GENEL - 27 Temmuz 2019 Cumartesi 16:27

Bayburt Belediyesi’nden vefa töreni

A
A
A
Bayburt Belediyesi’nden vefa töreni

Dede Korkut Kültür ve Sanat Şölenleri kapsamında Bayburt’un il oluşunun 30.

Dede Korkut Kültür ve Sanat Şölenleri kapsamında Bayburt’un il oluşunun 30. yıldönümü dolayısıyla Bayburt Belediyesi tarafından kentin il olmasına emek verenler için vefa töreni düzenlendi.


21 Haziran 1989 yılında Gümüşhane’den ayrılarak vilayet konumuna geçen Bayburt’un il oluşunun 30. yıldönümü dolayısıyla Bayburt Belediyesi’nce organize edilen vefa töreninde vilayet olmasında emeği geçenlere vefa plaketi, il dolduktan sonra milletvekili ve belediye başkanı olarak görev yapan yöneticilere ise hizmet plaketi takdim edildi.


Şair Zihni Kültür Merkezi’nde düzenlenen Vefa ve Hizmet Plaketi Töreni’ne İçişleri Eski Bakanı Ülkü Gökalp Güney, Kültür ve Turizm Eski Bakanı Namık Kemal Zeybek, Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan, Bayburt Milletvekili Fetani Battal, Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, Garnizon Komutanı Hava Savunma Albay Yusuf Diker, Bayburt eski Milletvekilleri Doç. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Bünyamin Özbek, Dr. Karabey Kadri Karaoğku, Bayburt Eski Belediye Başkanları Mete Memiş, Bekir Çetin, Muammer Daştan, Vural İşaşır, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, İl Emniyet Müdürü Sezayi Er, Aydıntepe Belediye Başkanı Haşim Şentürk, Demirözü Belediye Başkanı Arslan Gürer, Arpalı Belediye Başkanı Abdurrahman Polattimur, BTSO Başkanı Süleyman Seyhan, TÜRKSAV Başkanı Yahya Akengin, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, Stk temsilcileri, davetliler ve vatandaşlar katıldı.


Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, Bayburt’un il oluş serüvenini anlatan bir video gösterisi sunuldu. Şehrin 1888 yılında sancak beyliğinden kaza statüsüne düşürülmesi, 1927 yılı itibariyle Gümüşhane’ye bağlanması ve 1989 yılına kadar devam eden vilayet olma çabalarını anlatan video gösterisi katılımcılara duygulu anlar yaşattı.


Hastalığı nedeniyle programa katılamayan kentin ilk kurucu Valisi Nihat Üçyıldız tarafından gönderilen telgrafın okunmasıyla devam eden programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, “Bir zaman aralığında Bayburt’u yaşadık. Çocukluk yıllarımızdan itibaren hayatımızın her döneminde Bayburt’la ilgili babalarımızdan bize ve bizlerden de torunlarımıza anlatılan bir il olma tutkusu yaşadık” dedi.


Yıllarca “İsteriz Bayburt’un vilayetini’ diye haykırdık


Rahmetli Recep Kırıcı’ya ait olan ‘Söyleyin Bayburt’un vasfı halini / Ülkede bulunmaz bir eşin Bayburt / Bülbüller çekerler Ah-ü zarını / Seherde ötüşür kuşların Bayburt” diye başlayıp ‘İsteriz Bayburt’un Vilayetini’ diye devam eden türkü sözlerini hatırlatan Başkan Pekmezci, “Bu türkü yıllar boyunca bizim bir milli marşımız gibi oldu. Her bir Bayburtlu bunu gönlünde ve yüreğinde yıllar boyunca bir özlem olarak duydu. Yıllardır haksızlığa uğramanın bir ifadesi gibi yüreğimizde ve her yerde ‘İsteriz Bayburt’un Vilayetini’ diye söyledik. Ortaokul sıralarında iyi hatırlıyorum. O zamanlar otobüs ve minibüsün yeterince olmadığı zamanlar. Kamyon kasasına doluşup sınav için Gümüşhane’ye gittiğimizde “İsteriz Bayburt’un Vilayetini” türkümüzü bağırarak söylerken içimizde yıllarca haksızlığa uğramanın bir ifadesiydi” diye konuştu.


1989 Bayburt’un kara talihinin güldüğü yıl oldu


Bayburt’un il olma serüvenini anılarla süsleyerek anlatan Başkan Pekmezci şöyle devam etti:


“Tarih ve kültür şehri Bayburt 1888’de sancak beyliğinden kaza yönetimine dönüştürülmüş ve Erzurum iline bağlanmış. 1927 yılından itibaren idari yönetim olarak Erzurum’dan ayrılarak Gümüşhane’ye bağlanmış. O gün Gümüşhane’nin il nüfusu ve ekonomik yapısı Bayburt’tan geri olması nedeni ile hep eziklik devam etmiştir.


Daha sonraki yıllarda Bayburt’tan oluşturulan heyetler İsmet İnönü, Adnan Menderes ve Celal Bayar’a giderek il olma arzularını ifade etmişlerdir. Aradan çok zaman geçmiş çocuklar büyümüş, gençler yaşlanmış, yaşlılar vilayet özlemini biz torunlarına anlatarak bu hayattan göçtüler.


