KÜLTÜR SANAT - 03 Ekim 2019 Perşembe 13:51

Bingöl’de Taş devrine ait, 12 bin yıllık kaya resimleri bulundu

A
A
A
Bingöl’de Taş devrine ait, 12 bin yıllık kaya resimleri bulundu

Bingöl’de yürütülen Eski Çağ Yüzey Araştırmaları kapsamında 2 bin 550 rakımlı bir yaylada Taş Devri’ne ait en az 12 bin yıllık kaya resimlerine rastlandığı açıklandı.

Bingöl’de yürütülen Eski Çağ Yüzey Araştırmaları kapsamında 2 bin 550 rakımlı bir yaylada Taş Devri’ne ait en az 12 bin yıllık kaya resimlerine rastlandığı açıklandı.


Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) kapsamında Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Sırrı Tiryaki başkanlığındaki ekip, "Tarih Öncesi ve Eski Çağı Yüzey Araştırmaları" çalışması yapıyor. Çalışma kapsamında ekibin rakımı yaklaşık 2 bin 550 olan bir yaylada Taş Devri’ne ait kaya altı barınağı ve kaya resimleri buldu. Ekibin bulduğu kaya bloklarına geyik, ceylan ve dağ keçisi tasvirlerinin yanı sıra bitki motifleri ile geometrik şekiller işlendiği belirlendi.


Deniz seviyesinden 2 bin 550 metre yükseklikteki volkanik taşlarla kaplı geniş bir alanda Taş Devri insanına ait çok önemli izler bulduklarını belirten Dr. Öğretim üyesi Sırrı Tiryaki, “Bölgemizde Epi-Paleolitik Çağ’a yani 12 bin yıl öncesine ait kaya resimlerine rastladık. Bu durum, Bingöl ve bölgemizin tarihi bakımından bizleri heyecanlandırdı. Bölgemizde bu kadar eski bir tarihin izine rastlamak, Bingöl ve bölge tarihinin aydınlanmasına sunacağı katkının yanı sıra uluslar arası platformda da önemli bir yer tutacaktır. Dağın yüksek kesimlerinde rastladığımız kaya resimleri, oldukça belirgin bir şekilde dönem insanının yaşantısına da ışık tutuyor. Bu resimlerin yaklaşık 12 bin yıllık bir süre içerisinde bozulmadan günümüze kadar büyük ölçüde sağlam bir şekilde ulaşması, bölgenin coğrafik konumundan dolayı resimlerin doğal olarak korunmasının yanı sıra o dönemde bu figürleri kayalara işleyen insanların resim sanatındaki ustalığını da göstermektedir. Epi-Paleolitik Çağ’a tarihlendirdiğimiz yaklaşık 16 kaya resmi, dönemin yaşam koşulları hakkında fikir edinmemizi sağlıyor. Bölgedeki kayalık alanda özellikle büyük kaya bloklarına işlenmiş geyik, ceylan ve dağ keçisi tasvirlerinin yanı sıra bitki motifleri ile geometrik şekiller, döneme dair önemli kalıntılar niteliğini taşıyor” dedi.



“Avcı, toplayıcı insanın izine rastladık”


Bölgede kaya altı sığınağı olarak kullanılmış Epi-Paleolitik Çağ yerleşkesi olduğunu düşündüklerini aktaran Tiryaki, "Burayı, yazıdan önceki devirlere, hatta insanoğlunun avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını sürdürdüğü dönemlere tarihlendirmemiz mümkün. Bu buluntu yeri için, Bingöl’ün yanı sıra Doğu Anadolu Bölgesi için ve hatta ülkemizin Eski Çağ tarihine dair bu kadar eski döneme tarihlendirilen çok nadir yerlerden biridir diyebiliriz. Bu konuda önümüzdeki yıllarda daha kapsamlı araştırmalar yürütmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.


