GENEL - 19 Aralık 2018 Çarşamba 17:02

Mevlana’nın iktisadi hayatı anlatıldı

A
A
A
Mevlana’nın iktisadi hayatı anlatıldı

Bartın Üniversitesi İktisadi Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen konferansta “Mevlana Celaleddin Rumi ve İktisadi Hayatı” anlatıldı.

Bartın Üniversitesi İktisadi Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen konferansta “Mevlana Celaleddin Rumi ve İktisadi Hayatı” anlatıldı.


Bartın Üniversitesi İktisadi Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını Bartın Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Öğr. Üyesi M. Said Ceyhan yaptı. Ceyhan, “Yüksek değerlerimizden doğan sayısız büyük insanlarımız var. Bunlardan biri olan Mevlana Celaleddin Rumi yaklaşık bin yıldan bu yana Anadolu’da olduğu gibi bütün dünyada insanlık için barış, mutluluk ve kurtuluş simgesi olmuştur. Mevlana, hala değişmeden bütün dünyaya ışığını saçmaya devam etmektedir. Ünlü bir söz vardır, ‘Şeref ve fazilet odur ki düşmanın bile seni takdir ve tasdik etsin.’ Bugün bütün dünyada tüm din mensupları Mevlana’yı takdir ve tasdik etmektedir.” dedi.


‘Mevlana kimdir?’ sorusunu da cevaplayan Ceyhan, “Bana göre Mevlana; sevginin, şefkatin, barışın, bilimin, dengenin ve hoşgörünün timsalidir. Her yönüyle örnek alınması gereken büyük bir değerdir.” diye konuştu.


Açılış konuşmasının ardından geçilen “Mevlana Celaleddin Rumi ve İktisadi Hayatı” adlı konferansı Prof. Dr. Adem Esen verdi. Konuşmasına Mevlana’nın hayatını anlatarak başlayan Esen, “Büyük mutasavvıf, Mevlana Celalettin Rumi’nin babası büyük alim ve mutasavvıf Bahaeddin Veled’dir. 1207 yılında Belh’de doğdu. 17 Aralık 1273 yılında Konya’da vefat etti.” şeklinde konuştu.


Mevlana’nın birbirinden değerli eserleri olduğundan da bahseden Esen, bu eserlerin neyi anlattığını ve eserlerde insanlık için ne tür mesajlar verildiğini aktardı. Esen, Mevlana’nın dünya ve maddeye bakışını anlatarak, “Mevlana’ya göre dünya, Allah’tan gafil olmaktır. Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret yapmak ve kadın dünya değildir. Tasavvufta dünya-insan ilişkisi, gemi-su ilişkisine benzetilir. Geminin fonksiyonunu yerine getirebilmesi suyun varlığına, hatta geminin su almayıp suyun üzerinde durmasına bağlıdır. İnsan için dünya ve dünya hayatı zorunludur. Ancak suyun nasıl gemiye sızmaması gerekirse, dünya da insanın içine sızmamalıdır. Geminin yolu deryadan, insanın yolu dünyadandır. “Dünya nedir? Dünya ahirete bir araçtır. Dünya amaç olursa Allah’tan gafil olunur. Kumaş, gümüş, evlad-ü iyal değildir amaç Allah’ın rızasıdır. Suyun gemi içinde olması geminin helâkidir. Geminin altındaki su ise geminin yüzmesine yardımcıdır” diyen Mevlana, hayat gemisinin yüzmesi için dünya ve madde suyuna mutlaka ihtiyaç olduğunu, ancak onu geminin içine (kalbe) sokmamak gerektiğini hatırlatmaktadır. ‘Malı, mülkü kalbinden çıkarmış olduğu için, Süleyman (as) kendisine fakir derdi. Bu cihan tamamıyla Allah’ın mülki iken, mülk ve servet, Mevla’nın kalb gözü önünde laşeydir, yani hiçtir.’ O halde dünya, insanın dışında değildir; onu, insanın içinde aramak gerekir.” ifadelerini kullandı.


Esen, Mevlana’nın üretim, çalışma ve iş hayatıyla ilgili düşüncelerini de katılımcılara anlattı. Esen, konuşmasına şu şekilde devam etti:


“İktisadi kaynaklar üretim için istihdam edilmeyip atıl tutulursa hiçbir kazanç elde edilemez. Bunu Mevlâna şu sözleriyle ifade etmektedir: ‘Ekin eken kimsenin vakıa ambarı boşalır fakat tarlası iyileşir. Bir tohumu ambarda saklayıp stok edenin ise buğdayını hadisat bitleriyle fareler yer. ‘Üretim için temel kaynaklardan birisi bilgidir. Mevlâna’ya göre dünyada tüm bilgiler dünyayı imar etme aracıdır. Üretim ve emek değerli sayıldığı halde, Mevlâna’nın eserlerinde ganimet kazançları üzerinde hemen hemen hiç durulmamaktadır. Mevlâna’nın bu konudaki görüşünde, O’nun cihat anlayışının etkisini görmek mümkündür. O’na göre cihat iki kısımdır; birincisi kâfirlerle savaşmak iken, ikincisi ise manevi cihat olup insanın nefsiyle mücadele etmesi ve şeytanla uğraşmasıdır. Birincisine küçük cihat, ikincisine ise büyük cihat denilmiştir. Mesnevi’de büyük cihat, yani insanın nefsinin istekleriyle mücadelesi işlenmiştir. Buna karşın Mevlâna’nın eserlerinde ticaret ve üretimden çokça örnek verilmektedir. Dolayısıyla feodal-politik temelli kazançlar (savaş ganimeti gibi), temel kazanç kaynağı olarak görülmemektedir. Böylece Mevlâna’nın cihat yoluyla ganimet elde etmeyi asli kazanç olarak görmediği sonucuna ulaşabiliriz. ‘Kazanan Allah’ın sevgilisidir’, sözü gereğince kazanan kimse övülmüştür. Kazanılan malların sermaye oluşturması meşru olmakla beraber, kapitalizmdeki sınırsız bir kâr hırsı ve sermaye birikimi anlayışı gibi hoş görülmemektedir. Nitekim ‘Biriktiren sevgilidir’, şeklinde bir görüş olmamıştır. Harcamaya yönelik müdahale sadece haramlık sınırında kalmaktadır.”


Konferans, karşılıklı soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.


Etkinliğin ardından Prof. Dr. Esen, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun’u ziyaret etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.