Ve Yıllar hızla geçmiş 1989 yılı Bayburt’un kara talihinin güldüğü yıl olmuş. O günlerde yöneticilerimiz Başbakanımız Turgut Özal başta olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız hemşehrimiz Bedrettin Dalan, milletvekilimiz Ülkü Gökalp Güney ve isimlerini tek tek sayamayacağım hemşehrilerim, ağabeylerim, arkadaşlarımın gayretleriyle Bayburt’un kara talihi farklı boyutlara gelmiş.


Biz o gün bir bayram yaptık


Bu bayram yılların özlemini gerçekleştiren yüreklerin gelecek kuşaklara aktardığı bir sevincin bayramıydı.


21 Haziran 1989 tarih ve 3578 sayılı yasa ile artık Bayburt il oldu. O gün Bayburt sokaklarında yürekten coşan insanların özlemleri son bulmuş ve Bayburt artık vilayet olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Başbakanımız Turgut Özal, beraberindeki bakanlar ve milletvekillerinden oluşan heyetle Bayburt’a geldiklerinde büyük bir sevinç tufanı oluşmuştu. O günkü programı ben sunmuştum. O gün binlerce Bayburt sevdalısıyla Hükümet Meydanı’ndaki coşkuyu yaşayanlardan biriyim. O gün Bayburt’ta bir heyecan vardı. İlk kurucu Valimiz Nihat Üçyıldız’ı karşılamaya gittiğimizde kırmızı 69 plakanın anlamı çok farklıydı.


Yıllarca Bayburt’un il olma özleminin son bulmasına katkısı olan değerli konuklarımız var, ağabeylerimiz var, kardeşlerimiz var. Biz de Bayburt Belediyesi olarak Bayburt’un 30. yılını kutluyoruz. Bayburt Belediye meclisimiz 3 Temmuz 2019 tarih ve 202 sayılı kararıyla Bayburt’un il oluşuna katkı sunanlara bir vefa plaketi sunmayı, 1989 yılından sonra da görev yapanlara bir hizmet plaketi sunmayı karar verdi.


Bizlerin davetine icabet ederek aramıza katılan Saygıdeğer Bakanlarımıza, Milletvekillerimize, Belediye Başkanlarımıza, dernek başkanlarımıza buraya teşrif etmelerinden ötürü şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum.”


Belediye Başkanımıza gösterdiği vefadan ötürü teşekkür ediyorum


1989 yılında Gümüşhane milletvekili olan İçişleri eski Bakanı Ülkü Gökalp Güney ise, 70 yıllık süregelen vilayetlik davasının kendi döneminde nihayete ermesinin onuruyla yaşadığını ve Bayburt’un il olmasında emeği geçenlere Bayburt Belediyesi tarafından bir vefa töreni düzenlenmesini takdirle karşıladığını dile getirerek, “Bu toplantının gerçekleşmesini sağlayan Belediye Başkanımızı tebrik ediyorum, kendisine çok teşekkür ediyorum. Çok memnun olduk. Bayburt’un il olmasında katkı sunanlar için bir vefa töreni düzenlenmesi çok önem ifade ediyor. Bu bir vefa programıdır. Vefa, çok önemli şeydir. Biz bugün varız, yarın yokuz. Bize emeği geçen, kritik zamanlarımızda yardım edenlere mutlaka her zaman bu vefa duygusunu göstermemiz lazım. İşte bugünkü toplantının anlamı da bu yönden büyüktür” diye konuştu.


Bu öyle bir sevda ki, çocukluğumuzdan beri şartlanmışız


Bayburt Belediye Başkanı Pekmezci’nin hazırlatmış olduğu videodan etkilendiğini ve Bayburt’un il oluşunun çok güzel kronolojik şekilde tespit edilerek sunulduğunu belirten Güney, 21 Haziran 1989 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmasını tekrar okudu. Bayburt’un il olmasındaki etkenlerden bahseden Güney şunları dile getirdi:


“21 Haziran 1989 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde saat 18.00’daki Bayburt’un il kanunu ile ilgili gerçekleşen oturumda bir Bayburtlu ama Gümüşhane Milletvekili olarak konuşma yapıyorum. Ve o günkü konuşmamda 70 yıllık bu davamızda emeği geçen herkese teşekkür etmiştim. Oylama yapıldı ve il olduk. Çıkarı çıktığımda o günkü Belediye Başkanımız Muammer Daştan boynuma sarıldı ve ‘ağabeyi il olduk mu’ diye heyecanla sormuştu. Ben o anı hiç unutmadım, ölünceye kadar da unutmayacağım.


