GENEL - 21 Kasım 2018 Çarşamba 11:57

(Özel) Bolu’nun tescilli ‘Kızılcık Tarhanası’ özellikle kış aylarında şifa oluyor

A
A
A
(Özel) Bolu’nun tescilli ‘Kızılcık Tarhanası’ özellikle kış aylarında şifa oluyor

Bolu’nun dağlarından toplanarak çeşitli aşamalardan geçirildikten sonra çorbası yapılan Kızılcık meyvesi özellikle kış aylarında şifa kaynağı oluyor.

Bolu’nun dağlarından toplanarak çeşitli aşamalardan geçirildikten sonra çorbası yapılan Kızılcık meyvesi özellikle kış aylarında şifa kaynağı oluyor.


Bolu’da, yaz aylarında dağlardan toplan kızılcık daha sonra tarhana haline getirilerek çorbası yapılan ve kış aylarında çeşitli hastalıklara iyi geldiği düşünülerek tüketilen, şifa kaynağı olarak evlerde yerini alıyor. Bolu El İşi Hatıraları Derneği tarafından 2017 yılında tescillettirilen ve Bolu’nun ilk Coğrafi İşaret Tescil Belgesi sahibi olan ‘Kızılcık Tarhanası’, hünerli ellerde işlendikten sonra Türkiye’nin pek çok yerine satılmak üzere de gönderiliyor.


Tarihte, Lokman hekimin de şifa kaynağı olarak gösterdiği Kızılcık meyvesi hakkında bilgi veren Bolu El İşi Hatıraları Derneği (BEHDER) Başkanı Güler Burkucu, “Kızılcık, yaz mevisiminde Bolu dağlarından toplanan bir meyvedir. Bunu işleyerek tarhana haline getirip kış mevsiminde şifa çorbası olarak yenilir. Bolu’da en çok kullandığımız çorbadır. Sağlık açısından çok iyi bir çorbadır. C vitamini deposudur. Lokman hekim bütün illeri gezerken Bolu’ya geldiğinde ve Bolu dağlarındaki kızılcıkları gördüğünde ‘Benim şifa dağıtmama gerek yok. Siz zaten şifayı bulmuşsunuz. Şifa kızılcıktır’ demiş. Şifa çorbası ismi de oradan gelmiş. Şifa çorbası kış mevsiminde grip olduğumuzda, bağırsak bozukluğunda, mide bulantısında, soğuk algınlığında herkesine evinde kullanılan bir çorbadır” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) 100 yıllık dükkanında bir ömrünü mesleğine adadı Bursa’da yaşayan 68 yaşındaki Nihat Aşır, kalfa olarak girdiği berber dükkanında ustasının vefatı üzerine 100 yıllık dükkanı devraldı. 46 yıldır bir asıra dayanan dükkanda berberlik yapan Aşır, sağlık durumları el verdiği müddetçe mesleğini yaşatacağını söyledi. Bursa’da 100 yıl önce bir berber tarafından açılan dükkan her sabah 8’de açılıyor. Berberin vefatı üzerine dükkanı devralan kalfa 30 yıl berberlik yaptı. Kalfanın da ölümü üzerine yanında yetişen Nihat Aşır, 46 yıldır aynı dükkanda mesleğini yapmaya devam etti. Nihat Aşır; 22 yaşında çırak olarak girdiği dükkanda geçen 46 yılda çağın gerektirdiği teknolojiye ayak uydursa da dükkanın tarihi dokusunu bozmak istemediğini ifade etti. Ayrıca daha önce iki kuşakta da olduğu gibi dükkanı kendisinden sonra bir çırağa devretmek istediğini ifade eden Aşır, mesleği öğrenmek isteyen bir genç bulamadığını söyledi. Sağlık durumunun el verdiği müddetçe mesleğini yapmaya devam edeceğini kaydeden berber Nihat Aşır, “46 yıldır bu dükkanda berberlik yapıyorum. Dükkanım 100 yıllık. Dükkanı açan ilk ustamız 25 yıl çalışmış, daha sonra vefat edince dükkan yanında çalışan kalfaya kalmış. O da 30 yıl burada berberlik yapıyor. Ustamızın yanında da ben işe başladım, dükkan da ustamdan bana kaldı. Benden sonra burası ne olacak bilmiyorum. Yanımda çalışan biri yok. Kalfa ve çırak yetiştirdim. Ama daha sonra onlar da başka işler yapmaya başladı. Ömrümün yettiği kadar mesleğimi yapmaya devam edeceğim. Acısıyla tatlısıyla bir ömrü bu dükkanda geçirdim. İlk kez 22 yaşımda bu dükkana kalfa geldim. Aşağı yukarı 46 yıldır bu dükkandayım. 72 yaşında bir ustam vardı, kalp krizinden vefat etti. Sonrasında da dükkanı ben çalıştırmaya devam ettim. Allah sağlık sıhhat verdiği müddetçe işime devam edeceğim” ifadelerini kullandı. 100 yıllık dükkanın tarihi dokusu korunuyor Bir asrı geride bırakan dükkanın tarihi dokusunu korumak için bir değişikliğe girmediğini belirten Aşır, “Bu işyerinin 50 yıllık müşterileri var. Hala gelmeye devam ediyorlar. Genelde bizim yaş grubumuz geliyor. Gençler pek fazla gelmiyor. Dükkanın tarihi dokusunu bozmadım, değişiklik yapmaya gerek de duymadım. Daha önceleri eski tıraş makineleri kullanırdık. Şimdi teknolojiye ayak uydurarak yeni nesil tıraş makineleri kullanıyoruz. Eskiden kayışlı usturalarımız vardı. Jilet takmadan onlarla tıraş yapıyorduk. Çağın gerekliliklerini yerine getiriyoruz. Eski makineleri hatıra niyetine saklıyoruz” şeklinde konuştu.