ASAYİŞ - 03 Haziran 2020 Çarşamba 11:40

Düğünden bir gece önce ölmüştü...Nişanlısı kendini "düştü" diye savundu

A
A
A
Düğünden bir gece önce ölmüştü...Nişanlısı kendini "düştü" diye savundu

Bursa’da, düğünden bir gece önce nişanlısı Songül Yalçın’ı (25) döverek öldürdüğü gerekçesiyle tutuklu yargılanan Yunus Emre Akar (27); "Songül, sakinleştirmek istediğim sırada banyoda düştü.

Bursa’da, düğünden bir gece önce nişanlısı Songül Yalçın’ı (25) döverek öldürdüğü gerekçesiyle tutuklu yargılanan Yunus Emre Akar (27); "Songül, sakinleştirmek istediğim sırada banyoda düştü. Kafasını çarptı ve bu nedenle öldü. Adli tıp raporunda her şey ortaya çıkacak. Tahliyemi istiyorum" dedi.


Mahkeme, Adli Tıp Kurumu’ndan istenilen raporun beklenmesine karar verdi. Olay, geçen yıl temmuz ayında, Osmangazi ilçesine bağlı Hüdavendigar Mahallesi Kanal Caddesi’ndeki evde meydana geldi.


Songül Yalçın, düğünden 1 gün önce nişanlısı Yunus Emre Akar’ın evine gitti. Üç yıldır nişanlı olan çift arasında takı nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Akar, Yalçın’ı banyoya götürüp, dövdü. Yalçın’ın bayıldığını düşünen Akar, fatura ödemek için evden çıktı. Geri döndüğünde ise Songül Yalçın’ı yerde hareketsiz yatarken buldu. Sağlık ekiplerine haber verip, kaçtı. Kapısı açık olan eve giren sağlık görevlilerince Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Songül Yalçın, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı


Olayla ilgili çalışma başlatan Cinayet Büro Amirliği ekipleri, apartmanın güvenlik kameralarından, eve sadece Yunus Emre Akar’ın girip, çıktığını tespit etti. Akar, arkadaşının evinde yakalanarak, gözaltına alındı. Yunus Emre Akar, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.


Dayak iddialarını kabul etmedi


Bursa 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ’kasten adam öldürmek’ suçundan hakkında ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açılan Yunus Emre Akar’ın yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya, sanık Akar, kaldığı cezaevinden, avukatı Ali Kil ise Konya 3’ncü Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonundan SEGBİS ile katıldı. Duruşmada genç kızın ailesinin avukatı Berrin Bayam hazır bulundu.


Yunus Emre Akar, savunmasında nişanlısını dövdüğü suçlamasını reddederek şunları söyledi: "Gelinlik almaya gidecektik. O gün nedenini bilmediğin sinirli hali vardı. Ailesinden ayrılma üzüntüsü vardı. Elindeki çantasını, salona girdiğinde çekyatın üzerine attı. Kendisini sakinleştirmeye çalıştım. Kendisine bazen iş yerinde bazen de evinde kriz geliyormuş. Ağlamaya ve etrafına boş boş bakmaya başladı. Rahatlaması için dolaptaki eşyaları göstermeye çalıştım. Banyo kapısına doğru gittiğinde birden dönüp, bana tokat attı. Elimi uzattım, parmağımı ısırdı. Elimden kurtulup, banyoda düştü. Banyoda yıkadığım için yerler ıslaktı. Kafasını klozetin kenarına çarptı. Birkaç defa kendisini tutmama rağmen ayağı kayıp, düştü. Sonra oturdu ve etrafa yine boş boş bakmaya başladı. Sakinleşmesi için yalnız bırakarak, dışarı çıktım. Fatura yatırıp geldim. Saçları dağınık vaziyette görünce korktum. 112’yi aradım. Songül’ün kafasını yere çarpmasından dolayı öldüğünü düşünüyorum. Songül’ü ben öldürmedim. Ben kendisine hiç vurmadım. Ayrıca nişan süresinde kendisine şiddet göstermiş olsaydım, mutlaka ailesine söylerdi. Adli tıp raporunda her şeyin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Tahliyemi istiyorum."