Başbakanımız rahmetli Özal, o gün nereye gidiyorsa Bayburtlular organize olup oraya gider ve ‘İl olmak istiyoruz’ diye pankartlar açarlardı. Öyle muazzam bir istek oluşmuştu ki, başbakanımız artık bunalmıştı. Trabzon ziyaretinde ben de milletvekili olarak ona refakat etmiştim. O gün Bayburt’a telefon açarak çok iyi bir heyetle Trabzon’a gelmelerini söylemiştim. O zaman ANAP İlçe Başkanımız Nusret Saraçoğlu, daha önce milletvekilliği yapmış ağabeyimiz Orhan Mehmet Akkoyunlu, Belediye Başkanımız Muammer Daştan, rahmetli gazeteci Osman Okutmuş, Vural İşaşır ve ismini sayamayacağım kalabalık bir heyet Trabzon’a gelerek Başbakanımızla görüştük. Kendisinden rica ettik.


Bu öyle bir sevda ki, çocukluğumuzdan, büyüklerimizin bizi yetiştirmelerinden vilayet olacağız diye şartlanmışız. Vilayet olmamızda bize yardımı en çok olan o günkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’dır. Kendisi 1986 yılında rahmetli Özal’ın gece yarısı Bayburt’a getirip muhteşem bir karşılama yaptırıyor. Ve o zamanda rahmetli başbakanımızın kafasına sokuyor.


O zaman benimle birlikte Gümüşhane Milletvekili Oltan Sunugurlu Adalet Bakanı, çok güçlü. Eğer Oltan Bey o gün karşı çıksaydı zannederim ki bizim vilayet olmamız çok zordu. Hatta biz vilayet olduktan sonra fanatik Gümüşhaneliler, Oltan Bey’in Gümüşhane’deki evinin kapısına ‘Bayburt’un uşağı’ yazdılar. Oltan Bey ‘Ben yarı Bayburtluyum, Hartlıyım’ deme vazifesini göstermiştir. Onun için emeği geçen insanı unutmamalıyız. Ben bir kez daha Belediye Başkanımıza bu konuda tekrar teşekkür ediyorum.


Türkiye’nin her yerindeki, yurt dışındaki Bayburtlular, hemşehri derneklerimiz olağan üstü çaba gösterdiler. Bunda her Bayburtlunun alın teri var. O yüzden muvaffak olduk.


Gümüşhane’nin son Bayburtlu Milletvekiliyim, Bayburt’un da ilk Bayburt Milletvekiliyim”


Bayburt’u Bayburt yapan Bayburt’un ortak ruhudur


Programda Eski Kültür ve Turizm Bakanı Namık Kemal Zeybek de yaptığı kısa konuşmasında kendisinin bu serüvende Güney ve Dalan kadar etkili olmadığını fakat bakanlık döneminde Bayburt Kalesi diğer kültür varlıklarına gereken önemi fazlasıyla verdiğini söyledi. Bayburt’un tarihi öneminden de kısaca bahseden Zeybek, “Bayburt’u Bayburt yapan Bayburt’un ortak ruhudur. 15. yüzyılda Bayburt bu gölgenin başşehridir. Bunun haritalarını yaptırarak derneklerimize dağıtmıştım.” diyerek böyle bir programın tertip edilmesinden ötürü Belediye Başkanı Pekmezci’ye teşekkür etti.


Konuşmalardan sonra plaket törenine geçildi. Ödül alan isimler Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci tarafından sahneye çağrılarak, protokol üyeleri ile birlikte plaket takdim edildi.


“Bayburt’un İl Oluşuna Katkı Sunanlar” başlığı altında plaket takdim edilen isimler şu şekilde oluştu:


“Ülkü Gökalp Güney, Namık Kemal Zeybek, Bedrettin Dalan, Oltan Sungurlu, Suat Müftüoğlu, Kemal Coşkun, Avni Ersoy, Ahmet - Semra Özal, Hüseyin Doğan, Eser Cemil Alptekin, Nihat Üçyıldız, Nihat Bozkurt, Abdulkadir Aksu, Agah Oktay Güner, Dr. Erdal Tuncer, Lütfü Silo, Remzi Kırık, Kenan Kalkan, Erdinç Büyükakalın, Osman Okutmuş, Zeki Kutur, Mehmet Bayhan, Hamza Tekdemir, Mikdat Bölen, Osman Söyüt, Ali Bilen, Muammer Daştan, Şeref Yazoğlu, Erol Köprücü, Bahattin Elçi, Vural İşaşır, Nusret Saraçoğlu, Asaf Durulmuş, Sadık Yavuz, Erdoğan Kadakal, Orhan Akkoyunlu, Osman Çubukçu, Orhan Ardahan, Recep Kırıcı, Asef Karabulut, Arif Polattimur, Mustafa Kemal Ay, Süleyman Zengin, Kenan Öner, Yahya Akengin, Abdulkadir Mutlu, Hasbi Yaşar Aker, Veysel Gider, Selahattin Yaz.”


‘Hizmet Plaketi Alanlar’ ise şöyle:


“Suat Pamukçu, Şaban Kardeş, Fetani Battal, Bünyamin Özbek, Naci Ağbal, Karabey Kadri Karaoğlu, Şahap Kavcıoğlu, Numan Erengil, Yavuz Şahin, Hükmü Pekmezci, Bekir Çetin, Hacı Ali Polat ve Mete Memiş.”


Program, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.