EKONOMİ - 27 Temmuz 2020 Pazartesi 13:33

Korona virüs nedeniyle piknikler iptal oldu, tavuk eti satışları yüzde 15 geriledi

A
A
A
Korona virüs nedeniyle piknikler iptal oldu, tavuk eti satışları yüzde 15 geriledi

Korona virüs önlemleri kapsamında piknik alanlarına getirilen kısıtlama sonrasında mangal tutkunlarının pikniklerine ara vermesi sonrasında tavuk eti satışları yüzde 15 geriledi.

Korona virüs önlemleri kapsamında piknik alanlarına getirilen kısıtlama sonrasında mangal tutkunlarının pikniklerine ara vermesi sonrasında tavuk eti satışları yüzde 15 geriledi. Geçen yıla göre satışların düştüğünü söyleyen Bolulu tavuk eti üreticileri, talebin azalması ile fiyatı en fazla düşen ürünün tavuk göğüs eti olduğunu söyledi.


Türkiye’de korona virüs salgınıyla birlikte, ülkenin beyaz et ihtiyacının yüzde 25’ini karşılayan Bolu’daki tavuk üretim tesisleri yaşanan krizden en çok etkilenen sektörlerden birisi oldu. Salgının ilk günlerinde yaşadığı krizi yavaş da olsa atlatmaya çalışan beyaz et sektöründe, satışlar geçtiğimiz yıllara oranla ciddi düşüş yaşıyor. Özellikle piknik sezonlarında satışı en yüksek seviyelere ulaşan beyaz et sektöründe, bu yıl korona virüs salgını nedeniyle yüzde 15’lere varan düşüş meydana geldi.



“Satışta düşüş var”


Salgın nedeniyle tüm sektörlerdeki işlerin azalmasının tavukçuluk sektörünü de etkilediğini belirten beyaz et firması sahibi Mustafa Aksoy, “Tavukçuluk sektörü pandeminin gelmesi dolayısıyla ilk önce büyük bir krize girdi. Satış oranlarında müthiş derecede azalma oldu. Daha sonra yavaş yavaş toparladı ama geçen yıl satışımızla bu yıl satışımızı kıyasladığımızda satış miktarlarında azalma var. Çünkü insanlar dışarıya maskeyle çıkıp tedirgin bir vaziyette. Restoranlar açık olmasına rağmen insanların az olması. Tüm sektörlerdeki işlerin azalması, tavukçuluk sektörünü de etkiledi. Geçen yıl bu aylardaki satışımızla bu yılki satışımızın arasında düşüş var” dedi.



Piknikçi sayısında azalma var


Piknik sezonunda geçen seneye göre satışlarda yüzde 15 oranında azalma meydana geldiğini ifade eden Aksoy, “Piknik sezonunda da eskisi gibi rahat alanlara gidilmiyor artık. Piknik alanları herkese sonsuz açık değil. Dolayısıyla piknik yapan insanların sayısında da azalma var. 65 yaşın üstündekilerin daha tedirgin olması, hastalığa daha açık olması onların rahat hareket etmelerine engel. Bu sadece tatil beldelerinde çok gözardı edilmiyor gibi görünüyor. Onun dışında ülkenin her tarafında bu sıkıntı var. sokağa çıkan insanlar maskeyle çıktığı için zaten kafadan tedirgin oluyorlar. Bu tedirginlik de tüketim alışkanlıklarını engelliyor. Onların eskisi gibi olmasını yok ediyor. Geçen seneyle bu seneyi oranlarsak yüzde 15 oranında bir azalma var. Bu azalma nedeniyle üretimler dondurulmuş olarak depolanıyor. Daha sonraki üretim miktarlarını ayarlayarak depolarımızdaki ürünleri kullanacağız” şeklinde konuştu.



Virüs en çok göğüs etini etkiledi


Beyaz et sektöründe salgından en çok etkilenen ürünün göğüs eti olduğunu ve fiyatı düşmesine rağmen restoranlara olan ilginin azalmasından dolayı satışında artış meydana gelmediğini kaydeden Aksoy, “Korona virüs pandemisinde bizim sektörümüzde en çok etkilenen ürünümüz göğüs eti. Göğüs eti restoranların geç açılması, açıldıktan sonra da satışlarının eskisi kadar olmayışı, okulların kapalı olması dolayısıyla göğüs eti tüketiminin var olduğu alanlar sıkıntılı durumda. Dolayısıyla göğüs eti fiyatlarında da arz talep işi bizim sektörümüzde birebir çalıştığı için, göğüs eti talebi olmadığı için fiyatlarda da düşüş meydana geliyor. Göğüs eti fiyatı bütün tavuk fiyatıyla eşit durumda. Ama yine de göğüs eti satışlarında bir artış yok” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.