Songül Yalçın’ın ailesinin avukatı Berrin Bayam ise "Bilirkişi raporuna göre, Yunus Emre’nin, Songül’ü aldattığı kesinleşmiştir. Yunus Emre Akar, Songül’ün başına defalarca veya sert bir cisimle vurarak, ölümüne sebep olmuştur. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istiyoruz" dedi. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan istenilen raporun beklenmesine karar vererek, duruşmayı Temmuz ayına tehir etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Afyonkarahisar’da sığınmacıların kaçak iş yerleri kapatıldı Afyonkarahisar Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri kent genelinde yaptıkları denetimde iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde faaliyet gösteren sığınmacılara ait işyerlerini kapattı. Belediye Başkanı Burcu Köksal’ın bizzat katıldığı denetimlerde kaçak olarak işletildiği tespit edilen dükkânlar mühürlendi. Zabıta Müdürlüğü ekiplerince 5 farklı noktada tespit edilen iş yerlerinin faaliyetleri durduruldu. Erenler Mahallesi’nde spor salonu, Cumhuriyet Mahallesi’nde tatlıcı, Dumlupınar, Sahipata ve Marulcu Mahallelerinde bakkal olarak iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde faaliyet gösteren sığınmacıların işyerleri Başkan Köksal’ın talimatlarıyla kapatıldı. “Afyon’dan ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım” Başkan Köksal, denetimlerinden ardından sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise şunları söyledi: “Bugün Zabıta ekiplerimizle birlikte şehrimizde iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde faaliyet gösteren sığınmacılara ait iş yerlerinin faaliyetlerine son verdik. Erenler Mahallesi’nde Spor Salonu, Cumhuriyet Mahallesi’nde tatlıcı, Dumlupınar, Sahipata ve Marulcu Mahallelerinde bakkal dükkanı olan iş yerlerini mühürledik. Söz verdiğim gibi Afyonkarahisar’da Suriyeli mülteciler olmak üzere tüm mültecilerin iş yeri açmalarına engel olacağım, şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım. Amasız, fakatsız, lakinsiz göndereceğiz Afyonkarahisar’dan.”
Balıkesir ’Berzeg Sendromu’ mahalleyi boşalttı Balıkesir’de 309 gün önce evinden ayrılarak ormana yürüyüşe giden ve bir daha kendisinden haber alınamayan Ekonomist Korhan Bergez olayı tedirginliğe yol açtı. Hayatından endişe edilen Berzeg’in başına ne geldiği muammasını korurken, olayın meydana geldiği Gönen’in Armutlu kırsal mahallesi adeta hayalet şehre döndü. Balıkesir’in Gönen ilçesine bağlı Armutlu kırsal mahallesinde yürüyüş yapmak için köpeği Tina ile birlikte evinden ayrılan Ekonomist Korhan Berzeg’den bir daha haber alınamadı. Korhan Berzeg’in kaybolmasının üzerinden tam 309 geçti ancak hala hiçbir haber yok. Onlarca kuyu tarandı, Gönen Çayı’nda aramalar yapıldı, 250 kilometrelik çevrede sayısız kez aramalar gerçekleştirildi ancak bir sonuç alınamadı. Korhan Berzeg, 17 Haziran 2023’te Gönen ilçesinin Armutlu Mahallesi’ndeki yazlık evinden köpeği Tina ile beraber yürüyüş yapmak için ayrılmıştı. Korhan Berzeg ve köpeği Tina çıktıkları yürüyüşten geri dönmeyince, eşi Angela Berzeg kayıp ihbarında bulunmuş ve Bölgede, AFAD, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), Ankara Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) ile gönüllü arama ve kurtarma ekiplerinin yanı sıra iz takip ve kadavra köpekleriyle arama çalışmalarına başlanmıştı. Korhan Berzeg, Dron ve İHA’larla 250 kilometrekarelik alanda, 5 kez havadan ve karadan aranmış ancak bulunamadı. Korhan Berzeg’in bulmak için başlatılan arama çalışmaları 179 