GENEL - 04 Temmuz 2020 Cumartesi 10:03

Tarımda yeni dönem masaya yatırıldı

A
A
A
Tarımda yeni dönem masaya yatırıldı

Nilüfer Belediyesi’nin “Tarımda Yeni Dönem, Yeni Politikalar ve Fırsatlar” başlığı ile düzenlediği web seminerinde, pandemi sonrası önemi daha fazla anlaşılan tarımsal üretime ilişkin yaklaşımlar ve Nilüfer Belediyesi’nin bu alandaki faaliyetleri ele alındı.

Nilüfer Belediyesi’nin “Tarımda Yeni Dönem, Yeni Politikalar ve Fırsatlar” başlığı ile düzenlediği web seminerinde, pandemi sonrası önemi daha fazla anlaşılan tarımsal üretime ilişkin yaklaşımlar ve Nilüfer Belediyesi’nin bu alandaki faaliyetleri ele alındı.


Korona virüs pandemisi döneminde web seminerleri (webinar) organize etmeye başlayan Nilüfer Belediyesi, “Gençliğimiz ve Geleceğimiz” konusunun tartışıldığı ilk webinarın ardından, ikinci webinarda “Tarımda Yeni Dönem, Yeni Politikalar ve Fırsatlar”ı masaya yatırdı.


Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Emre Karagöz moderatörlüğünde yapılan webinara, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in yanı sıra, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu, Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal katıldı.


Seminerde konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Nilüfer’de 2020 yılını neden tarım yılı ilan ettiklerini anlattı. Günümüzde tarımsal üretimin azaldığını, yanlış tarım politikaları sonucu çiftçinin toprağa küstüğünü ve Türkiye’nin kendi kendine yetebilen bir ülke iken samanı bile ithal eder hale geldiğini ifade eden Başkan Erdem, “Bu gidiş doğru değil kamuoyunda tarım konusunda bir farkındalık oluşturmak, insanları tarım üzerine düşündürmek ve harekete geçirmek gerekiyor. O nedenle Nilüfer’de bu dönemi tarıma adadık. Nilüfer ilçesinin toprak varlığının 3’te 2’si tarımsal üretime elverişli alanlardan oluşuyor, biz de bu potansiyeli değerlendirmek istedik. Bir süredir Kent Bostanları’nda sürdürdüğümüz ekolojik tarım çalışmalarını daha da büyütmeye başladık. NİLKOOP aracılığıyla ilçenin tarım alanlarında yaptırdığımız toprak analizleri sonucunda nerelerin hangi ürünlere uygun yapıda olduğunu tespit ederek ekim-dikim planlaması yapıyoruz. Bu doğrultuda ilk olarak yerli tohum buğday üretimine yönelen NİLKOOP, kooperatif üyesi çiftçilerle birlikte bu dönem toplam 180 dönüm alanda buğday ekimi ve 40 dönüm alanda lavanta ekimi yaptı” diye konuştu.


“Çiftçiye destek oluyoruz”


Erdem bütün bunların yanı sıra Nilüfer’de bölgeye özgü ürünlerin tanıtımını yaparak çiftçiye destek olduklarını, ürün şenlikleri organize ederek yöreye özgü ürünlerin tanıtımını yaptıklarını söyledi. Erdem, “Hasanağa enginarı, Ürünlü biberi, Akçalar inciri gibi markalaştırılabilecek ve katma değer oluşturacak tarım ürünlerinin coğrafi işaret tescilini alma yönünde çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin en iyi enginarının üretildiği Hasanağa için coğrafi işaret tescili aldık. Çiftçiyi üretime teşvik eden çabalarımız kapsamında 30 bini aşkın meyve fidesi dağıttık. Vatandaşlarımız balkonlarında, teraslarında bile tarım yapsınlar diye halka yerli tohumdan üretilen 200 bini aşkın sebze fidesi dağıttık. Yerli tohumlarımızı yaşatmak ve yaygınlaştırmak için çalışmalar yapıyoruz. Tohum kütüphanemiz her geçen gün zenginleşiyor ve üretmeye istekli olan herkes tohum takas şenliklerinde bu tohumlara ulaşabiliyor. Kompost ünitesini açtık ve semt pazarlarında ortaya çıkan meyve ve sebze atıklarını, işlemden geçirerek organik gübreye dönüştürüyoruz. Elde edilen gübre de hem Kent Bostanları’nda kullanılıyor, hem de Nilüfer kırsalındaki çiftçilere dağıtılıyor.” dedi.