Yüzey araştırması kapsamında genel olarak tarihi alanlarda insan eliyle tahribata rastladıklarına değinen Tiryaki, “Doğal ortamındaki tarihi yapıtlara herkesin sağduyu ile sahip çıkması gerekiyor. Bu konuda toplumsal bir bilinç oluşacağını temenni ediyorum. Geçmişe ışık tutan tarihi değerlerimiz, geleceğimizi de aydınlatacaktır” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırklareli Kırklareli’nde Geç Osmanlı dönemine ait tarihi bina alevlere teslim oldu Kırklareli’nde Geç Osmanlı dönemine ait tarihi binada henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın itfaiye ekiplerince kontrol altına alındı. Alınan bilgiye göre, Karakaş Mahallesi Karakaşbey Caddesinde kafe olarak kullanılan Geç Osmanlı dönemine ait 2 katlı tarihi binada henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Haber verilmesi üzerine bölgeye itfaiye, AFAD, 112 Acil Sağlık ekipleri sevk edildi. Kısa sürede büyüyen yangına itfaiye, AFAD, TOMA müdahale etti. Ekiplerin müdahalesi ile yangın kontrol altına alındı. Vali Birol Ekici, Belediye Başkanı Derya Bulut bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Belediye Başkanı Bulut yaptığı açıklamada yangında anına müdahale ettiklerini söyledi. Bulut devamında, “Yaklaşık 5, 6 dakikalık telefon trafiği ve itfaiye araçlarımızın buraya ulaşmasıyla yangına 7, 8 dakikalık bir sürede müdahale edilmeye başlanıyor. Tarihi bir bina gördüğünüz üzere tescilli bir bina, restoran olarak kullanılan bir bina. Yandaki ek binada yangının ilk çıktığı tespit ediliyor. Tabi arkadaşlar çalışmalarını yapıyorlar ama muhtemelen oradaki bilgisayar odasından teknik bir arızdan çıktığı tahmin ediliyor yangının, kesin sonuç rapordan sonra belli olacak. Hepimizi sevindiren unsur çok şükür can kaybımız yok sadece maddi hasar şeklinde yansıdı" dedi. Kırklareli halkına geçmiş olsun temennisinde bulunan Bulut yangın söndürüldüğünü tamamen kontrol altında alındığını ve şuanda soğutma çalışmaları devam ettiğini anlattı.
Samsun Dünya biyoçeşitliliğine ilk kez kazandırılan 3 yeni tür: Fare, köstebek, gelengi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Fakültesi’nde 53 yıllık birikim sonucu toplanan memeli hayvan koleksiyonunda dünya biyoçeşitliliğine ilk kez kazandırılan 3 yeni tür, 1 tane yeni alt tür bulunuyor. Türkiye’nin en büyük memeli hayvan koleksiyonlarından birine sahip OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’ndeki koleksiyonda yaklaşık 100 memeli hayvan türü bulunuyor. Bu hayvanlar arasında dünyada ilk kez teşhis edilen ’Microtus Dogramacı’ ‘Microtus Anatolica’ isimli tarla fareleri, ‘Talpa Hakkarensis’ ve ‘Talpa Levantis Dogramacı’ isimli köstebekler ve ‘Spermophilus Taurensis’ isimli gelengi de bulunuyor. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde görevli akademisyenlerin Türkiye’yi ilmek ilmek gezmesi sonucu elde edilen koleksiyon, bilimsel açıdan büyük önem arz ediyor. Gelecek nesillerin kendilerinden önce hangi canlıların yaşadığına dair bilgileri öğrenme şansı bulacağı koleksiyonda ayrıca tilki, tavşan, kirpi, gelincik gibi hayvanlar bulunuyor. "Böylesi Türkiye’de başka bir yerde görülmedi" Koleksiyon hakkında bilgi veren OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu, "Burası memeli hayvan koleksiyonudur, tam olarak müze denilemez. Müze daha büyük ve değişik canlı gruplarını inceleyen bir yapıdır. Ama burası Türkiye’de önemli bir memeli hayvan koleksiyonudur. Burada Türkiye memeli hayvanlarının yüzde 70’ini temsil edecek kadar örnek vardır. Tabii ki bu bizim bir ömrümüzü aldı. Burada gördüğünüz örneklerin hepsi iyi korunduğu takdirde 200 yıl kadar hiç bozulmadan kalabilir. Bu da doğa çeşitliliğin gelecek nesillerin bilmesi kadar önemlidir. Çünkü ileri de nesli kaybolan türler olacaktır. Bu türler en azında böyle koleksiyonlarda saklanarak gelecek nesillerin bu türler hakkında bilgi sahibi olması sağlanır. Şu anki nesil içinde böyle koleksiyonlar çok önemlidir. Gençlerimizin hepsi doğadan uzak yaşadıkları, betonların arasında yaşadıkları için doğada göremeyeceklerini, hiç ulaşamayacakları türleri bu tip koleksiyonları ziyaret ederek görme imkanına kavuşacaklar. Bu tür koleksiyonların halka dönük ve biyoçeşitliliğe dönük faydaları olduğu gibi aynı zamanda bilimsel yönden de son derece önemli çıktıkları oluyor. Burada pek çok yeni tür vardır. Dünya için yeni türler vardır. Teşhis ettiğimiz ‘Microtus Dogramacı’, ‘Microtus Anatolica’ isimli tarla fareleri, ‘Talpa Hakkarensis’ ve ‘Talpa Levantis Dogramacı’ isimli köstebekler ve ‘Spermophilus Taurensis’ isimli gelengi dünya için ilk teşhislerdir. Dünya için yeni türler teşhis edilmesi bakımından OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nün memeli kürsüsü bu anlamda çok iyi durumdadır. Dünya biyoçeşitliliğine 3 yeni tür 1 tane yeni alt tür verdi. Bu gerçekten azımsanamayacak durumdur. Böylesi Türkiye’de başka bir müzede görülmedi" dedi.