gün önce sonlandırılmıştı. Korhan Berzeg’in kaybolmasının üzerinden ise tam 309 gün geçmesine rağmen kaybolma gizemi hala çözülebilmiş değil. Armutlu Kırsal Mahallesi’nde yaşayanlar da bu durum nedeniyle tedirgin. Güvenlik endişesi yaşayan bazı mahalle sakinleri evlerinden çıkmaya dahi çekinirken deyim yerindeyse mahalle terkedilmiş gibi görünüyor. Bu belirsizlik ve endişe atmosferi, insanların günlük hayatını önemli ölçüde etkilemiş durumda. Mahalle Muhtarı Hamit Erman konu ile ilgili, “Aramalar bitti, gelen giden yok. Biz de öyle bekliyoruz. Köylerde nüfus kalmadı, köyler boşaldı” dedi.
Aydın Didim’de kreş öğrencileri 23 Nisan’ı erken kutladı Didim Belediyesi Deniz Yıldızları Kreş ve Gündüz Bakımevi öğrencileri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı büyük bir coşku ile kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda konuşma yapan Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay; "Çocuklarımızın hazırladıkları güzel sunumları birlikte izleyeceğiz. Dünyada hiçbir lider yoktur ki, çocuklara bir bayram hediye etsin. Geleceği de çocuklara, gençlere emanet etsin. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, Atatürk’ün evlatları olarak bu emanete sahip çıkmak zorundayız. Çocuklarımızı doğdukları andan itibaren bu bilinç ve kültürle yetiştirmek zorundayız. Bizler değerlerimize sahip çıkmalıyız. Lütfen Cumhuriyetimize sahip çıkalım. Çocuklarımıza sahip çıkalım, çocuklarımıza armağan edilen bu bayramı, çocuklarımız doyasıya yaşasınlar ki Cumhuriyeti’mizin değerini bugünden itibaren anlasınlar. Katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum" dedi. Kutlama programı kapsamında, minik öğrenciler, öğretmenleri ve eğitmenleri eşliğinde hazırlamış oldukları dans gösterilerini sergiledi. Renkli görüntülere sahne olan program, izleyenler tarafından büyük beğeni topladı. Didim Belediyesi Gençlik Merkezi, DİGEM Sanat Akademisi’nde gerçekleştirilen kutlama törenine, Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Didim Garnizon Komutanı Albay Ali Saçan, Belediye Başkan Yardımcısı Aydan Aşık Turgut, belediye meclis üyeleri, öğrenciler ve veliler katıldı.
İzmir Şehit oğlunun hasretini böyle gideriyor, odasını anı evine çevirdi 2018 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’nin Afrin kentinde gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit düşen İzmirli Piyade Uzman Çavuş Ali Akdoğan’ın annesi, oğlunun doğumundan şehit oluncaya kadar kullandığı eşyalarıyla anı odası oluşturdu. Şehit oğlunun eşyalarını koklayıp öperek özlem gideren annenin evi, minik ziyaretçilerle doluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye’nin Afrin bölgesinde yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’nda, 10 Şubat 2018 tarihinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Ali Akdoğan’ın İzmir Bayraklı’daki evi, adeta müzeye çevrildi. Şehidin annesi Fatma Akdoğan, oğlunun şehit olmasının ardından odasında hatıralarını sergilemeye karar verdi. Şehit Ali Akdoğan’ın evdeki odası, bebeklik döneminde giydiği kıyafetler, eğitim hayatında aldığı karneler, askeri eşyaları, üniformaları, başarı belgeleri, fotoğrafları ve kişisel eşyalarının bulunduğu bir anı odasına dönüştürüldü. Oğlunun hayali olan tespih koleksiyonuna da odada ayrı bir yer tutan anne Akdoğan, 6 senedir özlemini yaşadığı oğlunun bebeklik kıyafetleri ve eşyalarını öpüp koklayarak hasret gideriyor. Eşyalarıyla hasret gideriyor Şehit düşen oğlunun 7 yıla yaklaşan hasretini eşyalarını koklayarak hasret gideren