yaşamak, hissetmek için Türkiye’nin dört bir yanından koşup buraya geldiniz. 57. Alay vefa Yürüyüşü bir etkinlikten çok daha fazlası. Türkiye’nin gençlerinin her yıl burada toplanmasının derin ve önemli bir anlamı var. 57. Alay kanlarının son damlasına kadar mücadele etmiş ve Arıburnu mevkiinde şehit düşmüş bir alayın fedakarlık, dirayet ve cesaret öyküsüdür. İstiklal şairimizin "Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz" dediği 57. alaydır. Onlar süngüsüyle yol açmış, can vermiş, kan akıtmış ama Türk milletin haysiyetini, birliğini müdafaa etmekten geri durmamıştır. Vatanla, toprağına, hürriyetine ezelden ebede her daim sadakatle bağlı olan bu milletin evlatları binlerce yıldan beri şehit düşer, bedel öder lakin toprak vermez. Çünkü toprak dediğimiz kara parçasından ibaret değildir. Toprak mazidir, hatıradır, köktür, bugündür ve yarındır. İşte 57. Alay canını siper ederek topraklarını korurken yalnız o gün için değil, bugün burada huzurla yaşayabilelim diye o onurlu mücadeleyi vermiştir. Sarıkamış’ın kahramanları bugün bir sür ve başı dik bir hayat sürelim diye Allah-u Ekber dağlarından geri dönmemişlerdir. 15 Temmuz’da hainlere geçit vermeyen yiğitler sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar da yalnız bugünün değil bir yandan istikbalinde derdindedir. Türk milleti tarih sahnesinde çıktığından beri dünden bugüne cesaretli duruşuyla dünyaya meydan okuyan cümle kahramanlara çok şey borçluyuz. Bu borcun edasını çalışarak, kıymet bilerek, kıymet vererek gerçekleştirebiliriz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Bizim dünyanın herhangi bir yerinde başka bir motivasyon alamaya cesaret veren yeni öyküler keşfetmeye ihtiyacımız yok sevgili gençler. Aradığımız ilham, öğreneceğimiz ders işte burada, buradaki ruhta saklıdır." ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi öğrencisi Orhan Özcan Arıkan 57’nci Alay Sancağı’nı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine teslim edildi. Anma programına Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.