EKONOMİ - 14 Eylül 2020 Pazartesi 09:42

Hizan’da imece usulü çeltik hasadı

A
A
A
Hizan’da imece usulü çeltik hasadı

Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Karbastı köyü ve mezralarında bir asrı aşkın süredir doğal yöntemlerle ekimi yapılan çeltiğin hasadına başlandı.

Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Karbastı köyü ve mezralarında bir asrı aşkın süredir doğal yöntemlerle ekimi yapılan çeltiğin hasadına başlandı.


İlçeye 25 kilometre uzaklıkta bulunan ve ılıman iklim yapısında birçok sebze ve meyve çeşidinin yetiştirildiği Karbastı köyünde vatandaşlar yaklaşık 500 dönümde çeltik ekiyor. Her yıl eylül ayında çeltik hasadı için imece usulüyle sabah saatlerinde tarlalarının yolunu tutan çiftçiler, akşama kadar hasat yapıyor. Atadan kalma yöntemlerle herhangi bir ilaçlama yapılmadan üretilen çeltik, çiftçilerin en önemli geçim kaynakları arasında yer alıyor. Bitlis Tarım ve Orman İl Müdürü Rıfat Çelik, çeltik alanında incelemelerde bulunarak, çiftçilerden bilgi aldı. Daha sonra açıklamalarda bulunan Rıfat Çelik, Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Karbastı (Kursunç) köyünde yaklaşık bin 700 rakımda bulunduklarını ifade ederek, “Bu köyümüzde mayıs ayında köylü kardeşlerimizle beraber ekimini yaptığımız çeltik tarlalarımızda hasat zamanıdır. Biz de eşlik etmekteyiz. Çeltik, Bitlis ilimizde iki yerde yetişmektedir. Çeltikli ve Karbastı köylerimizde yetişmektedir. Şu anda Karbastı köyünde hali hazırda hasadını yaptığımız pirinç çeşidimiz yüzyıllardır atadan kalma tohumlarla bölge çiftçisinin üretimini gerçekleştirdiği tohum çeşididir. Karbastı köyümüz ve altı mezrasıyla beraber yaklaşık 130 hanenin yaşadığı alandır. Bu köylerimizin tamamen geçim kaynağı çeltiktir” dedi.



200 ton pirinç bekleniyor


Mayıs ayında ekimi yapılan çeltiğin hasadı yapıldığını ifade eden Çelik, “Hasat tamamen köylü kardeşlerimizin atadan gelen geleneksel tarım yöntemleriyle yapılmaktadır. Karbastı köyümüzün Kürtçe ismi ile Kursunç’tur. Pirincimizde Kursunç pirinci diye anılmaktadır. Pirincimiz bu hanelerin temel geçim kaynağını oluşturmaktadır. Burada en güzel şey, köylülerimiz imece usulüyle ekim zamanından hasat, harman ve değirmen kısmına kadar imece usulüyle birbirlerine yardımcı oluyorlar. Kursunç pirincimizin temel özelliği yüzyıllardır atadan gelen ata tohumudur. Üretim şekli tamamen organiktir. Herhangi bir kimyasal girdisi yoktur. Sadece ekim zamanında hayvan veya çiftlik gübresi kullanılmaktadır. Köyümüzde bu sene 500 dönüm alanda çeltik üretimi yapılmaktadır. Bu alandaki üretim miktarı yıllara göre değişmektedir. Köyde suyun varlığı çok önemli, malum çeltik suyla beslenen bir bitkidir. Köyün su ihtiyacının karşılandığı yıllarda bu rakam bin dönüme kadar çıkmaktadır. Ancak bu sene sulama suyumuzda bir problemimiz var, 500 dekarlık alanda üretim yapılmaktadır. 500 dönümden dönümü yaklaşık olarak 450 ila 500 kilo pirinç elde edilmektedir. Köyümüzün toplam pirinç geliri aşağı yukarı 200 ton civarındadır" dedi.



“Köye katma değeri tahminimizce 5 ila 6 milyon civarında olacaktır”


Pazar sıkıntısı yaşanmadığını da sözlerine ekleyen Çelik, “Ata tohumu olduğu için organik yöntemlerle üretilmesiyle besleyicilik değeri çok yüksektir. Katma değeri yüksek olduğu için pazar payında herhangi bir sıkıntımız yoktur. Karbastı pirincimizi Türkiye’nin her tarafına lezzetine düşkün insanlar tanımaktadır. Dolayısıyla ürünümüz daha pazara düşmeden sipariş üzerine Türkiye’nin her tarafına gönderilmektedir. Geçen sene kilosunu 20 lira civarında satmıştık, bu sene 25 ila 30 TL arasında olmasını beklemekteyiz. 25 liradan köye katma değeri tahminimizce 5 ila 6 milyon civarında olacaktır. Bu sene verimler çok iyidir. Geçen seneye göre rekoltede iyidir. Rabbim eksikliğini vermesin. Rabbim bereketini artırsın. Köylülerimize bol kazançlar diliyorum. Çeltik üretiminde şunu fark ettik, su ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Köyümüzde bir sürü su kaynağımız var. Bu kaynakların ileti hatlarıyla beraber köy merkezine getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Biz köy muhtarımızla görüştük, inşallah sulama projelerini de yapacağız. DAP Bölge Kalkınma İdaresine sunacağız. Köyümüze kapalı basınçlı sulama sistemi şeklinde veya betonarme kanallarla iletim hatlarını kuracağız. Köyümüze suyu da ulaştıracağız. Ben ürünümüzün bereketli olmasını diliyorum” diye konuştu.



Kursunç pirinci için coğrafi işaret


“Kursunç pirincimizin aynı şekilde pazarında katma değerini arttırmak üzere biz müdürlük olarak bu ürünümüze coğrafi işaret almayı düşünüyoruz” diyen Çelik, şöyle konuştu:


“Bununla ilgili çalışmalarımızı başlatmışız. İnşallah Kursunç pirincimize alacağımız coğrafi işaretle beraber pazardaki katma değerini daha da yükseltecek inşallah. Coğrafi işaretinden sonra bunları market zincirlerinde de organik ürün olarak pazarlamayı düşünüyoruz. Bu süreçle birlikte bu ürünümüzün katma değerinin daha güzel olacağını düşünüyoruz. Arkadaşlarımız bunun çalışmasını başlatmışlar.”



“Gen bankamızda saklayacağız”


Karbastı pirincinin tohumunu gen bankasına göndereceklerini söyleyen Çelik, “Bir de Cumhurbaşkanımızın muhterem eşleri tarafından organize edilen ata tohumu gen bankacılığını da biz önemsiyoruz. Bu ata tohumlarımızı da toplayıp gen bankamıza gönderiyoruz. Bu sene inşallah Karbastı pirincimizin de numunesi alıp göndereceğiz. Gen bankamızda saklayacağız. Sonraki nesillere aktarmış olacağız” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.