anne Fatma Akdoğan, şehidin odasını nasıl anı evine çevirdiğini anlattı. Akdoğan, "Oğlumun 2018 yılında Suriye Afrin’de yürütülen harekatta şehit olduğu haberini almıştık. Çok üzücü ancak bizim için aynı zamanda gurur verici bir durum. Onun yokluğunda evde hep onun eşyalarını bir yerlerden bulup duygusal anlar yaşıyordum. Ali, tespihlere çok düşkündü ve hep bir tespih koleksiyonu olsun istiyordu. Ben de bebeklikten bu yana onun kullandığı eşyaları, odasını müzeye dönüştürerek sergi yapmak istedim. Eşyalarını düzenleyip bir camekan yaptırıp buraya koydum. Oğlumun mayına bastığı botlardan tut, kundağı, zıbını, çorapları, bebeklikten beri her şeyini biriktirmişim. Buraya kurduğum ses sitemiyle de sürekli Kur’an okunuyor onun ruhu için. Onun kokusunu, hasretini eşyalarıyla gideriyorum" dedi. Minik ziyaretçilerle doluyor Şehidin anı evine dönüştürülen odasını ziyaret etmek, şehidin hatıralarını görmek için özellikle çocukların eve geldiğini söyleyen Fatma Akdoğan, ziyaretçiler geldikçe mutlu olduğunu söyledi. Akdoğan, "Buraya küçük öğrenciler geliyor, 5 yaşındaki çocuklar, lise öğrencileri, veliler, sürekli gelenler oluyor. Onlar geldikçe ben de mutlu oluyorum, tüm ziyaret etmek isteyenlere kapım açık" diye konuştu. Amcasının adını aldı Diğer oğlunun bebeğine de şehit amcası Ali Akdoğan’ın adını verdiklerini söyleyen Fatma Akdoğan, "Diğer oğlum, yeni doğan bebeğine ağabeyinin ismini koydu. Ali koydu ismini. Torunum da inşallah öyle cesur bir kahraman delikanlı olur. Ben de sevindim ve duygulandım. O da büyüdüğünde bu anı odasına gelerek amcasının nasıl bir kahraman olduğunu görür" sözlerine yer verdi. "Telefonla konuştuk, 2 saat sonra şehit oldu" Oğluyla yaptığı son telefon konuşmasından 2 saat sonra oğlunun şehit düştüğünü söyleyen anne Akdoğan, "Acısı çok büyük, gururu da büyük. Her zaman gurur duydum iki oğlumdan da. Ali Suriye’deydi şehit olduğunda ama bilmiyordum. Ben tedirgin olmayayım diye Kars’ta olduğunu söyledi. Ben yanına gitmek için Kars’a gelmek istediğimi söylediğimde gelmememi söyledi. Son telefon konuşmamızdan 2 saat sonra şehit oldu. Bugün 2 bin 228 gün oldu Ali şehit olalı. Yani 6 yıl 3 ay 8 gün oldu. Her gün sayıyorum. Bıkmadan, usanmadan ve gururla da her gün yanına gidiyorum Kadifekale Şehitliğine... Çok şükür metanetliyim. Eşim ve oğlum sürekli en büyük destekçilerim. Bu odada sürekli Kur’an-ı Kerim okunuyor. Gelen arkadaşlardan da Allah razı olsun. Hep inançlı insanlarımız buraya gelip ziyaret etmek istiyorlar; odasını görmek istiyorlar. Onlar da büyük tabi moral oluyor. Herkes saygı duyuyor şehit ailesi diye bize ve biz de saygı duyuyoruz. Çok teşekkür ediyorum herkese, gelen öğrencilere. Rabbim herkesin evladını bağışlasın" dedi. "Allah devletimize, milletimize zeval vermesin; hayat cesurları sever" Oğlunun her zaman söylediği ’Hayat cesurları sever’ sözünü de dilinden düşürmeyen Fatma Akdoğan, "Oğlumun yokluğu 7’inci seneye girdi. Biz iman gücümüzle, Kur’an, bayrak ve vatan sevgimizle ayakta dururuz. En büyük gururumuz şehitlerimizin mertebeleri. Ömür boyu gurur duymaya devam edeceğiz. Allah devletimize, milletimize, askerimize zeval vermesin. Ali ’Hayat cesurları sever’ derdi. Çünkü Ali’de hiç korku yok. Ne bir korku ne bir çekinme... Biz şehitlerimizle hep gurur duyuyoruz. Gazilerimizle de öyle. Rabbim düşmanlara fırsat vermesin. Terör destekçilerini, terör belasını Allah ’Kahhar’ adıyla kahretsin. Ali’nin anı odası herkese açık, herkes buraya gelip ziyaret edebilir" açıklamasında bulundu.