GENEL - 11 Mayıs 2020 Pazartesi 11:40

Bolu’da, berberler 50 gün sonra müşterilerine kapılarını açtı

A
A
A
Bolu’da, berberler 50 gün sonra müşterilerine kapılarını açtı

Bolu’da, korona virüs tedbirleri kapsamında kapatılmasına karar verilen berber ve kuaförler, 50 gün sonra müşterilerine kapılarını açtı.

Bolu’da, korona virüs tedbirleri kapsamında kapatılmasına karar verilen berber ve kuaförler, 50 gün sonra müşterilerine kapılarını açtı. Berber Hüseyin Tayşi, “Yoğun bir talep var. 10 günlük randevularımız doldu” dedi.


Bolu’da, korona virüs tedbirleri kapsamında 19 Mart tarihinde kapatılan berber ve kuaförler 50 günün sonunda yeniden işbaşı yaptı. Yasağın kalkacağının duyurulmasıyla birlikte iş yerlerinde temizlik ve dezenfektan çalışmalarını yapan berberler bugün sabah saatlerinde iş yerlerini açtı. Yarı kapasiteli ve hijyen kurallarına uyarak faaliyetlerine başlayan berberler, eldiven, maske ve tek kullanımlık havlularıyla hem müşterilerinin hem de kendilerinin sağlıklarını korumaya çalışıyor. Randevu sistemiyle müşterilerini içeri alan berberler her müşteri arasında 1,5 metre mesafe bırakarak sosyal mesafeyi koruyor.



“Herkes kendi havlusunu getirirse daha hijyenik olur”


Berber Hüseyin Tayşi, “Bugün bismillah dedik. İnşallah daha hayırlısı olacak. Bu salgın gittikten sonra daha güzel günler bizi bekliyor. Biz 6 kişiyiz. Nöbetleşe sisteme geçtik. Her gün 3 kişi çalışacak. Hem müşterinin hem de kendi sağlığımız için koltuk mesafelerine dikkat ediyoruz. Tek kullanımlık havlular, örtüler. Her müşteri kalktığında koltukları dezenfekte ediyoruz. Randevu sistemiyle çalışıyoruz. Saat başı bir müşteri alıyoruz. Erken bitse de bitmese de koltuklarımızı, taraklarımızı, makaslarımız sterilize ediyoruz. Tek kullanımlık havlu kullanıyoruz ama bizim müşterilerimizden isteğimiz herkes kendi havlusunu getirirse daha hijyenik olacağını düşünüyorum” dedi.



“Randevular doldu”


Tayşi, bayram öncesi randevuların dolduğunu da belirterek, “Bayramdan önce 10 günlük süre zarfında telefonlarımız hiç susmadı. Randevu sistemi doldu. Biz de müşterilerimize bizi bekledikleri için teşekkür ediyoruz. Yoğun tempoyla çalışacağız. Şu an 10 günlük randevumuz dolu” ifadelerini kullandı.


“Berberlerin önemini anladık”