Başkan Turgay Erdem Nilüfer Belediyesi’nin Konaklı Mahallesi’nde devam eden Ekoçiftlik projesi hakkında da bilgi verdi. Nilüfer’in kültür-sanat ve spor kenti tanımlamasına haklı bir tanımlama daha kazandıracak bir proje olarak nitelendirdiği “Ekoçiftlik”in 117 dönüm arazi üzerinde kurulmasının planlandığını ifade eden Erdem “Bu proje meyve-sebze bahçeleri, seralar, tıbbi-aromatik bitkiler merkezi, laboratuar, destilasyon, soğuk sıkım ünitesi, zeytin üretim ve işleme alanları, bitki kurutma alanı, konserve ve turşu yapım atölyesi, salça, sos, meyve sebze suyu yapım atölyesi, sabun yapım atölyesi, agroekoturizm kampı, kiralık bostanlar, arıcılık bölümü, bal üretim atölyesi, idari bina, sergi ve satış alanları, soğuk hava depoları gibi bölümleri içeriyor. NİLKOOP üyesi çiftçilerle birlikte tamamen ekolojik tarım koşullarında üretim yapılacak olan “Ekoçiftlik”te üretilen ürünlerin satışı da NİLKOOP aracılığıyla yapılacak.


Böylelikle Nilüfer Belediyesi, üretici ve tüketiciyi bir araya getirip, bir anlamda kır ile kentin buluşmasına vesile olacak, çiftçinin pazarını genişletmeyi, ürününün değerinde satılmasını, tüketicilerin sağlıklı ve ucuz gıdaya erişmesini sağlayacak” diye konuştu.


Ataç: Tarım alanları yok oluyor


Webinarda Erdem’in ardından söz alan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da Türkiye’de tarım alanlarının amaç dışı kullanımı ile mera ve orman alanlarının tahrip edilmesinin yol açtığı tehlikeye işaret etti. Nilüfer Belediyesi’ni arazi kullanım planları çalışması nedeniyle tebrik eden Ataç, bu çalışmaların yurt çapında da hızla yapılması gerektiğini söyledi. Son 16 yılda Konya ili kadar bir alanın, tarım alanı statüsünden çıktığının tespit edildiğini hatırlatan Ataç, “Konut alanlarını, sanayi alanlarını herhangi bir yerde planlayabilirsiniz ancak tarım topraklarını üretmemiz mümkün değil. Erozyon ve toprak bozulumu devam ederken, meralar sahipsiz durumda. Toprak verimi sürekli düşüyor. Yanlış ilaç ve yüksek miktarda gübre kullanımı nedeniyle toprağımız ölüyor. Sağlıklı bir toprak yapısında organik madde miktarı en azından yüzde 3 olmalıyken Türkiye topraklarının yüzde 99’unda bu oran yüzde 3 ün altında ne yazık ki” dedi.


Yaslıoğlu: Tarımsal üretim desteklenmiyor


Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu ise tarımsal üretimin yeteri kadar desteklenmediğini söyledi.


Yaslıoğlu “2006 yılında çıkartılan 5488 sayılı Tarım Kanunu, toplam milli gelirin en az yüzde 1’i oranında tarımsal üretimin desteklenmesini öngörüyordu. Ancak bugün bu rakam binde 5-6 oranında. Artan nüfusa rağmen bugünkü buğday üretimimiz 1988 yılı rakamlarıyla neredeyse aynı. Gıda sektörü hammadde ithalatı yapmadan ayakta kalamıyor. Türkiye’de nufüs her yıl yüzde 1.5 artarken, bu nüfusu beslemesi beklenen hayvan sayısı yüzde 1.1 azalıyor. Kırsal alanlardan kente göçle birlikte artan konut alanlarıyla tarımsal alanlar ve tarımdan elde edilen gelir sürekli azalıyor” dedi.


Arca Atay: Çiftçi üretmezse kentli aç kalır


Nilüfer Belediyesi Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay ise doğru tarım politikaları oluşturmak kadar doğru gıda politikalarının da oluşturulmasının önemini vurguladı. Atay, Nilüfer Belediyesi’nin tarımsal üretim ve kırsal kalkınma alanlarında gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Pandemi sürecinin yerel üretimin önemini bir kez daha ortaya çıkardığını ifade eden Atay, “Çiftçi üretmezse kentli aç kalır. Gıda üretimini küçümsemek, çitçinin alın teri ve emeğini yok saymak çok yanlış ve bu üretimin stratejik bir silah olduğunu unutmamak gerekir” dedi. Sağlıklı gıdanın sağlıklı ve organik maddelerle beslenmiş bir toprakta yetişebileceğini vurgulayan Atay, “Nilüfer Belediyesi olarak küçük çapta örnek bir uygulama olarak, topraktaki organik madde miktarını arttırabilmek ve sağlıklı gıda üretimi için kompost üretim tesisi oluşturduk. Bursa’da 3 milyon insan yaşıyorsa her gün en az 3 bin ton evsel atık çöpe gidiyor demektir. Şimdi bu potansiyeli daha iyi değerlendirmek için daha büyük bir kompost üretim tesisi oluşturma çabasındayız. Ayrıca, ilçemizdeki toprak kullanımlarımızı daha iyi belirleyebilmek ve bir üretim stratejisi oluşturmak için uydu görüntüleri ve toprak analizleriyle toprak etüdünün gerçekleştirilmesi amacıyla geniş kapsamlı bir projeyi başlatmak üzereyiz. Uludağ Üniversitesi iş birliği ile yapacağımız bu çalışmanın genel amacı, hangi toprak yapısında hangi ürünün en verimli şekilde nasıl yetiştirileceğini belirlemek ve üretim, satış stratejisini belirlemek. Diğer yandan sürdürülebilir kentsel gıda sistemleri ile ilgili ortağı olduğumuz bir AB projesi yürütüyoruz. 4 yıl sürecek bu proje; çitçi eğitimleri, balkon yetiştiriciliği, ekolojik tarım, yenilenebilir enerji, halk mutfakları ve insanları tarım ve toprakla yeniden barıştıracak pek çok çalışmayı barındırıyor” dedi.