Sabahın ilk saatlerinde tıraş olmaya gelen Recep Öztürk, bu süreçte berberlerin değerini anladıklarını söyleyerek, “Yaklaşık 50 günden beri tıraş olmuyorum. Berberler daha açılmasaydı, orman kaçkını gibi gezecektik. Tabi duyar duymaz birkaç gün önceden aradım. Her şeyden öncesi sağlık. Berberlerin önemleri farklı. Kişisel bakım olduğu için önemleri büyük. Berberlerin önemini anladık. Bir berberler bir de sağlık çalışanlar” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara İstanbul’da FETÖ’ye yönelik “Kıskaç-13” operasyonu: 13 gözaltı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’da FETÖ’ye yönelik düzenlenen “Kıskaç-13” operasyonunda 13 eski askeri öğrencinin gözaltına alındığını açıkladı. Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada İstanbul’da FETÖ’ye yönelik eş zamanlı olarak gerçekleştirilen ’Kıskaç-13’ operasyonunda örgüt mensuplarının mülakat sınavlarında aday numaralarında kodlama yaparak askeri okullara yerleştirdiği tespit edilen 13 eski askeri öğrencinin yakalandığını belirtti. Bakan Yerlikaya paylaşımında, "FETÖ’cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin duası ve destekleriyle terör örgütleri ve onların iş birlikçilerinin nefeslerini keseceğiz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğünce İstanbul’da FETÖ’ye yönelik 15 farklı adrese eş zamanlı olarak düzenlenen ’Kıskaç-13’ operasyonunda şüpheli eski askeri öğrencilerin örgütün askeri yapılanmasına yönelik ankesörlü hatlardan iletişim kurdukları, haklarındaki beyanlar ve askeri okullara girişte mülakat sınavlarında aday numaraları üzerinden kodlama yapılarak askeri okullara girişte öncelik sağlandığı tespit edildi. Operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle" dedi.
Zonguldak Karadeniz Ereğli’de ilk çilek hasadı yapıldı Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde ilk çilek hasadı yapıldı. Tarladan pazara inen çileğin üretiminin az olması nedeniyle kilogramı 150 TL’den satılmaya başladı. Kdz. Ereğli ilçesinde demir-çelik fabrikasından emekli olan İsmet Koç eşi Ayşe Koç ile tarlasında bu yılın ilk çilek hasadını yaptı. Geçtiğimiz yıl aşırı yağışlar nedeniyle az üretilen çileğin bu yıl da kuraklık nedeniyle veriminin düşük olduğunu anlatan İsmet Koç, Osmanlı Çileğinin de çok azaldığını söyledi. Koç, "2024 çilek sezonu Kdz. Ereğlimize hayırlı olsun. Bu gün ilk hasadımızı topladık gördüğünüz gibi. Burası Kışla Mahallesi İnallı Sokak. Bu çilek Osmanlı Çileğinin kardeşi alo çileği. Allah nasip ederse 15-20 gün içinde de Osmanlı Çileği çıkar. Geçtiğimiz sene havalar hep yağmurlu gitti, böcekler yedi. Bu senede havalar kurak gidiyor. Hava yağarsa çilek bollaşır" dedi. “Bir baba çalışıp 5 kişi yiyorsa olmaz” Kendilerinin maddi olarak hiçbir ihtiyaçları olmadığı halde üretmeye devam ettiklerini ve insanlara örnek olmaya çalıştıklarını belirten Koç, “Benim maddi olarak bir şeye ihtiyacım yok. Kendim demir-çelik fabrikalarından emekliyim. İnsanları teşvik etmek için üretim yapıyoruz. Şu anda biber, patlıcan, domates dikme zamanı. İnsanlar diksin ki herkes kazansın. Devlet nereye kadar verecek. Bir baba çalışıp 5 kişi yiyorsa olmaz. Sonra çıkıp ‘o pahalı, bu pahalı’ diye bağırıyoruz. Köyde kokuyor diye ineğe bakmazsın, elinde burada köpek gezdiriyorsun. Bu nasıl olacak? Tarlanız yoksa evde mantı yapın, makarna kesin, el işi yapın" dedi. “Asıl terapi tarlada çalışıp, üretmek” İsmet Koç’un eşi Ayşe Koç da 15 yaşından beri üretim yaptığını belirtti. Ayşe Koç, üreterek elde ettiği gelirlerle iki çocuğunu da üniversitede okutup iş ve meslek sahibi olmalarını sağladığını söyledi. Koç konuşmasında şu sözlere yer verdi: "Ben bunu ihtiyacım olduğu için yapmıyorum. Eşim emekli, evim var, kira vermiyorum. Çocuklarımın ikisi de evli ve çalışıyorlar. Bu ürettiklerim sayesinde iki çocuğumu da okuttum, mühendis oldular, kendi işlerini ellerine aldılar. Evde akşama kadar televizyona bakıp bir şey öğrenmiyorum. Akşama kadar ‘O onu demiş, bu bunu demiş.’ Aslında bu bana bir terapi gibi geliyor. Geçenlerde bir düğüne gittim, ara verildi; 7’den 70’e herkesin elinde telefon. Kimse bir biriyle konuşmuyor, telefona bakıyorlar. Asıl terapi gerçekten bu. Ben bu çileği her sene ekiyorum. Gençler bunu her sene ekmez. Çünkü yağmur yağmadığında bu her sene kuruyor. Kuruduğu için Ekim aylarında biz bunu tekrar ekiyoruz. Kdz. Ereğli’de benim çocukluğumdan bu yana yetişen tek çilek Osmanlı Çileğiydi. Sonradan sepetler çabuk doluyor diye alo çileği ortaya çıktı. Osmanlı Çileği üretmeyi çok istiyorum. Fidesi kaç TL’de olsa alacağım ama kimse vermiyor yada bulamıyorum."