Uysal: Tarımda planlama öncelikli olmalı


Webinarın bir diğer katılımcısı Prof. Dr. Yaşar Uysal da tarımda yaşanan güncel sorunların 1980’li yıllarda temeli atılan Türkiye’nin tek yönlü ve sanayi temelli büyüme politikalarından kaynaklandığını ifade etti. Kırsalda yaşayanları kente ucuz işgücü olarak yönlendirerek kırsalda üretimi değersizleştiren bir anlayışın tersine çevirilebileceğini ifade eden Uysal, “Bunun için kentli ile çiftçinin birbirini anlayabilmesini sağlayan, insanları kırsala yeniden çekecek politikalar gerçekleştirilmeli. Türk tarımının gelişmesi için tarımda planlamayı öncelikli hale getirmek şart” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Geçmişten geleceğe uzanan el Kayseri’de 440 yıldır hizmet veren Nasrullahzade Vakfı; Ramazan Ayı boyunca her gün 350 kişilik iftar yemeği veriyor. 1584 yılında kurulan Nasrullahzade Vakfı; Mustafa Germirli İmamhatip Ortaokulu’nda Ramazan Ayı süresince iftar yemeği veriyor. Her gün 350 kişiye verilen iftar yemeğinin yanında vakıf tarafından çeşitli yardım ve hayırlar da yapılırken, Vakıf Çalışanı Mehmet Soyaslan; "Nasrullahzade Vakfı; Osmanlı döneminde 1584 yılında Nasrullahzade Mehmet Efendi tarafından kurulan bir mülhak vakıftır. O günden bu güne kadar 440 yıldır vakfımız hizmetlerine devam etmektedir. Kayseri’de vakfiyemiz gereği şartlar var. Bunlar fakir ve fukaraya yardım, aşure gününde aşure yaptırmak, Yasin hatim okutturmak gibi şartları yerine getiriyoruz" dedi. Vakfın faaliyetleri hakkında bilgiler veren Soyaslan; "Vakıf Mütefevelisi Dr. Mehmet Köseoğlu’nun öncülüğünde hizmetlerimize devam ediyoruz. Bu sene 1 ay boyunca fakir ve muhtaç insanlara 1 ay boyunca yemek veriyoruz. Onun yanında 3 bin torba 25 kiloluk un dağıtımımızı yaptık, bunu her yıl yapıyoruz. Kandil gecelerinde etli pilav yaparak ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza dağıtıyoruz. Altınoluk mahallesinde bulunan ve mülkiyeti vakfımıza ait Nasrullahzade Cami’nin her türlü gideri vakfımız tarafından karşılanıyor. Bunun haricinde yıllık 5 tane proje hafızlık orta okullarına gıda yardımı ve her türlü ihtiyaçlarına gücümüzün yettiğince yardımcı oluyoruz. Ayrıyeten diyanet tarafından verilemeyen, eksik kalan belletmenlere de belletmen ücreti vererek hayır şartlarımızı yerine getiriyoruz" ifadelerini kullandı. "Dışarıdan bağış almıyoruz" Vakıf bünyesinde bağış almadıklarını da sözlerine ekleyen Mehmet Soyaslan; "Nasrullahzade Vakfı dışarıdan herhangi bir bağış almamaktadır. Vakfımızın 1584 yılından kalan gayrimenkullerini günümüz şartlarında değerlendirerek elde etmiş olduğumuz gelirler çerçevesinde bu yardımları yapmaktayız. Şuan içinde bulunduğumuz bina vakfımızın bir dönem gayrimenkulü olan bir bina. 440 yıl önce vakfeden şahsın ruhuna buradan her gün dualar gidiyor. 680 tane kiracımız var, piyasa şartlarında kiraya veriyoruz. Buradan gelenlerle vakfımızın amaçları doğrultusunda hizmet ediyoruz" diye konuştu.